Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@yazarzeeyzey

Yeni yayınlamaya başladığım "Gönderiliyor;Hanımeli" kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🪷💫

Oy ve yorumlar sizde 🫶🏻

🖱️🖱️🖱️

Dizlerimi kendime çekip sırtımı deri başlığa yasladım. Hapis gibiydim. Hatta gibiden fazla, öyleydim.

Kendimi ait hissettiğim beden benim değilken, hissetmediğim beden bir o kadar benimdi. Fakat bunu hissedemiyordum. Kim bir anda yirmi üç yıl sonra ortaya çıkan kişinin babası olduğunu kendine inandırabilirdi ki?

Rümeysa laboranttı. Bir tek ona güvenebileceğimden beş gün önce yanına gidip ikimizde örnek vermiştik. Ve doğruydu, o adam benim babamdı.

"Müsait misiniz Aslım hanım?"

Kapının ardından gelen Gülçin'in sesine mırıltıyla cevap verip yumduğum gözlerimi araladım.

"Efendim bu sizin, odanızda kalması gerekiyormuş."

Elime bıraktığı siyah ekran ile içim sızlarken hızla ona döndüm.

"Bu ne Gülçin?"

"Korumanız olan Dağhan bey gönderdi bunu, odadaki sıcaklık farkından veya ses fazlalığından başka biri olduğunu anlayacak bir kamera bu. Herhangi bir şekilde odaya sizden hariç tehlikeli biri girdiğinde uyarı sağlaması için."

Başımı sallayıp yatağa geri bıraktığımda ayaklanıp yatağımın tam karşısındaki masanın üzerine koydu. Onun, kendisini görmem için yaptığı kameraya çok benziyordu.

Gülçin odadan çıkacakken bir anda döndü.

"Bu arada içeriyi bazı zaman aralıklarında keskin nişancı izliyor, herhangi bir giyinme işlemini banyoda yapmanızı söyledi Yavuz bey."

Herhangi bir tepki vermeyip ne yapmam gerektiğine karar vermek için düşüncelerime devam ettim. Evime gidemiyordum, öldürülme tehlikem vardı.

Bir Allah'ın kulu da bana çıkıp şu an yaşıyor musun diye sormuyordu.

Saat yemek saatine yaklaştığından başımı yastığa koyup kendimi uyumaya zorladım. Yüzünü görmek bile istemezken bir de onunla yemek yemek eziyet gibiydi.

"Kızım?"

Daha da sıkı yumduğum gözlerimle bedenimi asla hareket etmemesi için olabildiğince kastım. Eli saçıma uzansa da saniyesinde geri çekti.

"Aslım uyumadığını biliyorum."

Hala bir tepki vermezken tekrardan konuştu.

"Gerçekten uyuduğunda kendi kendine mırıldanıyorsun, sağ elin titriyor. Ve sol gözün hafifçe açılıyor kızım."

Yavaşça gözlerimi açıp karşımdaki bedenine baktım.

"Kim söyledi sana bunları? Yanıma soktuğun hangi adamın izledi beni?"

Sertçe yutkunup başını iki yana salladı.

"Sen uyuyunca hala yanımda olduğuna inanmadığımdan başında bekliyorum geceleri. Birinin, birinin seni yine ellerimden almasından korkuyorum. Oradan biliyorum."

Ne demek gerektiğini zaten bilmediğim gibi bir de buna eklenen o göğsümün sol tarafında kalan ağrı kendimden de nefret etmeme sebep oluyordu.

Ben ona ters bir cevap verdiğimde bu kadar canım yanarken o yıllardır ben geceleri baba diye ağladığımda Allah bilir kimlerle ne eğlenceler peşindeydi.

"Odam diyemem, burası senin evin. Ama bulunduğum bu süre zarfı boyunca sakın bir daha böyle saçmalıklar yapmaya kalkma."

Bir kaç saniye öylece bakıp başını salladı. Oturduğu koltuktan kalktığında bende tekrardan yorganı örtmüştüm.

Git gide hiddetlenen ağlamam, hayatımdaki bir tane insanın bile beni koşulsuz sevgisine maruz bırakmamasının verdiği o iğrenç hissiyat ile zihnim uyuşmaya başlamıştı. Acı çekmediğim tek an bana geri geldiğinden olabildiğince uzun bir uykuya daldım.

🖱🖱🖱

Saat sekizdi. Kahvaltısına henüz daha bir saat vardı. Parmak ucunda yürüyerek odanın kapısına ulaştığımda yine aynı sessizlikle kulbunu aşağıya çektim.

Kapıyı açtığım gibi bakışlarım duvara yaslı olarak uyuyakalmış bedenini bulurken durdum.

Burada uyumuştu.

Çok isterdim. Vicdanımın öfkemi yenmesini ve ona kocaman sarılmak çok isterdim.

Gözlerimi kapattım. Bu her şeyden önce o altı yaşındaki Hira'ya ihanet olurdu. O yetimhane köşelerinde soğuktan titreyen Aslım'a ihanet olurdu. Ve ben onlara böylesine bir ihanet edemezdim.

Başımı çevirip adımlarımı mutfağa çevirdim. Minik bir ekmek arası ile meyve suyunu hazırlayıp tepsiye yerleştirdim.

"Merhaba Aslım hanım."

Tanıdık olmayan ses ile olduğum yerde dururken yavaşça arkama döndüm.

"Ben Dağhan."

Aklım bana oyun oynuyordu ya da ben delirmiştim. Bu ikisinden başka seçenek yoktu. Yoksa ben karşımda duran adamın Doğan'a olan benzerliğini başka bir şekilde kendime anlatamazdım.

"M-merhaba."

Yanından geçmek için kenara çekildim.

"Biliyorsunuzdur, korumanız benim. İstediğiniz bir şey olursa ben hep buradayım."

Başımı sallayıp daha fazla kafayı yemeden yukarıya geri çıktım. Hala bıraktığım şekilde yerde uyuyordu.

Odaya geri girdiğimde yatağımda bir telefon ve bir not vardı. Tepsiyi masaya bırakıp telefonu elime aldım.

Kayıtlı sadece iki numara vardı. Biri o, biri Dağhan bey.

Geri yatağa bırakacağım sırada bildirim gelirken istemsizce durdum. Tuş ekranını kaldırdığımda karşıma çıkan Tanıdık numara kalbimi sabahkinden çok daha fazla acıtmıştı.

0537**: Hira, beni bir kere dinle. Ne olur uykularımı geri ver artık.

🖱🖱🖱

Heheheheh he tabi he.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🖱💕

 

Loading...
0%