62. Bölüm

62. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

17.Piyon"Demir" kitabıma bekliyoruuum 💙

✨✨✨

"Kızım bana mı sordun üçüncüyü yaparken, bana ne! Kendin bak."

Annemin ufak çaplı kalp krizinin ardından tekrardan yavaşça fısıldadım.

"Anne ama Sapanca'da torunlarının başına bir şey mi gelsin? Ya kayıp düşsünler mi? Benim kocam var beni tutar, onların yok, düşerler!"

Ne?

"Ne?"

Evet az önce yedi yaşında kızımın ve henüz iki yaşındaki oğlumun kocaları olmadığını söyleyecek kadar hormonları bozulmuş kişi benim.

Sağa sola bakma kanka, valla billa benim. Sebebi de karnımdaki cadı. Sorsan üç aylık ama hayatımı henüz oluşmayan parmağında oynatıyor.

"Ay anne ne olur işte ya. Kocamla azıcık baş başa tatil yapalım."

"Doyamadın damadıma bir türlü."

Ah be oğlum, ah be Gökay. Sırası mıydı tam sizi anneannenize emanet edecekken bir kutu vişne suyunu beyaz koltuğa dökmenin?

"O zaman bakıcılara vereyim ben yavrularımı."

Yalandan yere yüzümü düşürüp telefonda rastgele tuşlara bastım.

Annem elindeki bezi kenara bırakıp derin bir iç çekti.

"Sadece üç gün Başak. Valla anneannelikten istifa ederim yoksa ona göre."

Hızla yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Sen bir tanesin annem!"

Hızla zaten ikna edeceğimi bildiğimden hazırlayıp getirdiğim iki çantayı eskiden benim odam olan şu an ikinci salon olarak kullanılan yere bıraktım.

"Annecim her şeyleri burada. Bir şeye ihtiyacın olursa evin yedek anahtarı da çantada."

Başını salladığı sırada uyuyan bebelerimin yanına gidip ikisini de kocaman öptüm.

Tamam azıcık tatil yapmak için onları bırakıyor olabilirdim ama bende bugüne bugün 2+1 anneyim canım!

Seri adımlarla odadan çıkıp annemle de görüştükten sonra evime gitmek için siteden çıktım. Sapanca işi kesinlikle benim başımın altından çıkmıştı. Yaklaşık on gündür kafa dinlemek için gidilecek yerlere bakıyordum ve aklıma burası gelmişti.

Kocam desen yalnız kalacağız dediğim her şeye he dediğinden, müsait olup olmadığını sormadığım kişilerdendi.

Evime ulaştığımızda kocama ve kendime birer valiz hazırladım. Saat sekiz olmuştu. Son olarak lacivert kazağımı ve beyaz bol pantolonumu giyinip kocam beyi beklemeye başladım.

Bir kaç saniye sonra her gün olduğu gibi kurulu saatinde gelen kocam kapıyı araladı.

"Hayatım, ben geldim."

Yavaş adımlarla merdivenin başına valizleri sürükledim.

"Çabuk sana ayarladığım kıyafetleri giyin, Sapanca'ya gidiyoruz."

Kaşları çatıldı.

"Nerden çıktı ki birden bire?"

Merdivenlerden inerken omzumu silktim.

"Hiiç, hem kızımızın gelmesinden önce tatil yapmış hem de vakit geçirmiş oluruz dedim."

Kollarını belime sararken olumsuz sesler çıkardı.

"Ama ben çok yorgunum."

Bakın şimdi sihirli üç kelimeyi söylüyorum hazır mısınız?

"Baş başa ama."

Başı omzundan hızla kalkarken kaşları havalandı.

"Yemin et."

Ağız dolusu kahkaha atarken bir yandan da başımı sallıyordum. Bir adam yıllardır bu kadar mı değişmezdi?

"Evet."

"Ben hemen giyinip geliyorum."

Yanağıma hızla küçük bir öpücük kondurup koşarak merdivenleri tırmandı. Bende salondaki şarj makineleri ve ufak tefek ıvır zıvırları alıp çantama koydum.

"Aşkım ben arabaya geçiyorum, valizlerden başka bir şey var mı?"

Çantamı da ona uzatıp montumu giydim. Bana ne yani, ben bir bebek taşıyarak her türlü hakkımı sonuna kadar doldurmuş oluyordum.

Klimayı açıp arabaya bindik. Öncelikle ilk istikametimiz kendimiz gelebilmek için kahve alacağımız herhangi bir yerdi. Radyoda çalan şarkının sesini sonuna kadar açıp kocama döndüm.

"Gitme burdan. Sen olmadan ben asla yaşayamam."

Tıpkı o da benim gibi şarkıya eşlik ederken bir yandan da arabayı kullanıyordu. Henüz karnımda olan ama fazlasıyla hayatımı etkileyen cadı sayesinde almaya başladığım vitaminleri teker teker içtim.

"Ekiiin, kocacım sana bir şey soracağım."

Zorla içirdiğim vitamini yutmak için uzattığım suyu aldı.

"Ben Kısmetse Olura katılsam ne olur?"

Yutmak için ağzına doldurduğu suyu bütün cama boylu boyunca püskürtürsen kollarımı kaldırıp geri çekildim.

"Ya Ekin balina mısın sen hayatım? Yatakta panter dedik tamam da, arabada balina ol demedim hani."

Elinin tersiyle ağzını silip bana döndü.

"Sen benim karımsın Başak, ne Kısmetse Oluru? "

Omzumu silkip arkama yaslandım.

"Ama ben o Cansel ve Yaren ile kanka olup evin altını üstüne getirecektim. Tolga'yı evden attırıp Erhan'a enişte ayağıyla yağcılık çekip kendime kilom kadar mücevher isteyecektim."

"Sen o programı sadece televizyondan izle, şu an ki kilon kadar bile mücevher alırım sana."

Hızla ona döndüm.

"Ne demek şu an ki kilon kadar bile? Şişman mıyım ben? Alt tarafı beş kilo aldım Ekin! O da kızımız yüzünden!"

"Aşkım be-"

"Sus Ekin! Elim de ağırlaşmıştır bir vururum sana görürsün sonra!"

Kollarımı bağlayıp kenara döndüğümde Ekin mırıldanıyordu.

"Senin dilinin bağını sikeyim Ekin."

🌾

"Ay tam hayal ettiğim gibi!"

Çantamı kenara bırakıp koşar adımlarla yarım kat gibi sadece yatağı yukarıda olan ikinci kata çıktım.

Evin hemen girişinde salon kısmı, ilerisinde mutfak bölümü vardı. Yani çok şükür o dolandırıcılı olan sitelerden birine denk gelmemiştim.

"Aşkım hadi eksikleri almaya gidelim."

Ekin aşağıdan bağırırken evden çıkmadan önce yaptığım listeyi aşağıya doğru fırlattım.

"Ben gelmicem, sen git al. Sonra listeden fazla şey alırda yersem duba gibi olurum."

Evet arkadaşlar bunu burnundan getirmeden konuyu kapatmayacağım. Bana dedi bana! 2+1 çocuğunun annesine şişman dedi.

Gitsin sıkıyorsa zayıfı bulsun o zaman!

"Tövbe Allah'ım ben kendi kendime dalga geçiyorum. Çok tövbe."

Ekin gelmem için ısrar etse de ona cevap vermeyip yatağın keyfini çıkardım. Manzaranın güzel bir fotoğrafını çekip düşman çatlatan storimi de attığımda artık kalkmam gerekiyordu.

"Gideceğim tek yer havaalanı!"

Kendi kendime dans ede ede aşağı inip kendi valizimi dolaba yerleştirdim. Kocamın valizini de kıyamayıp yerleştirirken aklıma gelen fikirle pis pis sırıttım.

Dişe diş, kana kan. İntikam!

Etrafı kısaca toplayıp tekrardan dinlenme moduma geçeceğim sırada içeri giren minnacık köpek ile hızla geriledim.

"Ulan şu köpeklerin dnalarını bir salın ya! Bir karış köpek mi olur? Mutantlı fare sandım, şuracığa doğuracaktım ha!"

Köpek sanki babasının evi gibi içeriye girerken peşinden adımladım.

"Ulan ben hayvan seviyorum da bir izin alsaydın içeri girerken. Belki ben kocamla dördüncüyü yapıyordum? Ayıp değil mi?"

Konuşmamla bana dönerken olduğu yere oturdu. Yavaşça eğilip kucağıma aldım.

"Kimin çocuğusun sen? Anan baban yok mu senin?"

Evin dışına doğru adımlayıp bahçeye çıktım. Yan yana dizilmiş evlerdi ama bahçeleri ayıran duvarlar olduğundan hiçbir şey gözükmüyordu.

"Tasman da var senin. Niye kaçtın bakayım sen?"

Tasmadaki numarayı aramak için telefonumu alacakken aklıma gelen ihtimal ile hızla köpeğe geri döndüm.

"Yoksa seni zorla mı evlendireceklerdi? O yüzden mi kaçtın?"

"Evet, Mahmut yerine Ahmet ile evlenmek istedi bizde zorla evlendirdik onu. Törelerimize aykırı."

Bir devi andıran adam elindeki ucu boş askı ile bana bakarken çatık kaşlarla ona doğru döndüm.

"Siz deli misiniz?"

Gülerek köpeği almak için elini uzattı.

"Hanımefendi köpeği evlendiren sizken, deliren nasıl ben olabiliyorum?"

Köpeği iyice bağrıma sokup geri çekildim.

"Onun duyguları var!"

Allah bu hormonları kahretsin!

"Köpeğimi verir misiniz? Çattık ya."

Ekin'in arabası yanımızda dururken hızla yanıma adımladı.

"Ne oluyor aşkım burada?"

Gülerek dağ ayısına döndüm.

"Kocam şimdi dövecek seni, ayvayı yedin."

"Beyefendi karınız köpeğimi aldı ve vermiyor."

Ekin bana dönerken omuzlarımı silktim.

"Onu zorla evlendiriyor Ekin!"

Kaşları çatılırken köpeği yavaşça kucağımdan aldı. Seveceğini zannederken sahibine geri verirken hızla kolunu tuttum.

"Ne yapıyorsun sen?"

Adam seri adımlarla geri giderken Ekin'e döndüm.

"Bir aşkı öldürdün farkında mısın?"

"Aşkım o köpek."

"Duyguları var ama!"

Kolunu omzuma sarıp ikimizi de evimize doğru yönlendirirken ikide bir arkama dönüp köpeğe bakmaya çalışıyordum.

"Gel yemek yiyelim biz."

Ağzımı açıp sinirimi boşaltmaya devam edecekken devam etti.

"Sana çikolatalı pasta da aldım."

Hızla başımı salladım.

"Tamam."

Bana ne kardeşim, o da köpek olup ağzını açsaydı. Deseydi ben başkasına aşığım diye.

İçeri girdiğimizde rastgele bir film açıp pastamı yemeğe başladım. Ekin arada bir, bir kaç çatal alırken ölümcül bakışlarımla önüne geri dönüyordu.

Pastadan sonra mutfağa girip valizleri yerleştirirken aklıma gelen hain planı geçekleştirmek için ağzıma iki tane küçük makarna soktum.

"Ekin boynum!"

Hızla yanıma adımlayan kocama gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ne oldu?"

"Tutuldu!"

Hafifçe sağa çevirdiği sırada makarnaları ağzımda sertçe kırdım. Rolümü yaşamaya devam ettiğimden kendimi kollarına yavaşça bıraktım.

"Başak ne oluyor! Başak!"

Beni kucağına alıp koltuğa bıraktığında sesi korkudan ağlamaklı geliyordu.

"Ambulans hemen gelmez ki buraya!"

Daha fazla dayanamayarak başımı kaldırdım.

"Yemekten duba gibi olan karını sen taşıyacaksın o zaman hastaneye kadar."

Donmuş bir vaziyette bana bakarken gülerek ayaklandım. Ah benim saf kocam benim.

"Şaka yaptım şaka."

Ağzımdaki makarnaları peçeteye çıkardım.

"Aklım durdu Başak."

"Beni sinirlendirmeseydin o zaman, bana ne."

Kollarını sıkıca bedenime sararken gülerek devam ettim.

"Mutfaktan koltuğa beni taşımak zor olmadı mı?"

Hızla kolunun yeri bacağımın arkası ve sırtım olurken beni tekrardan kucağına aldı.

"Bak bakalım zor muymuş kolay mıymış."

Koşar adımlarla merdivenleri tırmanıp ikimizi birden yatağa bıraktı.

"Anladık güçlüsün, gözümüze sokma."

Kolları her zamanki yerini bulurken beni yatak ile kendi arasına sıkıştırdı.

"Bir tek sana yeniliyorum ben."

Pis pis sırıtmaya başlarken burnumu burnuma sürttü.

"Sana yeniden yenilsem ben olmaz mı?"

Tişörtümden içeri giren parmakları ile yavaşça başımı salladım.

"Yenil bakalım."

Dudaklarımız tekrardan buluştuğunda kendimi ona bıraktım. Ve annem çok haklıydı. Ben damadına bir türlü doyamamıştım....

🌾

Nasıldı, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarını, kitabın gidişatı hakkındaki düşünceleriniz bekliyorum.

Bir diğer texting kitabım olan "Yanlış D' " ye hepinizi bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııın :)

 

Bölüm : 22.11.2024 18:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...