43. Bölüm

43. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

Uzun süre sonra tekrardan selamm🧚🏻‍♀️

Yeni kitabım olan “Aşk Kapınızda” ya hepinizi bekliyorum 💗

Keyifli okumalar aşklar, oy ve yorumlarınızı bekliyoruum ✨
💗💗💗

Güneşin ışıkları hastaneye vurmaya başlarken hepimiz kapının önünde devam ediyorduk bekleyişimize. Her ne kadar gece iki defa daha kan aldıkları için beni yatışa yönlendirseler de kardeşim içeride bebeğinin canıyla uğraşırken uyumak çok ağır gelmişti.

Kapı gece bir defa olsun açılmamıştı. Ne bir haber vermişlerdi bize, ne de bir hemşire girmişti içeri.

“Nil Yalçınkaya’nın yakınları?”

Koşar adımlarla içeriden çıkan hemşire Toprak ve Oflaz’a döndü.

“Bebeği kurtardık. Artık ikisi de iyiler çok şükür. Doktor bey size gereken bilgileri verir ama bu gece müşade altında buradasınız. Geçmiş olsun.”

Hepimiz sevinçle ayaklandığımızda Toprak büyük bir haykırışla yere çökmüştü. Polat onun yanıma gidip sarıldığında Oflaz dolu gözleriyle karşıma geçip kollarını sıkıca bedenime sardı.

“İyiler.”

Yüzümü göğsüne gömüp bende sarıldım.

“Ne dedim ben sana? Benim kardeşim de yegeni de çok güçlü. İkisinin de hepimizle beraber yaşayacak çok yılı var. Artık ne onlar bizi ne de biz onları bırakamayız dayısı.”

Kapı yine açıldığında bu sefer dışarıya doktor çıkmıştı. İş çıkışından eser kalmayan yüzüyle kocaman gülümseyip kapının hemen yanına çökmüş toprağa doğru eğildi.

“Genç adam çok şanslısın, karın da bebeğin de çok güçlü. Birazdan ayılır ama bayılma anında başına aldığı darbe beyin kanaması riskini neden olabilir.o yüzden bu akşam uyumayacak. Yerinizde olsam onu güldüremk için oyunlar alırdım, çünkü baygın haliyle bile gözlerinden yaşlar akıp duruyordu.”

💗💗💗

 

“Kutu oyunu almaya diye gittik sorsan ama en çok ne aldık? Çikolata! Yemin ederim bu çocuğun açlığı beni bir gün bitirecek demedi demeyin.”

Hadi tahmin edin dört poşet çikolata fikri tam olarak kimden çıkmış olabilirdi?

Doğru tahmin, tabi ki Cüneyt.

Şaşırmadınız değil mi? Bence de.

“Ama ne yapayım, çikolata bir aşktır. Ve benim aşkım depreşti. Sizin kocanıza aşkınız depreşince uzaktan bakmak gururunuza sığıyor mu? Bir de o kadar yakınınızdayken?”

Hayır asla.

Tabi ki olaya Polat dahil olurken Oflaz yanıma gelip kolunu omzumun üzerine sardı.

Hastanede üçüncü günümüzdü. Nil ve bebeği gayet iyiye gidiyordu ve bu süreçte onun yanında bazen sırayla, bazen doktorlardan kaçak olarak iki üç kişi, bazense hiç utanmadan hepimiz odada kalıyorduk.

Evet, odayı biraz büyük seçip tek kişi kalacak şekilde ayarlatınca anca doktorların azarını işitiyorduk o kadar.

“Nerede o embesil sümük? Satın alıcam hastaneyi birazdan, ilk işim de onu kovacağım.” Cüneyt çikolatasını açıp onu izleyen sayısız kişiye aldırmadan kenardaki boş koltuğa yayıldı. “Arizona kertenkelesi sanki puşt. Ne dedi o bize? Üç yüz elli ikinci odadaki bütün herkesi kapıya dizin. Tesbih diziyor sanki yavşak.” Bu sefer hemen yanında duran Oflaz’a döndü. “Bak yine sinirim bozuldu, beni sakinleştirsene Oflazcım.”

Kahkaha atmamak için gerçekten kendimi çok zor tutuyordum. Nil bu kadar seste nasıl uyuyordu bilmiyorum ama Çınar buraya geldiğinde Cüneyt bu ses tonuyla bağırınmaya devam ederse yine bir torba kovalamacaya maruz kalacağı Allah’ın bir emriydi.

“Cüneyt, bak karım yanımda ağzımı bozdurma benim.”

Kocam da kocam işte!

“Iyyy bu da hemen hanımcı oldu. Ne oldu paşaaam, bizi unuttun mu hemen? Ne oldu? Bizim omzumuzda ağlıyordun, ehe hanımelim, ehe hanımelim diye.”

“Ulan ibne, açtırmasana ağzımı benim. Kız uyuyor ne bağırıyorsun hayvan oğlu hayvan!”

Polat Oflaz’dan da önce davranırken benim kafam hala Nil’deydi. Yarın hastaneden çıkacaktı ve bu süreçlerde yalnız kalmaması gerekiyordu.

Tatile devam edip edemeyeceğim muammaydı ama bu zaten önemli olan konu değildi. Nil tutturdu mu onu kimse tutamazdı ve kızlardan duyduğum kadarıyla layığıyla bir Karadeniz turu yapmak için iki gece uyumayıp bu gezi planını oluşturmuştu.

Ve emin olun kendini iyi hissettiği an doktoru dinlemeden buradan kalkıp gidebilecek potansiyelde biriydi.

Bizse ne onu ne de çenesini engelleyemezdik.

“Ulan Cüneyt, sesinin bağını sikeyim.” Bize doğru dönüp gözlerini kısarak başını eğdi. “Pardon yenge.” Ve tekrardan hedefine kilitlendi. “Sesin dışarıdan duyuluyor, zor zar ayarlıyoruz zaten hala ne ebesine kadar küfür ediyorsun doktorun!” Kocaman gözlerle Cüneyt’in üzerine doğru geldiğinden bu akıllı bir hışımla kocamın kucağına yumuldu.

Bismillahirrahmanirrahim! Oralar benim hüküm sürdüğüm topraklar. Aloooo!

“Oflaz koru beni, valla bu Polat yine alemdar modunu açtı ve bön bön bakıyor bana. Ben ne dedim sanki? Doktoru domaltıp üç yüz elli ikinci odadaki herkes onun ırzına geçsin dedim ne ya-“

“Siktir git Cüneyt.” Üzerinden onu attığı gibi tekrardan kollarını bana sardı. “Benim karım da bu odada ve senin lafların bana sağdan sağdan geliyor haberin olsun.”

Kıkırdayarak sırtımı kocamın göğsüne yasladım. Bir hafta bile olmamıştı evleneli ama ben Nil’den dolayı sürekli kendimi hamile gibi hissediyordum.

Evet, psikolojim ciddi manada bozulmuştu.

Sanki hissetmiş gibi elini karnıma saran Oflaz burnunu boynuma gömerken kendime nerede olduğumuzu hatırlatmak adına derin bir nefes aldım.

“Evet sayın misafirler.” Çınar elindeki çay tepsisi ile içeri girip yavaş adımlarla Nil’in yanına ilerledi. “Doktor Nil’in yarın taburcu olabileceğini ama bu süreçte gerekirse doğuma kadar lavabo harici ayakta durmaması gerektiğini ve taburcu sonrasında ilk yirmi dört saat uyumasının yasak olduğunu söyledi.” Bir yandan da tek tek bize çayları dağıtıyordu.

Herkes işi şakaya vursa da kimse günlerdir buradan ayrılmamıştı ve iyi bir durumda değildi.

“Ben bu akşam buradayım, başta Oflaz ve Nida olmak üzere herkes evine gidip iyice uykusunu çeksin ve yarın akşama hazırlıklı olsun. Bir günde altı saatten fazla uyuyan Nil dört gün boyunca o enerjiyi atamıyor. Düşünebiliyor musunuz üç gündür aralıksız uyuyan sevgilimin tam olarak nasıl bir enerji ile uyanacağını? O yüzden itiraz kabul etmeyecek şekilde çaylarınızı bitirip sizi odadan çıkmaya davet ediyorum.”

Oflaz’ın bakışları sinsice bana dönerken dudaklarım iki yana kıvrıldı.

“Bende toplaşıyoruz, her türlü kutu oyununa talibiz. İyi akşamlar”

💗💗💗

Her ne kadar kalmak için bahaneler bulmaya çalışsak da hastaneden çıkışımız tam olarak kırk dakika sürmüştü. Kiraladığımız eve doğru gidiyorduk ve ben günlerdir hissedemediğim o huzur ile Oflaz’ın araba kullanmasını sessizce izliyordum.

“Ne düşünüyor acaba benim karım kara kara?”

Omzumu silkip boşta olup da ban uzattığı elini sıkıca tuttum. Gerçekten biraz yalnız kalmaya ve sessizliğe ihtiyacım vardı. Şu bie hafta beynimde bir ambaleydi.

“Kocasını düşünüyor.”

Sesli kahkahası ile elimi kendini çekip uzun bir öpücük kondurdu.

“Yarın yine çatlak kardeşimle uğraşacağımızı hesaba katarsak bugünümüzün bir dakikasını bile ziyan etmememiz gerekiyor.”

Koltukta ona doğru döndüm.

“Şahsen bugün tuvalete gitmek harici senin yanından ayrılmayı düşünmüyorum.”

Gülme sesleri daha da yükselirken bacaklarımı da kendime çekip iyice küçüldüm koltukta. Şu an şöyle kucağında dursaydım ve arabayı öyle kullanıyor olsaydı olmaz mıydı?

Tamam tamam bende birazcık abartmıştım.

Birazcık.

“Böyle yaparsan tuvalete bile benimle gitmek zorunda kalacaksın hanımelim haberin olsun.”

“İtirazım yok.”

Şaşırmış bir şekilde bana döndü ve arabayı bir anda kenara çekti. Allah’ım ben böyle her saniye kocama bağımlı gibi mi gezecektim?

Hayır asla bir itirazım yoktu ama ortalık alanda damarım tutarsa ne yapacağımı düşünüyordum. Hiç öyle bakmayın arkadaşlar, ben ciddi manada iyi değildim.

Kolunu bacağımın altından geçirip beni bir anda kucağına alıp yanağım göğsüne gelecek şekilde beni yan bir biçimde kucağına oturan kocam burnunu saçlarımın arasına gömüp ehliyet kemerini ikimizin üzerinden geçirdi.

“Sen kocam oldun diye benim aklımı mı okuyabiliyorsun artık?”

Arabayı tekrardan çalıştırırken boştaki elini sıkıca belime sardı. Bu adam bu işi biliyordu.

“Ben senin her şeyini okuyabiliyorum. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini, ne istediğini….” Bu defa başımı kaldırıp dudaklarına kapanan bendim.

Kıyamam arabayı daha çalıştıramadan tekrardan durdurmak zorunda kaldı. Dudaklarını dişlerinin arasına alırken arsız bakışlarının hedefi gözlerimin tam içiydi.

“Bak mesela seni tam olarak burada yememi istiyorsun?”

Kocaman bir gülümsemeyle ellerimi çırptım.

“Arabada değil evimizde aslında kocacım. Ama onun dışındaki her tahmin birebir doğru.”

Gözlerinden tam olarak ne geçtiğini yakalayamasamda arabayı hızlıca çalıştırdı ve navigasyonda on dakika gözüken evimize bizi tam olarak altı dakikada ulaştırdı.

Otoparka arabayı çektiği gibi beni yerimden asla kıpırdatmadan ikimizi da arabadan çıkardı ve seri adımlarla evimize doğru yürümeye başladı. Havanın buz gibi olması gerekmiyor muydu?

Yoksa bizim ateşimiz bizi ısıtmayı bırak yakacak kadar mı çıkmıştı? Sanırım her ikisi de.

Kapıyı açıp içeri girdiğimiz gibi ayağıyla kapatıp dudaklarıma kapandı. Vakit kaybetmek istemiyorduk ve bence bu en doğru şeydi.

“Aklımı bir saniye yerinde bırakmıyorsun hanımelim.”

Burnumu burnuna sürtüp gömleğinin düğmelerini tek tek açmaya başladım.

“Emelime ulaştıysam ne mutlu bana….” Sütyenimin kopçasını açarken tekrardan dudaklarıma kapandı.” Kocacım.”

💗💗💗

Nasıldı bölüüüm?

Yeni bölüm cuma günü geliyorr artık düzene girdik ve hikayemize çok minnoş detaylar katılıyor…. 🥲

Öpüldünüz 💗

Bölüm : 27.08.2025 14:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...