Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻
17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸
💗💗💗
Başımdan önce belime ince ince vuran ağrıların eşliğinde sağıma doğru döndüğümde o tanıdık koku bana dünyanın en güvenli yerinde olduğumu adeta haykırmaya başlamıştı.
Günümüz ayıyordu, nihayet beraber.
Belimi okşayan elleri sırtıma uzanırken nefesi yüzümdeydi. Varlığında bedenimin her yerinde hissetmek tarif edilmez bir şeydi.
“Papatya gibisin beyaz ve ince.”
Boynunda dolanmaya başlayan o tatlı hissiyat yanaklarıma taşındı.
“İsmin dudaklarımı yakıyor, neden?”
Bu defa dudaklarıma yönelen dudakları uzun süre oyalandığı yerden ayrılmak istemez gibi aralıkla öpmeye devam etti.
İç çekişi duyulurken gülmemek için yanaklarımın içini ısırmaya başladım.
“Nedir bu çektiğim senin elinden…”
Sırtımdaki elini belimden karnıma uzattı ve beni hızla üzerine çıkardı.
İşte hayat tam olarak burada, bu anda durmalıydı .
“Yalvararım sana gel üzme beni.”
Boynumu ele geçirmişti. Bu öpmek değildi, hayır bu sadece öpmek olamazdı. Dokunuşu hipnoz olmam için özellikle ayarlanmış gibiydi.
“İnan bana çok ama çok seviyorum sizi.”
Karnımın iki tarafından sıkı sıkıya sardığı kollarından aniden güç alıp beni tıpkı saatler önce olduğu gibi yatakla kendisinin arasına sıkıştırdı. Bu defa bebeğimizi okşayan elleri çıplak tenimde farklı şekillerde algılanıyordu.
Anne biraz babanı özlemiş bir tanem, sen duyma bunları olur mu?
“Gel kollarıma artık bekliyorum.”
Bu defa dudağına yapışan bendim. Gözlerim konuşuyordu, o kollarda her daim var olacağımı ve asla şikayet edemeyeceğimi bağırıyordu.
“Papatyam…”
Boynuma gömdüğü yüzünü derin bir nefes alarak tekrardan yüzümle aynı hizaya getirdi.
“Seni özlüyorum.”
Sakallarında gezinen parmaklarımı teker teker öperken ben karnıma değen çıplak karnı ile yitmeye uğraşan aklımı toplamaya çalışıyordum. Eğer biraz daha bu şekilde durursak bu yataktan bir daha çıkamayacaktık.
“Sizi ama en çok seni, çok seviyorum.”
Yüzüme yerleşen hınzırlıkla iki yana açtığım bacaklarımla ettiğim davetime anında icabet eden erkekliği oyalanırken dişlerimi dudaklarımın arasına aldım.
Sevişmek hamileyken daha mı güzeldi yoksa ben bu kadar özgür oluşumuza mı doyamıyordum?
Bahsettiği çığlıklar odanın her duvarında dolanıyordu. Elleri ezbere bildiği her milimimle tek tek ilgileniyor ve beni cennete ulaştırıyordu. Girişleri can açıtıydı ama asıl aklımı yitirten çıkışları olmadan daha da derinlere indiği anlardı.
Neredeydim?
Burası dünya olamazdı.
“Sen benim aklımı böyle başımdan alıyorsun ya…” bir ritim, bir nefes, bir inleyiş.
“Böyle kıvrımlarında yaşatıyorsun ya bana bu hayatı...” Bir yaş, bir haykırış, bir buzullardan ateşe düşüş.
“Sesinle, nefesinle, uyumunla delirtiyorsun ya beni böylesine..” bir dokunuş, bir patlama ve bir el. Yatağın başlığına uzanıp beni o yatakta uçuran bir beden.
Kocam.
“Ömür boyu şurada var olmak geziniyor damarlarımda.”
“Sadece damarlarında mı?”
Ritminin sonu yoktu, bu ritim değil canıma okuyuşuydu. Kalbimi, bedenimi, bütün zevklerimi kendine bağlayışıydı.
Bir o lazımdı bana, bir o dokunmalıydı bana.
Bir o böyle yaşatmalıydı benii yatağımızda.
“Çıkar diyen mi var? Yatak bizim değil mi kocacım? Evimizde ne yaptığımız…” bedenimi tekrardan bedenine sürttüm. “Ne yapmadığımız kimi ilgilendiriyor?”
Gözleri koyulaşıyordu.
Kıkırdarken bir yandan da dudağına uzanıyordum. Öpmüyordum, ufak ısırıklar, gözlerini kapatıp iç çekişler yaratan titremeler, zaafı olan temaslar…
“Bizi.”
Sonlara doğru yaklaşıyordu, sonlarında geziyordu. Bense daha yeni başlıyordum.
“Sadece bizi.”
**
Sanırım son yirmi yılımın en güzel kahvaltını tam olarak şu an yaşıyordum. Kahvaltı masasına kocamın kucağından transfer olup, sevdiğim her şeyin a dan z ye masayı kapladığı, dahası yine kocamın kucağında sanki karnımda bebeğimiz yokmuşçasına, kocamın bebeği gibi ettiğim kahvaltı bu zamana kadar yaptığım bütün kahvaltılara açık ara fena fark atardı.
“Ben fena doydum. Ayrıca bizi böyle şımartan senin büyük aleyhine haberin olsun. Alışırsak bırakmayız.”
Tamam bebeğim değil, ben bırakmazdım.
“Siz isteyin…”dudaklara doğru atılan kuvvetli bir öpücük silahı. “Ben hep sizi kucağımda taşır….” Boynu hedef alan büyük bir darbe. “Kucağımda beslerim sizi.” Birkaç küçük hareketlenme.
Başımı sallayıp portakal suyumu içmeye devam ettim.
Bu akşam tatil için, pardon balayımız için uçuyorduk. Her şeyde olduğu gibi bu da bana sürprizken valimizi toplamak şu an dünyanın en güzel şeyi gibi geliyordu.
Siz de ilk evlendiğinizde böyle hafifen mal oluyor muydunuz bilmiyorum ama ben şu an bütün kıyafetlerimi tek tek deneyip kocama bir podyum yürüyüşü yapmak istiyordum.
Hele de kocamın kucağından kalkabilirsem alış veriş merkezine gidip alacağım şeylerle asıl sürprizi ona ben yapacakken, vereceği tepkileri her şeyden çok merak ediyordum.
Ne yapayım canım, kocamcı olmayı bana kocam öğretti. Gördünüz mü onun gibi bir hanımcısını siz?
“Uçağımız kaçta kocacım?”
Yüzünde zaten kocaman bir sırıtıp yokmuşçasına daha da gülerek duvardaki saate baktı.
“ Yola çıkmamız için beş saatimiz var bir tanem, niye ki?”
Ellerimi çırpıp büyük bir hevesle ayaklandım. Niyet ettim onsuz bir şekilde bu evden çıkmaya.
“Nereye?”
Ellerimi belime yerleştirip hesap yaparcasına parmaklarımı saymaya başladım.
“Şimdi benim düğünüm sürprizdi, gelinliğim, takılarım. Bu nedenle kocam bey sürpriz hakkı an itibariyle bana geçiyor. O yüzden gidip almam gerken şeyler var.”
Üzerini temizleyip o da ayaklandı.
“Tamam karıcım, tamam bir tanem. Gidelim ben dışarıda beklerim.”
Yavaşça yanına yaklaştım.
“Eşim.”
Elini tutup avucunu açtım ve kendisine doğru çevirdim.
“Al bunu yala yala dur tamam mı? Ben gidiyorum 2-3 saate gelmiş olurum.”
Kahkaha atarak kaşları havalandığında koşarak merdivenleri tırmanmaya başladım.
“Bana bak ben duş alacağım, uzak dur benden! Göz önünde olma valla maiyetim kayıyor sonra!”
Asla beni dinlemezken adım sesleri hemen arkamdaydı.
“Biraz da banyoda seveyim karımı, sonra gider o istediği yere.”
🖱️🖱️🖱️
Elimdeki dört poşet bilin bakalım neyle doluydu?
Tabi ki de gecelik….
Bulduğum farklı tarzlar, renkler hatta kumaşlar ile kredi kartımı patlatırken bir yandan da birkaç gece elbisesi ve havuza girebilme ihtimalimize karşı bikinilerimi de ihmal etmeden alışverişimi tamamladım.
Kocacım tıpkı dediği gibi alışveriş merkezinin kapısında beni beklerken ben aldığım her geceliği sanki ev alışverişi yapmışım gibi farklı torbalara koyup hedef şaşırtma işini de halletmiş oldum.
O gecelikleri önce üzerimde görecekti!
Otoparka inip beni bekleyen kocama doğru yavaş adımlar atarken bir yandan da beni fark etmesini bekliyordum. Arabaya yaslanmış elindeki telefonu kurcalıyordu ve etrafı ile iletişimi sıfırlanmıştı.
Arabayı park ettiği koridora girdiği gibi bakışları beni bulurken kocaman bir gülümseme ile ellerimi kaldırdım.
“Ben tamamııım.”
Bana doğru kuvvetli adımlarla gelip elimdeki poşetleri aldı ve dudağıma uzun bir öpücük kondurdu.
“Bende şimdi tamamım.”
Bagaja bıraktığı poşetleri karıştırmasına müsaade etmeden kapatıp arabaya bindim. Rotamız evdi, valizlerimizin süprizim hariç kalan kısmını hallettiğimizden sadece elimdekileri o valize atıp evden çıkmamız kalmıştı.
“Nereye gideceğimizi ne zaman söyleyeceksin?”
Omzunu silkti.
“Sürprizini söylersen, söylerim.”
“Avucunu yala demiştim.”
Ahlaksız bakışları arabayı çalıştırıp beni bulduğunda gözlerimi karnıma çevirdim.
Annecim biz biraz garip bir çiftiz, sen orada normal kalmaya bak olur mu?
“Ben başka şeylerle haşır neşir olmayı tercih ederim.”
“Sapık.”
Çarpılacağım en sonunda.
“Ne demek karıcım, ömür boyu görevim.”
🖱️🖱️🖱️
BU ÇOCUKLAR BU ARA AZITTILAR Mİ NE?
NASILSINIZ AŞKOLAR, NASIL GIDIYOR HAYAT?
Özlediniz mi beniiii?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı, beni takip etmeyi unutmayıııın. 💗
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
27.92k Okunma |
2.53k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |