Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm

@yazarzeeyzey

ARANIZDA DRAMI FAZLA AMA KALİTELİ BİR KURGU OKUMAK İSTEYEN VAR MI? ONA GÖRE ÜZERİNDE ÇOKÇA UĞRAŞTIĞIM BİR KURGUMU YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM. FİKİRLERİNİZİ ALABİLİR MİYİM? 🫶🏻

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️
🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️

2 hafta sonra...

"Tamam hazırım, oldu bitti! Yüzüme üç artı.bir evin badanasını yaptınız yeter."

Evet arkadaşlar kına gecemden hepinize selamlar, nasılsınız. Ben heyecan ve stresin yarattığı mide bulantısından bayılacak gibiyim.

İlk elbisemi on dakika önce giydim ve bir hafta önce almama rağmen bol gelmeye başlamıştı.


"Ulan millet kilo alır kilo, ne diye veriyorsun sen bu kadar?"

Eteği düzeltip saçımı kenara attım.

"Stresten yemek mi yedim sanki Damla? Neyse sen git bak ne zaman çıkacağım ben."

Başını sallayıp salondan çıktığında elbisenin göğüs kısmını düzelttim. İçerideki müzik sesleri buraya kadar geliyordu.

Bu elbisemi gerçekten çok beğenerek almıştım.

"Şarkının başından giriyorsun içeri hadi."

Damla ile salonun kapısına çıkıp derin bir nefes aldım. Her şey iyi olacaktı, sakin Başak sakin.

Ahmet babanın isteği ve bizim Ekin ile oturup uzun uzadıya konuşmamızın ardından evlilik yoluna doğru gidişimiz hızlanmıştı.

Kınadan bir hafta sonra düğün olacaktı ve biz normalde insanların bir senede hallettikleri işleri bir ayda yoluna sokmuştuk.

"Kınayı yakmışlar geline
Hazırlanmış gidiyor evine
Başında al yazması var
Ağlıyor bakmayın yüzüne."

Bu şarkıyı kim seçti be?

Oynayarak içeri girdim. Damla, okuldan Melisa, Hümeyra ve Öykü ile bir çemberin etrafında oynuyorduk.

Annem ve Zeynep anne karşılıklı oynuyor, herkes doktorun dediği gibi Ahmet babanın hastalığını unutmuş gibi davranıyordu.

Aksi takdirde doktor her şeyin bizi çıkmaz bir yola sokacağını kesin bir dile ifade etmişti.

"Dur dinle şu derdimi
Kim bilebilir ki aramızda var bir mesele
Ben kulağı tıkalı ona takıntılı
Onda kaldım her şeyimle"

Şarkı değişirken ortaya bir sürü daha insan doluşmaya başlamıştı.

Hümeyra sekiz aylık hamile olduğundan çok hoplayamasa da bize ayak uydurup olabildiğince oynuyordu.

Her kınada mutlaka takılan şu kemeri belime takıp her bir parçayı başka bir kızın eline tutuşturdular.

Hep bir ağızdan şarkıyı söylerken elimi belime koyup dansa eşlik ettim.

"Doktor derdime bul bi' çare
Ona doyamıyorum yaz bi' reçete
Sabah akşam yemekten önce
Sonra her anımda yanımda istiyorum"

Şarkılar arka arkaya değişirken diğer elbisemi giyme zamanım gelmişti.

Damla ve Hümeyra ile salondan çıkıp gelin odasına geri girdik.

Bu elbiseyi Ahmet baba çizmişti. Her ne kadar mesleği mimarlık olsa da hediye olarak böyle bir şey yapmıştı. Bu yüzden hepsinden daha değerliydi benim için.

Tekrardan salona girdiğimde bu sefer halay müzikleri çalıyordu.

Mendilimi elime tutuşturan annem beni halayın başına geçirirken eteğimi tutarak ritme ayak uydurdum.

"Bize derler Bayrampaşalı
Biz biliriz almasını
Bize derler Manastırlı
Biz biliriz almasını."

Annemin bayrampaşalı olduğunu söylemiştim değil mi?

Damat halayı, çaça, payduşka, horonlar derken sıra artık yavaş yavaş kına yakma zamanına gelmişti.

İçeri girip bu sefer kaftanımı giydim. Kafama takılan taç ile beraber hazırlanmam yirmi dakikayı geçmişti.

Salondaki genç kızlara mum ve taç dağıttıktan sonra şarkıyla beraber içeri girdik.

"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler."

Salonun ortasına konan sandalyeye oturup başıma örtülen örtü ile titrek bir nefes aldım.

Ahmet babanın korkusu, düğün ve hazırlıkların stresi derken iyice bozulan sinirim bir anda boşalırken şarkının etkisiyle ağlamaya başladım.

Damla canım çıkana kadar ağladığımı görünce nihayet yanıma gelip örtüyü kaldırdı.

"Sakın elini açma oyarım seni."

Örtüyü geri kapatıp doğruldu.

"Kaynana kaynana gelin elini açmıyor."

Zeynep anne yanıma gelip boynuma beşi bir yerdeyi ve avcumun içine tam altını koydu.

"Hoş geldin kızım, iyi ki geldin."

Ayağa kalkıp sıkıca sarıldık. Hepimiz belli etmesek de bir şekilde sonuna kadar mutlu olamıyorduk.

Bir anda şarkı değişirken elindeki davullarla içeri giren ahali hepimizin odağını kendine çekmişti.

"Güzeller içinden bir seni seçtim
Kalbimi sana, ben sana verdim."

Ekin ve arkasından diğer erkekler gelirken gülerek kına yakılmayan elimi belime koydum.

Ekin karışma geçip kollarını iki yana kaldırarak oynamaya başladı.

En baştan beri bu kadar habersiz kalmasının altından bir şey çıkacağını tahmin ediyordum ama böyle bir şey aklımın ucundan geçmemişti.

"Çok güzel olmuşsunuz gelin hanım. Damadı kıskandım doğrusu."

Kocaman bir tebessümle başımı salladım.

"Sizde öyle damat bey."

"Oyna yenge oyna, dök kurtları! Allaaaaah!"

Damla'da peşi sıra yanımıza gelirken Ekin'in koluna sırtımı yaslayıp başımı yüzüne çevirerek oynamaya devam ettim.

Selim kafasının üstüne koyduğu davula yarınlar yokmuş gibi vururken bir yandan da kıvırıyordu.

Erkeklerin eşliğinde devam eden kına beş altı sarki sonra sona ererken kız tarafı olan bütün herkesi bizim eve toplamıştık.

Erkekler Ekin'lerde toplanırken biz kızlar olarak benim odamı kapatıp bir nevi bekarlığa veda alanına çevirmiştik.

"Ben aşağıdan yemekleri alıyorum siz şu pijama takımlarını giyin."

Damla hepimize aynı renk ve aynı desen olarak aldığı pijamaları işaret edip aşağıya indiğinde gülerek banyoya geçtim.

Saçımı açmıştım ama makyajımı hala yerli yerindeydi.

On dakika içerisinde beşimiz de yerdeki minderlere oturup annelerin yaptığı tabakları yemeğe başladık.

Hümeyra bir anda aydınlanır gibi bana dönerken elindeki sarmayı tabağa geri bıraktı.

"Hadi bu bekarlığa vedayı biraz komik hale getirelim ne dersiniz?"

Kolamdan bir yudum alıp başımı salladım.

"Olur, nasıl yapacağız?"

Sinsi sinsi gülerek telefonunu çıkardı.

"Biricik eniştemin telefon numarasını söyler misin?"

Gizli numara kodunu tuşladığında numarayı söyleyip arkama yaslandım.

"Herkes sussun, bakalım eniştem sınavı ne kadar geçecek."

İkinci çalışta telefon açılırken heyecanla doğruldum.

"Alo Ekin?"

Hümeyra sesini olabildiğince değiştirip konuşuyordu.

"Efendim?"

"Bunu bana nasıl yaparsın? Beni unutup beni geride bırakıp bir başkasıyla nasıl evlenirsin?"

Bir kaç saniye ses gelmezken Ekin boğazını temizledi.

"Yoluma bakmalıydım, seni mi bekleyecektim bir de?"

Ekin'in cevabıyla gözlerim fal taşı gibi açılırken elini ağzına kapatmış Damla'ya döndüm. Kimsenin böyle bir cevabı beklemediği açıktı.

"Hani kalbin benden başkasını sevemezdi Ekin? Bu da mı yalandı? Yok muyum artık kalbinde."

"Sema... tabi ki varsın. Ama ben artık evleniyorum. Bunlar konuşamayacağımız konular."

"Ulan seref-"

Damla hızla ağzımı kapatırken Hümeyra telefonu sessize aldı.

"Lan ne diyeyim ben şimdi? Kafam çorba oldu."

Başımı iki yana sallayıp Damla'nın ağzıma tuttuğu elimi ittirdim.

"Konuş, yanına gelmek istiyorum de, beni sevdiğini biliyorum falan de."

Hümeyra başını sallayıp sesi açtı.

"Yanına gelebilir miyim Ekin, sana çok ihtiyacım var."

Ekin'in sesi hala gülümser gibi çıkarken derin bir iç çekti.

"Tamam gel, ama uzun kalamazsın, çocuklar var."

Sinirle tırnaklarımı kemirirken benden bir cevap bekleyen Hümeyra'ya evine geleceğimizi söylemesi için işaret yaptım.

Nasıl yaptım sormayın ama yaptım işte.

"Tamam ama yanımda iki tane arkadaşım var onlar gelse olur mu?"

"Olur olur gelsinler."

Selim ve Hümeyra'nın kocası Mustafa telefona doğru bağırdıklarında ikisi de hızla bana döndüler.

Ben bu erkeklerin topunun ağzına mermi doldurayım emi!

Telefonu kapattığı anda ayaklandım. Damla hızla yanıma geldiğinde kızlar bizi izliyordu.

"Aynı şeyi düşünüyoruz değil mi ahiretliğim?"

Başımı salladığımda dolabıma ilerleyip montumu aldım. Damla'ya döndüğüm anda yanaklarıma iki tane şerit çekip elini tekrardan far paletine sürttü.

"Gelin kardeşlerim savaş boyalarımız olmazsa olmaz."

Başımı iki yana sallayıp montumu giydim. Damla hepimizin suratına çizgileri çektikten sonra benimle beraber mutfağa adımladı.

"Tava, tencere, düdüklü, oklava ne bulursanız alın. Kalın kafalarına başka şekilde zarar veremeyiz."

Ben annemin hamsi tavasını elime alırken Damla et dövme aletini, Melisa oklavayı, Öykü düdüklü tencereyi Hümeyra ise merdaneyi almıştı.

Ev halkı uyuduğunda rahatça evden çıkıp on dakikalık uzaklıktaki eve doğru koşar adımlarla yürümeye başladık.

"Ulan bu düdüklü çok ağır nasıl kaldırıp vuracağım ben bunu?"

Öykü söylenirken Damla elindekini Öyküye verdi.

"Sen bunu al bacım, o düdüklü benimkinin kafasında parçalanmalı yoksa gözüme uyku girmez."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp adımlarımı hızlandırdım.

Tamda dediğim gibi on dakikada evde olurken arka bahçeden eve girdik.

Ahmet baba ve Zeynep annenin yokluğunu bilerek bir de eve çağırıyordu namussuz!

Balkon kapısından içeri girdiğimizde arkama döndüm. Bütün kızlar hazır bir şekilde bekliyordu.

"Üç deyince."

Hepsi başını sallarken önüme döndüm.

"Üç!"

"Baskın var!"

"Şerefsiz ahlaksızlar!"

"Numunelik sözlüler!"

Hep beraber içeriye girdiğimizde koltuğa dizilmiş oturan erkekler gülerek bize doğru döndü.

Neye gülüyordu bunlar be?

Ekin ayağa kalkıp karşıma geçti.

"Hoş geldiniz hanımlar, biz sizi daha erken bekliyorduk. Kahveler soğudu."

Selim başını sallayıp pis pis siritmaya başlarken Okan ayaklandı.

"Şaka öyle değil böyle olur."

🌾

Bunlar çok cingözler çooook djdjdjdjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Dramdan önceki son bir kaç çıkışa Hoş geldiniz.

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾🥲🤍

 

Loading...
0%