@yazarzeeyzey
|
Yeni yayınladığım "Önce Aşk Sonra Aşk" kitabıma bekliyorum 🪷 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayııın 💕 17.Piyon"Demir" kitabıma da bekliyorum 💖 "Kız gibisin sanki babacım, içime öyle doğuyor. Ama erkeksen sakın alınma sağlıklı olman en güzel hediye benim için." Eli karnımda geziniyor son yarım saattir olduğu gibi durmadan bebeğimizle konuşuyordu. "Şimdiden anlaşalım kardeş istemen gerekiyor, ilk kelimen o olabilir hiç sıkıntı değil." Ellerimi karnımın iyi yanına kapattım. "Bebeğime öyle şeyler söyleme. İlk kelimesi anne olacak onun." Gülerek dudağıma uzandı. "Annesi kadar kusursuz birini bulamayacağı için çok doğru bir karar vermiş olur." Yarın nişanımız vardı. Doğan hala bir takım seçmemişti ve sürekli benim elbisemi görmek için kuduruyordu. "Kalk babası hadi, sana takım almaya gidelim. Yoksa nişana eşofman takımıyla katılacaksın." Karnıma minik bir öpücük kondurup ayaklandı. Bende yataktan doğrulup yere basacağım sırada bir anda kucaklandığımdan kollarım Doğan'ın omzunu sarmıştı. "Ne yapıyorsun?" Bir eli belimde bir eli dizlerimin arkasında duruyordu. "Hayatımı taşıyorum. Hem bebek yorar seni, yürüme fazla." Gülerek başımı kaldırdım. "Toplu iğne başı kadar olan bebek mi beni yoracak? Hayal gücün fazla geniş babası." Omzunu silkip merdivenlerden inmeye devam etti. Çok ama çok tatlı bir baba olacaktı. Bunu hissetmiyordum artık, emindim. "Önce yemek yiyelim, sonra takım bakmaya gideriz." Başımı salladım. Yemeğe asla hayır diyemezdim. Çarpılmak için çok gencim! Ve bebekli. Arabaya kadar kucakta geçen yolculuğum ön koltuk ile son bulurken arkama yaslandım. Doğan arabaya bindiği gibi kemerimi takıp hava o kadar soğuk olmamasına rağmen klimayı açtı. Arabayı çalıştırıp gitmeye başladığımızda hızımız sadece 50 olurken sıkıntıyla gözlerimi kapattım. İyi olduğu kadar kuralcı bir baba olacaktı. 🖱🖱🖱 "Bununla çok yakışıklı oldun, bu da olmaz! Kabul etmiyorum bana ne ya!" Doğan sekizinci takımını denerken sinirle kollarımı birbirine bağladım. Bu adam beyaz gömlek bile giyse top modele dönüyordu ve benim sinirden saçlarım dikeliyordu. "Ama bir tanem bundan başka takım kalmadı ki, hepsi aynı model artık." Ağlanır gibi ayaklanıp kabine girdim. "Alnına Hira'nın kocası bebeğinin babası yazdırabilsek keşke." Eli belime uzandı. "Benim gözlerimde, kalbimde, her bir hücremde yazıyor zaten. Yetmez mi?" İşaret parmağımı tehdit eder gibi uzattım. "Bir kız bile yan gözle sana bakarsa..." O da benim gibi parmağını kaldırıp bana uzattı. "Hala görmediğim o elbisenle, aklımı kaçıracağım kadar güzel olacağından bir erkek bile yan gözle sana bakarsa..." Dudaklarımı birbine bastırdım. "Doğan." Görüş açım bulanıklaşırken başımı göğsüne gömdüm. "Bebek bana kilo aldırdığında yine beni böyle seveceksin değil mi?" "Iııı tam olarak ne kadar bir kilodan bahsediyoruz?" Hızla geriledim. Yüzünde en piçinden bir ifade vardı. "Evlenmiyorum seninle. Yürü git. Dünya ahiret abimsin bundan sonra. Zaten üç yaş yok mu aramızda. Oh tamam. Git hamile olduğu halde kilo almayacak bir kadın bul onunla evlen!" Kabinden çıkmak için yanından geçeceğim sırada eli tekrardan belime uzanmış beni duvar ile arasına almıştı. "Bir." Burnunu burnuma sürttü. "Sen istediğin kadar kilo al, istediğin kadar kendine çirkin de. Dünyanın en güzel kadınını benim için ne olursa olsun hep sen olacaksın." Dudağıma küçük bir öpücük kondurup çekildi. "İki." Belimdeki eli tişörtümün içine yerleşti. "Evlenmemek gibi bir şansın yok güzelim, karnında ikimizin parçası var. Kalbimde ise ismin. Nereye gidiyorsun? İzin verir mi bu adam sence hayatının ellerinin arasından kayıp gitmesinin?" Tekrardan öptü. "Üç." Derin bir iç çekti. "Ayrıca abi mi? O nasıl bir küfür öyle?" Kıkırdadım. "Değil misin? Az daha büyük olsan abi diyeceğim sana." Kaşları alayla havalandı. Bedenini bedenime adeta yapıştırırken odağım dudaklarına kaydı. "İnsan abisine böyle bakamaz Hira, kardeşini böyle her an arzulayamaz. Ya da abisinden hamile kalamaz." Boynuma ıslak bir öpücük kondurdu. "Kardeşinin kokusunda böylesine kaybolmak istemez insan, her daim öpmek istemez. Bedeninin her santimine sahip olmak için çıldırmaz..." Sesli bir şekilde yutkundum. Haklıydı. Ama benim şakamı bile kendine fırsat olarak çeviriyordu! "Aaa öyle mi olmuş? Tüh kıyamam." Burnunu öpüp kollarının arasından çıktım. "Hadi gidelim şu takımı alalım bari. Ben ve bebeğim sakin kalmaya çalışacağız." Gömleğimi düzelttim. "Yani inşallah." 🖱🖱🖱 Sakin ol Hira, sakin ol kızım. "Derin nefes al ver, nefes al ver." Hızla Rümeysa'nın koluna vurdum. "Lan doğurmuyorum salak!" Elbisemi giymiş aşağıya dolaşan insanlar yokmuş gibi Doğan'ı bekliyordum.
Elbisemi giymiş, saçım makyajım dahil olmak üzere her şeyimi ayarlamıştım. "Geldi!" Sahra içeri girdiği gibi kapıyı kapattı. "Bana panik yaptırmayın." Kapı tıklatıldığında içeri takımı ile adeta kasıp kavuran nişanlım girdi. Daha doğrusu girişte donup kaldığından öylece bekledi. Ellerimi ona doğru uzattım. "Gelsene." Başını hızla iki yana sallayıp adımlarını benim yanıma yöneltti. "Sen gerçek misin?" Parmaklarımı saçlarına geçirip dağılan kısmını düzelttim. "Sende çok yakışıklı olmuşsun. Düzeltmek yerine bozasım var saçlarını." Derin bir iç çekti. Bakışları yüzümün her milimini ezberlemek ister gibi tarıyordu. "Ben tam olarak nereyi bozayım? Dokunmaya kıyamadığım yüzünü mü? Yoksa bu elbise ile gözlerimi alamadığım bedenini mi?" Kocaman gülümsedim. "Beğeneceğini biliyordum." Ellerini yanaklarıma koyup dudağıma uzun bir öpücük kondurdu. Kızlar gülerek arkalarına dönmüş birbirleriyle konuşuyordu. "Enişte ikinci bir yeğen çalışmanız son bulduysa artık aşağıya inmeniz gerekiyor." Elimi eline hapsettiğinde önden kızlar arkadan biz aşağıya doğru inmeye başladık. Tahmin ettiğimden de çok kalabalık vardı ve hepsi bir ağızdan gelişimizi alkışlıyordu. "Çok kişi varmış." Başını salladı. "Sevenlerim çok ne yaparsın?" Alayla kaşlarımı kaldırdım. Kaşınıyordu. "Ben dikkat et onları bir güzel sevmeyeyim." Başını bana doğru çevirdi. "Onları boş verip beni sevsene." Yanağıma minik bir öpücük kondurup zemine inmeme yardımcı oldu. "Sonunda seni gördüm be yenge." Kim olduğunu bilmediğim dört kişilik grup bana doğru konuşurken istemsizce Doğan'a döndüm. "Emniyetten arkadaşlarım." Başkalarımdan anlamış olacak ki tekrardan konuştu. "Eskiden emniyette çalışıyordum, oradan." "Sorma valla yenge sırf senin için ayrıldı bizden." Tekrardan kaşlarım çatıldı. Benim bunlardan haberim yoktu ki! "Ulan pot kırma koyduğumun salağı. Pardon yenge." Doğan halinden memnun bir şekilde gülerek bizi izliyordu. "Gerçekten mi?" Dudaklarını birbine bastırıp başını salladı. "Senin numarana ulaşınca uçtu mutluluktan yenge. Yazarsa mesleğinden atılacaktı o da istifa etti öyle yazdı." Elini omzuna sardı. "Benim bundan haberim yoktu." "Bunu bizi evine çağırdığında anlatırım yenge. Beleşe yok. Sarma yaparsan askerde yediği bokları bile anlatırım." "Sen aklını yeme istersen Cem." Doğan'dan önce bir diğer arkadaşı omzunu tutup yalandan sıktı. "Yoo o benim kocam olacak her şeyini öğreneceğim zaten. Yaparım sana sarma, kazan kazan hemde." Diğer arkadaşın kolundan çıkıp hızla yanıma geldi. "Ben artık kız tarafıyım Doğan, siktir git kardeşim." Ensesine yediği şaplakla gülmemek için zor duruyordum. "Lan yengemin yanında bari düzgün konuş." Elini ağzına kapatıp sanki varlığımı yeni fark etmiş gibi bana döndü. "Tüh küfür ettim, özür dilerim yenge." Gülerek önüme döndüm. Ondan önce her şeyin boş ve anlamsız olduğu bir hayatım varken şu an her anında sonsuza kadar yaşayabileceğim bir hayatım vardı. Ve iyi ki vardı, hep var olsundu. 🖱🖱🖱 Doğan bize iyi geldi yaralarımı sardı. ALLAH HERKESE BİR DOĞAN NASİP ETSİN. Nasılsınız canlarım, nasıl gidiyor hayat? İş, güç, okul? Benim modum biraz düşük, mutlu hissetmek zor gelmiyor değil djjddjd Bölüm nasıldı, beğendiniz mi? Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum. Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 🖱💕🌼
|
0% |