55. Bölüm

55. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "GÖNDERİLİYOR;HANIMELİ" yayındaaa, HEPİNİZİ ORAYA BEKLİYORUM 💝

BUGÜN YAYINLADIĞIM "ÖNCE AŞK SONRA AŞK" KİTABIMA DA HEPİNİZİ BEKLİYORUUUM💝

Beni takip etmeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııııın 🪻

💐💐💐

Melisa'dan...

"Ay anne iyiyim diyorum, alt tarafı birazcık karnım ağrıdı. İyiyim şimdi uzanıyorum."

Sıcak sütümden küçük bir yudum alıp arkama yaslandım. Siz dediklerime bakmayın, az önceye kadar ağrıdan ölüyordum. Analık zor işmiş be.

"Kızım bak ölümü öp birazcık bile kendini kötü hissedersen hemen hastaneye gideceksin."

"Ölünü değil, seni öptüm annecim iyi geceler."

Telefonu koltuğun kenarına doğru bırakıp başımı koltuğa yasladım. İçimdeki veled beni bugün mahvettiğinden bacaklarımda derman kalmamıştı.

İnsan hiç anasına böyle yapar mı? Ayıp yani.

Yorgunluk bedenimi bilmem ne zamandan beri esir almışken olduğum yerde sızmıştım. Bu derin ve bir fıstık sarma tadındaki uykumu hayvan gibi çalınan kapı bölerken ağlanarak yerimden kıpırdandım.

"Evde yokuz!"

"Melisa!"

Kıray'ın sesi ile daha da mayışırken yorganımı sırtıma atıp kapıya doğru paytak paytak yürümeye başladım. Kulpu çevirdiğim gibi başımı göğsüne gömüp gözlerimi kapattım.

"Hoş geldin sevgilim, hadi gel uyuyalım."

Göğsüne yasladığım başım kalbinin gümbür gümbür atmasıyla geriye doğru gittiğinden bakışlarımı yüzüne taşıdım.

"Gece gece niye koştun Kıray? What are you running Kıray?"

"Annen aradı, karnı ağrıyor ama hastaneye gitmiyor dedi. Arabayla gelsem de trafik olduğu için arabayı yolda bırakıp buraya geldim işte."

"Koşarak?"

Başını salladığında memnuniyetle başımı yerine yerleştirdim. Her zamanki gibi parfümünün kokusu beni benden alırken bedenimi kollarının arasına hapsetti.

"Hiç uyuma, hastaneye gidiyoruz."

Başımı hızla iki yana salladım.

"Bak en büyük ilacım ayağıma gelmiş, ne hastanesi şimdi ne olur. Hem en çok o berbat koku midemi bulandırıyor benim. Ne yani zorla kusturmaya mı götüreceksin biricik karını?"

İkna kabiliyetimin alnını öpmeme sebep olacak hareketi yapıp kendiyle beraber beni içeriye soktu. Beni az önce yattığım koltuğa değil de odama doğru yönlendirip yumuşacık yatağıma yatırdı.

"Ben şimdi çorba yapıp geleceğim, sen dinlen tamam mı?"

Başımı sallayıp Kıray'ın parfümünü boca ettiğim yorganımı üzerime örttüm. Tıpkı bir tiner koklar gibi ciğerime ciğerime çektim kokuyu.

İlk on dakikam gayet normal geçerken kalan sürede artık sıkılmaya başlamıştım. Baş ucumda duran tabletten sosyal medyaya girip gezinmeye başladım. Oh be, millet gez gez ömür eskitirken ben otura otura jennifer lopez kalçamı dümdüz hale getiriyordum.

İnternete hamile insanların gezebileceği yerleri yazıp araştırmaya başlarken aklıma gelen fitne fücür ile pis pis sırıttım. Arama motoruna yazdıklarımı silip ' bulunması en zor meyve' yazdım.

Adını bile telaffuz edemeyeceğim meyvelere bakınırken gözüme hoş gelen rambutan meyvesine tıkladım.

"Kıraaaayyy!"

Bir anda tabak çatal sesleri kesilirken koşma sesleri gelmeye başladı.

"İyi misin?"

Olabildiğince şirin bir şekilde tebessüm edip meyvenin resmi olan telefonu ona doğru uzattım.

"Ben bundan istiyorum, canım bir çekti bir çekti anlatamam."

Yalan.

"Böyle mayhoş mayhoş."

Ağzıma bir kere sürmemem dışında hiçbir sıkıntı yok.

"Çok da güzel görünüyor."

Telefondan bir kaç şeye bakıp hızla bana döndü.

"Prensesim iyi hoş güzel de, bu meyvenin daha mevsimi değil ki."

Bilerek öyle seçtim be kocacım zaten, sırf sen yorul diye.

"Ama çok canım çekti."

Bakışları bir çare arar gibi etrafta dolanırken üzerindeki önlüğü çıkarıp telefonu bana geri uzattı.

"Ben gidip bakayım o zaman, ama olmaz sen hastasın. Gitmesem hiç olmaz aşerdin sen şimdi. Kızlar gelse?"

Gülerek başımı salladım.

"Tamam tamam çağırırım Öykü'yü."

Beni başıyla onayladıktan sonra hızla odadan çıktı. İki saniye geçmezken geri gelip alnıma uzun bir öpücük kondurarak seri adımlarla tekrardan dışarıya koşturdu.

Saat gece ona geliyordu. Öykü Kıray'dan yirmi dakika sonra gelmiş benimle beraber film izliyordu.

Ah pardon Okan'a saydırıyor demeyi unuttum.

"İnsan der nereye gidiyorsun. Bu saate tek başına gitme. Yok! Anca ye iç yat uyu!"

"Ay Öykü karnımdan sonra kafam da hamile kaldı sayende. Bir sus be aaa. Valla Okan kusacağım üstüne artık."

Örtüme sarınıp yana doğru döneceğim sırada karnıma öğlen giren o keskin ağrı girdi. Adeta beni yerimde kıvrandırıyordu.

"Ben ambulansı arıyorum, olmaz böyle."

Ne kadar süre geçti bilmiyorum, sedyeye yatırılmamdan sonrası aklımda kopuk kopuktu. Tamamen kendime gelip gözlerimi araladığımda kolumdaki damar yolunda serum takılmış, hastane odasında yatıyordum.

Başımda volta atan Kıray uyandığımı gördüğü an bana doğru eğilip yatan bedenime olabildiğince sarıldı. Kalbi koşarken olduğu gibi çok hızlı atıyordu.

"Öldüm Melisa. Öldüm."

Korktuğunu anlamamak için salak olmak gerekiyordu. Bu boğucu havayı dağıtmak için hafifçe geri çekilip gözlerimi gözlerine diktim.

"Sakın bana rambutamı unuttuğunu söyleme Kıray. Bir daha hastanelik olur bu bedenim yoksa."

Yüzüne yerleşen hafif tebessümün ardından gözleriyle koltuğun üzerinde duran kocaman poşeti işaret etti. Ardından poşetten küçük bir plastik kutu çıkarıp bacaklarıma bıraktı.

Allah'ım ne olur tadı en azından yenebilir bir şeye benzesin.

Amin.

Garip kabuğunu çıkardıktan sonra içindeki o beyaz şeyi ısırdım. Tahmin ettiğimden çok daha güzel olan tat ile bakışlarım Kıray'a dönerken kalan yarısını ona uzattım.

"Ay tadı çok güzelmiş, ben hiç böyle tahmin etmemiştim."

Cümlem sayesinde kaşları çatıldı.

"Sen yememiş miydin daha önce?"

Dilimi satıyorum. Üstünde bakla ıslanmıyor. Almak ister misiniz?

"Yani olabilir neden olmasın?"

Tam ağzını açıp cevap verecekken içeriye bir doktor ve arkasından iki hemşire girdi.

"Geçmiş olsun Melisa hanım. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?"

Elimi Kıray'a uzatırken bir yandan da başımı salladım.

"İyiyim. Bebeğimiz de öyle değil mi?"

"İkinizin de sağlık açısından bir sıkıntısı yok fakat oğlunuz biraz yaramaz ve sizi yormakta ısrarcı. Mümkün olduğunca bu süreçte yatmanızı ve asla kendinizi yormamanızı öneriyorum. Şunun şurasında üç ayımız var, daha fazla riske girmeyelim."

Boştaki elim karnımı okşarken başımı arkaya yasladım.

"Taburcu işlemleriniz halloldu, geçmiş olsun tekrardan."

Doktorun çıkmasının ardından montumu giyip oturur pozisyona geldim. Yere basmak için eğileceğim sırada bedenim bir anda havalanırken kollarımı hızla Kıray'ın boynuna sardım.

"Ne yapıyorsun?"

Omzunu silkti.

"Karımın yorulmasını engelliyorum."

Haline alayla gülerken başımı göğsüne yasladım.

"Kurul kurul, son üç ayımız bu şekilde geçecek nasıl olsa."

🌾

Ay bunlar da mı anne baba olacak şimdi? Gözyaşım pıt.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕🌾

 

Bölüm : 06.11.2024 17:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...