Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️
🌸🌸🌸

 

"Kapı ve duvar bitti anne."

Kovayı içeri bırakmak için alacağım sırada Ekin hem toz kovasını hem de vileda kovasını alıp içeri adımlamaya başladı.

Ah benim nazik minnoş müstakbel kocam.

"Anne ben atılacakları attım, halıları da kilere taşıdım. Başka ne yapabilirim?"

Ekin anneme doğru seslendiğinde yemin ederim annemin gözündeki ışıltı ile ülkenin üç aylık güneş ihtiyacı karşılanırdı.

"Perdeler kaldı oğlum asılacak, başka da bir şey kalmadı."

Ekin olmasa yerleri bile elimle sildirecek kadın üç saate temizliği bitirdi iyi mi?

Perdeleri omzuna atıp taburenin üzerine çıktı.

Mübarek benim merdiven ile yetişemediğim yere minnacık tabure ile ulaşıyordu.

Son olarak benim odamın perdeleri kalmışken zil çalmaya başladı. Evet evet gecenin birinde.

"Ben bakarım."

Ekin hızla kapının yanına gidip iki dakika sonra elleri dolu bir şekilde salona girdi.

"Bunlar ne?"

"Acıkmışsınızdır diye lahmacun, pide bir şeyler söyledim."

Şaşkın bakışlarla yanına gittiğimde poşetleri masanın üzerine bıraktı.

"Bu saate açık yer nerede buldun?"

Gülerek omzunu silkti.

"Kuzenimin yeri var bizim evin orada. Yengen ve annem acıkmış dedim hemen açtı restorandı sağ olsun."

Yemin ederim annem beni verip Ekin'i evlatlık olarak alacak diye ben çok korkuyorum.

"Oğlum ne zahmet ettin, hem temizlik hem yemek."

Hızla annemin yanına gidip elini öptü.

"Ne demek annecim, estağfurullah görevim."

Mutfağa bardakları almak için gideceğim sırada Ekin tıpkı annem gibi beni de sandalyeme oturttu.

"Ben getiririm güzelim, otur sen."

Ekin mutfağa girdiğinde annem gülerek bana döndü.

"Acaba ne sevap işledin de Ekin oğlum sevdi seni. O kıllı hergeleden sonra?"

"Anne gerçekten bana olan sevgin gözlerimi yaşarttı, çok sağ ol."

Ekin bardakları masaya bırakıp içecekleri koydu. Öyle böyle dedik ama cidden fazlasıyla acıkmıştım.

"Kesene bereket."

Ekin yanağımdan makas alıp tebessüm etti.

"Afiyet olsun güzelim."

Temizlik bitmiş ,yemekler yenmiş ve saat ikiye geliyordu. Ekin'in evine gitmesinin üzerinden on dakika geçmişti ve bende bu arada internetten elbise modeli bakıyordum.

Malum yarın uzun uzun bakacak vaktim olmayacağından şimdiden bakıp hangi şubede var onu kontrol ediyordum. En sonunda mor midi boy bir elbisede karar kıldım. Zaten evde olacak bir söz için nişan elbisesi gibi şaşalı şeyler giymeye gerek yoktu. Allah'tan bize yakın alış veriş merkezinde stoğu da bedenide var gözüküyordu.

Telefonu komodine bırakıp derin bir nefes aldım. Şaka değildi, gerçekti. Yarın benim sözüm vardı. Beni isteyebilecekleri bir babam olmadığı halde...

🌾

"Anne giyindim, evi giydirdim, seni giydirdim, Damla'yı giydirdim. Hepimiz giyiniğiz çıplak olan yok beni germe."

Damla gayet sakin bir tavırla sarma yerken bana doğru döndü.

"Kardeşim biraz daha gerilmesen sanırım yarılacaksın, aynen böyle devam."

Ellerimle kendimi yelleyip ayakkabılarımı giydim. Her şey hazırdı.

"Kızım gelsene bi."

Annem yatak odasından bana doğru seslendiğinden olabildiğince hızlı adımlarla yanına gittim. Yüzündeki gülümseme yok olmuş, dokunsan ağlayacak gibiydi.

"Anne ne oldu?"

Yatağa oturup derin bir nefes aldı.

"Özür dilerim kızım. Sana bu özel anında yanında olacak bir baba bulamadığım için özür dilerim."

Hafifçe önümde diz çöktüm.

"Benim babam var zaten, o da sensin anne. Bana bu zamana kadar her şey olurken içinde babalık da vardı. Şimdi burada olsa ne oalcaktı? Ben yine beni senden istemlerini isteyecektim. Çünkü benim hayatımda aileyi hayatta tutan evin direği sensin, o değil."

Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Ama biraz daha konuşursam kendimi tutamayacak hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım. Sebebi olmamasından dolayı değil, annemi bu şekilde üzmesindendi.

"Geldiler!"

Damla'nın bağırışıyla annemi kaldırıp gözlerinin altını sildim.

"Hazır ol Sema sultan, ölüp bayıldığın damadın geliyor."

Önden ben arkadan annem kapının önüne geçtik. Önden Selim, Ekin'in anne ve babası, bir kaç tanımadığım insan ve en nihayet Ekin içeri geçmişti.

Çikolatayı Damla'ya uzatıp elindeki birinci çiçeği bana ikinci çiçeği anneme uzattı.

"Sana layık değil anne ama bana sen gibi hissettirdi. Umarım beğenirsin."

Annemin en sevdiği çiçek laleydi ve Ekin'de anneme her renk lalelerin içinde olduğu bir buket yaptırmıştı.

Canım kocam benim.

"Çok güzel olmuşsun."

Hepimiz içeri doğru geçerken Ekin kulağıma doğru sadece benim duyabileceğim şekilde fısıldadı.

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı önüme eğdim. Ah şu koridordan ne zaman beraber geçsek aklıma benim bornozlu olduğum anımız geliyordu.

Tövbe Allah'ım. Yaklaşan reglinin suçu benim değil, tövbe.

Misafirler yerlerine oturduğunda o hep klişe denilen muhabbet açılmış herkes kendi aleminde takılıyordu. Teyzem müstakbel kayınvalidemle konuşurken dayım Ekin'in babasıyla konuşuyordu.

"Ben artık kahveleri yapayım."

Yavaşça ayaklandığımda herkes bana döndü. Kimin nasıl içeceğini olabildiğince aklımda tutup seri adımlarla mutfağa geçtim.

Ard arda dizdiğim kahve makinelerine sırasıyla kahveleri koyarken Damla'da bir yandan tepsileri hazırlıyordu.

"Benimki de tuzlu olabilir hiç sıkıntı yok."

Selim Damla'ya doğru konuşurken şaşkın bakışlarla ikisine döndüm.

"Selim?"

Hemen doğruldu.

"Efendim yenge?"

"Sen ne ayak yengem? Damla'ya mı sarkıyorsun?"

Başını iki yana salladı.

"Ne sarkması yenge aşk olsun. Bazılarının inadını kırmaya çalışıyorum sadece."

"Senin inat dediğin hayır cevabı, bir daha diyorum, hayır!"

Evet arkadaşlar Damla'nın neden hayır dediğini öğrenmek ister misiniz?

Kasada bir kadına gülerek parayı uzatmış. Evet kasiyer olan Selim. Ağlayarak uzatmalıydı bence de.

"Tamam susun, şimdi kahveleri yapmam lazım. Sonra yersiniz birbirinizi."

Teker teker makineler kahvelerin olduğunu belli eder gibi ötmeye başlayınca hepsini bardaklara boşalttık. Ben Ekin ve ailesinin kahvelerini götürürken Damla Selim ve annemlerin kahvelerini götürüyordu.

Servis bittikten sonra yerime, Ekin'in yanına oturdum. Bir kaç saniye geçtikten sonra Ekin'in ağzı yüzü yamulmaya başlamıştı ama salonu dolduran hıçkırık sesleri Selim'e aitti.

Ekin'in babası Kemal bey gülerek kahvesinden bir yudum daha aldı.

"Baksana hanım bize bir gelin daha geliyor."

🌾

Ulan Selim ulan Selim dhdhhdhdd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🤍

 

Loading...
0%