Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@mahmutpolat

ŞAİR


biraz yaz ormanlarını


turnaların yorgun kanatlarını


Banaz Yaylasının bir sabahını


yahut Spil ve Yunt Dağı yılkılarının


zamanı nasıl hınçla otladıklarını yaz


yeni bir kitabın


üçüncü hamur kokusunu mesela


bir deniz yıldızının soluğunu


kimsesiz bir yavrunun


yürek çırpıntısını duy arada


yada Şair


pamuk kozasını çeyizmiş gibi tutan


yanık tenli genç kızların


sarı solgun umutlarını


oğul kaybetmiş annelerin


acılı yüreklerini de dahil et mısralarına


renklerin ve dillerin kör nefretini


dayatılmış hudutları


alışılmamış pasaportları


Tuna'nın yemyeşil matemini


Estergon Kalesin'i ve Budin'i


birde Göç Hikayelerini ekle şiirlerine


ki bazıları üç beş aylık eşlerini


bazıları annelerinin yaşlı gözlerini


bırakarak gittiler


Sirkeci Garından kalkan kara bir trenle


Mayıs 1961 de


GÜRE’DE BİR YAZ ANISINA


bir martı hüznüyle suskun sahiller


gün geçmez almadan gamlı bir haber


o gemi o fener beyaz badanalı evler


kaybolup gittiler inancımla beraber


BAZI ŞEYLERİN


ne vakit bir posta katarı görsem


geçerken daha evvel geçtiğim bir kentten


saudade dolar içim


çekip gitmek isterim


bildiğim tüm adresleri


kalın kalın çizerek


bir güz çalar yüzümü


Hint Okyanus'u kadar derin


bir gül yaprağının


çiğ damlasından emdiği keder gibi örneğin


bir esrimeyle


dağılırım bulvarlarına kentlerin


çünkü bilirim


ne çağcıl nede ilkel dillerde


bir karşılığı vardır bazı şeylerin


DÖRT DALIM ÇIĞLIK


Gökyüzü gökçe değil eskisi kadar


Dağlar çekmiyor beni doruklarına


Ne keklikler ötüyor


Ne kekik kokuyor


Gül açmıyor kan kırmızısı bu bahar


Suyun tadı değişti,ekmeğin kokusu


Çayın buğusu,demi değişti


Sevinin özü belden aşağı düştü


Benimse sevdiğim bir güzel düştü


Bir şiir gülüştü


Tasımı tarağımı topluyorum buradan


Penceremi son kez örtüyorum bu akşam


Son kez yüzüme bakıyorum ılık aynadan


Dört dalım kırık, dört yanım çığlık çığlığa


Yürüyoruz karanlığa


DERDİN


Ah O ikindi hüzünleri Temmuzun


Hep dar vakitlerdi kavuşmalarımız


Ayrılıklar hayallerimiz kadar uzun


Taş Mektep önünden geçerdik ekseriyet


Arnavut kaldırımlar reyhan kokardı


Ellerin hasret


Akşam olurdu o sahil kahvesinde


Bir gölge gibi sinerdi yüzümüze keder


Gülümserdin


Saçlarımı bir öksüz gibi severdin


Gün gelir biter bu ayrılıklarda derdin


Ve giderdin


Giderdin


Derdin kalırdı yüreğimin en ücra köşesinde


Birde ellerinin kokusu ellerimde


Toydum


Bilmezdim zamanın sararıp solduğunu


Bilmezdim her gidişin bir kopuş olduğunu


Loading...
0%