Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Seçimler

@zeyzeyokurr

Hızlıca yanından geçip kapıdan çıktı ve asansöre doğru ilerledi. Ben ise heykel gibi hiç hareket edemiyordum. Kendime bir dakika gibi bir kısa süre tanıdım. Omuzumun üzerinden Alaz Karahanlı'ya çevirdim başımı. Ellerin cebine koymuş asansörün gelmesini bekliyordu. Dönüp ona doğru ilerledim.

 

- Birşey söylemeyecek misin? Bu mu yani , seçimimi yaptım ve şimdi bunun doğuracağı sonuçları bana açıklamalısın.

 

Yanına gelince durdum. Bana bakmadı sadece başını salladı, yine. Asansörün kapısı açılınca onunla beraber içeri girdim.

 

- Nereye gidiyoruz ?

 

Diye bir soru yönelttim bu sefer.

 

- Toplantım var.

 

Yüzümü buruşturdum. Bunu beklemiyordum. Gerçekten nişanlısını toplantıya mı götürüyordu?

Sen gerçek nişanlısı değilsin Ekin!

Doğru söze ne denir?

 

- Gerçekten nişanlı toplantıya mı götüreceksin?

 

Bu sefer güldü.

 

- Sahte nişanlımı toplantıya götürüyorum .

 

Sahte kelimesine özellikle vurgu yapmıştı. Gözlerimi devirdim. Tam o an fark ettim. B... ben ASANSÖRDEYİM!!!

Elimi hızla boynuma götürdüm. Aman Allah'ım! Tutunucak bir yer aradım. Ama yoktu. Elimi duvara bastırdım. Nefesim daralıyordu.

 

- N...Nef... Nefes alamıyorum.

 

Zorlukla da olsa konuştum. Alaz hızla dönüp bana baktı. Ellerini omuzlarımda hissettim.

 

- Hey, iyi misin?

 

Hee, çok iyiyim. Nefes alamıyorum diyorum be adam ne kadar iyi olabilirim.

Klostrofobim tutmuştu. Neden bindim ki sanki şu asansöre?! Toplantı üçüncü kattaydı ve biz daha 7. Kattaydık.

 

- K... klostrofobim var.

 

Nefes Alamıyorum!!!!

 

- Bak, seni sakinleştiricek bir yöntem biliyorum ama izin vermen gerekiyor.

 

Hızla kafamı salladım. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Hiç beklemediğim bir anda Alaz beni kendine doğru çekti ve sarıldı. Evet Alaz Karahanlı bana sarıldı! İşin en tuhaf yanı ise nefes alabiliyordum. Kapılar açılana kadar öyle kalmıştık.

 

Asansör üçüncü kata geldiğinde ikimizde geriye çekildik. Az önce ne yaşandık ya?

 

Kapılar açılır açılmaz asansörden çıktım. O benden sonra çikmış olmasına rağmen bana yetişmiş , hatta geçmişti.

 

Toplantı odasının kapısını Alaz hızla açtı ve içeri girdi, ben de onu takip ettim. Büyük, dikdörtgen bir masanın etrafında toplam 10 sandalye vardı. En baştaki sandalye hariç hepsi doluydu. Yani asistanlar ayakta durmak zorundaydı. Bu ne saçmalık! Neden onlar oturuyor da biz ayakta bekliyoruz!?

 

Masanın bir diğer ucunda oturan kişinin yanında da bir asistan dikiliyordu. Sanırım bu adam anlaşma yapılacak adamdı. Adam bayağı şık giyinmişti. Kumral saçlara , yemyeşil gözlere sahipti

ve o gözler benim üzerimdeydi. Bu beni rahatsız ettiği için bakışlarımı asistan hanıma çevirdim. Lakin bu kadının

bakışları daha kötüydü. Bana attığı küçümseyici bakışlar beni daha fazla rahatsız etmeyi başardı. Kıyafetlerime baktım. Gayet düzgündü.

 

Üstümde beyaz bir kazak ve altımda da siyah renkte, bacaklarımı saran bir kot pantolon vardı. Gerçi girişteki sekreter kadın da böyle bakmıştı bana. Asistan kadının üzerinde açık mavi bir gömlek, altında da siyah mini etek vardı. Saçları açık kahve renginde ve kısaydı. Gözleri üzerindeki gömleğe uygun maviydi.

 

Alaz kendi sandalyesine oturunca ben de ayakta dikilmeye başladım. Bir süre sadece iş konuştular ve ben sıkıntıdan patladım. Böyle şeyler hiç bana göre değil. Tam konuşmanın ortasında kulaklarımı bir melodi doldurdu.

 

" Anlamam nedenini

Üzmüşler bebeğimi

Tam yüzüne dalmışken

Çizmiş kendi resmini..."

 

Herkesin gözü bana dönmüştü. Helin arıyordu. Hızla telefonu açıp kapıya doğru yürüdüm. Helin Yurttaki en iyi arkadaşımdı. Ve evlat edinilmişti. Onu evlat edinen aile varlıklı bir aileyi. Bu yüzden 18 yaşında ayrı eve çıkmış benide yanına almıştı. Yani ev arkadaşı olmuştuk. Telefonu kulağıma götürdüm.

 

- Alo.

 

- Alo, Ekin? Nasılsın? İşe girebildi mi? Kız, patronunun çok yakışıklı olduğunu duydum! Dedikleri kadar var mı? Ay,kız konuşsana!

 

Helin yine motora bağlamıştı. Hangi sorusuna cevap vermemi bekliyordu?

 

- Tamam Helin bı sakin ol. İlk sorunun cevabı; iyiyim, teşekkürler. İkinci sorunun cevabı; Evet işe girdim. Üçüncü sorunun cevabı; Evet, dediklerinden daha yakışıklı hatta. Ama benim sana daha bomba bir haberim var!

 

- Ay, söyle çabuk.

 

- Evleniyorum sanırım.

 

Sessizlik. Yani aslında sadece nişanlanıyordum. Hem sahte bir nişandı bu. Bence bu kadar şaşırılacak bir şey yoktu. Aynen Ekin kesin yoktu, aynen.

Şu anda tek isteğim senin de susman iç ses.

 

- Ne!!!

 

- Ya, Helin ben şu an toplantıdayım da seni sonra arıyayım. Öptüm,bay.

 

Telefonu hızla kapatıp sessize aldım. Toplantı salonuna girdiğim de yine tüm gözler benim üzerimdeydi. Asistan kadın yüzünde bir gülümseme ile Alaz'a döndü.

 

- Asistanınız pek sorumluluk sahibi değil sanırım Alaz Bey. Toplantıda telefonunu sessize alması gerektiğini öğrenememiş.

 

Ne demişti o bana?! Sorumsuz mu? Ben şimdi ona sorumsuzu göstermezsem...

 

Sakın olmaya çalışıyorum ama olamıyorum. Tamam, benden günah gitti!

 

Hızlı adımlarla o asistan bozmasının yanına doğru ilerledim. Hiç beklemediği bir anda o özenle fönlediği saçlarını elime dolayıp hızlıca çektim.

 

- Ahh, saçım...

 

- Kim sorumsuz ya? Kim sorumsuz şimdi de söylesene!

 

Alaz ve anlaşma yaptığı adam dışındaki tüm çalışanlar ayağa kalkıp bizi ayırmaya çalışıyordu. Ben neden bu kadar büyük tepki veriyordum ki? Daha önce çok fazla kişi bunun gibi şeyler söylemişti. Onların da saçlarını yolmustun. Doğru...

 

 

Loading...
0%