”Hayallerimde ki sen hep bir uçurumdun ve ben sana yaklaştıkça ölüme yaklaştım”
Gökyüzü maviliğini sunduğunda. O maviye bakarak çoğu kişi hayal kuruyordu. O gökten düşen her bir damla yağmurların toprağa düştüğünde insanlar bir çok umut eder. En imkansızları bile düşlerdi. Öyle ki tahtında herşeyi karanlık gören o bakışlar dahi kendine bir beyaz bulurdu o yağmurlarda mavi gökte. Huzuru camların ardında izlerken özenirdi sokakta ki mutlu insanlara. Özenirdi ellerini çocuklatının saçlarında gezidren babalara. Tek istemediği güçü ve mevki iken tanrı onu cezalandırmak ister gibi bu ikisini sonzuca vermişti. Şimdi tanrı birde ona bir kadın vermişti. her tarafı rengarenk acılarla süslü bir kadın vermişti. Tanrı o kadından hem geçmişi ve onun sayesinde geleceğini de almıştı. Merhamet ve vicdan denilen şeyleri hiç tanımamıştı. Ama bazen arada ona bakarken kalbine dokunup tekrar o kilitleri kıramayacaklarını anlayınca gidiyorlardı. İşte sadece o zamanlarda istiyordu onu kollarının arasına alıp sarılsın. Bir gün elbet kırılacaktı o kapılar. Onları kırmak için hevesli bekliyordu çünkü.
İz." diye fısıldadı biri. Sesini dıyamadım. haykırdı bu sefer ormanın derinliklerinde gelen puslu bir ses o sesleri susturuyordu. "Çahır" diye. sesler çınlıyordu kulaklarımda. Göremiyordum izlerini. İzinsizce yaklaştım onun o sislerine. Kokusuna nedensizce sokuldum. Soludum onun ormana karışan tehlikeli nefesini. Ölümdü belkide ama ben o ölüme bile bile itat ederek ruhumu ölümüne yaklaştırıyordum. Görünmez bir gecenin zifirisinde. "Yaklaş." dedi bütün sesleri ardında bırakan bir adamın ağır fısıltısı tehlikenin ucunda ruhumu kıskıvrak yakaladı.
Usulca itaat etti bedenim emrine. Ona olan bütün hisler kapalıydı. Onun için sınırlı bir çizgiydi. Bütün duyguylardan ayırdığı ve asla kendine anmadığı. Bedenine yaklaştırmadığı bir hitaptı aşk ve sevgi. Her insanın bir korkusu vardı. Ama iz widregal`ın yanlızca korktuttuğu insanlar vardı. isminin ağırlığı çoktu. İki harf ve bir kelime sesleri kısacak gökleri yarayacak kadar büyük bir etkiydi. bunu duyanlar korkup kaçardı. Bana sorsan iyi tamamlamadım kendisini. Ona yanlızca ona ait olanlar tamamlayabilir. Onu anca sisler, şimşekler bir araya getirebilir.
çünkü onun izleri sislerin ardında gizliydi