Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. Bölüm

@yazarzeeyzey

Yeni yayınlamaya başladığım "Gönderiliyor;Hanımeli" kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🪷💫

Oy ve yorumlar sizde 🫶🏻
🖱️🖱️🖱️

Babam başını gayet sakin bir şekilde sallarken ben hala öylece Doğan'a bakıyordum. Evlenmek...yaşadığımız onca şeyden sonra bana bir o kadar uzak bir kavram haline gelmişti.

"Madem yeni bir sayfa açıyoruz evlat, madem yanlışlar geçmişte kalıyor, o zaman doğruları bugüne taşıyalım."

"Nasıl yani?"

Koltukta öylece duran eli fazlasıyla titriyordu.

"Bunca yıldır babanın ve erkek kardeşinin intikamı için düşmandın bana, gel beraber şu zincirlerimden kurtaralım beni beraber savaşalım. Sen ailenin, ben kızımın intikamını alayım."

İnanmak istemez gibi kaşları havalandı.

"Kardeşinizden?"

Derin bir iç çekip başını salladı. Boştaki elleri tekrardan ellerimi bulurken bakışlarındaki özlem buram buram hissediliyordu.

"Ben yıllardır sustum, kızım için sustum, annem yüzünden sustum."

Bakışlarını bana taşıdı.

"Şimdi ise kızım burada ve ben artık bir korkak gibi kenarda kalmak istemiyorum. Birlik olalım, madem kızımı yılladır düşman belliğin adamı tek celsede baba gözüyle bakacak kadar çok seviyorsun, o zaman izin ver baban olarak babanın intikamını almana yardım edeyim."

"Ben varım."

Dağhan kararlı adımlarla içeri girdiğinde babam ne olduğunu anlamak ister gibi bakıyordu.

"Babamın intikamını alacaksak, bende varım."

Babamın karşısına geçip elini uzattı. İlk öğrendiğim an gibi babam da şoka girmişti. Hadi ben bir kaç gündür görüyordum ama Dağhan onun yıllardır en sadık çalışanıydı.

"Dağhan Kılınç, Doğan Kılınç'ın babasına süikast kurulduğunda o arabada öldüğü zannedilen kardeşi."

🖱🖱🖱

Doğan: Acaba babanla anlaşırken seni yanımda isteme maddesinde daha mı ısrarcı olsaydım.

Doğan: Dünden beri seninle uyuma hayali kurarken boş yatakta öylece kalmak canımı sıkıyor.

Doğan: Ekranda hiçbir şey göstermiyor birileri yüzünden....

Siz: Sen benim üzümlü kekiiiim.

Siz: Ben sensiz nereye gideyiiiiim?

Doğan: Ne?

Siz: Sana nefesinden daha yakınım

Siz: Hep peşinde bu anne yüreğim.

Doğan: Yavrum iyi misin sen?

Siz: Öküz müsün Doğan?

Siz: Sana şarkı söylüyorum burada.

Doğan: Senin bana karşı anne yüreğin olması gerektiğine emin miyiz?

Siz: Eskiden dinlediğim şarkılara bakıyordun, test ettim seni demek ki artık bakmıyorsun.

Siz: Hepsi tavlamak içindi değil mi?

Siz: Konuşmuyorum seninle.

Siz: Ayrıca teklifi ona ettiğine göre

Siz: Git babamla evlen !

Telefonu tezgahın üzerine bıraktım. Kurabiyelerimi fırından çıkardığımda gözüm saate kaydı. Gecenin üçüydü ve ben erken gelen periyot dönemi kurbanı olarak bu saatte cookie yapmıştım.

"Kızım?"

Merdiven seslerinden sonra babam yarı uykulu şekilde mutfağa girdiğinde içimden kendime okkalı bir küfür mırıldandım.

"Çok mu ses yaptım baba? İşim bitti çıkıyorum şimdi mutfaktan."

Yanıma gelip saçıma bir öpücük kondurdu.

"Ben bu efsanevi kokuya uyandım. Bu kadar güzel kokan ne?"

Kenara çekilip kurabiyeyi işaret ettim.

"Bana da var mı?"

Hızla başımı salladım.

"Tabi ki. Süt de ister misin? Yanında çok güzel gidiyor."

"Sen içecek misin?"

Olumlu manada başımı salladığımda o da başını salladı.

İkimizin de tabak ve bardaklarını ayarlayıp masanın üzerine koydum.

"Afiyet olsun."

Öncelikle kurabiyeyi yemeye başlarken ben beğenecek mi diye düşünmekten gözlerimi ondan alamıyordum.

"İyi ki kızım var be! Ne o öyle dandik dandik hazır kurabiyeler. Midem ilk defa bu kadar mutlu."

Gülümsememi gizleyemezken mutluluktan kafayı yemek üzereydim.

"Yaparım bundan sonra baba, sen yeterki iste."

Bende bir yandan kurabiyelerimi yemeğe başladım. Cidden çok güzel olmuştu.

E Asya Şahin tarifi olunca bir ayrı oluyordu.

Telefonum dakika bir gelen mesajlarla aydınlanırken içeriye Dağhan girdi. Kaynanasını bilmem ama yengesi bu çocuğu seviyormuş ha.

"Bir sıkıntı mı var Yavuz bey? Bu saatte uyanmazsınız siz?"

Babam gülerken ayaklandım.

"Gel Dağhan gel, kurabiye yaptım sende ye."

Bakışları babam ve ben arasında giderken karşımızdaki sandalyeyi masaya çekti. Evlatlarının yemek yiyişini izleyen anne gibi ikisine bakarken Dağhan bana döndü.

"Eline sağlık yenge, çok güzel olmuş."

Sütümü içerken kocaman tebessüm ettim. Yıllar sonra aile kavramına özenerek bakarken şimdi babam ve sev- Pardon öküzün önde gideninin- kardeşi ile beraber o sıcaklığı iliklerime kadar hissediyordum.

İkisi sanki gecenin bilmem kaçı değilmiş gibi iş konuşmaya devam ettiklerinden bende Rümeysa ile mesajlaşıyordum.

"Yenge kurban olayım şu abimin telefonuna bir bakar mısın? Saniye başı bana yazıyor ya."

Omzumu silkip tekrardan arayan Doğan'ın çağrısını meşgule attım. İstikametim mesaj uygulamasıyken kıkır kıkır gülüyordum.

Siz: Ne var, utanmıyor musun gece gece beni bu kadar aramaya.

Siz: Açmıyorum demek ki tripliyim

Siz: Aman yani sinirliyim.

Doğan: Telefonumu açmak için geç ama kardeşime kurabiye ikram etmeye erken mi?

Doğan: Ballandıra ballandıra anlatıyor şerefsiz.

Siz: Çok güzel yaptım, ondandır.

Doğan: Benim başım kel mi?

Siz: Sen yanımda mısın Doğan?

Doğan: He tek sıkıntı yanında olmamam mı?

Siz: Yoo, sen benim dibimden ayrılmasan ben yine sana o kurabiyeden vermem.

Doğan: Çok sağ ol sevgilim ya, ne kadar da çok seviyorsun beni...

Siz: Ben hak edeni seviyorum canım. Hem ben senin nereden sevgilin oluyorum?

Siz: Benim sevgilim ne zaman ki benden ilgi alakayı kesti ben ona yol verdim.

Doğan: Ben herhangi bir yol aldığımı hatırlamıyorum.

Siz: Bir ara doktora gidelim, b12 eksikligi başlamış sende

Doğan: Bedenimin her türlü hastalığına tek şifası, doktoru sensin Hira

Doğan: Ve gecenin bu saatinde bana doktora gitmemem için tek bir sebep söyler misin?

Siz: Çünkü gece?

Doğan: Yetersiz mazeret.

Siz: Çünkü babam var?

Doğan: Kardeşimle kurabiye yerken benimle de bir çay içer artık.

Siz: Trafik vardır.

Doğan: Anlaşılan mazeretler bitmiş jdjdjd

Doğan: Ben on dakikaya oradayım.

Başımı kaldırıp hala kurabiyelerimi yiyen babama ve Dağhan'a baktım. Her ne kadar birbirlerini fazlasıyla tanıyor olsalar da bu saatte sevgilimi tabiri caizse eve atmak istemiyordum.

"Baba sen ne zaman uyuyacaksın? Sabah toplantın yok mu?"

Dağhan'a döndüm.

"Var. Var dimi Dağhan?"

Gözlerini kısıp ne dediğimi anlamaya çalışırken yavaşça başını salladı.

"Evet Yavuz be-"

Elini omzuna koydu.

"Yakında aile olacağız biz, bey falan yok artık. Ayrıca yarın toplantım yok ama sizin ne karıştırdığınızı öğrenmemek için uyuyayım bakalım."

Yanına gidip kollarımı sıkı sıkı bedenine sardım ve koşar adımlarla odama çıktım. Üzerimde duran çingene pembesi v yaka pijamayı saymazsak idare ederdim.

Tekrardan mutfağa inip kurabiyelerden bir kaç tane kese kağıdı gibi bir şeye koydum ve saçımı düzelttim.

Ne yapayım sevgilim o benim, tabi ki de ben kıyamayıp götüreceğim ona.

Araba kornası dışarıdan duyulurken montumu aheste aheste giyip dışarıya çıktım.

Doğan arabanın içinde öylece dururken beni gördüğü gibi kapıyı açtı.

"Bütün B12 eksikliğim, her bir hastalığım şu an iyileşmeye başladı görüyor musun?"

Gülerek yanına adımladım.

"Al ye, kıyamadım."

Kurabiyeyi ona uzattığım kolumu dirseğimden yakaladığı gibi beni kendine çekerken dudaklarımız adeta birbirine çarpmıştı.

Kalbim anında yükselen bir dalga gibi atarken ben dudaklarımı yavaşça öpen adama kilitlenmiş bakıyordum.

"Gerçekten tadı leziz olmuş."

Dudağını yaladığı sırada utançla başımı eğdiğimde bu sefer belimden tutan eli beni bedenine yaslayıp sarmalamıştı.

Utandığım adamın göğsünde sakinliyordum iyi mi?

Başımın üzerine hafif bir öpücük bıraktığı sırada ne olduğunu anlamadan tek el ateş sesi bütün bahçeyi inletmişti.

Hızla geri çekildim. Bedenim uyumuştu ama gözlerim Doğan'daydı.

Bakışları öylece dururken elindeki kurabiye poşeti yeri boylamış sırtına uzanan eli kıpkırmızı kanla kapanmıştı.

Sonrası ise cehennemdi. Sadece benim yandığım bir cehennem...

🖱🖱🖱

Sakin bişiyokbişiyokbişiyok küfür yok djdjdj

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌼💕😏

 

Loading...
0%