Yeni Üyelik
34.
Bölüm

34. Bölüm(+18)

@yazarzeeyzey

Yeni yayınladığım "Önce Aşk Sonra Aşk" kitabıma bekliyorum 🪷

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕

17.Piyon"Demir" kitabıma da bekliyorum 💖
🖱️🖱️🖱️

Çok hafif bir yetişkin içerik sahnesi var başta. Olay akışı için önemli. Keyifli okumalar 💕

🖱🖱🖱

Kapıyı deli gibi yumrukluyordum. İçeriden adım sesleri azar azar geliyordu ve bu benim çıldırmama sebep oluyordu. Sıkıyorsa gözümün içine bakarak söylesindi o sözleri.

"Doğan aç şu kapıyı!"

Bir kaç saniye ardından nihayet kapı aralandığında belinde havlusu üzeri sırılsıklam Doğan sırtını kapıya yaslayıp gülmeye devam etti.

"Aşkım, hoş geldin."

İçeri girip omuzlarından iterek onu da kendimle beraber itekledim ve ayağımla kapıyı kapattım.

"Demek bu kadar yakışıklı olman gözlerine battı?"

Dudağını dişlerinin arasına aldı. Omzuna sertçe vurduğum her darbe onu bir kaç adım geriletirken yüzündeki gülümsemeye asla dokunmuyordu. Suçunu biliyor oluşu cezasını da bileceğini göstermezdi.

"Demek kızlar gerçekten güzeldi?"

Montumu sıyırıp hızla koltuğun kenarına fırlattım.

"Eli omzuna değdi, dokundu sana!"

Gömleğimin düğmelerini bir bir açıp onu da gözlerine bakarak yere bıraktım. Oyun istiyorsa, alasını oynardık. Üzerimde sadece sütyenim kalırken ellerim kotumun iki yanındaki deliği tuttu.

"Biliyor musun, tıpkı o kızlar gibi bende bu şekilde dışarı çıksam, arzulanmaktan başka hiçbir boka yaramam. Hatta...."

Saçlarımı tutan tokayı çözdüm.

"Denemeye ne dersin?"

Ters ters adımlar atarken bu sefer bana doğru gelen adımlar ona aitti. Pis bir sırıtışın ardından kapının yanına adımlayıp kulpu aşağıya indirdim. Açmak için çektiğim kapı büyük bir gürültüyle kapanırken sırtım yaslanmıştı.

"Sen. Benimsin. Hira. Diğerleri zerre umurumda değil."

Her kelimesinde bedeni mümkünmüş gibi daha da bedenime yapışıyordu. Beni uyaran her bir uzvunu hissediyordum. Belimi saran kolunu yerinden edip merdivenlere doğru yürümeye başladım.

"Saçmalığa bak, nişanlanacağım adamın evine ilk defa geliyorum. İnsan gel der, bir yaşadığım yere bak der ama nerede sende o incelik dimi?"

Yavaş yavaş merdivenleri tırmanıp koridorun sonundaki hepsinden hariç duran siyah kapıya doğru adımladım.

"Burası ne?"

Adım seslerinden peşimden geldiğini anlamak zor değildi. Bu beni daha da kışkırtıyordu. Bakışlarım istemsizce karnıma indi.

Annecim sen bunları duyma ama, annen biraz babanı sevecekmiş gibi yapacak ki delirsin intikamımızı alabilelim diye. Sadece birazcık.

"Bilgisayar odam."

Kapıyı açıp büyük bir merakla içeri girdim. En az yirmi tane ekranın oluşturduğu duvardan hariç, odanın merkezinde duran masanın üzerinde de iki tane bilgisayar ekranı vardı. Her tarafta dosyalar, kağıtlar vardı ve filmlerde gösterilen o gizemli odalardan apayrı şekildeydi.

"Burası çok güzel."

Ellerimi masanın iki ucuna koyup kalçamı masanın kenarına yasladım. Hala havlusuyla duruyordu, hala sütyenim ve kotumla duruyordum.

"Hem söylemiş olayım, sana bir daha ne amaçla olursa olsun yurt dışına çıkmak yasak."

Hamile olduğumdan dolayı iyice büyüyen göğüslerim bakış açısından çıkamazken dediklerimi duymuyor gibiydi. Bunun sebebi biraz da ben olabilirdim evet, kabul ediyorum.

"P-peki."

Kahkaham duvarda yankılarken eğer beni kışkırtmasaydı bu gece burada duyacağımız tek sesin sadece bu olmayacağına daha da emin oldum. Elleri tekrardan belime bulurken düşmek üzere duran havlusunu umursamadan üzerime eğildi. Arkamdaki bilgisayarlara sırtım değiyordu.

"Burası sıcak oldu sanırım, klima var mı?"

Bakışlarım etrafta geziniyorken bir anda masanın boş tarafına kalçam yerleşmiş ve kolları kotumu hızla aşağıya çekmişti.

"Yavaş ol."

Hipnoz olmuş gibiydi. Başını iki yana salladı.

"Bu kadar güzel olmaman gerekiyor, ben seninle ne yapacağım?"

Elleri kalçamdan belime, oradan da sırtıma uzandı. Dokunuşu içimi kıpır kıpır ediyordu. Çok güzel bir duyguydu bu.

Sakin ol kızım, sakin ol Hira. Sende isteyebilirsin ama bu ceza. Adı üstünde ceza. Zevk veren ceza olur mu hiç?

Hala ıslak olan kolları bedenimi sarmalarken kalçamın bulunduğu boşluk genişlemiş ve adeta masaya uzanmıştım. Doğan ise benim üzerime.

"Bu oda, bu gözler senden daha güzelini görmedi."

Derin bir nefes alıp sütyenimin açıkta bıraktığı göğsüme küçük bir öpücük kondurdu.

"Görmesin, göremez de zaten."

Ellerim onun gibi belindeydi. Parmakları karnımın altına uzandığında boğazımı temizledim.

"Kalk üzerimden."

Bedeni bir anda buz kesti.

"N-ne?"

Elimi belinden çekip omuzlarına taşıdım.

"Nişan pastası tadımına gideceğiz kalk. O değerli güzel kızlara vakit harcamasaydın yetiştirdik ama işte..."

Kolundan altından çıkıp olabildiğince yavaş olarak yere indim. Hala afallamış suratıyla duruyordu.

"Asağıdayım hemen gel."

Başını iki yana sallayıp suratına vurdu.

"B-ben duş alıp hemen geliyorum."

Gülerek pantolonumu giyindim ve odadan çıktım.

Her ne olursa olsun burası aklıma kazanmıştı. Burada da yapmalıydık. En azından sinirim geçince...

🖱🖱🖱

"Şu ikisini de deneyin bence."

Asya şef önümüze tadım için yirmi taneye yakın pasta çıkarırken artık yavaş yavaş midemin bulantısını hissediyordum.

"Bence beyaz çikolata ve fıstık okey, daha yiyemem ne olursun sen bak Doğan."

Garibim duştan çıktığından beri süt dökmüş kediye dönüştüğünden başını sallayıp diğer ikisini de tattı.

"Sen bitter sevmezsin bu ikisi olmaz."

Midemin bulantısı beraberinde baş ve karın ağrısına dönüşürken arkama yaslandım.

"Ben su alabilir miyim?"

Yandaki garson kız hemen başını sallayıp bana şu getirmeye giderken Doğan bana doğru döndü.

"İyi misin?"

Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Çok karıştırdık midem bulanıyor."

Eli karnımın üzerini bulurken bedenim titremişti. Artık söylemem gerekiyordu. Dokunduğu karnımın içinde bebeğinimizin olduğunu bilmesi gerekiyordu.

"Seninle bu akşam bir yemeğe çıkalım olur mu? Sana söylemem gereken çok önemli bir şey var."

Başı benden taraf döndüğünde gözlerindeki ucuyla beni süzüyordu.

"Gidelim bir tanem ama sen hiç iyi gözükmüyorsun, betin benzin attı gel bir hastaneye uğrayalım önce."

Omzumu silkip bu sefer başımı göğsüne koydum.

"Ben biraz burada uyumak istiyorum sadece."

Garson baya suyu uzattığında bir yudum aldığım gibi bütün yediklerim ağzıma gelirken elimi kapatıp koşar adımlarla lavaboya gittim.

Klozete içimdeki her şeyi çıkartırken Doğan arkamdan saçlarımı tutuyordu.

"Sakin ol güzelim. Sıkma kendini."

Gözlerimi kapattım. Kusmaktan oldum olası çok korkardım. Ve bu hala devam ediyordu.

Artık dışarı atacak hiçbir şey kalmayınca doğruldum. Ama kollarım hızla Doğan'ın omuzlarını sardığında kucağına almıştı.

"Böyle olmaz hastaneye gidiyoruz."

Direnecek gücüm yokken bir anda bütün enerjim çekilmiş ve gözlerim kararmıştı.

Sonrası yoktu, siya bir perdeyi davet alan gözlerim sıkıca yumulmuş ve beni öylece bırakmıştı.

🖱🖱🖱

Eveeeet, BENCE ARTIK DOĞAN GERÇEĞI BIR OĞRENSIN JDJDJDJD

Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat?

Okullar nasıl, sıkıcı mı?

Çalışanlar varsa aramızda, iş nasıl? Valla benimki çok zevkli geçiyor. Gastronomi okuduğum için bir kafenin pasta şefliğini yapıyorum 🫶🏻

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🌼💕

 

Loading...
0%