47. Bölüm

47. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ" yayındaaa, HEPİNİZİ ORAYA BEKLİYORUM 💝

Aynı zamanda Profilimdeki "Gastronot frambuaz" kitabıma da bekleniyorsunuuuz 🌼

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın 🪻

💐💐💐

"Kendi kendimizi kaçırmışız şansa bak be."

Yaslandığım duvar iyice belimi dondururken hafifçe doğruldum.

"Ulan kim ihbar etti biz- KIRAY!"

Nezarethaneden içeri bizimkiler girdiğinden hepimiz ayaklandık. Bir daha bir yere gittiğimizde o yerin adresini Ekin'e verirsem iki olsun.

Karşımıza dizilirlerken yüzlerindeki ifade gülmemek için zor durduklarını adeta ispatlıyordu.

"Bu ne şimdi?"

Öykü bize doğru konuşurken ellerimi iki yana kaldırdım.

"Onu ihbarı yapan biricik kocama sormamız lazım!"

"Ya biz bilmi-"

"Ben sizin yüzünüzden sabahtan beri aşerdiğim çikolatayı yiyemedim!"

Melisa çığlık atarak Okan'ın sözünü kesti.

"Bilmem kaç milyar borca girdim, aynı anda dört tane iPhone on dört kırdım. On dört!"

Kıray gülmemek için dudaklarını ısırırken diğerleri çok net bir şekilde kahkaha atıyordu.

"Sen çikolata mı aşeriyorsun?"

Melisa Kıray'ın konuşmasıyla başını salladı. Az önceki ifadesinden eser kalmamış ağladı ağlayacak bir şekilde duruyordu.

"Memur bey biz daha fazla rahatsızlık vermesek, eşlerimizi alıp gitsek?"

Bize adeta salaksınız der gibi bakan memur kapıyı açıp kenara çekildi.

"Size ceza, bütün evi siz temizleyip, mutfağı yerleştireceksiniz. İtirazı olan yallah başka kapıya."

Hepsi ellerini teslim olur gibi kaldırırken gülerek demir kapının arkasından çıktım.

Melisa'ya itiraz edecek adam henüz karnından doğmadı anacım.

🌾

"Cidden mi? Bir ocak yakmayı bile beceremiyor musunuz?"

Kıray ve Selim başını iki yana sallarken Damla çakmağı alıp ocağın başına geçti.

"Selim sen ne beceriksiz çıktın ya! Böyle mi koca olacaksın? Hele sen Kıray? Baba olacaksın baba."

Selim omuzlarını silkerek ocağın tuşuna bastı.

"Ama hayatım baksana bu bozuk. Basıyorum basıyorum çalışmıyor. Bizde suç yok ki."

Bastığı tuş ocağa giden gazı ayarlıyordu.

"Alın şunları yıkayın. Ben yakarım ocağı, beceriksizler."

"Karıcım ben astım çamaşırı, yenilerini de doldurdum. Başka ne yapayım?"

Ekin karşımda cevap beklerken yanımı işaret ettim.

"Sen ocak yakabiliyorsun değil mi?"

Ne olduğunu anlamak ister gibi bakarken başını salladı.

"Biliyorum tabi ki."

Teker teker herkes işini bitirip aşağıya indiğinde Melisa ile kolları sıvayıp yemeğe giriştik.

"Menümüz köfte patates, salata ve pilav."

Okan çatık kaşlarla erkeklere dönerken Selim başını iki yana salladı.

"Bu kadar mı? Doyar mıyız?"

Elimdeki maşa ile onlara döndüğümde Damla elini beline koydu.

"Adam olana çok bile. Kıtlıktan çıkmadınız ya."

Yemeği yapmak fazlasıyla uzun sürerken yaklaşık on dakikanın ardından masaya geçtik.

"Bence bu akşam kış bahçesinde oturup oyun falan oynayalım."

Öykü ortaya doğru konuştuğunda hepimiz onaylar gibi başımızı salladık.

"Bana uyar da ne oyunu oynayacağız?"

"Tabu oynarız, yanımda uno falan getirmiştim ben."

Topluca anlaşıp yemeğimi yedik. Erkekler bir olup akşam için abur cubur almaya çıktıklarında bizde kızlarla sofrayı kaldırıp kış bahçesini hazırladık.

Yaklaşık yarım saatin ardından geldiklerinde yiyecekleri masaya koyup oyuna başladık.

Kızlar erkeklere karşı oynuyorduk.

"Ben anlatıyorum."

Melisa rastgele bir kart seçip ağlanır gibi başını iki yana salladı.

"Bakın bu çok zor sakın beni bölmeyin."

Etrafa bakınırken bir anda elini çırptı.

"Bu şey, bir organını kesen bir sanatçı!"

"Bülent Ersoy!"

Öykü bağırarak konuştuğunda gülmemek için dudağımı birbirine bastırdım.

"Tamam pas."

Diğer kelimeyi seçti.

"Ulan ben bunu nasıl anlatacağım ya, haksızlık bu!"

"Süre bitti!"

Melisa oflayarak yanıma oturduğunda ona döndük.

"Neydi kelime?"

"Kefensiz kahpe?"

"Ne?"

Başını iki yana salladı.

"Aman, kafeinsiz kahve."

Kimse kendini tutamazken etrafı kahkaha tufanı sarmıştı.

Erkeklerden Okan ayaklandı ve ortadaki kartlardan rastgele bir kartı seçti.

"Havada uçar ya..."

Kıray hızla atıldı.

"Leylek."

"Hayır ya bunun kanatları var."

Kıray Okan'a 'mal mısın' der gibi bakarken Ekin konuştu.

"Oğlum salak mısın? Leyleğin kanadı yok mu?"

"Süre bittiii."

Kum saatini havaya kaldırıp ayaklandım.

"Hay senin yapacağın işi."

Erkekler hala birbirleriyle atışıyordu.

Seçtiğim kelime evlatlık dı.

"Hani aileler çocukları olmadığı zaman bir şey alır."

Öykü atıldı.

"Kuma!"

"Çüş!"

Ne dediğini fark ettiğinde utançla yastığa gömüldüğü sırada biz deli gibi gülüyorduk.

"Ya tamam çok aşiret kitabı okumuş olabilirim. Pas."

"Süre bitti!"

Sıra bu sefer Mustafa'daydı.

"Bana bakın ben evliyim vereceğiniz cevaplara dikkat edin buradan sonra sokakta kalmak istemiyorum."

Elindeki kağıda bakıp takımına döndü.

"Abi biz demin ne yaptık?"

Okan atıldı.

"Yemek yedik. Ama nasıl güzeldi. Yenge eline sağlık valla ço-"

"Lan sus Süre bitiyor."

Kıray Okan'ın kafasına bir tane geçirirken Mustafa devam etti.

"Yemek yiyince ne olduk biz peki?"

"Tok."

Başını salladı.

"Evet onu mastar yap şimdi."

Tekrardan Okan atıldı.

"Tokmak."

Ekin gülerek konuştu.

"Doymak."

"Sonunda!"

Süreleri biterken oyun devam etti. Erkekler beynimizi yiyip grupları karıştırırken yeni gruplarımızla oyuna baştan başladık.

Ekin, ben, Damla, Kıray ve Melisa bizim grubu, Hümeyra, Mustafa, Selim, Okan ve Öykü diğer grubu oluşturuyordu.

Melisa ayaklandı.

"Alkollü bir şey bu patlatırlar falan."

"Molotof kokteyli!"

Ekin Kıray'ın kafasını tıklatıp içini kontrol ederken konuştum.

"Şampanya!"

"Alnını öpeyim kankam."

Hemen ikinci kelimeye geçti.

"Hani böyle gece odana girip vızıldayarak seni uykundan uyandıran hayvan."

Damla hızla ayaklandı.

"Buldum!"

"Söyle Süre bitiyor."

"Selim!"

Odadaki Selim harici herkes gülerken Melisa kağıdı masaya bıraktı.

"Sivrisinekti ya."

Sıra karşı gruba geçti. Mustafa anlatıyordu.

"Hani böyle çizilir."

"Kestane!"

Mustafa elini alnına vururken Selim Okan'ın ağzını kapattı.

"Diğerine geçiyorum. Böyle maddeler ısınınca ne olur?"

Hümeyra konuştu.

"Genleşir."

"Hah aferin benim akıllı karım. Peki pasta yapmak için ne lazım?"

"Krema, yumurta,un."

Buradan yürüyemeyeceğini anlayan Mustafa elini çevirdi.

"Pastanın önceki hali?"

Okan Selim'in elini ısırarak ağzını açtı.

"Konu yemek beni susturamazsınız! Kek!"

"Aferin lan. Tamam, simdi annen kek yapıyo, diyo ki bu kek artik "bisey oldu,...alıyım " diyo... Ne der orda, genleşme anlamına geliyo."

"Genleşti."

"Hayır lan genleşti anlamına geliyor."

"Eeee genleşti işte."

Mustafa adeta yerinde tepinirken elimi ağzıma kapattım.

"Ulan senin annen kek genlesti artık alıp yiyelim mi diyor?"

Okan sakince başını salladı.

"Evet."

"Ben oynamıyorum bununla ya!"

Mustafa yerine oturduğunda sabahtan beri kaş göz yapan Melisa, Öykü ve Hümeyra ayaklandılar.

"Biz içecek bir şeyler koyup geliyoruz. Hadi Okan, Mustafa, Kıray ve Selim gelip bize yardım edin."

Ekin de ne olduğunu anlamak için bakınırken ayaklandım.

"Bende gelseydim?"

Koşarak yanıma gelen Damla beni gerisin geri yerime oturttu.

"Hayır sen hamilesin sus ve otur, iki dakikaya geliyoruz."

Tekrar mutfağa geçtiklerinde Ekin'e döndüm.

"Bunlar ne karıştırıyor?"

Ellerini iki yana kaldırdığında gülerek yanağına yaklaştım.

Ufak bir öpücüğün ardından göğsüne başımı yaslayıp derin bir nefes aldım.

"Tamam geldik uyanın."

Hepsi birden tekrardan içeri girdiğinde alayla kaldırdığım kaşlarımla sırıttım.

"İçecekler nerede?"

"Aaa unuttuk aman içmeyi verin bir şey olmaz."

Yerlerine oturduklarında tekrardan kartları karıştırdı.

"Gruplar yok, eğlencesine oynuyoruz bu saaten sonra."

Hala amaçlarını anlamazken arkama yaslandım.

"Sıra bende."

Selim ayaklandı.

"Küçükken neydik biz?"

Ekin ve Kıray aynı anda konuştu.

"Çocuk."

Selim başını salladı.

"Peki ben nasıl bir çocuktum?"

Ekin pis pis sırıttı.

"Şerefsiz."

"Ulan yaramaz, yaramaz."

Şu son bir saattir olduğu gibi tekrardan kahkahalar havada uçuşurken Kıray ayaklandı.

"Okan sen nesin?"

"Erkek. Adam gibi adam, has, marifetli-"

"Tamam kelime adam, sus artık. Senin tersin ne?"

"Pis."

Kızlarla gülmekten altımıza edecek hale gelmiştik.

"Lan oğlum erkek cinsiyetinin tersi ne?"

"Haaa, kadın."

Elini şıklatıp şıklatıp devam etti.

"Bunun yeneni?"

"Çıtır."

"Lan Allah seni kahretsin be!"

Melisa gülerek zor zar ayağa kalktı.

"Tamam yeter, karnıma ağrı girdi sizin yüzünüzden bebeğim içeride deprem oluyor sanacak. Sıra bende."

Eline herhangi bir kart almazken Ekin'e döndü.

"Ekin sen evlenince ne oldun?"

Elimin üzerini öpüp gururla başını kaldırdı.

"Hanımcı."

"Çok doğru."

Bütün erkekler onay verdiği sırada kıkırdadım.

"Peki sonra ne oldun?"

"Daha büyük hanımcı."

Melisa başını iki yana sallarken gülmekten gözümden yaş geliyordu.

"Ya hani beni teyze yaptı bu aynı zamanda."

"Haaa baba."

Eliyle onayladı.

"Peki ne babasısın sen?"

"Nasıl yani?"

Gözlerim Melisa ve Ekin arasında gidip gelirken Damla arkasında tuttuğu şeyi Melisa'ya uzattı.

"Başak şimdi ne?"

"Anne."

"Cinsiyet olarak?"

"Kadın."

Ciddi olup olmadıklarını anlamak ister gibi Damla'ya döndüğümde o da dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Küçükken?"

"Kız."

Melisa elindeki kutuyu ikimizin kucağına bırakıp derin bir nefes aldı.

"Evet işte enişte. Sen artık kız babasısın."

🌾

hehhe Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.💕

Sonlara artık fazlasıyla yaklaştığımız bu zamanda yeni kitabım olan "Önce Aşk Sonra Aşk'ı sizlere tekrardan hatırlatıp kaçıyorum.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalıııın.

 

Bölüm : 23.10.2024 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...