48. Bölüm

48. Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

YENİ KİTABIM "MUM IŞIĞI KÜLLERİ" NE DE HEPİNİZİ BEKLİYORUM 🩵

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻

17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸
💗💗💗

“Ben havuza giricem Doğan. Sen geleceksen gelirsin artık.”

Planımı başlattım arkadaşlar hazır mısınız?

Tatil için kocaman bir evi tutan akıllı kocam, havanın soğuk olmasından dolayı ayağımı dışarıya uzatsam akıl sağlığını kaybetmiş gibi davranıyordu. Ama soğuktan şikayetçi olan kocam bizi nereye getirmişti sizce?

RUSYA!

Nasıl yaptığını mesleği ile cevaplayarak bana pek bir söz hakkı sunmasa da olabilecek her tehlikeye potansiyel katilimmiş gibi bakmaya devam ediyordu. Nedenininse tatilden döndüğümüz gün kontrole gideceğimizden o herhangi bir sıkıntı olursa vicdan azabından öleceğini söyleyip duruyordu.

Peki ben durur muyum?

ASLA.

“Sevgilim!”

Tahmin ettiğim gibi içeriden bir anda yükselen koşma sesleri ile muhtemelen üzerinin kapalı olduğunu fark etmediği havuzun başına geçtim. Üzerimde yeni aldığım bikini takımım ve bu sayede ortaya çıkan büyümüş karnım ile kocamı bekliyordum.

Öyle böyle bizim topalak üç ayı devirmişti.

“Karıcım Allah aşkına içeri girebilir misin? Buranın soğuğu bizim oralara benzemez zatürre olursun!”

Bu pimpirikliği de iki gün önce başlamıştı. Ben ona aldığım sürprizleri deneyip onu kudurtmuş ve emelime ulaşmıştım. E tabi ki bundan sonra olan olmuş ve biz yatak odamıza çıkmıştık.

Ve Allah kahretmesin ki ben o an yanlışlıkla üşüdüğümü belli edecek bir şekilde titreyip yorganı üzerimize çektiğimde kocamda şalterler kopmuştu.

Adam işi pişirdiğimiz zamanda bile gidip klimanın ayarını sonuna kadar açarak evin havalandırmasını dahi kapatıyordu.

Utanmasa kıyafetlerimi çıkarmayacaktı o kadar.

Salondan çıkıp beni gördüğü gibi elinde nereden aldığını bilmediğim babaanne yorganı ile yanıma doğru koşmaya başladı.Yüzündeki o tatlı korku o kadar komikti ki yemin ederim saatlerce bakıp haline gülebilirdim.

Ne yapayım ama? Balayım diye geldiğimiz yerde oturup da beni saat başı yemesini çekemezdim. Azıcık eğlence gerekiyordu bana, o aksiyon damarım atıyorken olduğum yerde durmak eziyetten halliceydi.

“Bir de bikini ile duruyorsun sevgilim! Donacaksın o halde!”

Yanıma yaklaştığı gibi sıcak havuza atlayıp kahkaha atmaya başladım. O kadar güzeldi ki!

Ayıca ben o kadar salak ve gaddar değildim ama kocam çok saftı.

“Kafayı yiyeceğim şimdi!”

Hala bırakmadığı yorganla beraber yanıma indiğinde yüzü bir anda bana döndü.

“E bu havuz sıcak.”

Alay eder gibi başımı sallayıp yukarıyı işaret ettim.

“Ve havuzun üstü kapalı. Üşütmüyor.”

Kaşları daha da çatılsa da hala elindeki o battaniyeyi bırakmıyordu.

“Aşkım bak ne güzel aksiyon, macera, korku bir arada. Ama bu arada unutmadan, havuzda maksimum on dakika geçirebiliriz çünkü Disneyland’e gidiyoruz. Nedeni yok, bebeğimiz istedi, o kadar.”

**

“Buna da binelim, buna da buna da!”

Aklımı kaybedecek gibiydim. Sanki ilk defa böyle bir yere geliyormuş gibi hissetmem yetmiyormuş gibi bir de etrafta gördüğüm tatlı tezgahları beni adeta büyülüyordu.

“Sen ne ona binemezsin, çok tehlikeli.”

Hız treninin önünde duruyorduk. Tabi ki benim binmem fazlasıyla riskliydi ama resmen içimde kalmıştı.

Ama bir dakika.

“Sen bin o zaman.”

Yüzü bir anda bana doğru döndü. Allah’ım ısıracağım herkesin ortasında yardım et!

“Komik misin sen aşkım? Hadi atlı karıncaya doğru gidelim.”

Kolumu saran kolunu çekip, bir daha da tutamasın diye kollarımı birbirine doladım. Sonuçta biz birdik. Her an bunu söylüyorsak ve o ben ayrımı yoksa onun binmesi benim de binmem ve hissettiği her şeyi hissetmem demekti.

Yaşasın!

“Sen bineceksin ben hissedicem, madem ki biz biriz ayrı gayrı yok. Bekleme de sıraya gir kocacım.”

“Aşkım ama…”

“Çocuğumuz istiyor.”

Elini yüzüne kapattı. Mutluluktan yerimde tepinmek istesem de bunu evime saklayıp kocamın montunun önünü ilikledim. Ateşli tarzanım havaya da inat gittiğinden bana yığdığı bütün yorganları kendisinden almış gibi bir mont bir bereyle duruyordu.

Öyle olur muydu hiç? E o hasta olursa biz işimizi pişiremezdik.

Hızla başımı iki yana salladım.

Düşüncesi bile berbattı. Asıl bu ihtimalde ikimizde köpek gibi hasta olurduk.

El mahkum yavaş adımlarla sıraya dahil olan kocamın bakışları dakika başı bendeydi. Bense ona ümit ve motivasyon olması yardımıyla gecelik bakarken çektiğim fotoğraflardan birkaç tanesini atıp telefonunu açmasını işaret ettim.

Mesajları açtığı an telefonu göğsüne yapıştırıp onu görebilecek birinin varlığıyla sağa sola bakınmaya başladı. E tabi, Doğan da bana böyle bir fotoğraf yollasa, bende o fotoğrafı kimsenin görmeyeceği an açmayı tercih ederdim.

Kısa bir mesaj yazıp telefonu cebine geri koyduğunda sıra ona gelmişti. Motivasyonuna uzaktan bir öpücük ekleyip telefonumu aldığımda kemeri takılmış diğer kişilerin yerine geçmesi bekleniyordu.

Gönderen: Kocam Bey 🥵

“Sen eve gidince göreceksin karıcım.”

“Üşüteceğim seni.”

“Yakarak.”

🖱️🖱️🖱️

“Ay çok güzeldi dimi? Hız treni gibi değil kaydırağa binmek gibidir eminim. Baksana millet kahkaha atarak iniyor!”

Tabi bu kahkaha tufanına kocam dahil değildi ve mahkeme duvarı gibi suratla yanıma gelmişti. Üstü başı dağılmıştı ve yüzü buz gibi olmuştu.

Ay kıyamam.

“Korkudan sinir krizi geçirdiler yukarıda sevgilim,, ondan gülüyorlar.”

Yanaklarını sıkıp dudağına minik bir ödül kondurarak koluna girdiğimde bu defa alay ederek bana dönen oydu.

“Hissedebildin mi bakalım, nasılmış göz treni?”

Elimi tutup da cebine soktuğu sırada parmak uçlarıma çıksam da yetişemediğim kulağına uzanıp fısıldadım.

“Dün gece nasıl hissettiysem yine aynı şekilde kalbim gümdür gümbürdü.”

Gülmeye başladı.

Komik miydi şimdi bu?

“Hız treni mi yaratıyorum ben yani?”

Cıklamaya başladım. Ona sadece bir hız treni demek hakaret sayılırdı. Ve kocasına hareket eden bir kadın olmak asla benlik bir durum değildi.

“Sana sadece hız treni diyemem kocacım, sen fırtına estirirken şimşekler çaktırıyorsun. Depreminde sallarken alevinde kavuruyorsun sen. Dünya duruyor bir sen devam ediyorsun, bir sen taşıyorsun ve bir sen bedenimi etkin altına alıyorsun.”

Yüzüne yerleşen muzip ifade ile birbirine sarılan ellerimizi omzumdan geçirip kalbimin önünde tutmaya devam etti.

“Sense benim suyumsun, ateşimsin, dünyamsın. Okyanusa aşık edensin sen. Fırtınam için rüzgarımsın, şimşek diyorsun ya, onun ışığısın sen. Alevimin minik cürmü de sensin koru da. Dünyamsın sen, içinde beni de bebeğimizi de yaşattığın, anlam verdiğin dünyamızsın.”

Gözlerim doluyordu. Cümlesindeki aşktan, sevgiden, şehvetten… onunla alakalı olan, bizimle alakalı olan her şeyde gözlerim doluyordu. Söz verdiği gibi bunlar hep mutluluk damlasıydı ve adım gibi eminim bundan sonra da böyle olacaktı.

“Bana dünyana sarıl deseler benim kollarım içinde bir tek sen olursun bir tanem. Sadece sen.”

🖱️🖱️🖱️

bunlar cozuttu eyvah djdkdjd

nasılsınız aşklarım, nasıl gidiyor hayat?

beğendiniz mi bölümü?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum yarın görüşürüz 🩵

 

Bölüm : 14.12.2024 15:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...