Yeni Üyelik
31.
Bölüm

31. Bölüm

@yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️

💕💕💕

 

"Az ye be hayvan, kızlara bırakmayacaksın."

Damla ile ben yan taraftan aldığımız şezlongalarda güneşlenirken Selim ile Ekin abur cuburlardan yiyorlardı.

"Evde de böyle yiyeceksen hiç gelme Selim, ben o kadar yemek yapamam."

Damla gözleri kapalı konuşurken yattığım yerden doğruldum. Yat yat sıkıldım be anacım.

"Sen ye, ben sana yaparım Selim."

"İşte yenge gibi yenge be!"

Şezlongdan kalkıp pareomu giydim. Saat dörde geliyordu.

"Ben acıktım."

Ekin'in yanına oturduğumda kolunu omzuma attı.

"Bir şeyler alalım güzelim."

Omzuma doladığı sağ elini tutarken yüzük parmağındaki eksiklik ile hızla başımı çevirdim.

"Senin yüzüğün nerede?"

"Denizde düşer diye çıkarttım güzelim."

Alayla kaşlarımı kaldırdığımda bakışlarım parmaklarıma indi. Ay ne güzel duruyordu alyansımla tek taşım.

Neyse. Konuyu sapıtmayalım.

"Doğru hayatım, bende çıkartayım. Allah korusun düşer müşer dimi."

Parmaklarım yüzüğüme uzandığında elimi elinin içine hapsetti.

"Sende benim gibi boynuna takacaksan çıkar güzelim."

Baş parmağıyla boynundaki zinciri ve ucundaki yüzüğünü gösterdi.

"Tamam zaten eve gidiyoruz, tak yüzüğünü."

Gülerek zinciri çıkartıp yüzüğünü taktı.

Hala güneşlenen Damla'ya bakıp pis pis sırıtarak ayaklandım.

Yerde duran az önce içinde su olan ama şu an yudum durmayan şişeyi de alıp denizin yanına adımladım. Şişeyi sonuna kadar doldurup seri adımlarla Damla'nın yanına adımladım.

"Afedersin ahiretliğim."

Suyu yüzüne bocalamaya başladığımda hızla doğruldu.

"Lan ne yapıyorsun! Sırılsıklam oldum. Gel buraya."

Üzerime doğru koştuğundan ayaklanmış biricik sözlümün arkasına saklandım.

"Koru beni!"

"Enişte çekil, bu cadaloz benim gibi vıcık vıcık olacak."

Ekin Damla'nın döndüğü yerlere dönüp beni ıslatmasını engelliyordu.

"Kusura bakma baldız, sözlüme dokunman için önce beni geçmen gerekiyor."

Yanımızda güneşlenen teyze aniden dirilir gibi kalkarken hepimiz korkuyla geri çekildik.

"Susun be! Plaja geldik, sizin dırdırınızı çekmeye değil!"

🌾

"Saçımı kurutup geliyorum."

Aşağıya doğru bağırırken bir yandan da giyiniyordum. Burada çok meşhur bir köfteci vardı ve bize sormadan rezervasyon yapan akıllı sözlüm sayesinde oraya gidecektik.

"Nerede bu köfteci?"

Damla küpesini takarken bana doğru döndü.

"Yürüyerek yirmi dakika."

Başını sallayıp makyajını yapmaya devam etti. Çok severek aldığım siyah takımımı ve yine aynı renk saten büstiyerimi giyip saçımı yana doğru attım.

Biraz da makyajın ardından hazır olduğumdan aşağıya indim. Ekin siyah bedenini saran bir gömlek ve kumaş pantolon giymiş ikimizi takım haline getirmişti.

Yanlarına adımladığımda Ekin arabayı işaret etti.

"Yürüyerek gitmeyecek miyiz?"

Başını iki yana salladı.

"Restorandın orada park ederiz bir tanem. Sonrasında isterseniz yürürüz."

Damla'da aşağıya indiğinde kapıyı kilitleyip evden çıktık. On dakikalık yolumuz olduğundan hızlıca mekana varıp masamıza geçtik.

"Ne yersin güzelim?"

Menüye şöyle bir göz atıp tekrardan Ekin'e döndüm.

"Ben karışık tabak istiyorum."

Garson siparişlerimizi aldıktan sonra bakışlarım istemsizce yan masada kıkır kıkır gülen iki kıza takıldı.

Ayağımla Damla'yı dürtüp kızları işaret ettim.

Bakışları anında sertleşirken derin bir nefes aldım.

Sakın ol kızım Başak, o senin sözlün. Çok yakışıklı ondan bakıyorlar sakin.

"Eee yarın ne yapıyoruz?"

Selim atıldığında Damla hafif bir tebessümle masaya döndü.

"Havuza gidelim diyoruz, uyar mı size de?"

İkisi de başını salladı.

"Burada çok güzel bir kafe varmış, çay içmeye oraya gidelim mi buradan sonra?"

Bu sefer Ekin atıldığında çatık kaşlarla ona döndüm.

"Sen nereden biliyorsun buraları?"

"Gelmeden önce gidebileceğimiz yerlere baktım güzelim, oradan biliyorum."

Yavaşça başımı salladım. Garson yemeklerimizi getirdiğinde hepimiz tabaklarımıza gömülüp nefes almadan yemeğe başladık.

Deniz arkadaşlar deniz, çok acıktırıyor.

Sessiz geçen bir yemeğin ardından midem eror vermeye başladığından yavaşça arkama yaslandım.

Lan bu kızlar hala bakıyordu!

"Ben çok şiştim, kafeye yürüyerek gidelim olur mu?"

Ekin başını sallarken hesap gelmişti. Her ne kadar Damla ile ben ödemek için ısrar etsek de bu fikrimiz asla kabul görmemiş, hesabı Ekin ödemişti.

"Kolay gelsin."

Hep beraber masadan kalktık.

"Kızlar siz ilerleyin ben ceketimi arabada bırakmışım onu alıp geleceğim."

Selim konuşurken Ekin atıldı.

"Bende geleyim, cüzdanım kalmış onu alırım."

İkisi de konuşmamıza fırsat vermeden arabaya doğru ilerlemeye başladıklarında Damla'ya döndüm.

"Bunlar ne karıştırıyor?"

Omzunu silkerek koluma girdi.

"Aman boşver, biz yavaş yavaş yürüyelim yetişirler zaten."

"Kızlar bir bakar mısınız?"

Bir anda yanımızda beliren restorandaki iki kız bize doğru seslenirken Damla'ya döndüm. Çatık kaşlarla kızlara bakıyordu.

"Ne vardı?"

"Yanınızdaki çocukların numaralarını verebilir misiniz?"

Sarı saçlı olan kız konuşurken kızıl bana doğru döndü.

"Bana sarı olanının, arkadaşıma da esmerin. İkisi de ağzımızın suyunu akıttı vallahi. Sanırım ikinizin de arkadaşları."

Sinirden kahkaha atmaya başlamışken kız mal mal bakıyordu.

"Ne oluyor be?"

Damla sarı saçlı kızın kolunu tutarak kendine çekti.

"Bana bak yelloz, o saçlarınla beraber akıp giden beyninle seviyeni az çok anlayabiliyorum. Benim sabrımı sınama. O ağzının suyunu akıttıran esmer çocuk benim sevgilim!"

Bir adım ileri atarak kızılın karşısına geçtim.

"Sarı olan da benim sözlüm!"

"Böyle şey mi olur, aranızdan tren geçecek kadar uzaksınız. Biz nereden bilelim?"

Sabır diler gibi başımı kaldırıp Damla'nın kolunu tuttum.

"Gel gidelim yoksa ben katil olacağım gece gece."

"Bence de!"

İkimiz de seri adımlarla kafeye doğru yürümeye başladık.

Ukala çirkin! Sen kim benim sözlüme salya akıtmak kim be!

İki dakika sonra kafe denilen yere geldiğimizde deniz kenarı olmasına rağmen aydınlık olması gereken fakat kapkaranlık olan yere adımladık.

"Burası niye karanlık lan bu kadar?"

Bir anda ince ince bir müzik sesi gelmeye başlarken karanlığın içinden Selim çıktı.

Damla'nın yanına gelmeye bir adımı kala etraf aydınlanırken pis pis sırıttım.

Bu bana çok tanıdık geliyor!

Damla hareketsizce dururken Selim elini ona doğru uzattı.

"Acaba bana bu dansı lütfeder misin?"

Damla belli belirsiz başını sallarken yuvarlak ışıkların oluşturduğu yere adımladılar.

"Nasıl olmuş?"

Ekin bir anda elini belime dolayıp kulağıma doğru fısıldarken korkuyla irkildim.

"Tanıdık geldi."

Kıkırdadı.

"Çok normal, aynısı zaten."

Şarkı sonlara gelirken Damla'dan ayrılan Selim ceketinden tahmin ettiğim kutuyu çıkarttı.

"İlk görüşte aşk mı olur derken, gözlerimin gözlerine değdiği anda çarpıldığımı çok iyi hatırlıyorum. Bana bu lafımı da yedirdiğini..."

Derin bir nefes aldı.

"Evet farkındayım bu fazlasıyla erken ama ben kendimi tutamadım. Bana ömür boyu bütün sözlerimi çiğnetmeye ve her gözlerine baktığımda bir daha çarpılmama izin verip benimle evlenir misin?"

Damla hareketsiz beklerken aramızdaki iki kız dahil nefes almadan onu izliyorduk.

Bir anda başını sallamaya başlarken çığlık atar gibi bağırdı.

"Tabi ki de evet şapşal!"

Selim hızla Damla'yı kucaklarken yavrusunu evlendiren anne moduna bağlayan ben elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

Damla yüzüğünü takip bana gösterirken hala yanımızda duran kızları görüp elini beline koydu.

"Artık sadece sevgilim de değil, kocam! Burada size göre adam yok, defolun hadi naş!"

🌾

Aboooo bunlar baya bir hızlı çıktı anacım djdjdjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🤍

 

 

Loading...
0%