@zum_zumm
|
"Helin gel lan buraya!" Bozoklu ailesinin en büyük oğlu Ferzan öfkesini saklama gereği duymadan Baran ve Helin'e doğru ilerledi. Babasının ölümünden sonra ailesinin sorumluluğunu alarak büyük bir yükü sırtlamıştı. Henüz on sekiz bile olmamışken evin büyük erkeği olarak ailesini bir arada tutmaya çalışmıştı.
Bir abi olarak Ferzan Ağa kardeşlerine baba sevgisini aşılamaya, babasının yokluğunu hissettirmemeye çalışmıştı. Acısını yaşayamadan kendisini bu aileye adamıştı ve şimdi emeklerinin bir hiç oluşuna şahit oluyordu. Bundan daha acı ne olabilirdi ki?
Helin onu darmaduman etmişti.
Herşeyini adadığı biricik kız kardeşi Helin ona ihanet etmişti.
Kimseye muhtaç olmasın, kendi ayakları üzerinde durabilsin diye her türlü imkanı önüne serip, şehir dışında okuttuğu kız kardeşi okulunu bitirmeden hamile kalmıştı.
Bu kabul edilemez bir şeydi Mardin için. Helin ölmüş babasının ismine leke sürmüş, Bozoklu ailesini milletin ağzına sakız yapmıştı. Düşündükce deliriyordu Ferzan Ağa. "Öldüreceğim lan ikinizi de!" Kardeşi Fırat elindeki silahı önündeki çifte sallayarak delicesine bağırdı. Onu zaptetmek zordu, asla geri adaım atacak gibi değildi.
Malik Ağa kızının yardımıyla ayakta duruyordu, çok kötü durumdaydı ancak dik durması gerekiyordu. Yeğenlerine kısa bir bakış atıp yabancıların konaktan çıkarılmasını işaret etti.
"Ferzan Ağa sakın olasın, konuşup halledebiliriz." kadınlar ve çocuklar konaktan çıkarılırken konuştu. "Konuşup neyi halledeceğiz Malik Ağa! Pezevenk oğlun bacımı gebe bırakmış lan! Nasıl halledeceksiniz!?" Ferzan Ağa önündeki sandalyelere tekme atıp sinirle bağırdı.
Saatler içerisinde öyle bir duruma gelmişti ki ilk defa ne yapacağını bilemiyordu. Kapana kısılmış gibiydi.
"Helin'i seviyorum, ne ondan ne de çocuğumdan vazgeçerim Ferzan Ağa!"
"Lan çocuğum diyor birde it!" Ferzan Ağa elindeki silahı Baran'ın ayaklarına doğrulttu ve avluda bir silah sesi daha yankılandı. Yeşim ve Vetha hanım çığlık atarak, yere düşen Baran'a koştu. "Oğlum, Baran'ım..."
Ferzan Ağa Baran'ın ayagına sıkmıştı. Korkudan tir tir titreyen Yeşim güç bela hırkasını çıkarıp abisinin yarasına bastı.
Bu nasıl lanetli bir gündü böyle?
"Dur orada Ferzan Ağa!" Yeşim'in amcası bir adım öne çıkarak abisi Malik'in yanında durdu. "Baran bir günah işlediyse bile bunu tek başına yapmadı ya bacına sahip çık-"
"Eğer o cümlenin devamını getirirsen buradaki herkesin canını alırım!" Ferzan duyduklarının ağırlığı ile daha da sinirlenmişti. Öfkesini içinde tutamayıp bağırdı, silahıyla havaya ateş etti birkaç defa.
"Şu saatten sonra bir bacım yok benim. Hüküm de bellidir, ikisini de öldüreceğim! Aileme sürdükleri leke, anca kanlarıyla temizlenir ağalar!"
"Olmaz! Olmaz, benim canımı al oğluma dokunma Ferzan Ağa!" Vetha hanım duydukları ile deliye dönmüştü, oğlunun kılına zarar gelse canı yanardı ancak bu adam onu öldüreceğini söylüyordu.
Yeşim yaşlı gözlerini annesi ve abisi arasında dolaştırdı. İçinde hem öfke hem hüzün vardı. Farkında olmadan abisinin yaralı ayağına daha sert baskı yaptı.
"Ahh!" acıyla inleyen Baran'a baktı Yeşim gözleri dolmuştu, kendisini tuttu "Değdi mi yaptığına? Kendini düşünmüyorsan bile bizi düşünmeliydin. Bizi ne hale getirdiğine bak..."
"Yeşim biz böyle olacağını düşünme-"
"Seninle konuşmuyorum!" Yeşim Helin'in gözlerine öfke ile baktı. Şuan ikisini de öldürmek istiyordu.
Madem birbirlerini seviyorlardı durum bu noktaya gelmeden usulüne göre gitselerdi kimsenin canı tehlikeye girmeyecek, kimse de üzülmeyecekti. Bencillerdi. "Ölüm olmaz Ferzan Ağa! Akalay konağının tek erkek evladıdır Baran! Onun canına karşılık sülaleni silerim yeryüzünden!" Malik Ağa sinirden titreyen çenesini olabildiğince sıktı. Bastonunu birkaç kez yere vurdu sertçe. "Akşama tüm Mardin Ağaları'nı toplayacağım, usulüne göre bir hâl çaresini buluruz bu meselenin."
Bozoklu ve Akalay aşireti... Mardin'in en büyük iki ailesiydi. Aralarında hep bir rekabet olduğundan iki aile geçmiş yıllardan beri iyi anlaşmazdı.
**
Yeşim kuzeni Miray ile odasına kapanmış, pencereden karanlık gökyüzünü izliyordu. Konağın kapısı sonuna kadar açıktı. İçeri sayamayacağı kadar çok adam girmişti ve girmeye de devam ediyordu.
Bakışları hiç olmadığı kadar donuktu Yeşim'in.
Anne ve babasının yaptıklarından dolayı öz abisi ile aralarında görünmez bir duvar vardı daima. Ona gösterdikleri sevginin yanında Yeşim bir hiçti.
Anne ve babası onu da tıpkı Baran gibi sevip saysınlar diye elinden geleni yapmıştı. Ne Vetha hanımın ne de Malik Ağa'nın sözünü ikiletmemişti hiçbir zaman. Anne, babası neyi nasıl isterse hayatını ona göre şekillendirmişti Yeşim, kendisinden o kadar taviz vermişti ki artık tanıyamıyordu benliğini.
Aynadaki yansıması ona tamamen yabancıydı.
"Sence ne konuşuyorlardır?" Miray kollarını göğsünde bağlayarak merakla sordu. "Abimi nasıl öldüreceklerini." Diye cevapladı onu Yeşim, bunu söylerken yüzünde tek bir mimik bile oynamamıştı.
Miray kaşlarını çattı, cevabı garibine gitmişti. Birşey söyleyecek gibi olsa da geri adım attı. Yeşim onu ciddiye alacak gibi durmuyordu. Bu yüzden arkasına yaslanıp verilecek kararın duyurulmasını beklemeye koyuldu. Aradan geçen bir kaç saatin sonunda odanın kapısı çalındı. Yeşim düşüncelere o kadar derin dalmıştı ki irkildi. Miray ona küçük bir bakış atıp kapıyı açtı. İçeri Emine'nin kızı Suna girdi.
"Malik Ağa'm avluda seni bekliyor Yeşim abla. Git haber et hemen gelsin dedi." Yeşim anlam veremese de omuzlarını silkip derin bir nefes aldı ve avluya kadar Suna'yı takip etti.
Sadece babasını bekliyordu ancak avlu farklı aşiretlerden adamlarla doluydu. İçini bir korku kapladı, geri geri gitmek istese de adımlarını zar zor babasına yöneltti.
Avludaki kasvet ve ona dikilen garip bakışlar... Yeşim midesinin bulandığını hissetti, kalbi delicesine atıyordu...
Arkasını dönüp kaçmak için çok mu geçti? Çünkü babasının dudaklarından çıkan kelimeler Yeşim'in ölüm fermanından başka bir şey değildi... "Karar verildi Ağalar! Baran ve Helin'in hayatta kalmasına karşı kızım Yeşim'i Ferzan Ağa'ya verdim gitti!"
**Umarım beğenirsiniz♥️♥️
|
0% |