Aynadaki aksine bakan kadın bir an geçmişi düşündü. Yüzünde yer edinmiş yaşanmışlıktan satır satır kendini okuyordu. Yapmak zorunda kaldıklarını, kırdığı kalbi...
Nefesi ciğerlerini doldururken gözlerini kısa bir süreliğine kapatarak tekrar açtı. Artık her şeyi geride bırakmıştı. Sevdiği adama kavuşmuştu ve onun için hazırlanıyordu. Çölde bir yudum suya muhtaç gibiydi ve onun muhtaçlığı bir çift toprak gözde son bulacaktı. Vücudunu saran ipek geceliğini düzeltip gecenin siyahına rakip olan kömür karası saçlarını taradı. Kapının açılmasıyla içeri giren bedene baktı. Her bir adımda devası ona daha yaklaşıyor toprak gözleri yalnızca kendi ormanlarına sarılıyordu. Ciğerleri artık derdine deva olan adamın kokusuyla şenlenirken bir dağ gibi onu sarmalayan bedene kendini bıraktı. Ruhundaki o azap dinmişti. Adamın nasırlı elleri incitmekten korkarcasına ama bir o kadar da hoyratça kadınının saçlarını sağ omzunda topladı. Elleri arasından özgürlüğe kavuşan tutamlar ahenkle omzundan salınırken kadını şah damarında hissettiği dudaklara kendini bırakarak fısıldadı. "Hoş geldin sevgilim..." (!) Tüm hakları saklıdır. |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |