39. Bölüm

39. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM YANLIŞ D' yayındaaa, HEPİNİZİ ORAYA BEKLİYORUM 💝

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın ❤️

💫💫💫

"Her şey güzel olacak, bir sıkıntı çıkmayacak. Sakin ol."

Kendi kendime Damla'nın dediklerini tekrarlamaya başladım. Stresten o kadar çok midem bulaniyordu ki sabahtan beri bir yudum su bile içememiştim.

Saçlarımın ucuna ombre tarzı bir sarı geçilmişti ve bu işlem için ben tam iki saatlik uykuyla düğünüme katılacaktım.

Ama gelinliğimle uymadı değil hani...

 

Topuz yerine açık bırakıp arkadan küçük bir taç taktım. Duvağım henüz takılmıştı ve upuzundu.

Her şey hayal ettiğim gibiydi. Düğün salonu, gelinliğim, davet organizasyonu...

"Damla kaçma lan! Gel buraya! Hepimizin hakkını yedin be!"

Melisa koştur koştur buraya geldiğinde elinde tuttuğu ayakkabıyı arkama saklanan Damla'nın gözüne doğru sallıyordu.

"Ulan madem bu kadar evlenmek istiyorsun git Selim'e Yıldırım nikahı kıymazsa şerefsizim."

"Ne oluyor be?"

Ortaya atıldığımda Melisa iki ayakkabımında altını çevirip gösterdi.

"Bütün ayakkabının altına kendi adını yazmış çıkmayan kalemle. Ulan zaten sözlü, evlenecek, bari bizim gibi saplara yer bıraksın."

Gülerek ayakkabıyı elime aldım. Gerçekten her tarafına kendi adını yazmıştı.

"Kuzen bir bak-"

Kıray bir anda içeri dalarken hepimiz korkuyla hopladık.

"Lan öküz müsün demeyeceğim çünkü öküzsün, bari toplu alanlarda belli etme."

Yüzündeki afallamış ifadeye gülerken başını iki yana salladı.

"Çok güzel olmuşsun lan."

Güldüm.

"Hayatımda ilk defa bana iltifat ettin Kıray, ağlayacağım şimdi."

Yanıma gelip kollarını bedenime sardı.

"Ben hep buradayım, üzülürsen, seni üzmek gibi bir bok yerse hemen benim yanıma geliyorsun."

Ulan ağlatmayın anasını satayım makyajım bozulacak.

"Geldiler."

Annem buraya doğru bağırırken derin bir nefes aldım.

"Oynuyorlar aşağıda, kim indirecek seni?"

Ağlamamak için kendimi zor tutarken Kıray ayaklandı.

"Bu işi benden başkası yapmayacaktı değil mi? Valla alınırım."

Burukça gülümsedim.

"İyi ki varsın."

Hafif bir tebessümle koluma girdi. Önce odamdan daha sonra da evden çıktık. Merdivenlere kadar sesler yükseliyordu.

E kimse kapı açılmıyor diye müstakbel kocamı soymamıştı?

Dış kapıdan sokağa adımlarken Kıray bana döndü.

"Ben ve burada gördüğün herkes, her daim arkanda, bunu hiç unutma olur mu?"

Dolan gözlerimle başımı salladım. Ekin karşımızda bekliyordu.

Kıray büyük bir ciddiyetle Ekin'e döndü.

"Onu üzersen, değil ağlamasına, içinden bir acaba geçirmesini sağlarsan canını yakarım damat. Haberin olsun."

Ekin büyük bir tebessümle başını iki yana salladı.

"Asla. Onun tek bir damla göz yaşı için göze alamayacağım hiçbir şey yokken emin ol o yaşın sebebi olmam, kimseye de izin vermem."

Ekin kolunu bana uzattı.

"Gidelim mi güzelim?"

Başımı sallayıp koluna girdim. Arabamızı çok şık bir şekilde süslemişlerdi. Arka koltuğa binip dolu gözlerlerle etrafımı incelediğim sırada Kıray ellerini iki yana açıp arabanın önüne geçti.

"Yol izin vermiyor damat, çalışma varmış."

Henüz arabaya binemeyen Ekin gülerek Kıray'ın yanına adımladı.

Avcunun içine bıraktığı araba anahtarı ile gozlerim kocaman açılırken Kıray başını salladı.

Lan oha oha!

Ekin arabaya binip yanıma oturdu. Bakışları bana dönerken gözlerinde hala inanmayan bakışlar hakimdi.

"Ne olur rüya görmediğimi söyle, yalvarırım."

Elimi yanağına koyup damat tıraşı ile yumuşacık olan yanağını okşadım.

"Gerçek hayatım, her şey. Gördüklerin, hayal ettiklerin, hepsi."

Derin bir nefes alıp alnıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Kasada bir bakışını yakalamak için bekleyen Ekin şu anı hayal bile edemezdi güzelim. Sen benim hayallerimden de ötesin."

Elini tutup başımı omzuna yasladım.

"İyi ki varsın Ekin. Hep böyle yanımda ol olur mu? Yaslandığım dağ da, sokulduğum kucak da hep sen ol."

"Sana olan en uzak mesafem başını çevirdiğin ana kadar güzelim. Daha fazlasına ne kalbim ne de aklım müsade eder."

🌾

"Bende sizi belediye başkanımızın bana verdiği yetkiye dayanarak karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz damat bey."

Ekin büyük bir tebessümle alnıma uzun bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Şu arkamda kalan yirmi beş yıldan sonra bana gerçekten yaşamak ne demekmiş öğrettiğin hayatıma hoş geldin karıcım."

"Sende hoş geldin kocacım."

El ele masanın arkasından geçerken baştaki elimde duran evlilik cüzdanını gözüne doğru salladım.

"Bundan sonra benden izinsiz nefes bile alamayacaksın Ekin Taner."

Elini belime koyup burnunu saçlarıma daldırdı.

"Bundan sonra bensiz bir günün bile geçmeyecek Başak Taner."

Omzumu silktim.

"Şikayet eden mi var?"

Pis pis sırıttı.

Eee evlendik biz ne değişti şimdi? Nerede konfetiler, kırmızı halım?

Takı merasimi düğünde yapılacağından direk arabaya bindik. Ahmet babanın bize yaptığı en büyük sürpriz düğünümüzü Çırağan Sarayına taşımaktı ve ben daha önce görmemiş olmanın hem heyecanı hem de stresi içindeyim.

Yaklaşık yirmi dakika sonra otoparka girerken Ekin duvağımı tutmak yerine direkt beni kucaklayarak salona taşırken bende başımı omzuna yaslamış duruyordum.

İtiraz edeceğimi düşünmediniz herhalde. Kocam o benim kocam, tabi ki taşıyacak.

Gelin odası bizim ev kadar genişken içinde bir erken gerdek için yatak yoktu resmen.

Tövbe Allah'ım çok tövbe!

"Biz gelin hanımın bir makyajını toparlayalım yarım saat kadar sonra düğün başlayacak."

Ekin yanımda otururken kapı tıklandı.

"Girin."

Kapı açılırken içeriye giren tanıdık sima ile hızla ayaklandım.

Bir kaç adım atıp yaşlı gözleriyle karşıma geçti.

"Kızım."

Dudaklarım benim duyacağım şekilde mırıldanırken yutkundum.

"Baba."

🌾

Ay bu adam bir rahat vermedi be djdjjdjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌾😘🍀

Yorumlarınızı bekliyorum🤍

🌾

"Baba."

Ekin hızla yerinden doğruldu sırada geriye doğru adımladım.

"S-senin ne işin var burada?"

Gerçek olup olmadığını bilmeyecek kadar kendisine güvenmediğim yaşlarını silip bana doğru tekrardan yürümeye başladı.

"Dur orada!"

"Kızım."

Elim havalanırken beni dinlemeden tekrardan bir kaç adım attı.

Ekin hızla beni arkasına çekip aramızdaki mesafeyi arttırdı.

"Sana dur dedi!"

"Ben özür dilemek için geldim kızım. Başka bir amacım yok."

Başımı iki yana sallayıp alayla gülümsedim.

"Hangi yaptığın ya da yapmadığın şeyler için özür dileyeceksin? Sana bir haberim var. Çok geç kaldın!"

"Ben senin babanım, çok hata yaptım biliyorum. Doğrularım yokken yanlışlarım vardı hep kahretsin ki biliyorum. Ama çok pişmanım kızım. Sana senin üzerine yemin ederim ki çok pişmanım."

Hızla Ekin'in arkasından sıyrılıp karşısına geçtim.

"Neye pişmansın? Hangisine? Yirmi dört yaşındayım ben, yirmi dört. Bu zamana kadar senden dayak gördüm, iftira gördüm, işkence gördüm, hakaret gördüm ama bir kere babalık görmedim ben!"

"Kızı-"

"Bana kızım diyip durma! Sen benim üzerimdeki babalık hakkını bizi terk ederken vestiyere asıp gittin. Artık onu oradan alamazsın! Bak!"

Elimle Ekin'i işaret ederek devam ettim.

"Bu adam var ya, sen yokken o bana baba oldu! Can oldu bana, senin kırıklarını o onardı! Ve benim kalbimde baba da o, sana burada yer yok artık!"

"Kızım iyi misin?"

Annem bir anda odaya girdiğinde elindeki çanta yerle buluşmuştu.

"Haklısın kızım, ne desen ne yapsan haklısın ama bari izin ver bugününde yanında olayım."

Elimin tersiyle dökülen yaşlarımı silip başımı iki yana salladım.

"Ben en mutlu günümde hayatımın en büyük hatasını, gecmişimin tek karanlığını görmek istemiyorum. Güvenliği çağırmadan hayatımdan da düğünümden de git. Bir daha gelmemek üzere."

Başını sallarken annem kolundan tutup onu dışarıya çıkardı. Olduğum yere çökeceğim sırada Ekin bana sarılıp bedenimi bedenine yasladı.

Acı hıçkırıklarım odada yankılanıyordu.

"Geçti bir tanem, geçti güzelim."

Başımı göğsüne yasladım.

"Yine yıktı Ekin, yine paramparça oldum ben."

"Ben varım, tek tek yapıştırırım hepsini."

Dolu gözlerimle gözlerine bakıp dudağına küçük bir öpücük kondurdum.

"İyi ki varsın demekten başka sözüm yok ki benim."

"Sen yanımdasın ya bir bakışın her sözünden değerli benim için."

🌾

"Tamam hadi ama bak makyajını yeniden yaptık. Tekrardan dünyanın en güzel kadını oldun, biraz gül artık."

Yalandan bir gülümsemeyle yerimden doğrulup derin bir nefes aldım.

"Ay tamam iyiyim. Duvağımı düzeltelim çıkarız. Ekin nerede?"

Kapı sözümün bitiminde açılırken saçını düzelterek içeri Ekin girdi.

"Buradayım güzelim."

Elimi ona doğru uzattım.

"Çıkacağız şimdi, gel."

Yanıma adımlayıp ona doğru uzattığım elimi elinin içine hapsetti.

Enstrümanların sesi buraya kadar geliyordu.

"İyi misin?"

Başımı salladım.

"Daha iyiyim."

Kapıyı açtıklarında önce saraydan daha sonra da balkondan çıktık. Sarayın düğün için ayrılan kısmına doğru adımlarken bakışlarım etrafı tarıyordu.

Her şey o kadar güzel ve şıktı ki gözlerimi alamıyordum.

"Çok güzel."

Ekin hafifçe gülerek elindeki elimi dudaklarına götürdü.

"Senin kadar değil."

Sözsüz müziklerle pistin ortasına geldiğimizde dans etmeye başladık.

Elleri belimde, kollarım omzundaydı.

"Öyle böyle kocam oldun."

Başını salladı.

"Desene hayatım kurtuldu."

"Hayatım boyunca gelin ve damat ne konuşur çok merak ediyordum anladım ki pek de önemli şeyler değilmiş."

Bakışları değişirken yüzünü mümkünmüş gibi biraz daha yüzüme yaklaştırdı.

"Önemli şeyler konuşacaksak akşam geçireceğimiz güzel dakikaları konuşabiliriz karıcım."

Olur olur yeriz yeriz.

"Ya öyle mi olmuş benim hiç haberim yok."

Derin bir iç çekti.

"Ben anlatırım güzelim sana, yavaş yavaş, hiç usanmadan."

Şarkı biterek beni kurtarırken kıkırdadım.

"Aaaa bak şarkı bitti gel oturalım."

Şarkılar daha hareketli şeylerle değişirken pist yavaş yavaş doluyordu.

"Ya niye geldi de zahmet etti senin bu kuzenin?"

Melisa sinirle yanıma geldiğinde içimdeki çöpçatan kısım belirmeye başlamıştı.

Ship anacım ship!

"Niye ki?"

"Yok efendim biz kraliyet ailesi Miyiz, neden böyle iç bayan şarkılar var diye bir başladı susmuyor."

Şaşkın vie ifadeyle arkama yaslandım.

"Aslında kimseyle konuşmaz Kıray, sen istisna olmuşsun."

İstisna evet yani ship.

"Keşke bende o konuşamadığı kısımdan olsaydım, kalktım yanınıza gidiyorum nereye diyor. Sana ne kardeşim sana ne?"

"Deme öyle lazım olur falan."

Hızla başını iki yana salladı.

"Allah korusun be!"

A few moments later...

"Düğünde gelinin oturduğu nerede görülmüş? Kalk bakayım."

Damla kolumu tutarak beni piste doğru sürüklerken diğerleri de el kol yapıyordu.

Pistin ortasına tekrardan geçtiğimde Ekin'de karşımda belirmişti.

"Bu saatten sonra fark etmez
Doğrusu yordamıyla çözeriz biz artık
Geçmişindeki hikaye beni üzmez
Nasılsa yenisini yazıyoruz artık…"

Gözlerime bakarak şarkıya eşlik ediyor bir yandan da dans ediyordu.

"Ve her şeye tepki diye dünyaya gelmişsin
Nasıl zarafet Allah'ım çok güzelsin
Biraz kusur ver bari olan var olmayan var
Ayarı yok harbi kırk yılda bir gibisin."

Bende şarkıya eşlik etmeye başladım.

Çiftler de piste geliyor herkes eğleniyordu.

"Doktor derdime bul bi' çare
Ona doyamıyorum yaz bi' reçete
Sabah akşam yemekten önce
Sonra her anımda yanımda istiyorum."

Ellerini belime koyup yüzündeki pis ifadeyle devam etti.

Şarkılar bir bir değişirken halaylar ve horonlar başladı.

Yaklaşık kırk dakikadır aralıksız oynadığımdan ter içinde kalmış bir şekilde masama geçtim.

Allah'tan birileri bizi de düşünmüştü de ikramlıklardan masamıza bırakmıştı.

"Takı töreni başlıyor hadi."

Ağzıma poğaçayı sıkıştırıp ayaklandım.

Annem ve Ahmet baba öncelikle çıkarken sırayla diğer davetliler gelmeye başladı.

"Ha bu arada karıcığım bu gece buradayız, balayı için buradan geçeceğiz hava limanına."

Hızla ona doğru döndüm.

"E kıyafetim yok."

"Ben sana ayarlattım."

Allah bilir o bavulda neler neler vardı.

"Giyebileceğim şeyler vardır umarım içinde."

Yüzündeki munzurluk sorumu gayet güzel cevaplarken önüme döndüm.

Yaklaşık yirmi dakikalık törenden sonra tekrardan oynamalar başlamıştı. Bizde gelin odasına girip altınları çıkardık.

Maşallah sayabildiğim kısımda otuz tane bileziğim vardı.

"Ben çok yoruldum."

Ekin yanıma adımlarken o da başını sallıyordu.

"Birazdan bitecek güzelim. Aile fotoğrafları çekilecek o kadar."

"Sence ona fazla mı sert davrandım?"

Ekin de benim gibi durgunlaşırken ellerini yanaklarıma koydu.

"Bu senin yıllardır içinde beklettiğin düşüncelerdi güzelim. Yaşadıklarından sonra bence konuşmanda hatalı tek bir nokta yoktu."

Başını çevirip derin bir nefes aldı.

"Hadi çocuklar sizi bekliyoruz."

🌾

Son oyunlar, kokteyler, fotoğraflar derken saat onu bulmuştu.

Altınları anneme emanet edip içerideki odamıza geçtik.

Ekin şu an duştaydı ve ben on dakikanın ardından nihayet duvağımı çıkarmış valizimi arıyordum.

En son gardrobun içinde duran valizi alıp açtım.

Açtığım gibi kapağı geri kapatırken titrek bir nefes aldım.

Bu valiz resmen gecelik için ayrılmıştı.

Tekrardan kapağını açıp içinde daha düzgün bir şey bulmak umuduyla didinirken belime dolanan kollar ellerimin işine hızla son vermişti.

"Bence bordo, gerçi zaten çıkacak gibiydi giymesen de olur."

Ne demiş ünlü düşünür Recep İvedik. Beni buradan alın!

🌾

Ay ay ay bunlar şimdi karı koca oldular da bebek mi yapacaklar kdjdjdjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍🌾

Yorumlarınızı bekliyorum 🤍

 

Bölüm : 11.10.2024 19:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...