Miran ile burada olduğu her akşam yaptığımız gibi mutfağımızda davlumbaz ışığında oturuyorduk. Miran'ın bir sıkıntısı vardı belliydi. Ona baktım "Sevgilim, sorun ne bilmiyorum ama çıkar hadi ağzındaki baklayı." dedim.
Bana baktı. Bakışı her zamankinden farklı suçluluk ile kaplanmış bir mutluluk gibiydi. Herkesten gizlediği o bakışları yalnızca bana karşı bir bulutla kapatmıyordu hislerini. "Dora, ben bir şey yaptım." dedi. Korkmaya başlamıştım. Devam etmesi için gözlerine baktım. Ellerimi tutup sözlerine devam etti "Ben istemediğini bile bile buldum onları." dedi. Dona kalmıştım. Bahsettiği beni yetimhaneye bıraktıklarını düşündüğüm öz ailemdi. Neden yapmıştı ki? Bu yaşıma kadar kimsesizdim. Şevval'in ailesi pekala ebeveynlik yapmıştı ama kimseye anne dememiştim. Kimsede "anne"ya da "baba" sıcaklığı almamıştım. Ailem Miran Demir'di ve bana yeterdi. Seneler sonra neden bulmuştu ki? Miran'a hala bir cevap veremiyordum. "Mehru'm ben tanıştım onlarla sandığın gibi değil." dese de dinlemedim. Kalkıp balkona gittim. İnanamıyordum. Ailem vardı ve benim sandığım gibi beni isteyerek bırakmamışlar mıydı? Artık kimsesiz değil miydim? Beni severler miydi? Bana alışırlar mıydı? Peki ya ben? Ben onları sevecek miydim? Alışabilecek miydim? Ya da anlaşabilecek miydik? Bilmiyordum. Ne benim onları ne de onların beni kabul edebileceğini düşünmüyordum. Yanılacak mıydım? İyi olacak mıydık? Yoksa kötü olursak Miran aylar önce bu şehire gelip işe başladığımda şahsıma yapılan saldırıdan kurtardığı gibi şimdi de kurtarır mıydı? Ben Dora Ekinci önce Demir olacaktım ve sonra belki kızlık soyadım değişecek onlara ait olan Akpınar olacaktı. Bilemiyordum. Bilmiyordum ama öğrenecektik. Hep beraber yaşayarak görecektik. Ya sen? Öğrenirken bize katılmak ister misin? |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |