YENİ KİTABIM "17.Piyon"Demir" yayındaaaa. Hepinizi bekliyorum 🩵
✨✨✨
5 yıl sonra...
"Ekin uyan Gökay ağlıyor."
Yatakta sol tarafa dönüp yastığı kafamın üzerine sabitledim. Çok değil sadece iki saat olsun uyumak istiyordum o kadar.
"Ekin."
Hırıltılar çıkarırken örtüye daha da sarıldı.
"Hı."
"Gökay ağlıyor."
"Gökay kim?"
Ağlanarak yatakta doğrulup yastığımı sertçe kafasına vurdum.
"Oha Ekin, oha! Oğlumuz tanıştırayım istersen. Bir sene kadar önce yaptığımız üç aylık bebeğimiz."
Hala umursamazken yataktan kalkıp hemen yanımızda duran beşikten Gökay'ı kucağıma aldım.
"Annecim bu uyku konusunda ablana çeksen olmaz mıydı?"
Kalırdığım gibi kollarımda tekrardan uyuyakalırken Ekin'in başına geçtim.
"Ekin kanamam var."
"Ne?"
Bir anda yataktan doğrulduğunda yavaşça kucağına Gökay'ı bırakıp sabahlığımı üzerime geçirdim.
"Ben Ay-"
"Anne."
Ayça kapıyı ittirerek açıp gözlerini ovuşturarak yanıma doğru adımladı.
"Anne öcü var."
Ah bir de yeni gündemimiz öcü vardı. Aras sağ olsun kızımı korkutmak için öcüler seni gece kaçıracak dediği için Ayça iki aydır bizsiz uyuyamıyordu.
Eğilip minik bedenini kucağına aldım. Tıpkı kardeşi gibi başını yaslayıp uyumaya devam etti.
"Benim uykum kaçtı."
"Sus Ekin."
Yatağa doğru ilerledim. Allah'tan büyük bir yatak almıştık da hepimizi fazlasıyla rahat bir şekilde alıyordu.
Ayça'nın iyice daldığına emin olduğum an yatağa yatırıp Gökay'a uzandım.
"Ver Ekin, biraz daha emzirmem lazım."
Başını sallayarak oğlumuzu bana uzattı. Zor zar on dakika süren emzirme çabam nihayet sonuç vermiş ve az da olsa içmişti.
Onu da beşiğine yatırdım.
"İyi geceler hayatım."
"Ama benim uykum yok ki."
Onu hiç takmayarak örtündüm.
"Ama bir bilsen ki benim nasıl da çok var."
Gözlerimi kapatarak tıpkı dediğim gibi kendimi uykunun kollarına bıraktım.
🌾
"Annesiiii. Bu bebek açıkmış galiba."
Ekin'in ve Gökay'ın sesleri ile gözlerimi araladım. Ayakta bir o yana bir yana sallanıyorlardı ama oğluşum bundan hiç hoşlanmamış olacak ki ağlayıp duruyordu.
Yattığım yerden doğrulup kollarımı onlara doğru uzattım.
"Ver oğlumu bana babası."
Ekin yanıma gelip Gökay'ı kucağıma yatırdı. Önüme gelen saçlarımı ensemde toplayıp sırtıma kendi yastığını yerleştirdi.
Bakında örnek alın, koca böyle olur.
"Bende bize kahvaltı hazırlıyorum karıcım."
Dudağına kısa bir öpücük kondurduğumda dans ederek odadan çıktı. Yüzümde beliren aptal gülümseme ile oğluma dönüp azıcık olan saçlarını okşamaya başladım.
"Baban gibi ol annecim tamam mı? Dünyada bir tane Ekin Sezer vardı onu da ben kaptım, gelecek nesile bir tane daha bırakmam gerekiyor."
Daha fazla emmezken omzuma yatırıp gazını çıkarttım.
Ayça görünürlerde olmasada buraya kadar gelen kahkahalarıyla babasının yanında olduğunu belli ediyordu.
"Hadi oğluşum gel bizde aşağıya inelim."
Sabahlığımı giyip kuşağını bağladım. Gökay ile burnuma gelen kokuları takip edip aşağıya indik.
Henüz on dakika öncesinde aşağıya inse de sofra harika gözüküyordu.
"Baktıkça acıkıyorum."
Gülerek konuştuğumda Ekin Gökay'ı kucağımdan alıp ayaklı pusetine koydu.
"Bende aynı seni senin için düşünüyorum karıcım."
Onu taklit eder gibi başımı sallayıp sandalyeme oturdum. Kızım tam yanımda elindeki salatalığı kemiriyordu.
"Bugün ne yapacaksın güzelim?"
Yavaşça omzumu silkip çayımı yudumladım.
"Kızlarla beraber çocukları oyun parkına götüreceğiz, oradan da yemek yer eve geri geliriz. Sen?"
"İki tane toplantımız var, o yüzden bütün gün şirkette kalacak gibi duruyordum."
Başımı sallayarak ona doğru döndüm.
"Yardım edeceğim herhangi bir şey var mı?"
Hızla başını iki yana sallarken yüzündeki o sahte korku ile gülmeye başladım.
"Sen orada oldukça benim aklım başka şeylere kayıyor. Sen çocuklarımızla gez sevgilim. Ben hallederim."
Gökay'a ilk hamile olduğum zamanlarda Ayça'yı anneme bırakıp holdinge gitmiştim ve o gün tam bir kabustu.
Giyinmeyi unutmuş asistanlar resmen kocamı ayartmak için kıvranırken hepsini kovup bütün işleri Selim ve Ekin'e yığmıştım.
Uzun uzadıya ettiğimiz kahvaltının ardından Ayça ve Gökay'ı alıp odalarına doğru çıktık.
İkisini de güzelce giydirip bende siyah bir eşofman takımıyla trençkotumu giyindim. Ekin bu süre zarfında çoktan giyinmiş ve evden çıkmıştı.
Kalan işlerimi de halledip kapıdaki şoföre işaret ederek kapıdan çıktım.
İkisini de bebek koltuklarına oturtup kemerlerini bağladım.
Yanında kafesi olan güzel bir yere gidecektik. Tıpkı bizim gibi bebişlerimizde birbirinden kopamadığından her hafta sonu beraber bir yerlere gidiyorduk.
Yirmi dakikalık bir yolun ardından istikametimize varınca Gökay'ı kangurusuna bindirip Ayça'nın elini tuttum.
Mekanın içine girdiğimiz gibi birbirini gören Çağla, Kerim ve Ayça deli gibi bağırmaya başladılar.
"Ay hoş geldin hayatım."
Kucağındaki henüz yeni kırkı çıkmış yeğenimi sallayan Melisa bana doğru uzandı.
"Kurban olayım şu oyun parkına geçelim artık."
Damla, Melisa, Öykü ve Hümeyra ile birlikte kafenin ikinci çıkışından park kısmına geçtik.
Her bir çocuğun başında bir görevli bekliyor ve bu şekilde kocaman şişme alanda oynuyorlardı.
Bizimkileri Hümayra'nın orada çalışan yeğenleri alırken bizde tekrardan kafeye girdik.
Alanın hepsi bakış açımızdaydı.
"Ay delireceğim. Bu çocuk aynı babası, susmuyor."
Melisa hala Çağatay'ı salladığından Öykü onu alıp kendi kucağına yatırdı.
"Hadi teyzem uyu da görsün annen."
Melisa garsona siparişlerimizi verip arkasına yaslandı.
"Size çok güleceğiniz bir şey anlatacağım demiştim ya kızlar, bilin bakalım ne oldu?"
Hepimiz ona doğru döndük.
"Ne oldu?"
"Hani bana Kıray iki yıl önce bir set almıştı ya, benim deli divane olup aylarca peşinden koştuğum seti."
Damla atıldı.
"Evet her birimizin kafasını ayrı bir şişirmiştin."
"Neyse, dün biz yemekteyken bir adam yanımıza geldi. Ama Kıray'ın yüzü bir gerildi bir gerildi sorma. Adam bir bana bir ona bakıyordu."
Hümeyra hızla Melisa'nın koluna vurdu.
"Lan ne reklam veriyor gibi konuşuyorsun, biraz hızlan merak ettik."
Melisa hiç bozuntuya vermeden devam etti.
"Adam diyor ki 'senin hani karın ölüyordu? Ne biçim ahlaksızlık bu'diye bir başladı sorma gitsin. Tabi ben ne ara ölüm döşeğinde geldiğimi bilmediğinden mal gibi adama bakıyorum."
Derin bir nefes aldı.
"Kıray demez mi bu benim ikinci karım diye, adam hızla masadan uzaklaştı. Ben mal gibi kaldım."
Daha fazla kendimi tutamazken ağız dolusu gülmeye başladım.
"Vay efendim seti almak içinmiş bilmem ne. Hem öldürdü hem de Kuma getirdi üzerime iki dakikada."
Bütün masa gülmekten çatlayacak hale geldiğimizden Melisa sinirle bakıp duruyordu.
Gelen siparişlerimizi bir güzel yiyip arkamıza yaslandık.
Tabi bu süre zarfında kocalarımızın her türlü dedikodusunu yapmayı ihmal etmemiştik.
Bizim için normal olsa da çocuklar için fazlasıyla yorucu geçen günün ardından evimize doğru geçtik. Ayça yolda uyumaya başlarken Gökay yolları seyredip duruyordu.
Evimize geldiğimizde koltuğuyla beraber Ayça'yı alıp eve girdim. İkisini de yataklarına yatırıp güzelce örttüm.
Annelik iç güdüsü sağ olsun hava elli derece dahi olsa üşüyecekler gibi geliyordu.
Kendi üzerimi de değiştirip kahve yapmak için aşağıya indiğimde kapıyı açan kocam elinde duran çiçekler ile öylece kaldı.
"Hayırdır aşkım?"
Şapşallığını üzerinden atıp çiçeği bana uzattı.
"Ben romantik bir erkeğim karıcım, seninle ilk karşılaştığımız günü unutamam."
Çiçeği sehpanın üzerine bırakıp kollarımı geniş gövdesine sardım.
"En büyük iyikimizin olduğu gündeyiz seneler sonra desene."
Burnunu boynuma gömüp mırıldandı.
"Hı-hı."
"O zaman hadi gel film izleyelim."
Hala boynumda duran yüzünü iki yana salladı.
"Benim çok daha iyi bir fikrim var."
Pis pis sırıtmaya başladığım an kollarını bacaklarıma ve omzuma sarıp beni kucağına aldı.
"Neymiş o?"
Derin bir iç çekti.
"Birazdan anlarsın."
🌾
Ağlamıyorum 🥲 ama bittiğine de inanmak içimden gelmiyor djdjdjdj
Nasıldı final bölümü? Beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Önce Aşk Sonra Aşk 1. Bölüm yayında. Oraya da beklerim sizi.💕
Kocaman öpücükler, tam tarihi belli olmayan özel bölümlerde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🥲💕🌾
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
40.72k Okunma |
3.22k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |