Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36. Bölüm

@yazarzeeyzey

ARANIZDA DRAMI FAZLA AMA KALİTELİ BİR KURGU OKUMAK İSTEYEN VAR MI? ONA GÖRE ÜZERİNDE ÇOKÇA UĞRAŞTIĞIM BİR KURGUMU YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM. FİKİRLERİNİZİ ALABİLİR MİYİM? 🫶🏻

YENİ KİTABIM "BİR AKIM MESELESİ" YAYINDAA, HEPİNİZİ BEKLİYORUM ☁️

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️
🪷🪷🪷

 

"Ben şimdi nerelere gidem? Nişanlım saçını boyatmış, elin gavur memleketinden bana kaslı kaslı fotoğraflar atıyor, -ki ben o ara salyamı silmek için ağzımın nerede olduğunu arıyorum- ama çeyiz düzmek zorunda olduğum için yanına gidemiyorum. Yüzünü de göstermiyor, delireceğim!"

Öykü başını sallayıp telefonu yüzüne yaklaştırırken Hümeyra beni takmıyor, karnıyla konuşuyordu.

"Ulan beni biraz takar mısınız? Ne halt edeceğim ben?"

"Ay kaç git sürpriz yap o zaman."

Damla bıkkınlıkla cevap verirken yerimde debelenmeye başladım.

Annem de öyle diyordu ya zaten.

"Melis, ne yapıyorsun?"

Boş boş etrafa bakınan Melis aynı ruhsuzlukla bana döndü.

"Hiçbir şey yapıyorum kanka."

Damla atıldı.

"E dünde hiçbir şey yapıyordun?"

Melis omzunu silkerek hafifçe doğruldu.

"Dün yetiştiremedim, bitmedi. Bugün de devam ediyorum."

Daha da sinirim bozulurken gülerek başımı iki yana salladım.

"Tamam tamam, siz gidin önce bir kendinize gelin sonra benim dertlerime kafa yorarız. Hadin görüşürüz."

Görüntülü konuşmayı sonlandırıp yatağıma uzandım.

Okulunu düşün Başak. Dersleri, çok zor olan ödevleri, O bitmez yolu, Ekin'in kaslar-HAYIR!

"Kızım benim bir tanem! Eli işte gözü de iste kızım benim. Oy annesi kurban olsun ona!"

Annem bir anda içeri girerken çatık kaşlarla ona döndüm.

"Doğru söyle anne, tam olarak ne zaman öleceğim?"

Yanındaki yastığı kafama tam isabetle fırlattı.

"Ne ölmesi kız tövbe tövbe! Ben sadece ne kadar düzgün bir kızım var diye böbürleniyordum."

İstemsizce kaşlarım havalandı.

"Anne bence bu benim ne olduğunu bilmeden yaptığım ve sana kendini böbürlendirecek kadar olan iyi huyum karşısında bende senden bir şey isteyebilirim ha?"

Yavaşça başını sallayıp yanıma oturdu.

"Söyle bakalım."

"Ben iki günlüğüne Ekin'in yanına gitsem?"

Oturduğu yerden kalkıp elini alnıma tuttu.

"Kızım sen iyi misin? Zaten bu akşam dönüyorlar, sen niye gideceksin?"

Gözlerim hızla açıldı.

"Ne demek geliyorlar? Benim niye haberim yok? O benim nişanlım değil mi? Karıya kıza mı gidecek yoksa benden habersiz? Nasıl bir şey demez bana? O gavur memlekette kaslı kaslı fotoğraflar atıp yüzü hariç her yeri göstermeyi biliyor! Ne diye haber vermiyor bana! Ben eşek başı mıyım?"

Annemin bakışları her saniye değişirken ellerimi ağzıma kapattım.

"B-ben gidiyim, Damla ile biraz kafa dağıtayım. Yani alış verişe çıkalım, ceyiz için sadece çeyiz için. Asla aklımda kudurtmak gibi bir plan yok. Asla."

🌾

"Lan ben Selim'e ne diyeceģim? Bizim ilişkimiz gereği her şeyi birbirimize anlatıyoruz. O bana aynısını yapsa kafasını koparırım. Ne demek benden habersiz bara gitmek. Bu yüzden benim de haber vermem lazım."

Dediklerini duymamazlıktan gelip elimdeki elbiseyi üzerine tuttum.

"Bak bu harika oldu. Kızlara nerede ne zaman gelecekler?"

Elbiseyi koluna attı.

"Direk evden geçecekler."

Başımı sallayıp kendim için seçtiğim elbiseyle kabine girdim.

Sade siyah bir elbiseydi. Gidip de bütün partinin odağı olmak istemezdim yani.

Sadece biraz dekoltesi vardı o kadar.


Elbiseyi alacagima kanaat getirip buradan direk kuaföre geçeceğimizden tek bant siyah bir ayakkabı giyip kabinden çıktım. Damla da seçtiğim elbisenin altına bir ayakkabı seçmiş hazır bir şekilde bekliyordu.

"Hadi şunları ödeyip gidelim. Daha çok işimiz var."

🌾

Mağazadan sonra kuaföre oradan da kızlarla buluşmak için seçtiğimiz yere varalı on dakika oluyordu.

Sadece Melisa yoktu ki, o da gelmez üzereydi.

"Alkol yok. Bana zaten yok, size asla yok. Bu hamile halimle sizle baş edemem."

Gülerek omzumu silktim.

"Sıkıntı yok Hümoş biz zaten alkolsüz olanla da kafayı buluyoruz biliyorsun."

"Geldim!"

Kafam kadar ayakkabılarıyla buraya doğru koşan Melisa yanımıza ulaştığı gibi derin bir nefes aldı.

"Ay Hümeyra hamile kaldığından beri şu günü hayal ediyordum ha. Bir yıl olacak çıkamadık hiç böyle akşam dışarı."

Gülerek başımı salladım.

"Hadi içeri girelim, çok soğuk burası."

Damla koluma girip benimle beraber ilerlemeye başladı.

"Emin ol kanka içerisi çok sıcaktır."

Müzik sesleri ta buraya kadar gelirken rezarvasyonumuzu gösterip içeri girdik.

Burası pis bir bar değildi. Yani etraf sigara ya da alkol kokmuyor, millet ayak üstü yiyişmiyordu.

Zaten öyle bir yerde de bizim işimiz yoktu.

Masamıza geçip montlarımızı çıkarttık.

"Ben içecekleri alıp geliyorum. Her zamankinden?"

Damla sorar gibi bize döndüğünde hepimiz başımızı salladık.

"Şu anda kulüpte keyfim yerinde, arasan da seni duymuyorum!"

Yerimde olabildiğince oynarken bakışlarım Damla'ya takıldı. Ah yavrum bensiz içkileri bile alamıyordu.

"Ben hemen gidip geliyorum."

Bir tezgahına yaslayıp Damla'ya döndüm. Önünde duran bardakları görmüyormuş gibi bekliyordu.

Artık alkolsüz bile shot yapıyorlardı be..

Bir küçük bardağı alıp kafama diktim.

"Gelmiş işte siparisler ne bekliyorsun?"

Elimdeki bitmiş bardakla gözleri kocaman açılırken elini alnına vurdu.

"Onlar bizim siparişimiz değil! Alkollü onlar!"

"Hassiktir!"

Bardağı hızla masaya bırakıp elimi alnıma koydum.

"Çarpar mı bana? Eve öyle sekiz çizerek gidersem annem beni öldürür!"

Olabildiğince sakin olarak başını iki yana salladı.

"Bir şey olmaz. Daha önce de içmiştin, bünyen alarm vermez o kadar."

"Ulan dediklerine kendin bile inanmıyorsun değil mi?"

Korkuyla başını salladı.

"İşte ahiretliğim olduğun için seni çok iyi tanıyorum!"

Siparişler geldiğinde Damla tepsiyi alıp masaya doğru ilerledi. Hızla yanlarına gidip yediğim haltı anlattığımda kızlar aynı Damla gibi sakin olmamı söylediklerinde istemsizce onlara baktım.

"Sarhoş olursam suçu size atacağım. Siz zaten beni eve götürürsünüz, Öykü de araba var."

Öykü başını sallarken alkolsüz olduğuna emin olduğum içkiyi bana uzattı.

"Kendini sarhoş olacağım diye şartlama, rahat ol. Olmaz bir şey."

Bardağı alıp sakin yudumlarla içtim. Herkes bardağını bitirdiğinde karşılıklı olarak oynamaya başladık.

"Yüzünü bile görmek istemiyorum
Yoluma çıkmasan iyi edersin
Sözlerim sana ağır mı geldi?
Kalbini mi kırdım? afedersin!"

Hep bir ağızdan şarkıya eşlik ederken bir yandan da çalıp duran telefonumu kapatmaya çalışıyordum.

Niye mi?

Kaçak nişanlım arıyordu.

"İlaç verdi mi doktor, kalp ağrısına
Söndürsün söyle yavrum, o kankaların
Gına geldi mi benden, için şişti mi?
Dindirsin şimdi yavrum yalakaların"

Şarkılar bir bir değişirken korktuğum şey yavaş yavaş gerçekleşiyor ve benim gözümün önündeki insanlar yamulmaya başlıyordu.

"Damla ağzın burnuna girmiş!"

Korkuyla bağırırken Damla başını iki yana salladı.

"Kalkın gidiyoruz bu salak Küpe döndü."

🌾

"Sen benim üzümlü kekim
Ben sensiz ne'lere gideyim?
Sana nefesinden daha yakınım
Hep peşinde bu anne yüreğim."

Bağırarak mırıldanırken ağzı artık gözlerine girmiş Damla eliyle ağzımı kapatmaya çalışıyordu.

"Lan kafam yok artık sayende sus. Geldik artık."

Başımı koltuğa yaslayıp derin bir nefes aldım.

"Oha Hümeyra nerede?"

Bakışlarım arabayı dolaşırken ona göremeyince korkuyla bağırdım.

"Lan kızı orada mı bıraktık?!"

"Burada burada!"

"Damla anlıyorum ağzın gözlerine girmiş ama kör olduğunu kabul et bari. Hani nerede kız?"

Şoför koltuğundan elim tutulunca hemen o tarafa döndüm.

"Buradayım Başak, sakin ol."

Araba durunca kapıyı açtım. Sonunda gelmiştik.

Damla benimle beraber asansöre binip kapıyı açtı. İçeri kendi başıma görebileceğimi ona yeteri kadar dil dökerek anlatıp kapıyı suratına kapattım.

Çantamı ve montumu kenara bırakıp yavaş adımlarla odama çıktım.

Etraf zifiri karanlıktı ve ben telefonumun flaşını bir türlü açamıyordum.

En sonunda nihayet odama girdiğimde yavaşça kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım.

Elbisemin fermuarını olabildiğince açıp kalan kısmını, yani fermuarın yüzde kırkını çekmeye başladım.

Arkamı döndüğümde gözüme çarpan gölge ile korkuyla geri çekilirken gölge ayaklandı.

"Bismillahirrahmanirrahim, şeytan!"

Gölge iyice yaklaşıp ışığı açtığında bir anda önümde beliren Ekin'in yüzü ile korkuyla çığlık attım.

"Senin ne işin var burada?"

Elini beline koyup sandalyeme oturdu.

"Alacak hesaplarım vardı sevgilim. Hoş geldin."

🌾

Aboooo yandık anam yandık dhdjdjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🥲🌾

 

Loading...
0%