@mervegecit94
|
Uçarcasına soluğu Meleklerin evinde aldım.Melek o sırada bahçedeydi. Çamaşır asıyordu Etrafıma bakınıp, kimse var mı diye kontrol ettim.Neyse ki; şans benden yanaydı. Gece Meleklerin evine acil telefon gelmişti. Arayan, anneannesiydi. Kadın ağlamaklı bir ses tonuyla, kızının ve damadının trafik kazasında öldüğünü anlatmıştı. Bunun üzerine babası Meleğin İstanbul'da ki halasını arayıp, acilen buraya gelmesi gerektiğini söylemişti. Meleğ'in anne babası apar topar cenazeye gitmişlerdi. Mele'ğin yanında sadece halası kalmıştı. Mele'ğin halası çok anlayışlı bir kadındı.Aşka daima inanırdı, ama abisinden korktuğu için; bizim ilişkimize ses çıkaramazdı . Meleğin sessizce yanına yaklaşıp, arkadan sımsıkı sarıldım ve onu yanağından öptüm. Melek ani hareketimi beklemiyor olacak ki,''Aa!'' diye bağırdı.Ona gülümseyerek ''Korkuttum mu?"diye sordum. O da bana bakıp, ''Öyle bir an olunca korktum.Sen niye gelmiştin?" diye sordu. Ben de ''Hiç. Özledim ondan" dedim . O an Meleğ'in gözlerinde bir parıltı oluştu." Demek özledin, daha yeni görüştük ama."dedi.Ben de omuz silkip, ''Ne yapayım, seni görmeden duramıyorum.'' dedim. Melek de, beni yanağımdan öperken ''Ya Zafer!'' dedi. Ona sımsıkı sarıldım. Bir yandan da "Annenler nerede?'' diye sordum.O da gözleri kapalı bir halde bana cevap verdi. "Teyzemle, eniştem ölmüş. Bugün cenazeleri var.O yüzden; şehir dışına gittiler.'' dedi. Meleğe bakıp, Biraz yürüyelim mi?'''diye sordum. Melek kafasını sallayıp, 'elindeki sepeti bırakıp 'Olur!'' dedi. Birlikte bir yandan sarılıp, bir yandan da konuşarak, yürümeye başladık. Banka oturup sohbet ettik. Meleke bakıp, ''Melek!'' dedim. Melek de ''Evet,"dedi. O an Meleğ'in önünde yere çömeldim. Cebimden bir kutu çıkardım. Melek kutuyu görünce şok oldu. Ona bakıp, ''Meleğ'im benimle evlenirmisin? diye sordum. Meleğim'e aslında evlenme teklifi etmek istiyordum ama; bir türlü kısmet olmadı. Hem babamın hastalığı ,hem de bir çok olaydan dolayı; doğru düzgün evlenme teklifi bile edemedim.Kutunun içinde ki, yüzük annemin hediyesiydi. Annem bana, ''İleride evlenirsen gelinime bu yüzüğü takarsın.'' diye vermişti. Melek de yüzüğü görünce, ''Evet ,evet, Zafer !Seninle evlenirim.'' dedi gülerek, o kadar mutluydu ki ,onu alnından usulca öptüm. Ayağa kalkıp, Meleği kucağıma aldım. Birlikte çığlıklar eşliğinde etrafımızda döndük. Sonra da Meleği indirdim .Bana gözlerinin içi parlayarak, bakıyordu.Sonra da el ele bir müddet yürüdük. Melek arada bir yüzüğüne bakıyordu. Kendi kendine içli içli ''Zafer bu, çok güzel!" dedi. Melekle akşama kadar dolaştık. Hayatımızda ilk defa bugün en mutlu günümüzdü . Çay bahçesine gidip, bu güzel haberi kutlamak için; çay içtik. Sonra da Meleği evine bıraktım. Melek.... Zafer beni dışarıya çıkarttığında her zaman ki, gibi; bir gün zannettim. Meğerse Zafer'in bir sürprizi varmış. Cebinden o kutuyu çıkarttığında bayılacak gibi oldum. Gözlerim karardı, kalbim olması, gerekenden çok hızlandı. Yüzüğü görünce, donup kaldım. Zafer, ilk aşkım... Bana evlenme teklifi etmişti. Onu her şeyden çok seviyordum. Geleceğimi de onunla kurmaya karar verdim, dünyalar benim olmuştu sanki; hala inanamıyorum. Evet dediğimi hatırlıyorum. Çünkü; o an kalbimin sesinden bir şey duyamadım. Parmağımda sevdiğim adamın yüzüğünü taşıyordum. Rüya gibiydi. Zafer benim kocam, çocuklarımın babası, olacaktı. Ömrüm boyunca tek duam buydu. Ama; bir gerçek vardı ki, babamlar...Onlara ne diyecektim. Nasıl açıklayacaktım?. Babam hayatta izin vermezdi. Annem desen; babamdan çekiniyordu. O gece hem mutlulukla, karışık korkuyla, gözlerimi kapattım. Ertesi gün... Bugün hava bir başka güzeldi.Güzelce kahvaltımı ettim. Bahçede kahvemi içtim. O sırada Zafer kapıda belirdi.Beni görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Yanıma gelip, elimden tuttu.Bir yandan da ''Haydi kalk! Gidiyoruz.'' dedi.Şaşkınlıkla Zafer'e baktım.''Nereye gidiyoruz Zafer?'' diye sordum. Zafer elimden tutmuş ,beni hızlıca sürüklüyordu.'Bir yandan da "'Seni kaçıyorum." dedi.Kaşlarımı çatıp Zafer'e baktım ve "Ama nasıl? Halam içeride.'' dedim. Zafer de ''Sessiz olursan ruhu bile duymaz!'' dedi.Ne düşüneceğimi bilmiyordum . Zafer bana elini uzatmış, gülerek ''Geliyor musun, yoksa; gelmiyor musun? Kararını ver.'' diye sordu. Ben de dudağımı dişleyip,''Ya Zafer babamlar öğrenirse?'' diye sordum. Zafer yüzümü elleri arasına alıp,''Meleğ'im bak bu son şansımı! Kaçtık, kaçtık, yoksa; bir daha kavuşamayacağız.Babanlar seni bana verirlermi, sanıyorsun?'' dedi gözlerimin tam içine bakarak. Ben de başımı sallayıp,''Vermezler!'' dedim. Zafer de Ee o zaman?'' diye sordu. Ben de derin bir nefes alıp, ''Tamam Zafer! Kaçalım.'' dedim Kimseye görünmeden bizi bekleyen arabaya bindik. Arabaya bindiğimde kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi delicesine atıyordu. Bu yaptığım doğru muydu, ona bile emin değildim. Tek bir şeyden emindim ; o da sevdiğim adamın sonsuza dek yanımda olması ve mutlu olacağımızdı. İç çekerek gözlerimi kapattım. Zafer yanıma oturduktan sonra araba hareket etti. Son bir kez arkama dönüp, baktım .Bundan sonra ;burayı bir daha sonsuza kadar göremeyecektim. Bir yanım mutlu, bir yanım, hüzünlüydü. Gözlerimi kapatıp biraz sakinleşmeye çalıştım.Derin derin nefes alıp verdim. Zafer benim bu halimi görmüştü. O an elini elimin üzerine koydu ve gözlerimin içine güven verircesine bakarken "'Korkma güzelim! Hiç bir şey olmayacak. Güven bana.'' dedi. Bu adama ömrüm boyunca ne olursa olsun; hep güvenirdim. Güvenmiştimde.... Zafer beni yarı yolda bırakmazdı.Ona bakıp gülümsedim ve başımı ''Tamam,''dercesine salladım . Kısa bir süre sonra, araba orman içinde bir kulübenin önünde durdu. Kulübeye baktığımda şok oldum. Ahşaptan yapılma; önünde küçük bir bahçesi olan, çok şirin bir kulübeydi. Zafer,''İşte geldik." dedi bana kulübeyi işaret ederek. Ben de bir kulübeye, bir Zafer'e baktım. Şok içinde ''Burada mı kalacağız?''diye sordum. Zafer de bu halime gülerek, beni usulca yanağımdan öperken '' Ev bulana kadar; br müddet burada kalacağız sevgilim !Sonra da nikahımız kıydık mı? İstediğimiz yere, istediğimiz eve, gideriz.'' dedi. Ona gülen gözlerle baktım. O da bana ''Hadi akşam olmadan içeriye girelim. Hava soğuk, üşüme dedi.Ben de başımı tamam anlamında sallayıp, dışarıya çıktım. Hayatımda ilk defa; sevdiğim adamla baş başa kalacaktım. Zafer arkadaşına ''Her şey için çok sağ ol, Mehmet! Hakkını nasıl ödesem az."dedi. Mehmet te Zafer 'e gülerek bakıp, ''Ne demek abi? Lafımı olur, yeter ki, siz mutlu olun ben daha ne isterim." dedi. Ne pırlanta kalpliydi; şu Mehmet denilen çocuk.... Mehmet, Zafer 'in aksine; uzun boylu ,sarışın kahve gözlüydü. Zafer 'le arkadaş çevresinde tanışmışlardı. Zafer hep ondan bahsederdi ama; tanışmak bu güne nasip oldu. Daha tanışalı bir gün olmamıştı benden bir artı puan almış gözüme girmişti bile. Mehmet bize bakıp,''Bir şey olursa arayın gelirim muhakkak.'' dedi ve bize el salladı. Ardından da arabaya bindi. Biz de el salladıktan sonra gözden kayboldu. Yüzümde kocaman gülümsemeyle Zafer 'e baktım. O da bana bakarken elimi tuttu ve "Hadi gel,'' dedi. Birlikte içeriye girdik. Evin içine girdiğimizde içi de, dışı kadar güzeldi; Alt katta iki koltuk, karşısında soba, hemen yanında televizyon ünitesi vardı. Salondan ayrı bir odaya giriliyordu; burası da mutfaktı. Mutfakta salona göre; küçük ve şipşirindi. İki kişi ancak sığardı ama; olun başımız sokacak bir ev bulduk ya çok şükür! Daha ne isterdim Allah' tan..... Mutfakta ise; camın önünde lavabo, hemen sağında küçük bir yemek masası ve de buzdolabı vardı. .Onun bitişiğinde ise; yatak odasına çıkıyordu. burası da; diğer odalar gibi küçüktü. Ama güneş görüyordu, tek avantajı oydu .Burada ise; camın önünde kocaman bir yatak, köşede de bir dolap vardı. Zaferle evi gezerken ağzım şaşkınlıktan açık kaldı. Zafer bana bakıp "'Nasıl, beğendin mi ?''diye sordu. Ona bakıp, ''Çok!'' dedim.Zafer bana doğru gelip bir anda elimi tuttu ve bana ''Daha iyi şartlarda seni yaşatmak isterdim. Ama ancak bu kadar oluyor. Biraz küçük ama; idare edeceğiz artık.'' dedi. Ben de Zafer 'e baktım. ''Hiç önemli değil !Ben seninle her yerde her koşulda yaşarım Zafer. Yeter ki, sen yanımda ol'' dedim. Zafer de dolu gözlerle bana sımsıkı sarıldı. Bana bakıp, ''Aç mısın bir şeyler yiyelim mi?'' diye sordu. Ben tam cevap verecektimki, karnımdan bir guruldama sesi geldi. İkimiz de bunun üzerine güldük.Zafer elimden tutarak beni salona götürdü. Beni koltuğa oturtup, ''O zaman sen otur, ben de bir şeyle hazırlayayım." diyerek mutfağa gitti. Zafer buzdolabını açtı, bir yandan da bana ''Neyse ki, Mehmet dolabı tıka basa doldurmuş diye seslendi. Ben de bunun üzerine kıkırdadım . Bir kaç dakika sonra ... Zafer elinde yiyecek dolu tepsiyle çıkageldi.Bana ''Hadi bakalım, bir şeyler yiyelim diyerek, tabağı uzattı. Afiyetle, karşılıklı konuşarak, karnımızı güzelce doyurduk, Sonra da ben esnemeye başlayınca, Zafer bu halime güldü ve ''Hadi yatalım ,çok yoruldun." diyerek beni odaya götürdü. O gece Zafer 'le ilk defa birlikte olduk. O gece hiç olmadığım kadar; huzurlu uyudum . Ertesi Sabah ... Bugün o kadar huzurlu, o kadar rahat uyandım ki, hayatımda hiç bu kadar; huzurlu uyuduğumu hatırlamıyordum.Yavaşça gözlerimi kırpıştırıp, esnedim. Yatakta gerinerek oturdum, yan tarafıma baktığımda Zafer 'in olmadığını gördüm. Allah Allah neredeydi bu adam sabah sabah! Kaşlarımı çatıp "Zafer!" diye seslendim.Cevap yoktu. Belki duymamıştır diye; yataktan yavaşça kalktım ve ''Zafer orada mısın?'' diye tekrar seslendim. En sonunda cevap gelmeyince, odanın kapısını açtım. Dıışarıya çıktığımda mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. O kadar güzel kokuyor du ki, acıktığımı hissettim. Orman havası da olduğu için; daha çok acıktım. Gözlerimi ovuşturarak, mutfağa ilerledim. Gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Zafer tezgahın başında kahvaltı hazırlıyordu. Masaya baktığımda ne ararsan vardı; bir kuş sütü eksikti masada. Zafer'in bu haline gülümseyip, "Günaydın," dedim. O da yanıma gelip, ''Günaydın, sevgilim! Nasıl güzel uyudun mu bari?"diye sordu. Ben de bunun üzerine gerinerek, ''Hem de çok," dedim. Sonra da ''Beni niye uyandırmdın? Birlikte kahvaltı hazırlardık. " dedim. O da bana bakıp,''Öyle güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım dedi.Ona gülümsedim.Zafer masayı işaret ederek,''Hadi geç otur. Ben de çayları koyup geliyorum.'' dedi.Başımı tamam anlamında sallayıp masaya oturdum. Masada bulunan yiyecekleri elime alarak o mis gibi kokusunu içime çektim. Zafer de gelmiş, kahvaltımızı yapmıştık En sonunda, Zafer'in telefonuna bir mesaj geldi. Kaşlarımı çatıp "Kimden?₺ diye sordum . Zafer mesajı okuyup, bana baktı ve ''Mehmetten.'' dedi. Başımı tamam, dercesine sallayıp kaldığım yerden kahhvaltıma devam ettim. Zafer bana bakıp,''Meleğim !Hadi kalk hazırlan.'' dedi. Zafer ' e anlamadığımı belirticesine, şaşkın bir halde, ''Ne oldu Zafer, nereye?'' dedim. Zafer de "Bugün nikah günü alalım, ne diyorsun?''diye sordu. O an şokla karışık mutlulukla ''Zafer, Ama nasıl?" diye sordum. Zafer bu halime bakıp, "Artık vakti gelmedi mi? sence de yoksa; istemiyor musun?'' diye sordu. O an mutluluktan ağlamaya başladım. Boynuna sımsıkı sarılıp, "Hem de her şeyden çok." dedim. Zafer de ''Hadi,''diyerek ayağa kalktı. Koşarak odama gittim. Bir kaç dakika sonra ... Araba evin önünde durdu.Zafer kapının önünde durmuş bana ''Hadi hayatım ,geç kalıyoruz."diye bağırdı. Ben de telaşla ''Geldim geldim.'' diyerek dışarıya çıktım. Heyecandan elim, ayağım titriyordu.Böyle olacağını biliyordum ama; şimdi, şu anda.... Bunu tahmin edemezdim.. Zafer elimi tutup beni tam arabaya bindirecek ken ''Durun!'' diye bir ses duyuldu. Hepimiz şaşkınlıkla oraya baktık. Yolun karşısında babam ve annem belirdi. Ben babamı görünce yüzümdeki gülümseme gitmiş, korkuyla ''Baba!'' dedim. Meğerse annemler cenazeden erken dönmüşlerdi.Evde beni bulamayınca, babam çılgına dönmüştü. Bir gece zor kalmışlardı. Annem yatıya kalmayı sevmediğinden ;eve erken gelmişlerdi.Bir de cenaze yerinin bizim köyle arası çok yakındı. Annem bana özür dilerim der gibi; acıyan gözlerle bakıyordu. Onu görünce içim parçalandı. Babam o kadar öfkeliydi ki, ''Siz ne yapıyorsunuz !Hangi hakla benim kızımı kaçırırsın.'' diye Zafer'in üzerine yürüdü. Zaferle ayağa kalkıp, yanlarına gittik. Babama bakıp "Babacım ben açıklayabilirim.'' dedim. Daha da söyleyecektim ki, babam elini kaldırdı. Bana bakıp dişlerinin arasından ''Sen hiç konuşma! Sana sormadım.'' dedi. Zafer iki büklüm olmuş bir halde,''Halit abi kızınızın bir suçu yok! Hepsi benim suçum, ben kızınızı kendimi bildim bileli; çok seviyorum.'' dedikten sonra da o an bana baktı. Ben de ona hayranlıkla baktım. Ne yapmış olabilirimki, böyle tertemiz, iyi kalpli bir adam çıkmıştı karşıma. Sonra da babama baktım. Babam kaşları çatık bir şekilde, Zafer'e bakıyordu.''Kızımı vermiyorum dedim mi, dedim. Uzatmanın anlamı yok.' dedi. Zafer ,''Ama!'' diyecekti ki,babam kolumdan tutup, ''Hadi, Melek! Eve gidiyoruz.'' dedi. Ben ısrarla ''Baba, gitmeyeceğim. Ne olur bırak, beni!'' dedim. Babam öfkeyle kolumu sıkıp ''Yürü dedim sana!''diye bağırdı, ve beni kapıya doğru sürükledi. O sırada, Zafer imdadıma yetişip ve bir anda babamın koluna yapış. "'Halit Abi, kız istemiyor işte! Uzatma istersen'' dedi. Babam da ''Sen kimsin ulan?" diye bağırdı.Zafer 'i ittirip beni tekrar sürüklemeye başladı. Zafer son bir hamleyle beni çekip kurtardı ve arkasına aldı ve ''Biz birbirimizi seviyoruz !Siz karışamazsınız. dedi. Ardından da''Baba olsaydın da kızını üzme seydin.'' diye de ekledi. O an dünya durdu.Ben korkuyla babama baktım.Babamın sinirden damarı titriyordu .Bu da demek oluyordu ki, birazdan kıyamet kopacaktı. Babamın yanındaki adamlar bir anda Zafer'in üstüne atıldılar. Peş peşe vurmaya başladılar.Olar vurdukça ben korkuyla, ''Zafer,'' diyerek ona doğru gitmek istedim. Ben tam yönelecek ken babam beni yakaladı. ''Bırak beni! Hayır, Zafer, hayır, vurmayın ona.'' diye ağlamaya başladım. Sesim kısılana kadar avaz avaz bağırdım.Bir yandan da var gücümle debeleniyor, babamdan kurtulmaya çalışıyordu. Ama nafile! Babamın kolları mengene gibi sımsıkı sarmıştı beni. Zafere atılan darbelerin sesi kulaklarımda çınlıyordu.Gözyaşları içinde baktım sevdiğim adama. Sonrası boşluk ....Kulaklarım o gürültüyle uğuldamaya başladı. Babam yanında ki, adama baş işareti yaptı. Adam mesajı anlamış olacak ki, belinden silahını çıkarıp o öfkeyle Zafer' e doğrulttu. Babam bana bakarak, ''Ya, evlenirsin, ya da sevdiğine veda edersin? Seçimini yap. '' dedi.Beni sevdiğimle tehdit ediyordu resmen. Gözyaşları içinde Bir yerde yatan Zafere, bir babama, baktım. Adam tam tetiği çekecekken, ''Tamam Evleneceğim! Yeter ki Zafer'e dokunma !Lütfen Baba, ona bir şey yapma.Ne istersen yapacağım.Söz! ''dedim. Babam yüzünde minnet dolu gülümsemeyle bana baktı. O sırada Etrafımda insanlar koşturuyor, yardım edin,, Ambulans ...Ambulansı arayın!'' diye bağırıyorlardı. Ben hiç bir şey yapamadım.Öylece donup, kaldım.Babamın tek bir işaretiyle adamlar daha fazla vurmayı kestiler. Zafer'in gömleği boydan boya kanla kaplıydı. Gözleri hafif aralıktı.Hiç hareket etmiyordu. Babam beni tutmayı bırakınca hemen "Zafer!" diye bağırıp ona koştum.Zafer'in başını kucağıma aldım. ''Zafer ölme !Lütfen; ölme aşkım. Beni bırakma. Aç gözlerini, konuş benimle." diyerek ağlamaya başladım. Gözlerim ağlamaktan bulanıklaşmıştı o yüzden; görüşüm net değildi. Babama bakıp, ''Baba ne yaptın, sen nea? Zafer!" Diye ağladım. Anneme baktım "Bir şey yapın, ne olur, biri bir şey yapsın!' diye bağırdım.İkisi de şok geçirir gibi oldukları yerde duruyorlardı. Babam ''Buraya gel!'' diyerek beni Zaferden ayırdı.Ellerim kan içinde kalmıştı.O şokla zangır zangır titrediğimi hissediyorum.Kendimde değildim. Beni oradan götürdüğünde hala ''Zafer, Zafer!'' diye bağırıyordum. |
0% |