38. Bölüm

38. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻

17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸
💗💗💗

“Bu kapıyı açtırmak sana çok pahalıya patlayacak damat bey, haberin olsun. Sonuna kadar değil, saç teline kadar alacağım senden hadi bakalım.”

Evet, bu abimdi. Oflaz kapının arkasında beni beklerken o kollarını sıvamış bekliyordu.

Ne diyelim, Allah kocama yardım etsin çünkü abim etmeyecek.

“Ne kadar istiyorsun?”

Abim dönüp bana baktı.

“Ben evlenmeyin istiyorum oğlum, bunun maddiyatla ölçümü olur mu?”

Yatağın üzerindeki ayakkabı kutusunu alıp kafasına fırlattım. Tabi ki kafasına değil, devenin anca omzuna gelmişti.

“Abi maddiyat değilse ne verecek çocuk sana?”

Asla beni umursamadan tekrardan saçını düzeltti.

“En değerli şeyini ver bana.”

Sabır ya sabır!

“En değerli şeyimi almaya geldim ben zaten.”

Yaaa, kocam ama gelinlikle düşersem kaldıramazsınız beni.

“Yalakalık yapma lan işte.”

Oflaz gülerek kapının arasından bir tomar para uzattı. Ve bu tabi ki abime yetmediği için parayı alıp yatağın üzerine attı.

“Evet damat bey bekliyoruz.”

Yine bir tomar para tıpkı saniyeler öncesi gibi kapıdan içeriye girdi ve yatağa fırlatıldı.

“Ya abi ne istiyorsun kocamdan, bıraksana işte girsin içeri.”

Başı hızla bana döndü. Yemin ederim gözlerindeki kıskançlık şu an bu evi yakacak potansiyele sahip gibiydi.

“Ne kocası, daha evet demedin sen. Yok koca moca, kafamı karıştırmayın benim.”

Bu defa Oflaz kapının arasından araba anahtarı uzatırken abimin hayır deme ihtimaline karşılık bu defa yedek ayakkabımı elime aldım.

Eğer yine bir şey derse ayakkabıyı tam kafasının ortasına isabet ettirecektim.

Anahtarı alıp kapıyı kapattığında ben tam olarak kafasına hizalamaya çalışıyordum.

Yataktan az önce attığı iki tomar parayı ve anahtarı alıp tam karşıma geçti. Onun gözleri mi dokuydu yoksa bana mı öyle geliyordu?

“Bunlar senin, asla ihtiyacın olmasın gerçi ben buradayken bir telefona gelip alırım seni. Yine de kenara koyacağın şeyler olarak düşün bunu, ister sat harca, ister bin gez ama senin. Kalbim gibi, tamam mı kardeşim?”

“Abi.”

Ellerimi gözlerimi yellemeye başladım. Herkes üzerime oynuyor gibi makyajım yapıldığından beri karşımda ağlıyorlardı. Ve ben zaten regl halimle a deseler ağlayacak, b deseler kahkahaya atacak kadar hormonal etkide kalmıştım.

“Ağlama açmam yoksa kapıyı.”

O kadar ağla ağla, sonra kolaydı sus demek.

“Seni çok seviyorum abi.”

Bakışarı baştan aşağıya bende gezinip derin bir nefesin eşliğinde alnımı öptü.

“Abin kurban olsun sana kızım, kurban olsun.”

✨✨✨

Ellerim terliyordu, sabah bol gelen gelinlik şimdi daralmış beni boğdukça boğuyordu.

Nikah masasındaydık. Yeni eğer ben rüya görmüyorsam öyleydi.

Oflaz elimi tutmuş nikah memurunun sorusunu bekliyordu. O da benim kadar heyecanlıydı ama gözlerindeki gördüğüm ateş bu gece için hevesinin çok daha fazla olduğuydu.

Ah kıyamam.

“Siz Nida Oktan, Oflaz Yalçınkaya’yı eş olarak kabul ediyor musunuz?”

Mikrofona doğru hafifçe eğildim. Mutluluktan, heyecandan ama en çok aşktan bayılacak gibiydim.

“Evet!”

Salonu alkış tufanları sararken memur bu sefer Oflaz’a döndü.

“Siz Oflaz Yalçınkaya, Nida Oktan’ı eş olarak kabul ediyor musunuz?”

“Son nefesime kadar evet!”

Yine bir alkış tufanı.

Şahitlere sorulan soru ve imzalarımız ile kıyılan nikahımız ve elime verilen cüzdan… sanki hepsi rüyanın bir parçası gibiydi.

Ben yaşıyordum değil mi?

“Gelini öpebilirsiniz.”

Oflaz yıllardır bu anı beklediğini göstermekten zerre çekinmezken oturduğu sandalyeden hışımla kalkmış ve bu şekilde sandalyeyi pistten düşürmeyi başarmıştı.

“On iki Ocak saat iki yirmi iki, asıl şimdi var olan bana, hayatıma hoş geldin sevgilim.”

✨✨🖱️

“Hüküm giymiş hayaller
Görünmez uzaklarla
Günah bunun neresinde
Sarıldık tuzaklarla!”

Sağa kıvır kızım, daha bir saat önce görümcenin öğrettiği gibi, sadece kıvır soldan, sağdan ALLAH ALLAH!

“Bir eda, bir çalım, aldın başını, gittin
Ne kadar masum bir şeyi terk ettin
Avunurken olur olmaz aşklarla
Seni hem sevdim hem senden nefret ettim.”

Oflaz karşımdaydı. O kadar güzel oynuyordu ki ben oturup onu izlemeyi tercih etmek istiyordum. Tabi bu zebellah gibi başımda dikilen görümcem ile baya bir sıkardı.

“Yakışıklı, benden güzel oynuyorsunuz.”

Ritmini bozmadan arkama geçti ve başını omzuma uzatıp oynamaya devam etti.

“Ben bu hayatta hiçbir şeyi senin kadar güze yapamam, karıcım.”

“Bir anlasan bir dinlesen
Seni deli gibi sevdiğimi bir bilsen
Bir sevdalı bir değilsen
Bana ne çileler çektirdiğini bir görsen.”

Yüzü yüzümün hemen yanında şarkıya eşlik ediyordu.

Kalbim.

Ona doğru dönüp hareketleri olabildiğince taklit ederek kıvırmaya devam ettim.

“Yanayım yanayım, ateşlerde yanayım
O kırmızı dudağından bir öpücük alayım
Sarayım sarayım, kollarımla sarayım
Sen iste yeter ki senin kulun kölen olayım.”

Kıvırmalarım kocamla benim aramda mekik okurken Cüneyt elindeki davulu başının üzerine koymuş bir biçimde zıplayarak yanımıza geldi.

“Yanayım yanayım! Allah yakmasın yenge!”

Bu çocuk harbi sıkıntılıydı.

Şarkı son kırk dakikadır olduğu gibi yine değişirken kızlar olarak bir tarafa çekilmiştim. Tam karşımızda erkek tayfa elleri belinde bizi iziyordu.

Bir de benden gizli koreografi mi düzenlemişlerdi?

“Elimi de kolumu da bağla hadi!”

Bizim taraf olarak bir anda bağırdıklarında onlar gibi olduğum yerde boynuma dolanan otrişimle salınmaya başladım.

Çok eğlenceliydi!

“Kıymete binmek ne hoş
Ayrıldıktan sonra var mı önemi?
Devir tersine döndü
E ben de az ölüp bitmedim mi?”

Işıkların hepsi onlarda toplanırken ceketlerini çıkartıp kenara doğru fırlattılar.

“Şimdi gel de gör beni
Duruyor muyum yerimde hâlâ?”

Oflaz eliyle beni işaret ederek yanıma doğru yaklaşmaya başladı.

“Yurtta aşk cihanda aşk
Her yerde aşk bundan sonra.”

“Kıvırarak onlara doğru yürüyeceğiz.”

Nil’in fısıldaması ile olayı kapıp ışığın bize gelmesi ile kocamın karşısında olabildiğince kıvırarak bir yandan gözlerinin içine baka baka şarkıyı bağırarak yanına yaklaşmaya başladım.

“Elimi de kolumu da bağla hadi
Bir odaya bir ömür hapset hadi
Becerebilirsen zapt et hadi
Yangınım çok büyük, of!”

Burnunun dibinde biten müzikle dansımıza devam ettim. Elleri hemen belimi bulmuştu ve bunu fırsat bilerek kıvırmama birazcık cilve katarak devam ettim.

Ah yavrum, tadı büyük damağında kalacaktı.

“Seni varya…”

Gözleri dudaklarımda dolanıyordu.

“Göreceğiz.”

Şarkı bittiği gibi hızlıca ödül öpücüğü bırakarak geri yerime geçtim.

Görecektik tabi, ama şu birkaç gün rüyamızda.

**

Sıra çiçek atma merasimine gelmişti. Henüz bir saat önce nikahımızın kıyıldığı piste çıkmış arkamda çiçeğimi tutmayı bekleyen kızlara inat dans ediyordum.

“Nasıl olduğunu anlayamadım ama seviyorum seni delicesine!”

Kocama uzaktan bir öpücük atıp tekrardan arkama baktım. Çınar ve Nil yüzünden kahkahalarıma hakim olamıyordum.

“Çık kızım,sen buldun kısmetini. Kocan benim senin, daha ne çiçeği?”

Elini adeta yüzünün önüne getirip gözüne soktu.

“Nerede yüzük, bak yok. Demek ki bekarım, çekil yolumdan.”

Kız haklı Çınar, git bebek yap, bir evlenme teklifi edeme. Hödük işte.

“Hazır mısınız kızlar?”

“Yenge ben neyim burada? Ne diye kızlar diye genelleme yapıyorsun aaa ama.”

Onun elindeki neydi be?

“Bak bu kocaman bir yakalama ağı, bunun sayesinde seneye evleniyorum, hadi bismillah.”

Tarkan’dan ölürüm sana şarkısı açıldığı gibi ritme uyup arkama döndüm. Zamanı gelmişti.

Biraz sağa, biraz sola atacak gibi kıvırdıktan sonra bir anda çiçeği fırlattım.

“TUTTUM BE!”

Elindeki bir buçuk metre çubuk ile çiçeği yakalan Cüneyt deli danalar gibi dans ederken ortamdaki bütün ışıklar bir anda Nil’in tepesine çevrilmişti.

HADİ CANIM, ŞAKA YAPIYORSUN!

Arka fondaki şarkı kumralım ile değişip Çınar tahmin ettiğim gibi burnunun dibinde biterken benim asil görümcem göz devirerek bebeğinin babasına bakıyordu.

“Ne o, yine küpe mi aldın bana?”

Pantolonu düzeltip tek dizinin üzerine çökerek cebinden küçük bir kutu çıkardı.

“Sen bana daha yaşın bir elin parmağını geçmezken yaşamayı öğrettin. Biri için yaşamak ne demek onu gösterdin. Büyüdün aşkı öğrettin, beni baba yaptın. Bense hayatımda ilk defa işe yarayıp seni karım yapmak istiyorum sevgilim. Benimle evlenir misin?”

Ne ara dolduğunu bilmediğim gözlerimle onları izliyordum. Gururlu bir anne gibiydim. Nil benim kız kardeşimdi ve onun sevdiği adamla mutlu olması beni şu an en çok mutlu edecek şeydi. Çünkü her ne kadar kendi düşüncelerim önemi dese de evlenmeden bebek sahibi olmak onu zorluyordu. Bana baktıkça gözlerindeki hevesi adeta parıldıyordu.

“Bir tanem.” Tanıdık ses ve koku kendimi gevşetmeme yeterken duvağımı kenara toplayıp arkamdan sarılması bacaklarımdaki bütün gücü adeta emiyordu.

“Sana böyle bile bir teklif edemedim ben, özür dilerim.”

Yüzüm hızla ondan taraf dönerken yanaklarını avuçlarımın içine hapsettim.

“Saçmalama kocacım, sen bana çok daha güzelini yaptın, sadece sen hatırlamıyorsun.”

Kaşları çatıldı.

“Ben senin her bakışında, öpüşünde, sarılışında ettiğin teklifleri duyuyorum. Sen merak etme.”

✨✨✨

“Hop hop hop dur bakalım orada.”

Evimize gelmiştik. Düğünden sonra birkaç şans ve fotoğrafın ardından herkes evlerine dağılmış, bizde ilk defa baş başa evimize gitmiştik.

Şimdiyse kapının önündeydik ve kocam bey tahmin ettiğim gibi beni içeriye sokmazken kollarını sırtımdan ve bacaklarımın altından geçirip beni kucağına aldı.

“Alışırım.”

“Sen hele iste, sana adım attırırsam şerefsizim.”

Tabi ki de istikametimiz yatak odamızdı. Gözlerindeki heyecan git gide merhamete dönüşürken beni yatağa bırakıp ceketini koltuğun üzerine bıraktı.

“Ben su ısıtıp geliyorum, bitki çayın üzerini çıkartacağımız süre zarfında demlenmiş olur, uyumadan rahat edersin güzelim.”

Kaşlarım çatıldı.

Ne uyuması be?

Yüzümdeki değişim ile gülerek üzerimdeki bembeyaz kürkü çıkardı ve burnuma ufak bir öpücük kondurdu.

“Ben senin gözlerinden anlarım ne hissettiğini dememiş miydim? Bazı şeyleri engelleyemem ama yatıştırabilirim. Kendimi de bir mühlet oyalayabilirim, kokun ve varlığınla.”

✨✨✨

OFLAZ ANNEM BU KADAR YÜKSETME STANDARTLARI FDKJDKD

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI, BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIIIN 🩵

Bölüm : 06.12.2024 18:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...