@yazarzeeyzey
|
Yeni yayınladığım "Önce Aşk Sonra Aşk" kitabıma bekliyorum 🪷 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕 17.Piyon"Demir" kitabıma da bekliyorum 💖 Klavye emojisine kadar kısım yetişkin içerik, okumak istemeyenler geçebilir. Olay akışını bozmuyor💕 🖱 Elimde telefonla odanın içinde volta atıyordum. Kendi kaderimi kendim yazdım a dostlar. Birazdan ayvayı yemeyecekmişim gibi çek. Bu ara biraz fazla noluyo ya izledim de siz bana bakmayın... Giyinmem gerekiyordu ama zaten üzerimden çıkacakları için saçma da geliyordu. Rümeysa'nın bana geçen gün zorla aldırttığı afrozdikyaklı parfüm aklıma gelirken hızla minnoş(!) bir iç çamaşırı takımı giyip pijamalarımı üzerime geçirdim. Parfümü adeta tenime kazır gibi sıktıktan sonra çekmeceye attım. Amacım kudurtmaktı sadece geleceğini tahmin etmiyordum. YALAN. Neyse gelsin biraz daha kudurtup yollardım ben onu. En kötü bir çay içerdik falan yani. Ya işte bu biraz ekmek yoksa pasta yesinler demek kadar saçma ve asla gerçekleşmeyecek bir cümleydi ama olsun, umut vardı. En kötü başım ağrıyor derdim. Adam da bana, bana sen gel demedin mi der. Bende orada zortlarım. Bir kaç dakika sonra telefon çalarken çağrıyı cevapladım. "Efendim?" Boğuk sesi yankılandı. "Kapıyı aç." Parmak ucunda koşarak aşağıya indim ve kapının önüne ilerledim. Delikten baktığıma göre Doğan gayet doğal duruyordu. Yavaşça kulpu aşağıya çekip kapıyı açtım. "Ay aşkım sen üşüdün mü? Gel çay içelim seninle sonra da Nihat Hatipoğlu izleriz. Evlenecek çiftlerin bilmesi gereken şeyler varmış öyle diyorlar, gel cahil kalmayalım. Hem daha düğ-" Lafımı pat diye bölen dudakları beni duvar ile arasına sıkıştırdı. Bileklerimden tuttuğu elleri tıpkı sırtım gibi kollarımı da duvarla bütünleştirirken içimde horon tepmeye başlayan her hücreme bir daha dönüp baktım. Cidden ben ve bütün hücrelerim Doğan yüzünden sürekli kuduruyoruz. Ayıp ama! Ne de zevkli bir ayıp... Dudağım dişlerinin arasında can çekişiyordu ve ben deli gibi inliyordum. Bedenimde bıraktığı etkiyi kelimeler anlatamazdı. Bir anda elleri belime oradan da kalçama indiğinde beni havalandırdı. Bacaklarımı beline doladım. Dudağımı nefes almak için dudaklarından ayırdığında derin bir iç çekti. "Nihat Hatipoğlu izlemek için mi bedenine afrodizyağı bastın?" Dudağımı büzüp ellerimi iki yana kaldırdım. "Amacım seni kudurtmak olabilirdi." Tırnağımın ucunu birleştirip ona doğru uzattım. "Birazcık." Tekrardan buluşan dudaklarımız bu sefer gülüşünden öpmeme sebep olmuştu. Karşılık verişlerim güçlendikçe bir kaç adım atıp merdivenlere yöneldi. Dengesi asla bozulmazken hızla yukarıya çıktık. Ayağıyla araladığı kapıyı sırtımla kapattı. "Şimdi biraz sessiz olmalıyız güzelim. Ama sana söz çığlıklarını avazın çıktığı kadar bağırarak attığın günler de gelecek. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım." Burnu boynumdan pijamamın açık bıraktığı göğsüme ilerledi. Hala onunla kapı arasında duruyordum. Elleri tekrardan kalçamı kavradığında bu sefer sırtımı odanın duvarına yasladı. Ayaklarımı yere bastırıp ellerimi ensesinde birleştirdim. Düğmeli pijamamı yavaş yavaş çözüyordu. Tamamen açılan önümden ellerini içeri sokup karnıma sardı. Sıcacıktı. Pijama tamamen bedenimden ayrıldığında odanın herhangi bir yerine gömülmüştü. "Şu dudakların, boynundaki benin, omuzların. Hayır hayır." Tam göğsümün üzerine uzun bir öpücük kondurdu. "Sadece bunlar değil, sahip olduğun her şey, o kadar aklımı kaybetmeme sebep oluyor ki. Bazen bütün gün düşündüğüm tek şey bunlar oluyor. Aklımdan çıkman ihtimal dahilinde değil zaten..." Pis pis sırıttım. "Bunu sevdim." Tekrardan havalandığımda kolları belime bağlıyken hızla adeta atlayarak yatakla buluşturdu ve bir kaç çıtırtı sesi geldi. "Doğan kırıldı galiba." Beni kendi bedeninin üzerine konumlarken bunu pek de umursuyor gibi durmuyordu. "Şu an bu yatak değil, ev yıkılsa, yansa... içimdeki ateşin binde biri dökülse dışarı, kora dönüşüp kül etse evi ben bizi buradan çıkarıp yine bedenine dokunmaya çalışırdım." Sessizce gözlerini izliyordum. Kadınlığım adeta bir kalp gidi atıyordu ve onun sertliğini fazlasıyla hissediyordum. Biraz daha böyle giyinik kalmamalıydık. "Doğan." Derin bir iç çekip beni bir anda yatakla kendi arasına sıkıştırdı. Yüzüme dökülen saçlarımı geriye atıp dudağıma küçük küçük öpücükler kondurmaya başladı. "Hiram." Bir daha öptü. "Aslım." Ve bir daha. "Sevgilim." Ve bir defa daha. "Yaşama sebebim." Hass- Sanıyorum eriyorum arkadaşlar! Ensesini tuttuğum gibi dudaklarımı hızla birleştirdim. Bu kadar yavaş olması işkence gibiydi. Ben onu değil, o beni kudurtuyor gibiydi. Üzerindeki gömleği hızla iki yana çektim. Düğmelerin bazıları yere düşerken bazıları sağlam kalmıştı ve bunun için biraz daha zorlamam gerekiyordu. Eli kemerini gittiğinde kendi altını da çıkarıp beni pijamama geçti. Az önce giydiğim o minnoş, siyah ve dantelli iç çamaşırına bakıp derin bir iç çekti. "Bunu giydiğinde çok güzelsin..." Sütyenimin kopçasını çözdü. "Ama çıkarınca daha güzel." Diğer eşyalarımızda sökülerek, yırtılarak bedenimizden ayrılırken çırılçıplak kalmıştık. Fazlasıyla ıslanmıştım ama Doğan işkencesini devam ettiriyor ve bizi birleştirmiyordu. "Doğan! Ne bekliyorsun!" Kahkahası odamın duvarlarını döverken sertliğini kadınlığımda dolandırmaya başladı. "Seni kudurtmaya çalışıyorum." Eliyle tıpkı benim gibi küçük bir mesafeyi gösterdi. "Birazcık." Ağzımı açmama fırsat vermeden bizi fazlasıyla sert bir şekilde birleştirdiğinde dudaklarımı dişlemiş gözlerimi kapatmıştım. Bu gerçekten çok garip bir histi. Hayır, bu hissi yaşadığımız olay değil, Doğan sağlıyordu. Herhangi biri bu kadar özel hissettiremez, bu kadar savaşırmışız gibi sevişirken bana şefkatini belli edemezdi. Bana bu anın tarifi imkansız güzelliğini Doğan veriyordu. Yavaşlıkla uzaktan yakından geçmeyen ritmi ile yatakta kaymaya başladık. Her gidişimizde cızırdayan yatak bir diğer gidişte iyice ses çıkarmaya başlamıştı. Ellerim sırtındaydı. Çiziyordum. Canı acısın diye değildi. Biliyordum, onları hissettikçe canı acımaz aksine her zaman olduğu gibi pis pis gülerdi. Bende onda kendi imzamı bırakıyordum. Onun benim her milimime ismini kazıması gibi. Saniyeler dakikaları adeta kovalıyordu. Bacaklarımda derman kalmamıştı ama ritmi bu sırada ben yönlendiriyordum. Üzerindeydim. İğrenç dediği o şakasında olduğu gibi zıplıyordum ve hayır, dediği gibi her içimin doluşu beni tekrardan hayata döndürüyordu. Odada etlerimizin birbirine çarpış sesi vardı. Artık iyice hızlanan bedeni ile bir anda sırtım aşağı inerken yatağın alt tarafının kırıldığını anlamış olduk. Ama bu Doğan'ı durdurmaya yetmemişti. "Canın acıyor mu?" Güldüm. "Sen dokunurken mi? Asla." "Güzel.", Ritmi artık pik noktaya ulaşırken yatağı kırmamışız gibi ikimizi de aynı anda zirveye taşıdı. Gözlerim karardı, içimi deli dehşet duygular kapladı. Ve bu ilk seferimizden çok ama çok daha güzeldi. Bedeni yanıma yığılırken kolunu belime sardı. Parmağı bel boşluğumu okşuyordu. Yatak ortadan değil de biraz daha köşe taraftan kırıldığından, kırık tarafı bacağımızın alt tarafına geliyordu ve bu ikimize de rahatsız etmiyordu. "Uslu bir çocuk şu an buradan gitmeli mi yoksa yanında uyumalı mı?" Elimi Dudağıma götürdüm. "Uslu bir çocuk bana sıkıca sarılıp yorganı üzerimize örtmeli. Az önce terlettin ve şimdi soğuktan üşütme." Sessiz gülüşü kulaklarıma dolduğunda çıplak göğsüne başımı yaslayıp gözlerimi kapattım. Sanırım bu çay içmeye on basardı. 🖱🖱🖱 Kulağımın arkasında ve önünde parmaklar dolaşıyordu. "Küçücük dünyamda bir bilsem seni Doğan'ın sesi geliyordu. Ama hayır konuşmuyordu, şarkı söylüyordu. "Böyle bir aşk görülmemiş dünyada." Derin bir iç çekti. Bu Orhan Gencebay'ın şarkısıydı. "Ne geçmişte ne de bundan sonra da." Her şarkısını yüreğim el vermediği için dinleyemesemde bu şarkısı nedense ayrı bir hoşuma gidiyordu ve şu an asla unutmayacağım bir şarkı halini almıştı. "Arasalar bulamazlar rüyada." Yavaşça gözlerimi aralayıp dudaklarına uzandım. "Göremezler seni yazdım kalbime." Gülüşünden tekrardan öptüğümde bunun ne kadar güzel bir şey olduğunu yeni yeni fark ediyordum. Üzerim giyinikti, pijamalarım vardı. Ve biz hala kırık yatakta yatıyorduk. Dudaklarımız ayrılmazken Doğan yattığı yerden kalktı. Tabiki yeni konumu benim üzerimdi. Başka bir yer olduğunu düşünmediniz umarım, valla kırılırım. Koridorda adım seslerini heyecanım artıyordu ve Doğan bedenini bana bastırmaya devam ediyordu. Acaba dünkü gibi olmadan iki saat yerine yarım saatte bir daha- Doğan derin bir nefes alıp çekildiğinde gözlerindeki ateşi ellerimi tutabilecek gibiydim. "Sen bana ne yapıyorsun? Doyamıyorum Hira, şu an sana bir daha dokunmak için neleri göze alabileceğimi tahmin bile edemezsin." Başını iki yana salladı. "Bizim değil Haziranda, hemen yarın evlenmemiz gerekiyor. Yoksa ben bu evden çıkamayacağım." Burnuna küçük bir öpücük kondurdum. "Uslu bir çocuk olduğun sürece kapım sana hep açık nişanlım Bey." Derin bir iç çekip tekrar dudaklarıma uzanacağı sırada kapı tıklatıldı. "Kızım müsait misin? Girebilir miyim?" Doğan'ı hızla üzerimden atıp korku dolu bakışlarla etrafı inceledim. Doğan acıyla inliyordu. Üzerim giyinikti, etrafta eşyalarımız yoktu. Tamam sakin olabilirdim. "Gel baba müsaitim." Yavaşça içeri girdiğinde bakışları direkt beni buldu. "Günaydın kızım." Olabildiğince samimi bir şekilde gülümsedim. "Günaydın babacım." Saatine bakıp tekrardan bana döndü. "Ben her yıl düzenli bir şekilde check up yaptırıyorum. Bugün gideceğim, sende gelebilir misin? Hem içim rahat etsin hem de Allah korusun bir şey varsa önlemini alalım." Hızla başımı salladım. "Olur babacım, tabi ki. Kaçta çıkalım? Bir yarım saatim var mı?" Gülerek başımı salladı ve o yuregimi hoplatan şeyi yapıp yanıma adımladı. "Dur baba!" Adımları bıçak gibi kesildi. "Oraya dün gece kırıntı döküldü gece gece süpüremedim, basma." Başını salladığında tekrardan saatine baktı. Bu sefer bakışlara bana değil yatağa dönmüştü. "Kırılmış bu." Allah'ım yemin ederim kurban keseceğim, hacca gideceğim ne olur! "Dün gece zıpladım ondan." Yalan değildi sonuçta, zıplamıştım. Doğan haklıydı. Bu biraz iğrençti. Ama yaşamak değil, sakın yanlış anlaşılmasın. Onlar gayet de güzel dakikalardı. Allah düşmanımın bile başına versin. "Nasıl uyudun öyle, başka odaya geçseydin bir gecelik?" Omuzlarımı silktim. Pamuk gibi uyumuştum. "Üşendim, neyse ben hazırlanmaya başlayayım geç kalmayalım." Hafif çatık kaşlarıyla bana bakarken titrek bir nefes aldım. Atlatmıştım! "Ben aşağıda seni bekliyorum kızım." Odadan çıktığı gibi yatağın sol kısmına eğilip Doğan'a baktım. Ulan adam hala sırıtıyordu! "Demek zıpladın?" Kolunu tutup çektim. "Yalan değil sonuçta." Gülerek ayaklandığında benim görmediğim, makyaj masamın üzerine düşmüş gömleğine uzanıp giyindi. "Ama yırtacağın zaman söyle de yedek getirelim." Yavaşça yatağımdan kalkıp dolabımın önüne geçtim. Daha önce o gizli evde yaşarken onun gibi kokan bütün kıyafetlerini araklamıştım. Orada niye kalsın ama dimi! "Al bunu giy, bir daha yırtarsam iki olsun." Hızla başını iki yana salladı. "Yırt, gömleğimi, tırnaklarınla sırtımı..." Tekrardan dudaklarıma uzanacakken hızla kolunun altından çıkıp odanın kapısını açtım. Babam ortalıklarda görünmüyordu. "Şu an bu heyecanla bir daha-" Elimle ağzını kapattım. Bu kadar yeterdi. Az önce benim bunları düşündüğümü ona söylemezseniz sevinirim. Dudaklarına kapattığım avcumun içini öptü. Diğer elini tutup seri adımlarla ikimizi de aşağıya indirip kapının önüne geçirdim. Kulbu çevirip bedenini dışarıya attım. "Sonra görüşürüz." Kaşları çatıldı. "Ne? Bu akşam da geleyim? Sen yeter ki iste aşkım." 🖱🖱🖱 2 gün sonra... Hastanedeydik. Rümeysa'nın çalıştığına gelmiştik, iki gün önce verdiğimiz kan testlerimizin sonuçlarını bekliyordum. Babam acil bir toplantısı çıktığı için gitmek zorunda kalmıştı. Bende öylece bekliyordum. Rümeysa kıpkırmızı bir suratla koşar adımlarla yanıma gelirken korkuyla ayaklandım. "Rümeysa!" Ellerinde testler vardı ve gözleri dolu doluydu. "Ne oluyor bu halin ne?" Sonuçları elime bıraktı ama ben hiçbir şey anlamıyordum. "Bu ne demek Rümeysa?" Elleri yanaklarımın iki yanında dururken titreyen dudaklarıyla konuştu. "Acilen doktoruna gitmemiz gerekiyor Hira, yok-yoksa bu şey senin bütün ömrünü bitirecek, alacak seni bizden." 🖱🖱🖱 Kim demiş bende kaos biter diye dhdjhd AYRICA SONUNDA TERS KÖŞE OLABİLİRSİNİZ BENDEN SÖYLEMESİ. Şimdi derin bir nefes alın. NASILDI SAHNE? AY BENIM İLKLERINE GÖRE ÇOK DAHA HOŞUMA GİTTİ djdjdjdj Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Instagram hesabım;yazarzeeyzey Eger kitaptan geldiyseniz bana mesaj atmayı unutmayıııın. Biraz okurlarımla hasbihal etmiş olayım djdjd Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕
|
0% |