Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm(+18)

@yazarzeeyzey

Yeni yayınladığım "Önce Aşk Sonra Aşk" kitabıma bekliyorum 🪷

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕

Okumak istemeyenler için bu ilk sahne olay akışını bozmuyor. Yetişkin içerik barındırıyor.

🖱

Biz değil de son bir kaç saniyedir gözlerimiz konuşuyordu. Belimdeki eli kazağımın altına uzanmıştı. Buradan dönmek çok zordu ve bunu ikimizde biliyorduk.

"Biraz daha karışsam tenine, küser mi kalbin bana?"

Nefes almak zor geliyordu. Yanıyordum. Halimi tanımlayacak başka bir kelime yoktu. En azından şimdilik.

"D-Doğan."

Dudakları dudaklarımın dibinde gezinirken derin bir iç çekti.

"Sevgilim."

Aklımı sağlam ve benimle tutmaya çalışıyordum. Evet hala!

"Yara, yaran var."

Çenemin ucuna küçük bir öpücük kondurduğundan dediklerimi duymuyor gibi devam etti.

"Merheminden uzak kalıyorsa demek ki..."

Sıcak parmakları kazağımın içinde ilerlerken irkildim. Sütyenimin kopçasında bekleyen eli benden bir cevap beklediğinin en büyük kanıtıydı. Dirseklerimi yatağa bastırıp hafifçe doğruldum. Bedeni kalktığımı anladığı an geri çekilmişti.

"Ben-benim. Su, su içmem lazım."

Üzerimizde duran yorganı kenara atıp hızla ayaklandım. Adımlarım koşarak odadan bedenimi uzaklaştırırken odanın hemen yanında duran rastgele bir kapının önünde durdum.

Nefesim düzensizleşmişti ve ne yapmam gerektiğini asla kestiremiyordum. Tek bildiğim aklım ondaydı. O ve yataktan kalkmasaydım yaşayacaklarımızda.

Bacaklarım titriyordu. Ellerim boğazıma dolanırken gözlerimi kapattım. Sakin olmam gerekiyordu.

Kasıklarım istekle sızlarken bedenimi duvara yasladım. Yaptığı aptallığı sonradan fark eden irademle ayaklarım çıkardığı gibi beni geri kapının önüne getirirken arada kalan tarafım ihtirasa havlusunu atmıştı.

Kapıyı açtığım gibi içeri girdiğimde yatakta öylece oturan Doğan'ın karşısına geçtim. Şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Şimdi izin versem, karışır mı tenim tenine..."

Yatağın ucuna tutunarak ayaklandı.

"Sever mi?"

Konuşmasına fırsat vermeden bu sefer dudaklarımızı buluşturan bendim. İki dakika öncesindekinin aksine deli gibi hızlanan hareketlerimiz üzerimizdeki fazlalıkları çıkartmaya çalışıyordu.

Sırtım yatakla buluştuğunda zar zor hareket ettirdiği bedeni üzerime konumlanmıştı.

Kazağım üzerimden çıkarken zaten çıplak olan üstü tenimizi birleştiriyordu. Ve bu, bu zamana kadar hissettiğim en güzel duyguları açığa çıkarıyordu.

Dudaklarının ıslaklığı boynuma kaydığında parmaklarım saçlarının arasında dans ediyordu. Şimdiden zirvede gibi hissediyordum. Dokunuşları beni bulunduğumuz andan soyutluyordu.

Ellerini yanaklarımın iki yanına koydu. İsteği bedenimi uyaran bedeninden fazlasıyla belli olmuyormuş gibi gözleri adeta kararmıştı.

"Gelmezsen ölecektim."

Parmakları sütyen kopçamı aralarken gözlerimi gözlerine sabitledim.

"Gelmezsem bitecektim."

Taytım, eşofman altı, ve bedenimizdeki her bir parça tıpkı kazağım gibi yeri boylarken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Bütün bedenini hissediyordum. Bir bütün değildik henüz fakat bu bile kafayı yememize sebep oluyordu. Dudakları tekrardan boynuma inerken bu sefer istikameti değişmişti. Avuçlarını göğüslerim, avuçlarımı çarşaf dolduruyordu.

Kısık kısık inlemelerimiz odayı doldururken bakışlarını tekrardan gözlerime çıkardı.

"Durmamı istediğinde söyle."

Tekrardan derin bir iç çekti. Sarhoş gibiydi.

"Her ne kadar dünyanın en zor şeyi olacak olsa da deneyeceğim."

Elim boynuna uzandığında bacaklarımı aralamış ve bizi birleştirmişti. Bu... bu asla tahmin ettiğim gibi bir şey değildi. Bir kaç saniye öylece dururken yavaşça hareketlendi ve ben her hareketinde gözlerimi açık tutmak için kendimi zorlamaya başladım.

Kahretsin! Bu bağımlılık yapacak kadar güzeldi!

Kesik kesik nefeslerimizden hariç kasıklarımızın birbirine çarpışı odayı dolduran bir diğer seslerdi. Elleri başımın iki yanında sabitti ve ben hala yarasına rağmen nasıl hareket ettiğini sorguluyordum.

Yatağın içinde adeta ileri geri kayıyorduk. Uyuşmuş ama bir o kadar canlı hissediyordum. Ellerim sırtında dolanıyordu. Eminim boynumda oluşacak izlerin bir kısmı da onun sırtını ve ensesini süsleyecekti.

Tempomuz git gide artmıştı. Başını göğüslerime gömmüş beni delirtmeye devam ediyordu. Elleri bedenimin her yerinde geziniyor, ezberinde tutmak ister gibi yavaş hareketlerle öpüyordu. İçim dolup dolup taşıyordu. Kalçasına sardığım bacaklarım bir anda titremeye başlarken gözlerimde bir ışık yanıp sönmüş ve bütün gücüm bir anda sömürülmüştü.

Mümkünmüş gibi daha da hızlanan bedeni bir kaç darbeden sonra öylece dururken yanıma devrildi. Ter içinde kalmıştık ve bu soğuğa rağmen yanıyorduk.

Üzerimize örtüyü çekip bana döndüğünde gözlerindeki parlaklık paha biçilemez güzellikteydi.

"İyi misin?"

Yavaşça başımı salladım.

"Daha önce hiç olmadığım kadar."

🖱🖱🖱

Bedenimde garip hissiyatla gözlerimi araladığımda bedenime sarılan kollar beni himayesi altına almıştı.

Yan şekilde yatmış beni göğsüne çekmişti. Saçları dağılmış benim yüzüne kadar uzanan saçlarıma karışmıştı.

"Günaydın sevgilim."

Kapalı gözleriyle bir anda konuştuğunda yüzümü çıplak göğsüne gömdüm. Dün tabi ki dünde kalmayacaktı ama yüzüne baktığım her an sanki bütün yaşadıklarımız bir bir gözlerimin önüne geliyordu.

Başımı çekmeden konuştum.

"Günaydın."

Yan dönen vücudu beni yatağa yaslarken üzerime çıktı.

"Sende iyi alıştın üzerime çıkmaya ha."

Dudağıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Ben altında kalmaya da razıyım."

Yastığını yüzüme kapattım.

"Sen çıksana şuradan, benim yıkanmam lazım."

Yorganın bir kısmı üzerimdeydi ve en azından görünür yerleri kapatıyordu.

"Ney? Banyoya girip seni mi bekleyeyim? Tamam güzelim sen iste yeter ki."

Hafifçe doğrulmasını fırsat bilip yorganı çektim ve tamamen bedenime sararak ayaklandım.

"Sen aşağıya in bize kahvaltı hazırla ben çok acıktım."

Eli belini tutarken ağlanır gibi konuştu.

"Ama ben yapamam ki, benim yaram var."

Yüzümü buruşturdum. Çocuk kandırdığını sanıyordu hasbam.

"Dünde yaran vardı ama hiçte belli etmiyordun?"

Omzunu silkti.

"O an acıdan ölseydim dahi durmazdım. Ki, her saniyesine değerdi, sonuna kadar."

🖱🖱🖱

Kurutma makinesini dolaba koyup saçlarımı topladım. Dünden bugüne içime garip bir his dolmuş gidip koala gibi Doğan'a yapışmak ister hale gelmiştim.

Ama bu yürürken ağzıma tüküren bir acıya sahip olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.

Banyodan çıktığımda çarşafları değiştirip makinaya attım. Her ne kadar aç olsam da sıcak su torbamı yapıp dinlemek daha cazip geliyordu.

Mutfağa inip su kaynattım. Torbaya koyup ağzını sıkıca kapattığımda gerisin geri odama çıktım.

Doğan'in odasından hala su sesleri geliyordu.

Yatağa girip yorganı kafama kadar çektim. Dün yaşadıklarımız kesit kesit aklıma düşerken pis pis sırıttım.

Hayatımın en güzel gecesiydi.

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Bu şekilde biraz olsun ağrım dinerdi. Çünkü çocukluktan itibaren ne zaman bir yerim ağrısa hep uyurdum. Ve bu bana hep iyi geldiğini düşündürüyordu.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama güneşli hava fazlasıyla kapanmıştı ve resmen gece olmuştu. Kapı yavaşça araladığından bir kaç saniye sonra Doğan'ın kokusu burnuma doldu.

"Ağrıyor mu?"

Başım sırtına yaslanmışken elini belime sarıp yavaşça masaj yapmaya başladı.

Yeni aklına gelebilmiştik haspanın!

"Gel sana sıcak bir şeyler yapmaya inelim. Ağrını nasıl geçireceğini biliyorum."

Olumsuz mırıltılar çıkardığımda yorganı üzerimizden çekti.

Değneği yine elinde yokken elimi tutup bir yandan duvardan destek alarak ikimizi de aşağıya indirdi.

Beni geren şey ise elleri titriyor ve sürekli suratıma bakıyordu.

Merdivenleri bitirdiğimizde salona geçmeden önümde durdu.

"Seni çok seviyorum unutma bunu olur mu?"

Yavaşça başımı salladığında geri çekildi ve beni hayatımın şokuyla karşı kaşıya bıraktı...

🖱🖱🖱

ÖNCELİKLE NASILDI NASILDI NASILDI?

ABARTI MIYDI AZ MIYDI?

Onun dışında sizce Doğan'ın yaptığı şey ne? Tahminleri buraya bekliyorum.

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕🎠🖱

 

Loading...
0%