@zezene
|
Bazen hayatta istemediğimiz yanlışlar yapabiliyorduk. Bu aslında o kadar da önemli değildi. Asıl önemli olan şey, yanlışı farketmemize rağmen bu yolda inatla devam etmemizdi . Yapılan yanlışı Düzeltmek de bir seçenek iken bu seçeneği göz ardı etmek yapılan en büyük hatalardan biriydi. Gerçek ailem ile tanıştığım günden beri tam olarak eski neşemi geri getiremiyordum. Vedat babamın hapishanede olması da bu işin cabasıydı tabiki. Yaptığım şeylerin sonuçlarını bilemediğim için içimde sindiremediğim bir vicdan azabı vardı. Bir yanım onlarında gerçekleri bilmeye hakkı var diye bas bas bağırırken, diğer yanım ise tam tersini söyliyerek beni ikilemde bırakıyordu. O günün üzerinden tam tamına iki gün geçmişti. Dedemin bitmek bilmeyen ititrazlarına rağmen kendi bildiğimi okuyarak ikizleri de almış ve istanbula gelmiştik. Babannem ne kadar gelmek istese de ben istememiştim . Herkesin kendine ait bir düzeni vardı ve ben bunu bozmak istemiyordum. Ne yazık ki annemin yokluğuna alıştığımız gibi babamın yokluğuna da bir şekilde alışmamız lazımdı. O kadar ısrarıma rağmen dedem dışarıya kendi korumalarını ve ev işleri için de ayşe teyzeyi yanımızda gelmesi şartıyla bizi göndermişti. Açıkcası kabul etmekten başka şansım yoktu ve kabul ettim. İkizlerin ve kendi güvenliğim için iyi olacaktı. Artık herşeyi detaylı birşekilde düşünmek bana kalıyordu. İkizlere gelirsek birbirimizle doğru düzgün konuşmuyorduk. Gerçek ailemin yanından geldikten sonra kendimi Tolganın yanında bulmuştum. Ne yalan söyliyeyim o gün bütün öfkemi Tolgadan çıkarmıştım. Tabi konuşmaların yarısı duyan Meyra tam olarak olayı bilmemekle birlikte Tolgaya bağırdığım için bana gardını almıştı. Tolga başta Meyraya açıklamaya çalışsa da asla buna izin vermemiştim. Sırrı ne kadar kişi duyarsa bu sır olmaktan çıkacaktı! Bu yüzden O Mektup konusu açılmamak üzere kapanmalıydı. Kapanmalıydı kapanmasına ama mektup'u bulamıyordum. Nereye baktıysam hiçbir şekilde bulamamıştım, Nereye koyduğumu da hatırlamıyordum. Heryeri aramıştım İstanbula dönmeden önce ama hiç bir şekilde onu bulamadım. Elimden gelen tek şey o mektubun kimsenin eline geçmemesini dilemekti. Şimdi ise asla bitmek bilmeyen okuluma gelmiştim. Ders matematikti ama hoca daha gelmemişti. Herkes susmak nedir bilmezcesine konuşuyordu. gülüşmeler, bağırışlar hepsi bir uğultu misali kulağımda çınlayıp duruyordu. Bu olay canımı sıksa da sesimi çıkaramıyordum maalesef. "Mucize iyi misin ?" Diye sordu yanımda oturan Bige Onunla o günden sonra doğru düzgün konuşmamıştık bile, pislik Lara yüzünden artık arkadaşlık kurarken milyon kez düşünmem gerektiğini anlamıştım. Aslında Bigenin iyi birisi olduğunu biliyordum ama yaşadıklarım onunla yakın olmama engel oluyordu. "İyiyim Bige sadece kafam ağrıyor biraz ." dedim umursamazca "Çok fazla gürültü var kafanın ağrıması çok normal " dedi o da karşılık olarak ve ikimizde bir süre sustuk. "Yatayım ben ya hocanın geleceği de yok gibi" dedim kafamın ağrısı daha da artarken. O ise sadece bana kafa sallamıştı onaylar anlamda ben ise vakit kaybetmeden kafamı masaya koymuştum. Uyuyamazdım bunu biliyordum ama gözlerimi dinlendirebilirsem benim için o bile iyi gelecekti. Şu günlerde ard arda yaşadıklarım bir tık fazla gelmeye başlamıştı. Ve yaşadıklarımı düşünmeye, doğru yanlışı kendi içimde tartmaya vakit bulamadan farklı bir olay yaşıyordum. Kapının açılıp kapanmasını duymuştum ama kafamı kaldırmamıştım. Çünkü hoca gelmiş olsaydı, bağırış sesleri kesilirdi, kesilmediğine göre başka biri gelmiş olmalıydı. Umursamadan yatmaya devam ederken, bir anda yanımızda Bigeye yönelik birinin konuşmasıyla, sinirim anında tavan yapmıştı. O kişi tabiki Laraydı. "Uyuyor mu ?" diye sormuştu kaç günden beri benimle konuşmak istese de hiçbir şekilde onunla muhattap olmuyordum. Bir yanım kalk sık şu kızın boğazını desede diğer yanım o yanımı zorla bastırıp umursama onu diyordu. Hiçbirşey yapmadan öylece yatmaya devam ederken tekrardan Bigenin sesini duydum. "Ne yapıyor gibi gözüküyor sence ?" Bigenin böyle konuşmasıyla Laranın bıkkınca nefes verdiğini duymuştum. Bige tam olarak olayları detaylıca bilmese de üstün körü olayları anlatmıştım ve o da tabiki Larayı suçlu buluyordu. Gözlerim kapalı olduğu için sadece sesleri takip edebiliyordum. Ön tarafımıza geçmiş bir şeylerle uğraşıyor gibiydi. Ne yaptı bilmiyorum ama yanıma doğru geldiğini adım seslerinden anlamıştım. Sırtıma örtülen şey ile şaşırmıştım. Böyle yapmaması lazımdı! Babam onun yalancı şahitliği yüzünden hapisteyken bunun olmasını istemiyordum. Bana hiçbir şekilde iyi niyetli yaklaşmamalıydı. Bir kaç saniye kendimle cebelleşmiştim ve tabiki her zamanki gibi kazanan öfkem olmuştu. Lara ise önümdeki masaya oturmuş ve düşünceli bir şekilde camdan dışarıyı izliyordu. Sinir bütün bedenimi sarmışken. Kabanı alıp yuvarlak hale getirerek Laranın arkasından onun kafasına sertçe attım. Laranın acı dolu sesiyle Bir anda sınıftaki uğultu kesilmiş ve herkes şaşkınca bana bakmaya başlamıştı. Ne istemiştim ben sessizlik mi? İşte ufak bir dokunuşla Halloldu ! Herkes sessizken sadece Laranın kafasının arkasını tutarak hafifçe inlediği duyuluyordu. Bu haline daha da sinirlenirken hızlıca yanına gittim. Kafasını tutan elini tutup 'abartma' diyecektim ki elindeki minik bir Kırmızılığı görünce şok geçirdim. Mont yumuşaktı nasıl olmuştu bu kan ? Daha demin bütün bedenim sinirden kavrulurken şimdi her şey sıfırlanmış ve bütün vücudumu telaş sarmıştı. Ben canını acıtmak istememiştim. "Lara özür dilerim be-..." Neredeyse ağlayacak ses tonuyla konuşurken Lara sözümü kesmişti. "İyiyim iyiyim tamam bir şey yok " dedi kendini es geçerek "Yemin ederim yumuşak diye sert attım. " Dedim saçma bir şekilde tekrardan açıklama yapmak istercesine " Mucize tamam geçti kızım ufak bir sıyrık abartma !" Dedi gülümseyerek. Ben ise ona uymadan kolundan tutup onu kaldırmaya çalıştım. "Kalk lavaboda temizleyelim. "O ise gülerek beni zorlamadan kalkmış ve lavaboya doğru koridorda ilerlemeye başlamıştık. Lavaboya geldiğimizde bu yaptığıma feci şekilde pişman olmuştum haklıyken onun canını acıtmış ve haksız duruma düşmüştüm. Neden bu aralar öfke kontrolümü sağlıyamıyordum? Bir an önce kendime çeki düzen vermeliydim . "Acıyor mu?" diye sordum Lara ellerini yıkarken "Hayır yüzülmüş sadece bir şey yok alışkınım ben bilmiyormusun?" Dedi bunu demesiyle içten içe üzülmüştüm ama sonra hemen toparladım kendimi yine geçenki sefer gibi 'acıma bana' tatavasını yapmasını istemiyordum. "İyi geçtiyse ben sınıfa gidiyorum sen de gelirsin " dedim ve hızlıca kendimi lavabodan dışarıya attım. Onunla konuşunca babamı şikayet ettiği aklıma geliyordu ve kendime hakim olamayıp tekrardan bir öfke kaplıyordu içimi ,en kısa sürede bu kısır döngüden kurtulmalıydım. Yoksa böyle devam edersem daha çok haklıyken haksız duruma düşecektim. İyi düşünmem lazımdı Aleyna komada olsa bile çok düşük bir ihtimal uyanma ihtimali de vardı. Bu yüzden bu güzel haberi bekleyip kendi başıma da başka bir iş açmamalıydım. Zor da olsa sinirimi kontrol altında tutmalıydım. Sınıfa geldiğimde hoca gelmiş ve tahtada dersini anlatıyordu. Geç geldiğim için Özür dilediğimde sadece kafasını eğmiş ve yerine geç dercesine gözleriyle işaret vermişti. Diğerleri durumu anlatmış olmalıydı ki geç geldiğimi hiç sorgulamamıştı hoca. Bir süre sonra Lara da sınıfa geldiğinde aynı olayı o da yaşamıştı. Ona bir kez bakmış iyi olduğuna kanaat getirmiş ve bir daha bakmadan dersime odaklanmıştım. ...
İçeriye girdiğimde Ayşe ablayla biraz sohbet etmiştik. İkizler benden önce eve gelmiş beni beklemeden yemeklerini yediğini söyleyince bende ayşe ablayla birlikte yemiştim. Meyranın benimle konuşmamasına üzülsem de dayanamayıp benimle barışacağını bildiğimden dolayı fazla üzerine gitmek istemiyordum ki o da kendince haklıydı. Onun bildiği şey ikizine haksız yere bağırmış olmamdı. Neden tolgaya kızdığımı bilse bu sefer de tolgaya gardını alırdı. Onu çok iyi tanıyordum. Bu yüzden onun bazı şeyleri bilmesine gerek yoktu. Bir kaç gün sonra barışacağından emindim. Odama çıktığımda konuların tekrarını yapıp test çözmüştüm. Ödevlerimi de yaptıktan sonra uzun süre yatağımda telefonumla vakit geçirmiştim. Telefonumun çalmasıyla oyunuma ara verip arayan kişiye baktım. Aydın amca arıyordu. Hiç konuşmak istemediğim için telefonunu açmadım. Tekrar oyunuma girerken aydın amcanın çağrısı bir kez daha telefonuma düşmüştü. Derin bir af çekip açtım telefonu. Önemli bir şey olmasa aramazdı herhalde. "Efendim." dedim "Mucize, Lara senin yanında mı ? " Diye sordu sesi bir tık sinirli geliyordu. "Yok yanımda. " dedim sadece, normalde uzun uzun konuşur ve Ne olduğunu sorardım ama artık Laraya ne olduğu veya ne yaptığıyla ilgilenmiyordum. Hatta artık ailem dışında kimseyle ilgilenmiyordum. Sahi hangi ailem? Düşüncelerim beni boşluğa düşürmesine izin vermeden kendimi toparladım. "Okula geldi mi telefonlarıma cevap vermiyor. Ona ulaşamıyorum. " Ben ne olduğunu sormayınca o açıklama gereksimi duymuş olmalıydı. Hayır yani aydın amcaya da ne diyeceğimi bilmiyordum. 'Banane kızından' desem ne olurdu acaba? "Okula geldi sonra onu hiç görmedim ? Haberim yok ama haber alırsam seni bilgilendiririm. Şimdi kapatmam lazım kusura bakma ." dedim ve hızlıca telefonu yüzüne kapattım. Onunla konuşmak bile istemiyordum. Kimseyle konuşmak istemiyordum. Kendi derdime derman olamıyorken başkalarının dermanı hiç olamazdım. Çünkü kendi yaptığım tercihlerimden bile şüphe ederken nasıl başkasına yardımcı olabilirdim ki? Yatağıma yatmış hiç bir şeyi umursamamaya çalışarak tekrar telefonu elime almıştım. Kafamdaki düşüncelerden uzaklaşmak istesem de bunu başaramıyordum. Her şey üst üste geldiği için kafam çok karışıktı hangi birini düşüneceğimi şaşıyordum. Gerçek sandığım babamın benim hatam yüzünden hapiseneye girdiğini mi düşünsem yoksa onun benim babam olmadığını ve yıllarca bir yalan uğruna büyüttüklerine mi kafayı taksam . Ya da gerçek ailemin beni kaybettikten sonra yerime üvey evlat edinmelerine mi kafayı takmalıydım? Gerçekten bilmiyordum... Ne yapıp edip vedat babamın o hapishaneden çıkmasını sağlayacaktım! ve sonrası ise kendi yolumu çizecektim. Vedat babamın bende çok hakkı var bu yüzden onu silemiyordum . Ona aslında Baba dememem lazımken yapamıyordum. Çünkü alışmıştım. Bu zamana kadar tek destekçim oydu. Bu yüzden onu bir kalemde silip atamıyordum. Çocukluğumdu o adam benim . Belki de o olmasa ben bambaşka biri olabilirdim Bu tabiki kötü anlamda . Düşünüyorum da onlar beni bulmasa belki de beni kimse bulamayacak ve ben orada ölüp gidecektim. Anneme de ne kadar kızsam da onunda bende hakkı çoktu. İkisi de bana çok güzel aile olmuşlardı ama... İşte o ama beni bitiriyordu. Yaşadığım hayal kırıklığı hiçbir şekilde tarif edemiyordum. Beni nasıl bir ikileme düşürdüklerini ve nasıl içten içe kavrulduğumu asla bilmeyeceklerdi. Bu yüzden içimden belki hala annem ve babam olarak kalacaklardı ama artık babam bunu benden hiçbir zaman duymayacaktı. Düşüncelerimle kalbim sızlarken gözümden bir damla yaş akmıştı. Her şeyi geçtim sanki onlarca derdim yokmuş gibi Lara çıkıyordu başıma Yok artık ya saçmalama mucize ne gelecek onun başına diyerek düşündüm. Ama bu düşüncem öyle bir içimi kemiriyordu ki Anlatamam! Yatakta bir sağa bir sola dönerken dayanamayıp yatağa oturdum. Sinirle telefonu elime alırken bir yandan da kendime saydırıyordum. "İyi kalbine tüküreyim senin Mucize ! " "Pekala sadece bir kere arayacağım açarsa kendi bilir ! Açmazsa da bir daha aramam sadece bu kadar. Başka bir şey yapmana gerek yok " dedim kendimi ikna edercesine ve biraz olsun beklersem vazgeçeceğimi bildiğim için hemen Larayı aradım. Çaldı çaldı ama açan olmadı. "Açma tamam mı açma gerizekalı!" dedim ve telefonu yatağa fırlattım. "Ne gelecek o domuzun başına hiçbirşey gelmez at şunu kafandann!" dedim ellerimi yüzüme sürerek. Ama bir dakika bile olmadan Telefonun çalmasıyla hemen yatağın üstünden aldım. "Alo mucize ?" İlk lara konuşunca yutkundum ne diyecektim seni merak mı ettim ? Bu bir tık saçma olurdu. "Efendim" dedim saçma bir şekilde "Mucize sen aradın beni ?" dedi o da şaşkın sesiyle sesi soluk soluğa geliyordu nerdeydi bu ? "Baban merak etmiş seni , adam yalvardı resmen bana Larayı bul diye o yüzden aradım yoksa aramazdım. " Abart kızım , hatta deki baban ayaklarıma kapandı. "Annemin yanındayım. " dedi kısaca "İyi ara söyle o zaman" dedim tam kapatacakken o konuşmuştu. "Aramıyacağım sende söyleme ararsa tekrardan bilmiyorum de ben sen merak etme diye yerimi söyledim. "demesiyle hızlıca itiraz etmiştim "Ben seni merak falan etmedim öyle mi dedim ben ?" "Demedin tamam sinirlenme hemen ." dedi kısık sesle bir anda sesini neden kıstığını anlamasam da takmadım. "Aman ne halt yersen ye banane " dedim sinirle "Benim kapatmam laz-..." cümlesini tamamlamadan telefon hattının kesilmesiyle telefonu kulağımdan çekip bir süre telefonla bakıştım . Sinirle kafamı yukarıya kaldırıp "Hayır gitmeyeceksin seni ilgilendirmez! " dedim Kafamı sağa sola sallayarak kendimi ikna etmeye çalışıyordum. "Gitmeyeceğim ! Kesin-... Ahh kendimi kandırmama gerek yok deli gibi merak ediyorum. " dedim ve hızlıca kararımı değiştirmeden ayağa kalktım. ... Hazırlanmış ve Laranın annesinin mahallesine gelmiştim. Bir önceki geldiğime nazaran şimdi daha rahattım. Sanki bu mahalleden biriymişcesine yürüyor ve çoğu kişiye selam veriyordum. Bu durum benim çok hoşuma gitmişti. Sanki içlerinden biriymişim gibi davranıyorlardı. Ellerim cebinde yavaş adımlarla etrafı inceleyerek yürürken gözlerim bir yandan da Larayı arıyordu. "Kızım bir bakarmısın bana ?" arkamdan yaşlı bir kadının seslenmesiyle refleks olarak ona doğru döndüm. "Şey bana mı dediniz acaba ?" diye sordum işaret parmağımla kendimi gösterirken karşımdaki yaşlı kadın yolun kenarında durmuş ve bana bakarak "Evet kızım işin yoksa bana biraz yardım edebilir misin ?" dedi "Edeyim teyze ." dedim ne yardımı yapacağımı bilmeden "Şu odunları evime götürmek istiyorum ama hepsini taşımak zor benim için evim yakın hemen sokağın ardı ." dedi mahcup bir şekilde Hiç onun dediğini ikiletmeden yerdeki çuvala doldurulmuş odunları bir hışımla sırtladım Aslında her şey o ana kadar güzel gidiyordu ama tahmin edemediğim şey odunların ağırlığıydı. Kendimi bir anda geriye savrulmuş ve çuvalın üstüne oturmuş halde bulmuştum. Bu halime teyze telaşlanırken "Kızım yavaş ağır odunlar ." dedi teyze beni yerden kaldırmaya çalışarak. Teyze bunu bir tık geç söyledin ama olsun ! "İyimisin ?" diye sordu teyze sırtımı silkelerken "İyiyim iyiyim merak etme " dedim bende ona karşılık olarak "Kızım sen yorma kendini ben başka birinden rica edeyim teşekkür ederim. " demesiyle bir hırsla onu dinlemeden sırtlandım çuvalı. İlkinden darbeyi aldığım için şimdi dengeli bir şekilde kaldırmış ve yürümeye başlamıştım. "İyiyim ben götürürüm " dedim ve onunla birlikte yürümeye başladım. İlerideki top oynayan çocuklar kısık sesle gülerlerken sinirlerim tavan yapmıştı. Burası neden ana baba günü gibiydi. Her şey çok güzeldi ama buranın kalabalıklığı çekilecek gibi değildi. Bir de bir tık gürültülüydü. Sırtımdaki ağır çuvalla birlikte Çocukların önünden geçerken bir tanesi yanıma gelmiş ve sırıtarak konuşmaya başlamıştı. "Abla çok komik düştün ha ." dedi ve yanımda karnına tuta tuta kahkaha atmaya başladı. Ben ise olduğum yerde durmuş ve sırtımdaki çuvalla birlikte onun keyifle gülmesinin bitmesini bekliyordum. Çakacaktım ağzına bir tane ! Çok komik ! 'Sakin ol mucize o bir çocuk ! ' "Kanka gülmesene Ablanın yüzüne yüzüne ayıp " yanımdan gelen ses ile birlikte yönümü ona doğru döndüm. Benim boyumdan beş altı santim kısa bir veletti . Kanka dediğine göre Arkadaşlarından biri olmalıydı sadece aralarında bir veya hadi taş çatlasın iki yaş olmalıydı ama o arkadaşına akıl veriyordu. "Abla bakma sen onun kusuruna " dedi kendini gülmemeye zorlamaya çalışarak. Lan iyiki bir düştük rezil oldum millete. Pardon veletlere ! "Neyse uzatmayın hadi uzayın " dedim sesimi sert çıkarmaya çalışmıştım tabi ne kadar olmuştu onu bilemeyeceğim . Çocuklar bir kaç adım geri giderlerken tersçe onlara bakış atıp ilerlemiştim ki önümdeki taşa takılıp dengemi kaybedip sendeledim ve çuvalla birlikte yere düştüm. Daha ben ne olduğunu anlamadan çocukların kahkahalarıyla gözlerim direk o ikisini bulmuştu. "Yedim oğlum sizi !" diye bağırarak aniden ayağa kalkmış ve onların peşinden koşmaya başlamıştım. Tabi bunu fark ettikleri anda topuklarını bir taraflarına vura vura kaçmaları da bir olmuştu. Çuval, Teyze falan hepsi aklımdan çıkmıştı . Şuan gerçekten sinirden o iki veledi yemek istiyordum! "Kaçmayın lan !" diye arkalarından bağırırken onlar ise kahkahalar eşliğinde benden kaçmaya çalışıyorlardı. Caddenin içinden bir tane mahalleye döndüklerinde ben ise hiç hızımı kesmeden peşlerinden koştum. Bende onların döndüğü mahlleye döndüğümde birisine çarpıp acıyla inleyip arkaya doğru savruldum. "Yeter abi yeter !" burnumun sızısıyla gözlerim dolarken gözlerimi kapatıp burnumu tutarak acısının geçmesini beklemeye başladım. Bugün ne oluyordu bana ya bu kadar sakarlık fazlaydı ama ! Nazar erdirdiler bana kesin yoksa bu kadar sakarlığın başka bir açıklaması olamaz . Zaten hayatta zar zor ayakta durabiliyordum! "İyimisin ?" konuşan kişiye baktığımda sakin olmak için bir kaç nefes alıp verdim. Sakın iğneleyici konuşma hata adamda değil ! "Çok iyiyim ! Mükemmelim " "Önüne bakarak koşmalısın. Hata bende değil ." dediğinde yüzüne bakmıştım. Her şey üst üste gelince benim de kendime gülesim gelmişti. şaka gibi benden küçük çocukları kovalamıştım. Ne yalan söyliyeyim huzurlu hissediyordum kendimi. "Kusura bakma, Çocuklar beni sinir edince onları yakalamak için hızlı koşuyordum. Görmedim seni " dedim kocaman gülümseyerek. "Hayırdır neden kovalıyordun çocukları " dedi o da bana gülümseyerek. Ben ise hiç çekinmeden bütün olayı tekrar yaşıyormuşçasına anlattım. O ise anlattıklarımı dikkatlice dinlemişti. "Ben olsam bende gülerdim bu arada . " dedi. Onun dediğine hafifçe tebessüm etmiştim . "İsmin ne? " diye sordum konudan alakasız bir şekilde bu biraz utanmamı sağlarken o ise beni utandırmamak amacıyla hemen cevap vermişti. "Oktay , Senin ?" "Mucize benim adım " dedim "Buralarda mı oturuyorsun ? " diye sordu. Yürümeye başlayınca bende ona eşlik etmeye başlamıştım. Geldiğim yolu tekrar döndüğümüz için hiç itiraz etmeden ona eşlik etmeye başlamıştım. Burada başka birarkadaş bulmam bana iyi hissettirmişti. " Yok hayır arkadaşıma bakmaya geldim " "Kim ki arkadaşın, tanırım belki ?" "İsmi Lara tanıyor musun ki ? " dedim hemen "Ebru teyzenin kızı mı ?" diye sordu ben ise kafa sallamıştım heyecanla "Tanıyorum burada onu tanımayan yoktur. " dedi o da gülerek "Ya öyle mi" dedim şaşkın bir ses tonuyla. O ise bana bakarak kafasını sallamıştı. Bir süre ikimizde konuşmadan yürürken dayanamayıp ben tekrardan konuşmuştum. "Mahalleniz çok güzel bu arada " dedim "Öyledir. Herkes çok candan davranır. " dedi o da Biraz daha yürüdükten sonra daha önce geldiğim caddeye bakarken Oktay olduğu yerde durunca bende durmuştum. "Benim evim burası " dedi parmağıyla bahçeli güzel bakımlı evi gösterirken. "Çok güzelmiş eviniz " dedim bende karşılık olarak "Eğer bir şeye ihtiyacın olursa gelebilirsin . Kendine dikkat et mucize Sonra görüşmek dileğiyle ." dediğinde bende ona görüşürüz demiş ve fazla uzatmadan yanından hızlı adımlarla ayrılmıştım. İyi birine benziyordu Oktay. Ağzım kulaklarımda yürürken bir anda yerde daha demin odunları taşımamı isteyen Teyze kaldırımın üstüne oturmuş geleni geçeni seyrediyordu. Hemen hızlıca onun yanına gitmiştim. "Yok kızım ben götürttürdüm birine . Burada da biraz dinleneyim diye oturdum . Allah razı olsun . Sen iyimisin ? çocuklar nerede ?" diye sordu gülmemeye çalışarak . "Ben iyiyim , çocuklar da kaçtı. Ama bir daha karşıma çıksınlar çiğ çiğ yiyeceğim onları !" dedim sinirle. "İlahi kızım çok tatlısın ." dedi Teyze bana gülerek Ayrıca benim nerem tatlı Teyze Allah aşkına ya ! Alındım gücendim. "Söyle bakalım kimsin kimlerdensin ?" etrafı incelerken teyzenin sorusuna cevap vermiştim. "Kimsedenim teyze ." vermiştim vermesine ama aniden kendi söylediğim şey ile şok ile teyzeye bakmıştım. "Ailem bu mahallede değil arkadaşıma bakmaya geldim ben " diyerek toparlamaya çalıştım. Kimsedenim ne demek mucize ya !? "Kim ki arkadaşın ?" demesiyle tam konuşacaktım ki karşıdan gelen Lara ile susmuş ve parmağımla onu göstermiştim. "Geliyor, o işte arkadaşım" dedim. Aslında Laraya bakıp ona hissettirmeden iyi olduğuna emin olduktan sonra geri dönecektim ama olaylar tam da istediğim gibi ilerlememişti ve Lara ne düşünmek isterse düşünmekte özgürdü. Hem o kadar da zor değildi onu merak ettiğim için gelmiştim. Ne var dı ki bunda ? Lara beni gördüğü an şok geçirmişti. ki keza bende öyle . O benim burada olmama şaşırırken, Ben ise onun kaşından akan kana şaşkınca bakıyordum. Lara hızlı adımlarla yanımıza geldiğinde ikimizde aynı anda birbirimize bakarak konuşmuştuk. "Senin burada ne işin var ?" "senin kaşına ne oldu ?" İkimizde bir cevap vermeden tersçe birbirimize bakarken sinirle "İlk sen Cevap ver " dedim O ise uzatmadan "Önemli bir şey değil . Minik bir kavgaya giriştim. " dedi sanki çok normalmiş gibi "Ne kavgası ?" diye sordum çantamdan mendil çıkarırken "Of mucize ! Malın biriyle dalaştım işte. " dedi beni geçiştirerek Elimdeki mendili uzatırken bir anda sırıtmış ve "Hayırdır sen niye buradasın ?" diye sordu aynı zamanda ise uzattığım mendili almış ve kaşına bastırmıştı. "Evde canım sıkıldı ve kendimi bir anda burada buldum . " dedim neden seni merak ettiğim için geldim diyemiyordum ?! Lara ise inanmış gibi yaparak kafasını sallamış ve yerde oturan teyze ile göz göze gelmişti. "Gülcan teyze bırakıverdim çuvalı kapının önüne " dedi . "Sağol yavrum Allah senden razı olsun ." Tam Konuşacakken Laranın telefonun çalması bir olmuştu. Cebinden çıkarmış ve derin bir of çekmişti. Belli ki babası arıyordu. Benim telefonumun çalmasıyla hızlıca cebimden çıkarmış ve bakmadan açıp kulağıma dayamıştım. "Mucize gözümüz aydın Aleyna uyanmış ! " dedemin söyledikleriyle büyük bir şok geçirmiştim. O kadar mutluydum ki Laraya bakarak ağzım kulaklarımda gülümsüyordum. Dedem konuşuyordu bana bir şeyler anlatıyordu ama onu duymuyordum. Telefonu kulağımdan çekmiş ve "Aleyna uyanmışş!" diye Laranın yüzüne bağırmıştım . Lara daha ne söylediğimi anlamamışken ben sevincime engel olamayarak koşarak ona sıkıca sarıldım.
|
0% |