17.Piyon"Demir" kitabıma bekliyoruuum 💙
✨✨✨
10 Yıl Sonra...
"Evet evet kurstaydı."
Önlüğümü düzeltip çorbayı karıştırmaya devam ederken evin kapısı açılmış ve aynı saniye fazlasıyla şiddetli bir şekilde kapanmıştı.
"Dur Damla arayacağım ben seni."
Telefonu kapatıp tezgaha bıraktım. Ayça koşarak merdivenleri çıkıyordu ve çantası, montu yerdeydi.
Benim başak burcu kızıma bir haller oluyordu tövbe estağfurullah!
"Ayça, annecim iyi misin?"
Merdivene doğru seslendiğimde ses gelmezken önlüğü çıkarıp kenara koyarak yukarı çıktım. Ayça'nın odasına geldiğimde kapıyı tıklatıp yavaşça açtım.
"Annecim?"
Yatağa kıvrılmış öylece yatıyordu. İçeri girip yavaşça kapıyı kapattım ve yanına adımladım.
"Kuzum ne oldu?"
Hızla bana döndü. Yüzünde sandığım aksine üzüntü yerine sinir vardı.
"Bir daha o Kerim denen çocukla görüşmeyeceğim anne! Adı niye Kerim olmuş ki onun? Öküz olsaymış öküz!"
Yanına oturdum. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama olayın Kerim ile ne tarz bir ilişkisi olduğunu çözemiyordum. Maşallah çocukluklarından beri Ayça, Kerim ve Nilgün'ün arasından su sızmazdı.
"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"
Başını iki yana salladı.
"Melisa teyzeme söyle anne bugün alış veriş merkezine getirmesin onu."
Üzerine gitmeden yataktan kalkıp odasından çıktım. Ergenlik dönemine girdiğinden ve bu üniversite sınavları gündemimize yerleştiğinden beri en ufak bir tartışmamızda kendini çok üzüyordu.
Hedefleri çok yüksekti ve bu ona istemsizce zarar veriyordu.
"Anne ben çok acıktım ya."
Merdivenlerden aşağıya inerken bir yandan da Ekin'i arıyordum.
"Baban gelsin yiyeceğiz oğlum."
Dile kolay kaç yıllar geçmişti aradan. Ayça on yedi yaşını doldurmak üzereydi, Gökay ise iki gün önce on üç yaşına basmıştı.
Bir de en ufağımız var, unutmadınız değil mi onu?
Aralarında en bilmişi bir diğer can yarım olan Duru'ydu. O da on yaşına girecekti. Henüz okuldaydı ve ev bu yüzden sessizdi. Ekin onu alıp öyle eve gelecekti.
Tekrardan mutfağa girip yemekleri karıştırıp altlarını kapattım. Bugün yemeklerimizi yedikten sonra hep beraber kahve içmeye gidecektik. Artık hayatımız boş bulduğumuz anda nereye gezmeye gitsem diye düşündürecek durumda değildi. Nereye gitsem yerine, nerede uyusam diye düşünür hale gelmiştik.
Salona gidip masayı kurduğumda evin kapısı açılmış ve eksik olan ses kendini belli ederek içeri girmişti.
"Uyanın ahali, ben geldim! Duru Sezer geldi! Gözünüz azıcık güzellik görsün. Güneş gözlüklerinizi takın parıltım kör etmesin sizi."
Ekin gülerek peşi sıra içeri girerken yanlarına doğru adımladım. Şimdi anladınız mı bahsettiğim şeyi?
"Hoş geldin annem."
Kollarını iki yana açıp sıkıca sarıldı. Bugün fotoğraf çekimiz olduğundan süsümüz püsümüz yerindeydi çok şükür.
"Ben abimle ablamı kaldırırım bir an önce yemek yiyelim, acayip acıktım ben."
Yanaklarına kocaman öpücükler kondurup kenara çekildiğimde bu sefer karşımda biten biricik kocamdı.
"Hayatım."
Kollarını bedenime dolarken başımı göğsüne yasladım.
"Unutmadın dimi hep beraber toplaşacağız bugün?"
Gülerek başını iki yana salladı.
"Sence Duru bana unutturur mu bunu?"
Başımı geriye çekip kahkaha attım.
"Anasının kızı, tabi ki unutturmaz."
Dudağıma minik bir öpücük kondurup ellerini belime sardı. Evliliğimiz on sekiz yılı doldurmuştu ama Ekin hala aynıydı. O zamanlar tam tahmin ettiğim gibi harika bir baba ve eşti.
Yani kısacası iyi ki almışım.
"Kerim'le Ayça kavga etmiş sanırım sinirliydi biraz. Sen bir baksana ona, bana anlatmadı."
"Gerek kalmadı validem çünkü küçük cadı hepimizi ipe dizip buraya getirtti."
Gökay, Ayça ve Duru sırayla aşağıya indiğinde direkt yemek masasına geçtik. Hepsine servislerini yaptığımda bende yerime geçtim.
"Bugün Hakan bana çiçek verdi anne biliyor musun?"
Her ne kadar Duru bana doğru konuşsa da soruyla en çok ilgilenen kişi Ekin'di.
"Allah Allah. Neden benim kızıma çiçek verdi acaba?"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken yemeğimden bir çatal daha aldım. Duru halinden o kadar memnundu ki babasını delirtmek onun hobilerinin arasındaydı.
"Normalde kabul etmezdim ama Tuna'yı kıskandırmak için aldım. Malum erkekler bazı şeyleri kaybetmeden anlamıyor."
Daha fazla dayanamayıp gülerken Ayça'da benim gibi izliyordu ikisini. Bir diğer sinirli üyemizde Gökay'dı.
Ayça ve Duru ne kadar bana çektiyse, Gökay bir o kadar babasına çekmişti.
"Yarın bir göster bakalım kimmiş bu Tuna. Bir konuşalım anlaşalım."
"Ekin, saçmala istersen hayatım."
Gayet ciddi bir şekilde başını salladı.
"Ne var yani, bizim kızımız değil mi? Tabi ki de hayatındaki sümükleri silip atmak benim hakkım."
Duru kocaman açtığı gözleriyle bana döndü.
"Anne babama bir şey söyle, damadına, benim kocama sümük demesin!"
"Tövbe tövbe."
Bol kahkaha ve kıskançlık dolu bir yemekten sonra ayaklanıp hepimiz hazırlanmaya başladık. Direk orada buluşacaktık. Odama çıkıp beyaz taytımı ve büstiyerimi giyip montumu üzerime attım.
Ekin'de hazır olduğunda arabaya binip istikametimize doğru ilerlemeye başladık. Her ne kadar Melisa ve Öykü bütün çocukları bir araya getirmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmese de ben katlanılacak seviyede ses çıkaracaklarına inanmak istiyordum.
Merkez yakın olduğundan on dakikalık bir yolculuğun ardından varmıştık. Arabadan inip sözleştiğimiz kahveciye ulaştığımızda Melisa ve Kıray çoktan gelmiş oturuyorlardı.
"Başak teyzeee!"
Melisa'nın küçük oğlu Ulaş koşar adımlarla yanımıza geldiğinde sıkıca sarıldım. En sevdiği teyzesinin ben olduğumu söylediği günden beri aramızdan su sızmıyordu.
Kerim ve Ayça'nın arasındaki gerginllik fazlasıyla belliyken içeriye giren Damla, Öykü, Hümeyra ve kocaları hepimizin odağını o tarafa çevirmişti.
"Umarım bize yerleri vardır. Şaka gibi ama kabile gibi on sekiz kişi geziyoruz."
Gülerek kızlara kocaman sarıldım. Resmen iki haftadır telefon harici görüşememiştik.
"Biz siparişleri almaya gidiyorum sizde oturun."
Kocalarımız ayaklanıp kasaya doğru giderken bizde masalarımıza geçtik. Melisa harici hepimiz fazlasıyla sakindik.
"Kerim bugün eve yüzü kıpkırmızı geldi. Ne oldu diyorum olması gereken oldu anne diyor. Valla kafayı sıyıracağım artık."
Başımı sallayıp arkama yaslandım.
"Ayça da bugün bir garip, Kerim'e sinirlenmiş ama ne olduğunu anlatmıyor."
"Biz bunları zevkle yaptıki zevkle büyüteceğiz sandım ben. Hepsi ergen oldu başımıza."
Allah'tan Gökay sakin bir çocuktu da beni yormuyor, aksine yardımcı oluyordu.
"Kahveler geldi."
Ekin benim ve Ayça'nın kahvesini verdiğinde Duru ve Gökay'ın çikolatalı sütlerini önlerine bırakıp yanıma oturdu.
"Afiyet olsun güzelim."
"Sağ ol bir tanem."
Onlu grubumuz oluştuğunda Damla gülerek ortaya atıldı.
"Başak, hani annemlerin apartmanında bir yan komşu vardı hatırlıyor musun? Sana sarkmıştı bir kaç kere."
Ekin oturduğu yerden doğrulurken başımı salladım.
"Eeee, ne olmuş ona?"
"Evlenmiş sonunda, valla mahallede evde kaldı diye dedikodusu bile çıkmıştı."
Ekin hala aynı Ekin olduğundan bu durumda da onu kıskanabileceğini söylemeden geçiyorum.
"Boş verin o çıplak kalleşi, nasıl geçiyor hayat? Var mı bir haber?"
Kıray başını iki yana salladı.
"İş işte, bir yerden sonra rutine bağlıyor hayat. Kerim ve Ulaş ile ilgilenmekten pek fırsat da kalmıyor."
Melisa ona doğru döndü.
"Pardon neye fırsat kalmıyor?"
Kıray adeta hazır ola geçerken kıkırdadım.
"Hiçbir şeye aşkım, gezmeye falan yani."
Karşınızda en büyük hanımcı Kıray Çelik. Kuzenim diye söylemiyorum Ekin'i bile geçmişti bu konuda.
"Yeter artık öküzlüğün Kerim, bir git artık."
Ayça'nın sesiyle başım o tarafa döndüğümde Kerim, Ayça ve tanımadığım bir çocuk konuşuyorlardı.
"Kız kardeşimsin kızım sen benim! Kim karışacak başka sana!"
Ayaklanacakken Ekin elimi kendisi kalktı.
"Hayırdır çocuklar?"
Ekin ikisinin arasında durdu.
"Bu çocuk Ayça'ya atar gider yapıyor Ekin dayı."
"Sus Kerim!"
Ayça çocuğu savunurken Ekin durmuş onu izliyordu. Sanırım Ayça'nın yanıma gelip gelip anlatamadığı çocuk buydu.
"Bir sakin olun önce, Kerim sende bir dur oğlum. Bir şey dedi mi kızım sana bu çocuk?"
Ekin Ayça'ya döndüğünde, başını iki yana salladı.
"Hayır baba, sınıf arkadaşım kendisi."
Duru gülerek yanımıza geldiğinde Ekin'in yerine oturup bize doğru döndü.
"Aynı zamanda babamın ikinci damadı."
Ekin anlamadığım şekilde bir şeyler derken Ayça ve Kerim yanımıza geldi.
"Valla umarım Ekin dayım çocuğu laflarıyla döver."
"Benim babam senin gibi öküz mü? Yapmaz öyle bir şey."
Bir kaç saniye sonra Ekin yanımıza geldiğinde yüzünde garip bir ifade vardı. Asla konuyu açmazken yerine oturup başını omzuma yasladı.
"Benim kızım aşık olacak kadar büyümüş Başak."
İstemsizce gülümsediğimde gözlerini kapattı.
"Çocuk geçti karşıma seviyorum diyor, işin kötüsü kızamıyorum da, aynısını bende yaptım."
Elimi yanağına koydum. Zaten kendi de bana zamanında açık ara yürüdüğünden kolay kolay bu konu hakkında sinirlenmiyordu. Sadece kıskanıyordu o kadar.
"Ben seni ne zaman öpmüştüm? O daha öpmemiştir dimi kızımı?"
Kahkaham daha da büyürken gözlerimin önüne gelen geçmiş ile istemsizce iç çektim.
Evet bizde aşık olmuştuk, evlenmiştik. Şimdiki halimize gelmek için ne badireler atlatıp ne fedakarlıklar yapmıştık.
Ama şu an her şeye rağmen çok mutluyduk. Çocuklarım yanımdaydı, kocam yanımdaydı... Seneler geçse de, büyüyen tek şey çocuklarımızdı. Biz hep aynı kalmış, o soda mesajıyla konuşmaya başlayan Ekin ve Başak olarak devam etmiştik.
Şimdi de anne baba olarak devam ediyorduk yolumuza. Ama hala en sevdiğim şey sodaydı ve hala Ekin ara sıra bizim için kurban kesiyordu.
Yani kısacası yıllar bazı şeyleri almak yerine vermişti bize. Umarım hepinize de aynı şekilde cömert davranır, gözünüzden akan yaşın tek sebebinin mutluluk olmasını, en kötü gününüzün şen şakrak geçmesini sağlardı...
Bizden bu kadar, buraya kadar gelip hikayemizi okuduğunuz için teşekkürler. Umarım yüzünüzde bir tebessüm kalbinizde sıcak bir köşe sağlamışızdır. Kendinize çok iyi bakın, yazar size iletmemi söyledi kapısı size her daim açıkmış. Beni zamanında çok dinledi, çok mutlu etti. Eh bir nevi Ekin'i karşıma o çıkardı. Eminim size de diğer kitaplarıyla, konuşmalarıyla aynı etkiyi bırakır.
Hoşça kalın, bizi hiç unutmayın.
🌾
Ve bir devrin sonuna geldik. Başak bana söylenecek bir şey bırakmadı ama umarım gönlünüzden geçen yaşadıklarınız olur.
Son kez soruyorum, bölümü beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Kocaman öpücükler, kendinize çok iyi bakın. Hoşça kalııııın 🥲💕
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
40.72k Okunma |
3.22k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |