17.Piyon"Demir" kitabıma bekliyoruuum 💙
Yarın Final bölümü geliyor, hazır mıyız 🥲
✨✨✨
"Afyon'a bir girişimiz oldu, bir de çıkışımız."
Melisa her zaman olduğu gibi saçmalarken valizini ona doğru ittirdim.
"Bir girseydik, sonra çıkardık."
Havalimanında dördüncü saatimizdi ve ertelenen ikinci uçağımızı bekliyorduk. Maaile hepimiz sanki her hafta başka bir yere tatile gitmiyormuşuz gibi Afyon'a gidiyorduk.
"Başka çaremiz yok Konya'dan arabayla geçeceğiz Afyon'a."
Ekin kucağındaki ana kucağında uyuyan Gökay ile yanımıza geldiğinde Kıray , Okan, Mustafa ve Selim yan yana dizilmiş konuşuyorlardı.
"Hepimize ayrı araba kiraladık çünkü nereden baksak hepimizin ailesi dört kişilik ve tost gibi gitmek istemeyiz."
Alt tarafı bir geceliğine gitmiyormuşuz gibi hazırladığımız kıyafetlerle toplam on iki tane valiz kaplamıştık ve bu yüzden hepimize ayrı araba kiralamasaydık bizden önce valizler sığmayacaktı.
"Ne var ya bunun içinde?"
Ekin hayıflanırken Ayça'yı kucağıma alıp arka koltuğa oturttum.
"Konuşma Ekin, iki tane dışarıda bir tane içeride bebeğimiz var bizim. Bir çanta sırf bez var orada. Tatil yeri diye kazıklanarak mı bez alacaktın?"
On iki valizin beşi bizim olduğundan zor zar bagaja yerleştirip Gökay'ı da alarak arka koltuğa geçtim.
"Ekin zaten dün gece de Gökay yüzünden uyuyamadın, itiraz istemiyorum yolun yarısında ben alacağım."
Yorgun gözlerle bana döndü.
"Asla hayır demem."
Azıcık güç olsun diye dudağına ufacık bir öpücük kondurup bir iki yanımda bebek koltuğunda uyuyan bebelerimi sanki üzerinde örtüleri yokmuş gibi bir daha örttüm.
Karışmayın! Kendi yaptığınız bebenize daha iyi biliyorsanız siz öyle bakarsınız. Bunlar benim, ben yaptım. Onlar için en iyisini ben bilirim.
Tamam kamu spotu bitmiştir.
Yolun uzun bir kısmını uyuyarak geçirip kalan kısmında arabayı ben kullandım.
"Ne yolmuş be öh yani. Git git bitmiyor."
Ekin Gökay'ı sallarken hala uyumaya devam eden Ayça'yı kontrol ediyordu.
"Ben diyorum ki kaplıca suyunu oda oda bölmüşler ya, sadece aile olarak girildiğinden temizdir diye düşünüyorum.Gökay'ı da soksak mı?"
Sessizce başını salladığında önüme dönüp son yirmi dakika gözüken yolu bitirmek için hızımı arttırdım.
Ekin kucağında Gökay ile uyuyakalırken otelin otoparkına arabayı park ettim. Uyanmamaları için sessizce valizleri valeye verip arabaya geri bindim.
Ahmet babadan sonra işler sadece Ekin'e kaldığından hayatı iş olarak fazlasıyla yoğunlaşmış ve bize ayırdığı vakti de kısmamak için uykusundan feragat etmeye başlamıştı.
Kapıları kilitleyip telefonumu elime aldım. Uykularını bölmek istemediğimden sesini kısıp dizimi izlemeye başladım.
Birinci bölümü bitirmiş ve ikinci bölümün yarısına gelmiştim ki kızlar yokluğumuzu anca fark edip gruba deli gibi mesaj atmaya başlamışlardı.
Dışımız Kaymak Ruhumuz Ölü grubundan On Sekiz Mesaj*
Melisa: Ulan hala mı gelemediniz?
Melisa: Başak neredesiniz lan?
Melisa: Karı koca nereye kaçtınız?
Ahiretliğim: Sanırım büyük satıldık kızlar...
Ahiretliğim: HANİ BERABER GELMİŞTİK LAN BİZ
Öykü: Otelin kokusu bir bana mı garip geldi lan?
Öykü: Kusucam artık.
Hümeyra: Ay hayır ya, yine mi hamilesiniz Öykü?
Öykü: Ulan bir kadın midesi bulanınca sadece hamile mi oluyor?
Öykü: Nasıl bir tıp bilgisi var kızım sizde
Melisa: Kanka en son hamile olduğunda seni test yaptırmak için bayıltıp hastaneye götürdük.
Melisa: O zaman da sana kalsa miden bozulmuştu
Öykü: Korkutmayın beni, hamile falan değilim ben
Siz: Ne çok konuştunuz
Siz: Ailecek arabada uyuyoruz
Siz: Ayrıca Öykü yanımda test getirdim, ya yapacaksın ya yapacaksın
Siz: Yoksa valla Okan'A söylerim hamile değilsen bile kalmak zorunda kalırsın
Siz: Sen seç
Melisa: Koskoca otel varken niye arabada uyuyorsunuz kızım siz
Melisa'ya cevap yazacakken bir anda Ekin yanağımı öperken korkuyla sıçradım.
"Ödüm koptu!"
Gülerek esnedi.
"Gelmedik mi daha?"
"Çoktan geldik, ben biraz dinlen diye uyandırmadım."
Bakışlarından sanki mümkünmüş gibi biraz daha şefkat geçerken Gökay'ın koltuğunu kenara yaklaşıp ön koltuğa geçti.
"Nefes aldıkça biraz daha seviyorum seni be kadın."
Öpücük atarak ona doğru döndüm.
"Bende seni seviyorum kocacım ama biraz daha durursak bizi deşecek bir arkadaş grubumuz buraya doğru geliyor haberin olsun."
Alnıma uzun bir öpücük kondurduğunda ikimizde arabadan inip arka kapıları açtık. Ben Gökay'ı, Ekin Ayça'yı kucağımıza alırken ikimizde kapıdan içeri girip danışmaya doğru ilerledik.
"Başak ve Ekin Sezer."
"309 numaralı oda, keyifli tatiller."
Anahtarımızı alıp asansöre bindik.
"Havuzdan sonra tam merkeze inip gezelim bence."
"İstiyorsanız gezelim güzelim."
Ulan var mı dünyada böyle bir koca?
Gerekli kata geldiğimizde asansörden inip odamıza geçtik. Biz gelmeden valizlerimiz kapımızın önüne bırakılmıştı.
"Şükür geldiniz be!"
Bir anda arkamızda beliren Melisa ile korkuyla dönüp elimle susmasını işaret ettim.
Başını sallayıp bu sefer Ekin'e döndü.
"Enişte sen diğer tum erkekler gibi çocuklarına bakarken biz kız kıza alış verişe gideceğiz. Hava çok soğuk, havuzdan sonra gitmemeye kadar kıldık."
Bir şey demeden odaya girip Gökay'ı bebek yatağına yatırdım.
Ekin sessizce başını sallarken ona öpücük atıp çantamı aldığım gibi beni kapıda bekleyen kızların yanına geçtim.
"Ne alacağız?"
Melisa ellerini birbirine sürterek pis pis sırıttı.
"Her şeyi."
Damla ve Öykü'nün koluna girdiğimde gülerek fısıldadım.
"Ben şimdiden Ekin'i arayıp banka ile konuşmasını isteyeyim. Mazallah kart çalındı zannedip de bu kadar miktar bir an nasıl çekildi diye korkmasınlar."
🌾
"O kadar hayalim vardı, farklı kıyafetler bulurum, bir sürü şey alırım diye. Yine tek aldığım şey yemek oldu."
Yanında duran poşetlere bakıp şok olmuş gibi döndü.
"Ben az önce ciddi ciddi on kilo sucuk mu aldım? Cidden Kıray bana kızmakta bazen haklı ya."
Ama şimdi Afyon'da adım başı sucuk varken ve bu kadar meşhurken almadan olmazdı. Şahsen bende on iki kilo aldım ve yarım kiloya yakın da oturduğumuz mekanda yiyorduk.
"O poşetlerin üçün kıyafet dolu zaten."
Damla Melisa'ya doğru konuştuğunda başını iki yana salladı.
"Ben kendimi mağaza soyacak kadar çok alışveriş yapacağım diye şartlamıştım, bunlar hiçbir şey şu an."
Melisa kendi kendine ağlanarak ekmeğini yerken Hümeyra konuştu.
"Ama cidden buradakiler sucuksa İstanbul'da biz direk hayvandan ısırıp yiyoruz yani. Harika bir şey."
"Buna var ya bir de pilav acayip yakışır."
Ağzımın suyu resmen akarken yanımızdan geçen garson durup döndü.
"Zaten pilav üstü şeklinde porsiyonumuz da var."
Hızla başımı salladım.
"Ben bir porsiyon istiyorum yanında da ayran."
Kızlardan Öykü harici herkes bana kocaman gözlerle bakarken omzumu silktim.
"Ben hamileyim hamile. Dua edin direk çevirme istemedim."
Bir tane yarım ekmeğin üzerine bir de pilavlı sucuğumu yediğimde hesabı ödeyip kalktık.
Yarım saatlik yolun ardından otele vardığımızda hepimiz odalarımıza dağılıp giyinmeye başladık.
"Ben çocuklarım büyüdü de havuza mı girecek!"
Mayolarının üzenlerine kıyafet ve kabanlarını giydirdim.
Bende giyindiğimde danışmaya inip bir salonu açtırdık.
Herkesin girdiği yerler bana temiz gelmiyordu anacım ne yapayım yani?
Bodrum kata inip bize verilen anahtarla salonu açtık. Karşımızda jakuzi gibi kocaman bir havuz, iki odaya bölünmüş yerlerde ise sauna ve hamam vardı.
"Üç iki bir bombalamaaaa!"
Bir anda akramızdan gelen ses ile döndüğümüzde her zaman olduğu gibi yan yana dizilmiş Ekin, Selim, Okan, Mustafa ve Kıray koşarak havuza atladılar.
Onların püskürttüğü su ile onlardan çok biz ıslanırken kenara doğru kaçtık.
"Biz mi havuza girdik siz mi? Ne bu hal be! Gel annecim."
Hepimiz çocuk havuzu gibi olan sığ kısma geçip bebelerimizi alarak içine oturduk.
"Çok sıcak burası."
Öykü kendini yellerken bir yandan da Öznur'u ıslatıyordu.
"Kusura bakma kanka kaplıca suyunu senin için sogutamadık."
"Sen bir daha okeye gelmezsin ha! Bir daha otururken benim için karıma pavyona gitti diye iftira atarsın ha!"
Erkekler hamama geçtiklerinden içeriden bir sürü gürültü geliyordu.
"Siz gene iyisiniz benim iç çamaşırlarımın hepsine kendi yüzünü yapıştırdı bu!"
"Öykü kurtar beni karıcım! Kocanı dövüyorlar!"
Hallerine deli gibi kahkaha atarken bu sefer çocukları onlara yollayıp biz kızlarla saunaya geçtik.
"Su dök de soğusun azıcık etraf."
Damla bir anda elindeki bir kova suyu taşların üzerine dökerken oda cehenneme döndü.
"Oraya ne kadar su dökersen o kadar içerisi ısınıyor akıllı!"
Adeta koşarak odadan çıktığımızda bu sefer istikametimiz biricik kocalarımız yüzünden masaj salonuydu.
"Gıdıklanıyorum ama."
Hepsi ayrı ayrı kıvranırken biz meyvelerimizi yiyerek hallerine deli gibi gülüyorduk.
Onları o ecnebi memleketten gelmiş manken gibi kızlarla baş başa bırakacağımızı düşünmediniz herhalde?
Ben balayında kocamın sırtına çıkmayan kalemle evli yazmış kadınım, bana kimse kıskançlıktan bahsetmesin.
"Taşım düştü benim."
"Yemin ederim fıtığım şu an itibariyle benimle vedalaştı."
Yarım saatin ardından masajları biterken giyinip odamıza doğru çıkmaya başladık.
"Ekin iyi misin sen hayatım?"
Ruhu çalınmış gibi davranan Ekin ağır vasıta gibi yavaşça bana döndü.
"Hayatta iyilik diye bir şey yoktur Başak. Nefes alıyorum ve sağlıklıyım daha ne?"
Kıray'a döndüm.
"Ulan biz görmeden masajda size bir şey mi koklattılar bu ne hal?"
Hepsi şarhoş gibiydi.
"Huzura erdik yenge ondandır."
Melisa Kıray'ın kolunu tutup odasına doğru çekiştirirdi.
"Elin karısı seni mıncıkladı diye mi huzura erdin sen? Nah sana bir daha masaj git o yapsın!"
Herkes kendi kocasına dönerken başımı kaldırdım.
"Ekin?"
"Karıcım?"
Yüzündeki garip ifade hemen sönerken yana döndü.
"Ben karımdan uzak duramam abicim, masajdı bitti gitti."
Gökay'ı kucağına alıp odamızın kapısına doğru ilerledi.
"Üç dakika gevşemek için huzurumdan olamam mal mıyım ben?"
Kendi kendine konuşarak odaya girdiğinde gülerek peşinden içeri girdim.
"Sen sen ol evlendiğinde karın ne derse onu yap oğlum, rahatlık istiyorsan babanı örnek al, en büyük hanımcı ol."
🌾
Söyle bir koca...fjfjjd
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Önce Aşk Sonra Aşk kitabıma da hepinizi bekliyorum. Profilimde 🌼💕
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
40.71k Okunma |
3.22k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |