Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@zeyzeyokurr

Uzun bir aradan sonra merhaba!

Nasılsınız?☺️

Yeni bir kurguma hoş geldiniz.

Biliyorum çok hızlı kurgu değiştiriyorum. Birini bitirmeden diğerine başlıyorum.😅

 

Ama ne yapayım aklımdakileri hemen yazmak istiyorum.😁

 

Umarım bu kurgumu da beğenirsiniz.

 

Buraya başladığınız tarihi yazabilir ya da kendinize not bırakabilirsiniz.👉🏻

 

 

İyi okumalar.❤️‍🩹

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı bekliyorum.

 

" Karar verildi" diye bağırdım , elimdeki çekici vurarak. Tartışma son buldu, ortalama bir sessizlik esir aldı. Bu anı o kadar çok yaşamıştım ki artık ortamdaki gergin havaya alışmıştım. Eskisi kadar gerilip heyecan yapmıyordum. "İşlediği 8 cinayet, 7 darp ve 2 küçük kız çocuğuna taciz nedeniyle müebbet yemesine karar verilmiştir."

 

Bir anda bütün sessizlik bozulmuş salonu neşeli çığlıklar doldurmuştu. İster istemez gülümsedim. Sanırım Adalet yerini bulmuştu. Son kez çekiçimi masaya vurdum. " Mahkeme bitmiştir."

 

Dedim ve ayağa kalkıp mahkeme salonundan çıktım. Bu hissi seviyordum. İnsanların arkamdan ettiği teşekkürler ve dualar adaletin yerini bulduğunu gösteriyordu. Tabii ki herkesin mutlu edemezdim ama adaleti yerine getirebilirdim.

 

Uzun koridorda emin adımlarla ilerlerken birinin bana seslenmesiyle durup sesin geldiği tarafa çevirdim bakışlarımı. Seslenen kişi Evrim' di.

 

" Ooo, Hakime hanım bir suçluyu daha içeri tıkmış duyduğum kadarıyla."

 

Sırıttım ve kafamı evet anlamında aşağı yukarı salladım.

 

" Ama hızınıza yetişilmiyor Işıl Hanım."

 

Gülerek gözlerimi devirdim. Yalakalık başladığına göre kesin bir şey isteyecekti.

 

" Ne istiyorsun Evrim."

 

Evrim yakışıklı çocuktu. Benden bir yaş büyüktü ama bayağı uzun boyluydu. Fit bir vücuda, kahverengi saç ve gözlere sahipti. Eğlenceli ve tatlı biriydi. Evrim elini sıkıntıyla ensesine atınca olayı anladım.

 

" Evrim, yapmadın değil mi?"

 

Mahcubiyet ile gözlerini yere çevirdi. Yine mi yaa?! Bu üç etti! Ona sürekli olarak ihanet eden sevgilisi ondan yalancı gözyaşları eşliğinde özür dilemiş ve Evrim'de onu yine affetmişti. Evrim gerçekten aşıktı ama sevgilisi yani Azra için aynı şeyi söyleyemezdim. Evrime baktım.

 

" Tamam, o kızı son kez uyaracağım ama tekrar yaparsa artık onu dava et!"

 

Evrim başını aşağı yukarı saldı.

 

" He, bu arada Eliz Hanım seni çağırdı."

 

"Tamam."

 

Evrim'in yanından ayrılıp Eliz Hanım'ın odasına doğru ilerledim. O buranın müdürü gibiydi. Genellikle polis departmanındaki kişilere görev verirdi. Ama ben bazen öyle ya polislerle beraber baskın ve denetleme yapardım.

 

Elif Hanım'ın odasının kapısı önüne gelince durdum. Kapıyı tıklattım ve 'girebilirsiniz' komutuyla kapı koluna aşağıya doğru baskı uygulayarak ittim ve içeri girdim. Eliz Hanım kafasını kaldırıp bana baktı. Sonra eliyle masasının önündeki koltuğu gösterdi oturmam için. Hiç bir şey demeden eliyle gösterdiği katran karası koltuğa oturdum.

 

Eliz Hanım öksürerek boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

 

" Işıl, seni neden çağırdığımı az çok tahmin ediyorsundur zaten."

 

Diyerek konuya giriş yapmış oldu. Evet, beni neden çağırdığını tahmin ediyordum. Zaten normalde benimle iş dışında hiçbir şey konuşmazdı. Kafamı salladım ve devam etmesini bekledim.

 

Eliz Hanım burnuna düşen ince camlı yuvarlak gözünü işaret parmağıyla hafifçe ittirdi. Sarı saçlarını tepeden at kuyruğu yapmıştı ve mavi gözleri her zamanki gibi donuktu. Çok ciddi biriydi. Aslında buradaki herkes öyleydi. Üzerine gözleriyle uyumlu bir gömlek ve siyah kot pantolon giymişti.

 

" Aslında bu işi diğer polislerde yapabilirdi Ama bu suçluyu uzun zamandır arıyoruz ve hala yakalayabilmiş değiliz."

 

Kafamı anladım belli edercesine salladım. Genelde hep böyle derdi. Alışık olduğum bir durumdu.

 

" Bu gece Bebek'de ki bir eğlence mekanında olacakmış. Saat 8:45 sularında. Adresi ve mekanın ismini sana atarım."

 

Hiçbir şey diyemezdim. Zaten çalışmayı severdim benim için uğraş oluyordu. Uğraşmak hoşuma gidiyordu , zaman geçiyordu. Bu yüzden eğer bir iş verilirse itiraz etmeden yapardım. Yine kafamı salladım.

 

" Peki Eliz Hanım, izninizle."

 

Diyerek koltuktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Odadan çıktığımda rahat bir nefes alabilmiştim. Nedense sebepsiz yere gerilmiştim. Elif Hanım'ın söyledikleri beni germişti , yapamazsam korkusuna düşmüştüm. Kafamızda iki yana salladım, hayır korkulacak bir şey yoktu. Bu görevi de halledecektim.

 

Uzun koridorlarda, neredeyse koşarak ilerledim. Sürekli iş arkadaşlarımın toplandığımız bir oda vardı. Oraya doğru ilerliyordum. Odanın kapısının önüne geldiğimde tıklatmaya gerek duymadım ve kapıyı sertçe ittirdim. İçeriye öyle hızlı girmiştim ki bir anda herkes ayağa fırlamıştı. Büşra:

 

" Işıl, ne oldu? Bir şey mi oldu, iyi misin?!"

 

Diye sorularını sıraladı art arda. Büşra liseden beri en iyi arkadaşımdı. En kötü zamanda yanımda olan tek kişiydi. Üstelik gerçekten iyi bir avukattı. Ve bana göre biraz fazla kokoştu. Tabii kendine göre bakımlı. Bugün de koyu kahverengi kıvırcık saçlarını açık bırakmış, zaten çekik olan gözlerine bir eyeliner çekmişti ve ince olan dudaklarına kalemine şekil vermişti. Büşra makyaj yapmadan doğal haliyle de gayet güzel bir kızdı. Karma ten rengi koyu kahve saçları ve yeşil gözleri çok uyumluydu. Ben daha onun sorularının cevap veremeden Ceylin lafa atladı.

 

" Niye öyle birden giriyorsun içeri, ödüm koptu kızım!"

 

Ceylin'e burada tanışmıştık. O da çok iyi bir polisti. Benim gibi kızıl ve hafif dalgalı saçlara sahipti. Buğday teni kahverengi gözleriyle uyum içerisindeydi. Ceylin her zaman makyaj yapmazdı ama genelde hafif bir şeyler sürerdi. Bugün de makyaj yapar mıymış sadece eyeliner ve ruj sürüp çıkmıştı evden. O da saçlarını açık bırakmayı tercih etmişti.

 

Bu yüzden ben onların yanında fazla sönük kalıyordum çünkü makyaj yapmayı fazlasıyla gereksiz buluyordum.

Gerçi zaten makyaj yapacak zamanımda olmuyordu genellikle. Zaman kaybıydı. Hatta bence uyumak bile zaman kaybıydı.

 

" Sakin olun. Eliz Hanım bugün göreve çıkacağımı söyledi."

 

Büşra ve Ceylin rahatlayarak tekrar yerlerine oturdular. Onlar işlerinin başına dönünce ister istemez duraksadım. Onlara ne diyecektim ki? Benimle gelmelerini isterdim ama onlar benim gibi fazladan çalışmayı sevmezlerdi.

 

Kısa bir süre düşündüm. Yalandan nefret ederdim. Ve yalan söylemeyecektim. Ama biraz eksik anlatsam bir şey olmazdı.

 

" Aslında... Bu gece bir eğlence mekanına gidip kafamızı dagıtsak hiç fena olmaz."

 

Ve bunu söylediğim an ikisinin de şok içindeki bakışlarına maruz kaldım. Tamam normalde bir mekana gidip dinlenmek ve kafa dağıtmak bana göre değildi. Ceylin:

 

" Sen? Gece? Eğlence mekanına? Gitmek istiyorsun? "

 

Dedi kelimelerin her beni fazla vurgulayarak ve soru sorarcasına. Tereddüt ederek başımı salladım. Bu sefer de Büşra söz aldı.

 

" Allah'ım, başımıza taş yağacak! Kıyamet alameti!"

 

Kaşlarını çattım bu sefer. Evet, şaşırmaları normaldi ama ben de insandım.

 

Bir robot gibi davransan bile mi, Işıl?

 

Evet bir robot gibi davransam bile iç ses...

 

" Evet, ne abarttınız ya? Geliyor musunuz, gelmiyor musunuz?"

 

Önceki sıra bana baktı, sonra birbirlerine, sonra tekrar bana ve tekrar birbirlerine... En son bir daha birbirlerine baktılar ve aynı anda;

 

" Tabii ki geliyoruz!"

 

" Tabii ki geliyoruz!"

 

Diyerek Sevinç çığlıkları atıp Bu akşam ne giyeceklerini tartışmaya başladıklarında rahatladım. Bu işi de halledecektim. En fazla ne olabilirdi ki?

 

 

Bölümü beğendiniz mi 🥰

 

Sizce bir sonraki bölümlerde Işıl' ı neler bekliyor? Tahminlerinizi böyle alalım 👉🏻

 

Umarım beğenmişsinizdir.☺️🫶🏻

 

Yıldıza basmayı unutmayın...🫶🏻

Seviliyor

sunuz🥰

Loading...
0%