Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️
🌼🌼🌼

Kulağıma hafif hafif esinti sesleri gelirken burnuma eşsiz bir koku çalınıyordu. Bedenim bu esintiden nasibini alırken çıplak bedenim çarşafın üzerinde adeta süz-ÇIPLAK MI?

Hızla yattığım yerden doğruldum. Gözlerim kapalı çarşafı kaldırırken tanıdık sesin kahkahası duyulmaya başladı.

"Kanka hayırdır? Tek başına yattığın bir yataktan tam olarak ne bekliyorsun?"

Gözlerimi araladığımda kısa şortumun kıvrıldığı için bacaklarımı açıkta bıraktığını gördüğümden rahat bir nefes aldım. Bir an gerçekten o rüyadan sonra her şey oldu bitti sanmıştım.

"Sana da günaydın canım ya, nereye sabah sabah?"

Şapkasını takıp bana döndü.

"Müstakbel kocamla bisiklet sürmeye gideceğiz, dönüşte de hep beraber kahvaltıya. Sende kalk hazırlan, eniştem sabahtan beri seni sayıklıyor, rüyasında gördü herhalde."

Rüya kelimesi bir anda kendi rüyamı tekrardan gözlerimin önüne getirdiğinden sertçe yutkundum.

Elleri belimdeydi, bütünleşmiştik, odada kısık kısık mırıltılardan hariç çıt çıkmıyordu.... HOP HOP HOP AİLE VAR BURADA!

"T-tamam ben hemen hazırlanıyorum."

Yattığım yerden doğrulup dolabın karşısına geçtim. Askılı, şort takımımı giyip banyoya indim. Rutin işlerin sonrasından hafif bir makyaj yapıp saçlarımı şekillendirdim.

Tamam işte anacım, mis gibi olmuştum.

Babetlerimi elime alıp en alt kata indim. Ekin balkondaki sallanan salıncakta başını geriye yaslamış öylece duruyordu.

"Sevgilim?"

"Hı?"

Gözlerini açtığı sırada yanına yaklaşıp burnuna ufak bir öpücük kondurdum. Hafif bir tebessümle beni karşılasa da yüzüne yansıyan sıkıntı ile yanına oturdum. Ellerim ellerini sararken derin bir nefes aldı.

"Bir şey mi oldu hayatım?"

Tekrardan gözlerini kaparken bu sefer başını da salladı.

"Babam...atlattığı kanser ciğerlerine tekrar nüksetmiş, ciddi bir şekilde."

Bir anda kollarını bedenime sarıp başını göğsüme yasladı. Derin derin nefes alışları saniyeler içinde iç çekişlere dönerken yaşları yakamı ıslatmaya başladı.

"Çok korkuyorum Başak, onsuz bu hayat nasıl olur düşünmeye bile cesaretim yokken bunu yaşantımıza bir ihtimal olarak sokmak o kadar acıtıyor ki, nefes almak çok güç geliyor."

Bedenim kaskatı kesilirken kollarımı titreyen omuzlarına sardım. Onun kadar olmasa da benim de kalbim acıyordu, çünkü onun canı yanıyordu, tarifsiz bir şekilde.

"Ben-beni aradılar. Doktoru burada var olan hiçbir cihazın artık ona yararının olmayacağını, yurt dışındaki doktorların yaptığı o çok riskli tedavi sürecine girin demiş."

Kollarını daha da sıkı sararken ne yapmam gerektiğini bilemez şekilde öylece duruyordum.

"Benim, gitmem gerekiyor."

Geri çekilip avuçlarını yanaklarıma yasladı.

"Ne kadar sürer, ne olur bilmiyorum. Seni de yalnız bırak-"

Parmaklarımı dudaklarına örtüp hızla başımı iki yana salladım.

"Burada düşünmen gereken kişi ben değilim sevgilim, babamız. Tabi ki de gideceksin, o hastalığı oraya gömüp bir daha gitmemek üzere döneceksiniz."

"İyi olacak değil mi?"

Gözlerinin içindeki o yalvarış beni kalbimden kanatırken dolan gözlerimi olabildiğince saklayarak başımı salladım.

"Tabi ki de olacak hayatım. Daha yaşayacak bir sürü şeyimiz var hem bizim. Daha ne düğünümüz oldu, ne de çocuklarımız. Torunlarının elini tutup parka gitmediler, sen baba olacağının o tatlı telaşını ona söylemedin...Bunları görmeden, yaşayamadan nereye?"

Dudağı sola doğru kıvrılırken gözlerinden akan yaşı dudaklarıma hapsettim.

"Hadi gel Ahmet babamın yanına gidelim. En sevdiği tatlı revani değil miydi? Ben ondan yapayım, siz karşılıklı sohbet ederken."

"Gerçekten mi?"

"Tabi gerçekten. Ben hemen eşyalarımı alayım o ara Damla'larda gelir hemen çıkarız."

Başımı sallayarak hızla oturduğum yerden doğrulduğumda kolumu tuttu.

"İyi ki varsın bir tanem."

Hafif bir tebessümle başımı ona doğru eğdim.

"Sende iyi ki varsın her şeyim."

🌾

Selim ve Damla geldiği gibi yola çıkıp dediğimiz gibi Ekin'lerin evine doğru ilerlemeye başladık. Her ne kadar belli etmese de Selim'de sürekli dolu gözlerle Ekin'i izliyor, ne zaman göz göze gelecek olsalar bakışlarını dışarıya çeviriyordu.

Onunda amcası sayılırdı ve bu yaşıma kadar kimseyi o soğuk toprağın ardına teslim etmeyen ben bu durumdan delicesine korkmaya başlamıştım. Benim hiç sahip olamadığım babam gibiydi Ahmet amca.

"Siz de gelmek ister misiniz bize? Hep beraber oturacağız."

İkisi de aynı anda başlarını salladı.

"Tabi ki gelirim ya, uzun zamandır hakkıyla yenilmemiştim Ahmet amcaya, gidip bir boyumun ölçüsünü almam lazım."

Anneme durumu kısaca özet geçen bir mesaj yollayıp arkama yaslandım. Bir buçuk saatlik yol su gibi akıp geçerken hangi ara eve geldiğimizi anlamamıştım bile.

Araba garaja girdiğinde doğrulup çantamı omzuma astım. Ekin arabadan indiği gibi benim tarafıma gelirken kapıyı açıp elini bana uzattı.

"Güçlü kalabilmek için sana çok ihtiyacım var."

Uzattığı elini tutup arabadan indim.

"Ben hep buradayım, sana olan en fazla uzaklığım başını çevirdiğinde görüş açına girecek kadar."

İkimizi de çıkışa doğru ilerletirken bir yandan derin derin nefesler alıyordu. Ne kadar korktuğunu anlayabilirken hiçbir şey yapamamak çok canımı sıkıyordu.

Evin geniş kapısına ulaştığımızda zili çalıp elimi sıktı.

Tıpkı dediği gibi sanki elimden güç alıyor gibiydi. O kadar sıkı tutuyordu ki bıraksa düşecek gibi hissettiriyordu.

Kapıyı açan Binnur anne bizi gördüğü gibi ağlamaya başlarken Ekin'in boynuna sarıldı.

"Oğlum!"

Başımı sağa çevirip elimin tersiyle akan yaşı sildim.

"Anne yapma böyle yalvarırım, babam iyi olacak. Bak biricik gelini ona revani yapmaya geldi, hem biraz ailecek de otururuz diye."

Biraz geri çekilip alnına uzun bir öpücük bıraktı.

"Ağlamak falan yok tamam mı?"

Binnur anne başını sallarken hep beraber içeri doğru adımladık.

"Ahmet uyuyor kızım, gel biz tatlıyı halledelim o kokuya uyanır zaten."

Yavaşça başımı sallayıp mutfağa doğru ilerledim. Gerekli malzemeleri tezgahın üzerine çıkarıp harcı hazırladım. Binnur anne de şerbeti yapıp yanıma geldiğinde karışımı fırına verdik.

Çok değil yaklaşık on dakikanın ardından mutfağın toparlaması biterken kapıdan Ahmet baba gözüktü.

"Burası revani kokuyor hanım!"

Hızla fırının yanına gidip derin bir nefes aldı.

"Allah'ım bu ne güzel koku böyle."

Binnur anne gülerek beni işaret etti.

"Başak kızım yaptı, senin için."

Ahmet baba gülerek başını salladı.

"Ellerine sağlık kızım şimdiden çok lezzetli gözüküyor."

Herhangi bir işimiz kalmadığından mutfaktan çıkıp bizimkilerin oturduğu yere,salona geçtik.

"Ooo herkes buradaymış."

Selim ve Damla ile görüşüp baş köşeye geçen Ahmet baba bize doğru döndü.

"Gelmişsiniz buraya kadar, gelin bir tavla atalım."

Selim sevinçle yerinden doğruldu.

"İşte bu be! Hemen getiriyorum."

Onlar erkek erkeğe tavla oynarken bizde mutfağa geçip olabildiğince güçlü durarak kısa bir sohbet ettik. Tatlıyı fırından çıkarıp şerbetini dökmemim üzerinden kısa bir süre geçtiğinde dilimleyip servis tabaklarına dizdim. İçerideki herkes revaniyi sıcak seviyordu.

"Kızım uzun zamandır böyle güzel bir revani yemedim vallahi ellerine sağlık."

Kocaman gülümseyip revanimden bir çatal aldım.

"Ne demek baba,sen iste ben hep yaparım."

Yüzü bir anda hüzünle dolarken boşalmış tabağını yanındaki sehpaya bıraktı.

"Tatlı değil de ben başka bir şey isteyeceğim kızım sizden."

Bakışlarım istemsizce Ekin'e dönerken başımı salladım.

"Tabi ki baba, söyle."

"Durumu duyduğunuzu biliyorum, tekrar pençesine sıkıştırdı bu hastalık beni. Ne kadar ömrüm kalmıştır, ecelim nedir bilemem ama ben bir şeyden çok korkuyorum kızım."

Titrek bir nefes aldım.

"Nedir baba?"

Buruk bir tebessümle başını salladı.

"Henüz yataklara düşmemişken, halim vaktim yerindeyken sizi bir yuva kurmuş olarak görmek isterim. Kim bilir Allah nasip ederse torunumu bile görebilirim böylelikle."

"Baba."

Ekin atılırken Ahmet baba başını iki yana salladım.

"Hayat bu oğlum, saniye sonramızın garantisi yok. O yüzden sizin için de sıkıntı olmazsa tek dileğim bir an önce evlenmeniz. Bu yaşlı bedenim göçüp gitmeden senin ve kızımın düğününü de görmüş olsun."

🌾

Bende bugün bir şey var arkadaşlar mizah kitabını drama bağlatacak kadar efkarlandım. Bir şey oldu mu derseniz olmadı. Sanırım ben akşamları mizah yazamıyorum. Neyse.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🍀

 

Loading...
0%