Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@yazarzeeyzey

BENİ TAKİP ETMEYİ, OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIIIN 🌸✨

✨✨✨

"Daha bir gram yiyemem Ekin, sağ ol."

İskender yiyip bir de künefe ile cila yapmamızın üzerinden yarım saat geçmemiş gibi gördüğü her sokak satıcısında bana dönüyordu.

Oradan bakında sokakta her gördüğünü aşeren Laçin gibi mi duruyordum bilmiyorum ki!

"Neredesiniz siz?"

Bir anda yanımızda beliren Berkay ile bakışlarım ona kaydığında omzumu silktim.

"Geziyoruz Berkay, senin de işin bittiyse dönelim?"

Ekin boğazını temizleyip karşıma geçti.

"Bence de gitsin."

Elimle Berkay'ı işaret ettim.

"Beraber geldiğimize göre beraber gideceğiz Ekin."

Başını iki yana salladı.

"Biz beraber döneriz, o kendi gidebilir."

"Birader bırak da buna kız karar versin."

Berkay Ekin'e doğru konuştuğunda ortam iyiden iyiye gerilmeye başlamıştı. Ekin asla Berkay'a dönemezken bana doğru konuştu.

"Kiminle dönmek istersin güzelim?"

Yavaşça omzumu silkerken ikisi de büyük bir ilgiyle vereceğim cevabı bekliyordu.

"Sen git Berkay, ben Ekin'le dönerim."

Ekin pis pis sırıtırken Berkay'a tek kaşı havadayken asker selamı verip tekrardan bana döndü. Eli tekrardan elime kapanırken nefesimi tuttum.

Yanı başımızda duran son model arabasına binmemiz için kapıları açarken bakışlarım hala birlikte olan ellerimizdeydi.

Titrek bir nefes alıp arabaya binmek için eğildigim sırada hala birlikte olan elimizi işaret ettim.

"Alabilir miyim? Lazım falan oluyor da."

Yeni fark etmiş gibi başını sallayıp elimi yavaşça bıraktı.

Kapımı kapattığında arabaya döndüm.

Allah'tan deri koltuk falan değildi de rahat bir yolculuk çekecektim.

Ekin'de arabaya bindiğinde kemerimi taktım. Bana doğru döndü.

"Benimle ömür boyunca sürmesini istediğim bir yolculuğa hazır mısın?"

🌾

Ekin: Umarım dersinde bir nebze olsun katkım olmuştur güzelim.

Siz: Oldu, teşekkür ederim.

Ekin: Ne demek, görevim.

Telefon elimde odada volta atarken dayanamayıp yazmaya başladım.

Siz: Eve aldılar mı seni? Neredesin?

Ekin: Merak ediliyorum şu an

Ekin: Bak bu hoşuma gitti.

Ekin: Geldim güzelim geldim, evdeyim şu an.

Ekin: Çektiğim fotoğraflara bakıyordum. Şunun güzelliğine baksana.

Ekin:

Siz: Gelecekteki fotoğrafçımı buldum djjdjdjdj

Siz: Cidden güzel çıkmış.

Siz: De sen bunu hangi ara çektin?

Ekin: Bilmem fjdjjddj

Hani bunu bensiz eve almayacaklardı?

Dünya üzerindeki tek mal olarak bir ben inanırdım zaten buna.

Siz: Bu arada seni bu saatte eve aldıklarına göre sizinkilerin ben krizi geçmiş?

Ekin: Tövbe haşa asla

Ekin: Yarın geleceksin ya yemeğe, o yüzden girebildim evime.

Siz: Ne yemeği? Ne yarını be?

Ekin: Merak etme yemeği benim aksime annem yapacak

Ekin: Zehirlenmez ihtimalin yok yani.

Siz: Evet şaka olduğunu söylediğin kısma gelmek istiyorum artık.

Ekin: Şaka değil güzelim.

Siz: Biz seninle sevgili değiliz Ekin farkında mısın?

Siz: Ailenle tanışmak çok ilerisi demek.

Ekin: Sevgilim olmasan bile konuştuğum kızsın Başak. Senin için belki o kadar değerli değildir ama benim için her şey bu.

Siz: Bu bana sormadan ailene yemek sözü verdiğini değiştirmiyor.

Ekin: Tamam söylerim, gelmiyor diye.

Ekin: Canını sıkmana gerek yok.

Siz: Canımı sen sıkıyorsun Ekin.

Mesaj görüldü de kalırken oflayarak başımı dizlerime yasladım. Her şey bu kadar üst üste gelemezdi.

"Kızım baban çağırıyor. Hadi gel sofraya."

Sinirden gözlerim dolarken hızla yatağımdan doğruldum. Kenarda duran çantama bir kaç parça kıyafet koyup sırtıma astım.

Babam zannedilen o adama olan sinirimi boş yere Ekin'den çıkarmıştım.

Ceketimi de elime alıp odamdan çıktım. Seri adımlarla aşağıya inip mutfak kapısına yaslandım.

"Anne ben Damla'larda kalmaya gidiyorum."

Biyolojik olan ebeveynim elindeki kaşık ve çatalı sertçe masaya bırakırken titrek bir nefes aldım.

"Geç otur şuraya!"

Bir anda bağırdığında yerimde titrerken olabildiğince belli etmemeye çalışıp tekrardan anneme döndüm.

"Görüşürüz anne."

"Başak!"

Tekrardan bağırdığında hızla arkama döndüm.

"Ne?"

Eliyle karşısındaki sandalyeyi işaret etti.

"Elimden bir kaza çıkacak, geç şuraya zıkkımlan."

Ayakkabılarımın arkasına basıp dışarı doğru adımladım.

"Yabancılarla, özellikle de seninle aynı masaya oturacağıma aç kalırım daha iyi."

Adım seslerime karışan adım sesleriyle istemsizce hızlansam da sertçe kolumu tuttuğunda bedenim ondan taraf dönmüş, yanağıma inen sert darbeyle düşmemek için duvara tutunmuştum.

"İçeri gir!"

Elim acıyla yanan yanağımın üzerindeyken çığlık atarcasına bağırdım.

"Sen bizim evimizden gitmeden ben o eve adımımı atmayacağım!"

Arkama bakmadan hızla merdivenlerden indim. Dışarıda ağlamaktan nefret etsem de şu an kendimi tutacak gücüm yoktu.

Apartmandan çıkıp hızlı adımlarla Damla'nın evine doğru adımladım. Çantamdan telefonumu çıkarmak için arkamı döndüğüm sırada sertçe birine çarptı.

"Özür di- Başak!"

Ekim'in sesi ile gözlerim kapanırken kafamı çevirip hızla yanından geçmeye kalktım. O adamın tuttuğu kolumdan hafifçe tutsa bile canım acırken acıyla inleyip kolumu çektim.

"İyi misin? Niye ağlıyorsun Başak?"

Yutkundum.

"Sonra Ekin, lütfen."

"Başak."

Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde parmakları hala sızlayan yanağıma uzandığında geriledim.

"Ekin ne olursun, sonra."

Yavaşça başını salladıgında kenarından geçip seri adımlarla Damla'nın evine doğru yürüdüm.

Hızlı olan adımlarım zamanla koşmaya dönerken nefes nefese kapılarının önünde durdum. Zile basıp olabildiğince yaşlarımı gizlemeye çalışarak merdivenleri çıktım.

Damla kapıda bekliyordu.

"Kim o?"

Kapısının önüne geldiğimde yaşlarım tekrardan yanaklarımdan akarken başımı eğdim.

"Gelebilir miyim?"

Kolları hızla bedenime dolandığında hıçkırıklarım duvarlarda yankılanırken derin bir nefes aldım.

Her şeyin çözümü oluyordu da, ne ailenin ne de babanın eksikliği hiçbir zaman çözülmüyordu.

🌾

Küfür yok, küfür yok, küfür yok djdjdhd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi ?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🌾

 

Loading...
0%