O gün hayat bana içinde zorluklara dolu bir doğum günü hediyesi verdi. Başarırsan özgürlük senindir dedi hayat. Ama sonrasında beni alevlere boğarak ekledi; Eğer başaramazsan kül olmaya hazırlan. Lakin beni hazırlıksız yakaladı, ve asıl hediyemi göğsümün üstüne acı verici bir şekilde işledi.
"Parmağında başkası ile bağını simgeleyen yüzük varken kapıma gelme." "Düşündüğün gibi değil İzgi. Aç kapıyı da yüz yüze anlatayım." "Ortada yüz yüze konuşulucak bir şey yok. Herşey ortada." Kapımdan gitmeyeceğinin farkındaydım. Bu nedenle vestiyerin çekmecesin de ki silahımı elime aldım. "İzgi aç kapıyı! Ya valla bilmiyordum!" Neyi bilecekti ki zaten. Onun yüzünden kabuslarımın arttığını mı? Onun yüzünden narkozla uyuduğumu mu? Hiç birinde ona kızmadım. Haklıydı, hak etmiştim. Özür dilemeye, herşeyi güzelce anlatmaya gitmiştim. Ama karşılaşmak istediğim sahne onun nişanı değildi. Derin bir iç çektim. "Tuğrul seni içeri tıkamadığıma dua et! Şimdi ya kapımdan siktir olup gidersin, ya da topuklarına sıkarım! Seç!" Elimde ki silahı daha da sıkı kavradım. |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |