
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻
YENİ KİTABIM "MUM IŞIĞI KÜLLERİ"NE BEKLİYORUM 🩵
17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸
💗💗💗
“Güzelim.”
Ya ben ne güzel uyuyorum ama!
Sesin geldiği tarafa kaba tabirle kıçımı dönüp uykuma kaldığı yerden devam etmeye başladım.
“Karıcım.”
Hayır, başlayamamışım.
Yorganı daha da kafama çektim. Hayır dün gece zaten oturup sohbet muhabbet ede ede gecenin köründe uyumuştuk şimdi ne diye böyle kafamdaydı ki bu adam benim?
Yatsa uyusa olmuyor muydu?
“Yorulmadık da akşam biz sana niye uyku bastırdı böyle?”
“Oflaz uyuyorum.”
Kolu belime uzanırken bedenime kendi bedenine yapıştırdı. Evet arkadaşlar biz bildiğiniz kaşık gibi iç içe geçmiş yatıyorduk.
“Balayı için nereye gidelim?”
Yok bu adam uyuyorum dememden anlamıyor.
Kaşınıyor, kaşıyalım o zaman.
“Rahatça sevişeceğimiz bir yere gidelim.”
Sırtıma yaslı gövdesi bir anda kasılmaya başlamıştı ve resmen kalbinin sesi buradan duyuluyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Artık işler değişmişti, bu evliliğin tek kızaranı ben olmayacaktım!
“Ne?”
Kafamı yorgandan çıkartıp ona doğru döndüm.
“Ne ne? Evlenmedik mi biz? Normal değil mi bu?”
Beynime hücum eden seslere of vererek yattığım yerden doğruldum.
Yoksa regl oldum diye, ilk gecemizde yapamadık diye kızmıştı ve biz hiç yapmayacak mıydık?
“Sevişmeyecek miyiz Oflaz biz?”
Derin bir iç çekişi ile tekrardan belimi bulan eli beni yatağa yatırmış ve kendisini de üstüme konumlamıştı. Bedeninin hareketlendiği fazlasıyla belliyken gözlerini gözlerime kilitledi.
“Sence ben, sana dokunmadan yaşayabilir miyim?”
“E şu an da dokunuyorsun ama biz sevişmiyoruz Oflaz?”
Yüzünde çok pis bir sırıtış vardı.
Oyun mu oynuyordu bu benle?
“Ne duymak istiyorsun güzelim?”
Burnu boynumu gıdıklıyordu. Elleri hareketlerinin rotasını değiştirirken içimde oluşan heyecan dışarıdan fazlasıyla belli oluyordu.
“Sevişeceğimizi.”
Sırıtışı daha da büyüdü.
Yemin ederim bu regl zamanlarımda kendimi bir eve kapatıp bu zaman bitmeden o evden çıkmayacak şekilde yaşamak istiyordum.
Çünkü aksi takdirde önüme çıkan herkese azımsanmayacak şekilde rezil oluyordum.
“Yavrum kim dedi sana kocanla sevişmeyeceksin diye?”
Yavrum mu?
Siktir.
“Kimse demedi.”
Eli sütyenimin kopçasına geldiğinde o sakin bir şekilde sohbet ediyor gibi bakıyordu. Kasıklarımda hissettiğim baskı ile bunu sadece sıhbetten ibaret olmadığını belli eder gibiydi.
Düşün kızım, Türkiye’nin en küçük dağı?
“Hı hı.”
ÇAY BARDAĞI!
“Ben öyle sandım.”
Cıklamaya başladı. Üzerimde ince bir gecelik vardı. Sütyenim üzerimde olması kesinlikle uyurken sağa sola kaymalarından sıkılmamadan dolayıydı ve bu gece uyurken taktığım sütyenim askısız ve varla yok arası bir şeydi.
Bu yüzden kopçası açıldığı gibi kendini salmıştı..
“Acıktım ben.”
Yine iç çekti.
Şey, arkadaşı buradan alabilir miyiz?
“Bende.”
Sayın bezmenler açar mısınız kapıyı?
“Ya Allah!”
Olabildiğince hızlı bir biçimde omuzlarından baskı yaparak ittiğim kocamı yine aynı şekilde yatağın diğer tarafına atıp yattığım yerden doğruldum.
“Ben kocama şimdi çok lezzetli bir kahvaltı hazırlıyorum ve ay-“
“Yanıma mı geliyorsun yani?”
Sabahlığımın kuşağını sıktım. Ulan daha dün gece demedi bu adam bana bekleyeceğiz diye?
“Yoo, mutfağa iniyorum ve sende ayıldığında yanıma geliyorsun kocacım!”
Arkama bakmadan seri adımlarla odadan çıkarken onun kahkahaları dışarıya taşıyordu.
“Kocan diyen dillerini yerim senin ben!”
Yersin kocacım, bi dört güncük daha dayan. Sonra ne istersen yersin.
**
4 gün sonra…
Saçlarımın kenarlarını da düzeltip elbiseme son kez göz gezdirdim. Bence kocam ile baş başa geçireceğim balayımda akşam yemeği için kırmızı kısa örme bir elbise giymek boyun borcu gibi bir şeydi.
Özellikle biz bu akşam gerçekten bir balayı yapacağımız için.
Ah pardon, kocam bunu henüz bilmiyor da.
Benim içimde kalan ukdeler ve kocamın baya kıyamadığını bildiğim için yaptığım ısrarların sonucunda balayı için Karadeniz bölgesine gelmiştik. Aslında ilk planımız Trabzon’da kalmaktı ama gezeceğimiz yerlerden dolayı Rize’de bir bungalov kiralamıştık.
Burası resmen cennetin ön gösterimiydi!
İki gün önce gelmiştik buraya. Öncelikle biraz alışveriş yapıp akşam pek dışarı çıkamayacağımız için gerekli olan her şeyden fazla fazla aldık. Kocam bu süreçte beni asla yormazken yemeği, temizliği hep üstlenen taraf olmuştu.
Şimdiyse deniz kenarında bir balık restoranına gitmek için hazırlanıyorduk ve ben bu fırsattı bir yandan da kızlarla görüntülü konuşuyordum.
“Var ya afet gibi oldun. Adam seni parçalasa hakkı.”
Sibel’in omzuna bir tane geçiren Nil kameranın önüne geçti. Onlar da bizsiz gezmelere doyamamış olacaklardı ki, arabadalardı. Her ne kadar kocamla olmak yeterince eğlenceli ve güzel geçse de onlarla gırgır geçmeyi çok özlemiştim.
“Bana bak, korunmayı unutmayın, şu an için sülaleye tek torun yeter.”
“Aynen kardeşim, adam gelip de sana soracak. Acaba izin verirseniz karımla temaslı sevişebilir miyim diye ya!”
Beril her zaman olduğu gibi haklıydı.
“Ben gidip de korunacak mıyız diye soramam ki.”
Kırmızı rujumun taşan kısımlarını da düzelttim. Elbisemin altına bir tarafım donmasın diye kalın çorap giymiştim ve kombinimi siyah bir çizme ile tamamlamıştım.
Çantamı alıp içerine kartımı, kimliğimi ve arabanın yedek anahtarını attım. İçimdeki yaşlı nine kontrol manyaklığından asla vazgeçemiyordu.
“Ulan adam dediğin kocan, sormaktan utandığın şey de sizin normaliniz? Kızım bu sevap size farkındasınız dimi?”
“Bak ne kadar iyi yürekli bir görümceyim eğer olmasaydım dört gündür abimin alacağı sevapları engelliyorsun derdim sana.”
Aynadaki bakışlarımı alayla telefona çevirdin.
“Sende dua et ben alçak gönüllü bir gelinim, yoksa sana neler derdim neler….”
“Aha kavga, bana çekirdek bulun!”
Herkes ayrı bir alemdeydi.
“Neyse canlar ben kapatıyorum, kocamı daha fazla bekletmeyeyim, öptüm!”
Hepsinden birer öpücük kapıp çantamı da alarak aşağıya indim. Kocam da maşallah üzerindeki takımı ile jilet gibi, bir tablo gibi oturup saatlerce onu izletecek kadar yakışıklı olarak benim aklımı başımdan almaya yemin etmişti.
Ama ne yapayım canım, yiğidin hakkını da yiyemem hani.
“Bir tanem çok güzel olmuşsun.”
Yanıma doğru yaklaşıp elindeki beyaz kabanımı giymeye yardımcı olmaya başladı. Ama o sırada ceketinin iç cebinden görünen kırmızı kutu benim ilgimi oraya kilitlediğinden ben sadece kollarım hafif aralık öylece bekliyordum.
Ay acaba ne almıştı bana?
“Üşümesini istemeyiz evimizin prensesinin.”
Aynı renkte atkı ve bereyi de bana taktığı sırada içimde oluşan o tarifsiz mutlulukla dudaklarına pat diye yapışasım geliyordu.
O da kabanını giydikten sonra evden çıkıp bahçede duran arabaya binerek restorana doğru ilerlemeye başladık.
Yaklaşık kırk beş dakika bir yolun ardından denizin kıyısına geldiğimizde arabadan inip de restorana girene kadar yediğim soğuk, sanırım zatürre olmama yetecek ve artacaktı.
“Ne yemek istersin güzelim?”
Menüye göz gezdirsem de benim için balığın bir başka balıktan farkı olmadığı için ayırabileceğim bir şey görememiştim.
“Bu dönemlerde istavrit ve palamut yenir genelde. İsterseniz ortaya karışık bir tabak hazırlayalım, rakı ister misiniz yanına?”
“Evet.”
“Hayır.”
Kocamla ilk gecemde sarhoş olmak isteyeceğim son şey bile değildi.
“Yok siz sadece balıkları ve salataları getirseniz yeterli olur bizim için.”
Anlamadığını belli eder gibi kaşları çatılan kocama omzumu silkerek simsiyah gözüken denize döndüm. Heyecandan kalbim resmen ağzımda atıyordu.
Güzel güzel sohbetler ederek yemeğimizi bitirdiğimizde saat ona geliyordu. Hem yolların engebesinden, hem de ıssızlığından rahatsız olmamak için acele acele eve doğru yol almıştık ve ben artık yerimde duramaz hale gelmiştim.
Acaba direkt dudaklarına mı yapışsaydım yoksa kırmızı geceliğimi giyip öylece yanına mı otursaydım karar veremiyordum.
Müziğin sesinden başka pek de ses çıkmadan geçen yolculuğumuzun ardından evin bahçesine geldiğimizde arabadan inip kapının önünde kocamı beklemeye başladım.
Taktiği maktiği boş verecektim. Allah ne verdiyse, bam bam bam.
Birkaç dakika sonra arabadan deri adımlarla yanıma gelen kocam kapıyı açmadan kollarını bana doladığında bende içimdeki plansızlığa start verip dudaklarına yapıştım.
Bunu bekliyor gibi ustaca elini cebine atıp kapıyı açışı dudaklarımızı birbirinden ayırmadan gerçekleşirken bizi içeri sokup kapıyı kapattı.
“SÜRPRİZ!”
Bir anda ışık yanıp konfetiler patladığında ortaya çıkan on bir kişi bizi dudak dudağa basarken sıkıca gözlerimi yumdum.
Tam olarak rezillikti!
“Ulan sevgili oldunuz bastım, nişanlandınız artık basmayacağım dedim yine bastım. Evlendiniz de bu iş yine bana düştü, doğru söyleyin lan, aranızdan birisi bana büyü mü yaptı?”
Şeyi imdat!
✨✨✨
Ehhehee Bizimkiler yine yerlerinde duramadılar dkdkdkdk
Nasılsınız aşkolar nasıl gidiyor hayat?
Beğendiniz mi bölümü?
Bu arada aşklarım artık bölümler çarşamba, cumartesi ve pazar günleri gelecek. Çünkü ben her gün bölüm yazmaya gerçekten yetişemiyorum kfkdjdkd
sizleri seviyorum ve öpüyorum görüşmek üzere iyi akşamlar 🩵
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 37k Okunma |
3.05k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |