Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33. Bölüm

@yazarzeeyzey

Yeni yayınladığım "Önce Aşk Sonra Aşk" kitabıma bekliyorum 🪷

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕

17.Piyon"Demir" kitabıma da bekliyorum 💖
🖱️🖱️🖱️

Dağhan'dan...

Zippomu inceleme faslım en az on dakika sürerken istemeye istemeye cebime koydum.

"Yengem ayarlamış sanırım bu buluşmayı."

Yavaşça başını salladı. Heyecanı, titreyen ve sürekli oynayan elleriyle asla bana değmeyen gözleriyle fazlasıyla gözler önündeydi. Sorumla kaşları çatılsa da devam etti.

"Evet, Hira ayarlamış. Senin de haberin yoktu anladığım kadarıyla?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır yoktu."

Sinirlenmişti. Başını cama çevirip kollarını bağladı.

Yanlış bir şey mi söylemiştim ben?

Yengemin attığı konuma girip arabayı çalıştırdım. On dakikalık bir mesafe gözüküyordu. Hızımı arttırıp sürmeye devam ettim. Ara sıra bakışları bana değse de hemen önüne dönüyor yolu izlemeye devam ediyordu.

Çok geçmeden telefonu çalmaya başladı. Telefonu cebinden çıkartıp hızla cevapladı.

"Efendim Tuna." İlgi odağım konuşmasına takılmıştı.

"Yok bir arkadaşımla beraberim. Şu an pek müsait değilim, akşam konuşsak?"

Cümlesindeki arkadaş sıfatını üstlenen kişi ben olduğumdan moralim adeta yerle bir olmuştu. Kimdi bu Tuna da, benim adımı bile söylememişti?

Sokağa döndüm. Bahsedilen yere gelmiştik. Sahra'nın telefonu hala kulağındaydı ama karşıdaki kişi o kadar çok konuşuyordu ki, Sahra cevap vermeden öylece dinliyordu.

"O biricik arkadaşına söyle, önce bir kim olduğuna baksın daha sonra hayatıma karışmaya çalışsın. Çok sinirimi bozmaya başladı artık, yeter."

El frenini çekip kemerimi çözdüğüm sırada bedenim ondan taraf dönmüştü. Onun da bakışları bana dönerken derin bir nefes alıp telefonu kapattı.

"Geldik mi? Kusura bakma, bu salağ- kişiyle fazla konuştum."

Önemsiz olduğu göstermek ister gibi başımı iki yana salladım.

"Seni rahatsız eden biri mi var? İstemeden kulak misafiri oldum özür dilerim ama-"

"Ben hallederim teşekkür ederim."

Kapıyı açıp aşağıya indi. Bende peşinden indiğimde adımlarım hemen yanını buldu. Başı göğsümün hizasına geliyordu.

İstemsizce ikimizi kıyaslayamaya başladım. Okuyordu, yirmi bir en fazla yirmi iki yaşındaydı. Upuzun simsiyah saçları, cam gibi masmavi gözleriyle insanı uyanıkken rüya gördüğünü düşündürüyordu.

Bense yirmi dokuzumun sonlarına gelmiştim, sivil havacılık okumuş bitirmiş ve çalışmaya başlamıştım. Kahverengi saçlarım ve aynı renk gözlerimle farklı bir fiziksel özelliğe sahip değildim. İri yarı vücudumun yanında boyum sadece göze batan kriterlerdendi.

Ama benim asıl merak ettiğim önümde yürüyen kadının benim hakkımda düşündükleriydi.

"Yengem!"

İçeri girdiğimiz gibi yengem ayağa kalkarken yavaş adımlarla yanına geçtik. Önünde iki üç tane boş tabak duruyordu. Hep beraber yemeyecek miydik?

"Sahra canım sen geç ben iki dakika Dağhan'la konuşup geliyorum."

Oturmama fırsat vermeden beni kapının dışına çektiğinde omuzlarımdan tutup sertçe gözlerime baktı.

"Şimdi sana bir şey soracağım ve bana kesin, net bir cevap vereceksin yengecim tamam mı? Yoksa abine senden sonra iki günde işlerden kaytardı, beni bile senin onca uyarına rağmen tek başıma gönderdi derim."

Ellerim iki yana kalktı.

"Ne istersen sor yenge ama kurban olayım beni abimle papaz etme, o yarım akıllı konu sen olunca yarım olan kısmını bile kaybediyor."

Kıkırdadı ve aniden tekrardan ciddileşti.

"Sahra'yı seviyor musun? Ya da ne bileyim, hoşlanıyor musun?"

Olduğum yerde durdum. Böyle bir soru beklemiyordum.

"N-neden sordun yenge?"

Kollarını bir çocuk gibi birbirine bağladı. Yüzündeki sahte hüzün elle tutulur cinstendi.

"Ben o kızdan başka elti istemiyorum! O da senden hoşlanıyor, yani bence. Git açıl seviyorum de yoksa valla dokuz ay sonra yeğeninin yüzünü göstermem sana."

Kaşlarım çatıldı. Ne dediğini yeni fark ettiğinden elleri ağzına kapanıp arkasını döndü. Cümleler birbirine girmişti.

"Bir dakika yenge, hamile misin sen?"

Hızla bana döndü.

"Sakın kimseye söyleme, özellikle Doğan'a bilmiyor daha gelince söyleyeceğim."

Yıllardır hasret çektiğimiz aile hasreti yavaş yavaş diniyordu ve ben daha yeni kardeş olmuşken, amca oluyordum.

"Kaç aylık, cinsiyeti belli mi? Sağlıklı mı, adını düşündün mü? Tekme atıyor mu? Ben amca mı olacağım yani? Kucağıma alabilir miyim doğunca?"

Başını iki yana sallarken ne ara dolduğunu fark etmediğim gözleriyle gülümsedi. İçimi tarif edemediğim bir heyecan sarmıştı.

"Dağhan, yengem sakin ol. Daha çok küçük, aylık bile değil. Bu yüzden cinsiyeti falan da belli değil. Ayrıca tekme de atmıyor. Sen iyi bir amca ol ve çocuğuma iyi bir yenge bul. Yani Sahra'yı."

Gülümsedim. Ben bile bu kadar mutlu olduysam abimi tahmin bile edemiyordum. Cebimden siyah zippomu çıkardım.

"Bana hediye almış Sahra bunu, ona karşılık olarak ne hediye verebilirim yenge. Ayrıca evet, sanırım hoşlanıyorum. Böyle canı sıkıldığında benim de günüm berbat oluyor, güldüğünde günüm aydınlanırken, en ufak bir tehlikeye girse ödüm kopuyor. Bunlar ne bilmiyorum ama sen nasıl başka bir elti istemiyorsan bende başka bir kadın istemiyorum hayatımda."

Ellerini çırpıp sevinçle sarıldı.

"O zaman hemen git, duygularını söyle bitsin gitsin artık bu işkence."

Başımı salladım. Beni arkama döndürüp kendisiyle beraber Sahra'nın yanına ilerletti.

"Canım benim acil işim çıktı. Dağhan sana eşlik eder olur mu? Bir dahakine daha güzel sıfatlarla buluşuruz inşallah."

Hemen yanda duran çantasını alıp seri adımlarla restorandın çıkışına ilerledi ve en başta planladığına yemin edeceğim şekilde Sahra ile baş başa bıraktı.

Büyük bir tebessümle karşı sandalyesini çektim.

"Ne yersin güzellik? Balığı çok meşhurmuş, kalkan balığını tavsiye ederim. Yanında ne içersin?"

Kocaman gözlerle bana bakarken gülerek ellerimi birleştirdim.

"Akşam buluşacağın 'arkadaşa' gelemeyeceğini söyle istersen. Çünkü bundan sonra her gün olacağı gibi bu akşam da benimlesin güzelliğim."

🖱🖱🖱

2 gün sonra...

Hira'dan...

Ay hayır yani, anlamıyorum amaç ne? Delirtmek mi, kesinlikle.

"İndin mi yani Doğan?"

Sesi fazlasıyla keyifli geliyordu.

"Geldim hayatım, eve geçiyorum arkadaşlar beni bir rahat bırakırsa."

Bir anda arkadan kızların gülme sesi gelirken yediğim elma boğazıma takılmıştı.

"Ne arkadaşı, kim onlar?"

"Bilmiyorum ki, bir kaç güzel turist çok yakışıklı olduğumu söyleyip fotoğraf çektirmek istediler. Onlar."

Hızla oturduğum yerden doğruldum.

"Bin taksiye çabuk evine git Doğan!"

Ben onun bebesini taşırken o elin gevurları ile at gibi kişniyordu!

"Güzelim sesin gelmiyor, kapatıyorum. Eve geçince ararım ben seni."

Telefon suratıma kapanırken kocaman gözlerle durdum. O az önce benim suratıma, nişanlısının suratına telefonu mu kapatmıştı?

Koşar adımlarla mutfaktan çıkarken telefona bildirim gelmişti. Doğan uzun süre sonra hikaye paylaşmıştı.

Hızla bildirime tıkladım.

Dört tane kız etrafını sarmış gülerken fotoğraf çekinmişti. Ve bunu paylaşmıştı!

Portmantodan montumu çekip hızla kapıyı açtım. Bundan sonra benden günah gitmişti, durdurabilene aşk olsun!

🖱🖱🖱

BİR SONRAKI BOLÜMDE YANACAĞIZ ARKADAŞLAR FJDJDJ

Nasılsınız, nasıl geçiyor hayat?

Sizce bu kitabın finalinde ne olacak?

Aklımda iki seçenek var ve ilkini yaparsam ağır linç yiyecek gibi hissediyorum.

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Hira ne yapacak sizce?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕🌼🖱

 

 

 

 

Loading...
0%