Yeni yayınlamaya başladığım "Gönderiliyor;Hanımeli" kitabıma hepinizi bekliyoruuum 🪷💫
BUGÜN YAYINLADIĞIM "ÖNCE AŞK SONRA AŞK" KİTABIMA DA HEPİNİZİ BEKLİYORUUUM 💗
Oy ve yorumlar sizde 🫶🏻
🖱️🖱️🖱️
"Gidecek yenge. Her şeyi arkasında bırakıp canının sağlığı için gidecek. En azından biz Emrah Üstündağ'ı halledene kadar."
Bakışlarım Dağhan'dan babama çıktı. Şaka olmalıydı.
"Şakanın zamanı değil Dağhan."
Başını iki yana salladı.
"Değil yenge, keşke olsa ama değil. Gitmesi gerekiyor."
Gözlerim ikisi arasında gidip gelirken yüzlerindeki ciddiyet beni oturduğum yerden hızla kaldırırken Doğan'ı işaret ettim.
"Siz delirdiniz mi? Daha dün vuruldu bu adam! Ölebilirdi! Bu halde nereye gidecek Allah aşkına!"
Doğan havada kalan elimi tuttu.
"Hiram, yap-"
"Sen sus Doğan!"
Başım hızla ona dönerken elimi çektim.
"Birinin kollarında sevdiği adamın vurulması ne demek bilmiyorsun! O korkuyla ne kadar ölmek istedim bilmiyorsun! Sen şu lanet ameliyathanedeyken nefes almanın bile bana ne kadar zor geldiğini bilmiyorsun! Ben hala deli gibi korkuyorum, bir saniye sakin kalamıyorum. Bir de seni bu halde başka bir yere mi göndereceğim? Asla!"
Babama döndüm.
"Anlıyor musunuz, asla!"
Ellerim zangır zangır titriyordu. Kalbimin üzerine binen tonlarca ağırlık beni öldürmeye ant içmiş gibiydi.
Bu ömür boyu onu ameliyathanede beklemekle aynı acıydı benim için.
Hem yaralıydı, iyi bakamazlardı ona. Kim bakacaktı? Kötü davransalar, bakmasalar kimin haberi olacaktı?
Elimi uzattığında tutamadığım bir uzaklıkta olacaktı ve bu benim için tarifi imkansız bir acıydı.
"Yenge her an bu ölüm tehlikesini yaşamasını mı istiyorsun, yoksa güvenli bir şekilde hayatına devam etmesini mi? Şu an içeriye bir kurşun daha sıkılabilir, bilmiyoruz. Ya da gelen hemşireler o kalleşin adamları olabilir, bunu da bilmiyoruz! O yüzden ikinci bir seçenek yok."
Ellerim başımın iki yanını sararken derin derin nefesler almaya çalışıyordum.
"Biraz sonra helikopter gelecek, başka bir hastanın adında çıkacaksın, seni bıraktıkları evde her türlü doktor ve hastane alet edevatı mevcut."
Babam elindeki bir kaç raporu Doğan'a uzatırken montumun önünü kapatıp yatağın öbür kenarına geçtim.
"Bende gidiyorum."
"Hayır!"
Babam hızla bana döndüğünde Dağhan yanına geçti.
"Yenge lütfen."
Bakışlarım Doğan'a kaydığında yüzündeki acı vurulduğunda yansıttığı acıdan bile fazlaydı.
"Bundan başka bir seçenek de yok baba. Madem gitmek zorunda, o zaman bende onunla gitmek zorundayım!"
"Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?"
Doğan babamla Dağhan'a doğru konuştuğunda ikisi de başını sallayıp bizi tek başımıza bırakmıştı.
Çenem ellerimin titremesine katılırken Doğan kollarını iki yana açtı.
"Gel buraya."
Aramızdaki üç adımı koşarak kapatıp kollarımı sıkıca boynuna doladım.
"Beni bırakıp gi-gidemezsin."
Elleri saçlarımı seviyor dudakları boynumda duruyordu.
"Aramızdaki mesafeler yeter mi bizi ayırmaya?"
Kollarımı daha da sıkıp başımı iki yana salladım.
"O kadar uzaktan saçlarımı sevemeyeceksin, sarılamayacağım. Kokun gelmeyecek buraya, elimi tutamayacaksın. Omzunda yatıp huzur bulamayacağım Doğan, öpemeyeceksin beni. Yetmez mi bunlar?"
Ellerini yanaklarıma koyup Burnumu öptü.
" Dıt! Hayatımdan bile daha önemli mazeretler. Ama biz bunu yapabiliriz. Hem sadece kısa bir süre, uzun olsa sence ben gidebilir miyim? Dayanabilir mi bu kurak toprağım sensiz?"
Boynundaki kollarımı ensesine taşıyıp hızla dudaklarımızı birleştirdim. Nazikçe öpüyordu, benim aksime o çoktan veda eder gibi davranmaya başlamıştı.
"Ya bakamazlarsa sana? Ya canını yakarlarsa? Koruyamamış olacağım seni."
Baş parmağıyla yavaşça yaşlarımı silip ensemdeki elini kalbine yasladı.
"Bu bedenimi en çok acıtacak şey şu an ağlıyor oluşun güzelim. Emin ol başkası zerre yakamaz canımı."
Hafifçe bedenini yana yatırıp boş tarafı eliyle dokundu. Canını yakmamaya özen göstererek yanına uzandığımda kolunu omzuna sardı ve büyük bir inlemeyle geri çekildi.
"Ne olursa olsun sevgilim, ne kadar uzağa gidersem gideyim sen hep benim nefesim olacaksın. İnsan hiç nefesi olmadan yaşayabilir mi?"
Burnumu çektim. Elim yanağında duruyor o da başını hafifçe çevirip parmağıma küçük küçük öpücükler konduruyordu.
"Telefonunu bir dakika yanından ayırırsan, herhangi bir aramada acı çektiğini, üzgün olduğunu görürsem ilk uçağa binip yanına gelicem. Benden öyle kolay kurtulamazsın bu saatten sonra, bunu varlığını hayatım yapmadan önce düşünecektin."
🖱🖱🖱
Gitmişti. Hastane odasında doya doya sarılıp öpemeden babamlar ve doktor gelmiş götürmüşlerdi onu.
Bekliyordum. Başımı dizlerime yaslamış gerekli saattin dolmasını ve onu aramayı bekliyordum. Aklımda zibilyon tane ihtimal dolanıyordu ve babam bunları gidermek için beni karşısına alıp konuşmuştu.
Oraya gitmemin herkesten önce Emrah Üstündağ'ın işgillenmesine sebep olacağını ve bunun hepimizi tehlikeye atacağını söyledi. Yani dayanmak zorundaydım. Babam için, Doğan için hatta Dağhan için oturup olduğum yerde onu beklemek zorundaydım.
"Girebilir miyim yenge?"
Dağhan'ın sesi ile bağdaş kurup seslendim.
"Gel yengem gel."
İçeri girip kapıyı kapattığında sol elindeki kağıt gözüme çarptı. Siyahtı.
"Abim, bunu vermemi söyledi sana. Bir de ağlamamanı."
Elimle yanımdaki koltuğu gösterdim.
"Otursana bir şey soracağım sana."
"Ayıp olmasın odan burası yenge."
Kolundan tutup koltuğa oturttum.
"Kardeşim sayılırsın oğlum sen benim, ne ayıbı saçmalama."
Yatakta ona doğru dönüp bağdaş kurdum.
"Doğan nasıl biri? Abi olarak yani? Alıştınız mı birbirinize?"
Hafif bir tebessüm ile gömleğinin kolunu hafifçe sıyırdı.
"Bu benim abimden aldığım ilk hediyeydi. O gün tuvaletten çıktıktan sonra bana bunu verdi. Hep yanında taşıyormuş biliyor musun yenge? Sıkı sıkı sarıldı bana, hissettim biliyor musun, hayatımda ilk defa güvende hissettim."
Gözlerim zaten meyilli olarak dolarken derin bir iç çektim. İyi ki bulmuşlardı birbirlerini, iyi ki kardeşlerdi.
"Çok iyi bana karşı, yıllardır özendiğim abi hasretini o kadar güzel dindiriyor ki... Dün kurabiyelerin fotoğrafını ona attığımda delirdi, ama nasıl saydırıyor. O an dedim kendi kendime, biz aramızdaki bütün yılları geride bırakmışız. Tekrar bir olmuş, abi kardeş olmuşuz."
Elimin tersiyle gözlerimi silip tebessüm ettim.
"Peki ben? İyi bir yenge olabiliyor muyum?"
Hafifçe eğildi.
"Kötü dersem abimin gazabını düşünemiyorum yenge. Ağzını açtırmıyor kimseye senin hakkında. O kadar değerlisin ki onun için..."
Bildirim sesi ile bir anda başı cama dönerken hızla oturduğu yerden kalktı.
"Ne oldu?"
Cevap vermeden kalkıp kendini önde tutarak beni koridora çıkardı.
"Sakın cam önünde durma yenge, ben hemen geliyorum. Sakın kıpırdama."
Koşar adımlarla merdivenleri indiğinde babamın gür sesi aşağıda yankılanmış ardından Dağhan'ın sesi duyulmuştu.
"Yukarıda, koridorda bekliyor."
Bu sefer buraya koşarak gelen babam kollarını bedenime sıkıca sararken ben hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Yine yapıyor evveliyatını siktiğim!"
"Baba ne oluyor?"
Geri çekilip alnıma uzun bir öpücük kondurdu.
"Kardeşim olacak o kansızın tek derdi Doğan değilmiş kızım,sende hedefindeymişsin onun. Bahçede güvenlikten sorumlu iki kişi onun adamı çıktı. Haftalardır odanı nişancılarla tarayan adamlar!"
Başım hızla Dağhan'a döndüm.
"E-e ne yapacağız?"
Tekrardan elini başıma koyup beni göğsüne çekti.
"Ben Emrah'ı öldürene kadar sen Doğan'ın yanına gideceksin kızım. Ben o pezevengin işini bitirene kadar."
🖱🖱🖱
ALIN SIZE BERABER YASAYACAKLARI ANLAR SİLSİLESİ FJDJDJD.
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Önce Aşk Sonra Aşk kitabımın yeni bölümü yayında. Kitaba profilimden ulaşabilirsiniz🤍
Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
27.83k Okunma |
2.53k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |