İnsanın hikayesi ne zaman başlar?
Doğduğunda mı yoksa ana rahmine düştüğünde mi?
Benim ve Ayaz`ın hikayesi henüz biz doğmadan anne ve babalarımız tarafından yazıldı.
Beşikten bile önce kertilen insanlara ne denir?
Ben cevabı bilmiyorum.
Beni bir fil dişi kulede Ayaz`la büyüttüler.
En yakın arkadaşımı doğurup sonra beni ona düşman ettiler.
İki yakın dost, kanlı bıçaklı nasıl olur?
İşte bunun cevabını çok iyi biliyorum.
Ayaz`la Diyar gibi olur.
. . . . . . . . . .
Ceviz ağacının tepesine tünemiş Ayaz`ın gelmesini bekliyordum. Her zaman olduğu gibi üç bilemedin beş dakika sonra bizim evin kapısına gelecek ve elbette ki ağaçtaki beni görmeyecekti.
"Ahh."
Bacağına isabet ettirdiğim ceviz yuvarlanarak taş zeminde ses çıkardığında kafamı gizlediğim yerden çıkarıp zaferle aşağıda kıvranan avıma baktım.
"Bu beni yanına almadığın için."
İkinci cevizi de karnına isabet ettirip mutlulukla sapanımı havaya kaldırdım.
"Bu da Jülide`yi bana güldürdüğün için."
Sinirlendiğini ağaçtan bile görebiliyordum. Yerdeki cevizlerden birini hırsla bana doğru fırlattı ama tabii ki de isabet ettiremedi.
"Varsa bir cevizin daha onu da sana sapan kullanmayı öğrettiğim için tam başıma at."
Atmıştım da. İsabet ettirmek istediğim yer kaşı değildi ama kaşına gelmişti. Akan kandan korkup bağıra çağıra, "Ayaz`ı öldürdüm." diye ağlamaya başlamıştım. O zamanlar cevizin açtığı bir yarığın Ayaz`ı öldürebilecek kadar güçlü olduğunu düşünüyordum. Sonuçta henüz 10 yaşında bir kız çocuğuydum.