"Asel, seni seviyorum," dedi Caner, sesi kesik kesik ve güçlükle.
"Sakın böyle konuşma," diye karşılık verdim, gözyaşlarım hıçkırıklarıma karışıyordu. Hayatımın en değerli varlığı, ailem, ruhum, elimden kayıp gidiyordu. Ona ulaşmaya çalıştıkça daha da uzaklaşıyordu.
"Şarkımız..." diye fısıldadı, "şarkımızı yaşıyoruz..." Sözleri yüreğime saplanırken dudaklarında zayıf bir gülümseme belirdi. Onu izlemek, her nefesinde içimde derin yaralar açıyordu. Son bir güçle, yanımızdaki Ata`ya bakıp, "Sana emanet," dedi. "Sevdiğim sana emanet."
O an, aramızdaki sessizlik bile kelimeler kadar ağırdı. Gözyaşlarım durmaksızın akarken, Caner elimden kayıp gidiyordu.