Bir depremin ardısı yıkıntılar yağmuru yüreğim,
Koyudan bir kırmızıyla çizilmiş üzerim,
Üzerim.
Toplamaya kıyamadığım yağmurlarla ıslanır gözlerim,
Bir insan ardısı nefesi kısık çocuk yüreğim.
Neyi, nasıl görmek istiyorum ufuklarda bilmiyorum,
Dalıyorum uzaklara, darılıyorum uzaklığa,
Yüzüne uzanmamış ellerimin siyahlığından ışıltı bekliyorum,
Kah öylece imkansızlığa kah öylece inanmışlığa.
Dönüp dolaşıp yine ölmekteyim sesinde, nefesinde,
Ölmek hiç bu kadar hüzünlü olur muydu neşesinde?
Bir ömür tükettim, tükettim de yüzünde,
Hangi yüzün tüketti beni şu garip, kısacık ömrümde?
Delirip koşmalardan yoruldum aklım başıma,
Başımı koyacak bir diz yahut bir damla su bırak taşıma,
Dizginlerken ruhumu mühürlüyorum nefesini şahsıma,
Bir beyazlık lütfet ışığından benliğim çıksın arşına.