Nasılsın güzelim? Sürprizimi beğendin mi? Sana bu kadar iş çıkarmak istemezdim ama arkadaşın biraz fazla direndi. Bende biraz ortalığı dağıtmak zorunda kaldım. Ama yinede umarım sürprizimi beğenmişsindir. Bundan sonra bana oyun oynamaya çalışırken daha fazla dikkat et, olur mu bebeğim?
Okuduğum şeyle sinirle kağıdı buruşturup fırlattım.
"P*ç p*zevenk! O*osbu çocuğu! Ulan seni öldürmezsem en adi şerefsiz insanım lan! Gaylerin önüne atmazsam seni n'olayım duydun mu beni p*ç kurusu!?"
Delirecektim. Bir de utanmadan not bırakmıştı.
"O 'güzelim'i sana yedireceğim!"
Kafayı yiyecektim. Suna teyzeye ne diyecektim ben!?
Aklıma gelen şeyle elimle yüzümü kapattım.
Benim bu evden çıkmam gerekiyordu. Yeni bir eve taşınmalıydım. Yoksa yaptığım her şeyden haberi olacaktı o Maske denen herifin. Berfin'i bulma ihtimalim varsa da bulamazdım. Ama bu evi bu halde nasıl satacağım ki?
"Param var zaten. Sonra ilgilenirim."
Hemen salondan çıkıp yatak odasına ilerledim. Üstüm kan içindeydi. Bu şekilde dışarı çıkamazdım. Dolabımın önüne geldiğimde rastgele bir sweet alıp kontrol etmeye başladım. Bulduğum minik kamera ile sırıtarak yere atıp kamerayı parçaladım. Sweet'den başka bir şey çıkmamıştı. Bu sefer tayt aldım ve onu da kurcalamaya başladım. Bundan bir kamera bir de ses kayıt cihazı çıkmıştı.
Hızlıca üstümdeki kanlı giysileri çıkardım.
Kazak göbek açık olduğu için vücudumda da kan vardı.
Sinirle iç çamaşırı alıp banyoya ilerledim. İç çamaşırına kadar kamera yerleştirmiş p*zevenk! Banyoya girdiğimde aklıma gelen şeyle durdum. Ya burada da kamera varsa?
"Göreceğini görmüştür zaten pis p*zevenk!"
İç çamaşırıma kadar kamera yerleştirmişti. Kesin evin farklı yerlerinde de vardı ve beni çıplak iken çok kez görmüştü. O yüzden takmamaya çalışarak üstümü çıkartıp banyoya girdim. Hızlıca yıkanıp çıktıktan sonra aynı hızla üstümü değiştirip saçımı kuruttum.
Saçımı kuruttuktan sonra cüzdanımı da alıp evden çıktım. Kapıyı da kilitleyip asansöre yöneldim. Asansöre girdiğimde düğmeye basıp beklemeye başladım. Asansör geldiğinde hızlıca çıktım ve apartmanın önündeki arabama doğru ilerledim. Bir planım vardı. Ne kadar mantıklı bilmiyorum ama bu kimliğimle etrafta gözükemezdim. Kendimi tamamen değiştirmem gerekiyordu.
Hızlıca arabaya binip çalıştırdım ve en yakın AVM'ye sürdüm. AVM'nin önüne geldiğimde arabadan inip AVM'ye girdim. Hemen gözüme ilk takılan mağazaya yöneldim.
"Karşıma çıkan ilk kıyafetleri alıp çıkacağım."
Deri görünümlü pantolonlardan kendi bedenime uygun olanını aldım. Daha sonra kazakların olduğu yere ilerledim. Boğazlı fakat sıfır kol beyaz bir kazak alıp kabine yöneldim. Kıyafetleri denediğimde bedenime tam olduğunu gördüm. Hemen kabinden çıkıp kasaya doğru ilerledim.
"Hoş buldum. Ben sizden bir şey rica edecektim. Ben bu kazak ve pantolonu şuan giyeceğim ve bu yüzden de çıkarmaya aşırı üşeniyorum. Fiyatını, alarmını falan kıyafet benim üstümdeyken alma şansınız var mı?"
Kadın elindeki bir makine ile yanıma geldi. Fiyatını okuttuktan sonra onu bırakıp başka bir makine ile alarmı çıkarttı.
Etiketi de kestikten sonra kasaya geçti.
Cüzdanımdan kartı çıkartıp kadına uzattım.
"Taksit mi yoksa tek çekim mi?"
Kafasını sallayıp bir şeyler yaptıktan sonra post cihazını bana doğru çevirdi.
Hızlıca kartın şifresini girip beklemeye başladım. Birkaç saniye sonra kadın gülümseyerek fişi uzattı.
"Ben bir poşet alabilir miyim?"
Kadın poşeti verince elimdeki kıyafetleri içine yerleştirdim.
Mağazadan hızlı bir şekilde çıkıp lens satan bir yer var mı diye bakmaya başladım. Daha sonra aklıma gelen şeyle mağazanın haritasına baktım.
Aşırı karmaşıktı. En sonunda bulduğumda yürüyen merdivenlere yöneldim. Zaten çıktığım gibi mağazayı görmüştüm. İçeri girdiğimde bir adam yanıma geldi.
"Buyurun nasıl yardımcı olabilirim?"
"Mavi, yeşil ya da bal renginde lens arıyorum."
"Tabi. Siz şöyle geçin ben hemen geliyorum."
Gösterdiği koltuğa doğru ilerleyip oturdum. Birkaç dakika sonra adam elinde bir deneme tahtası ile geldi.
"Mavi renklerimiz bunlar. Yeşil ve bal rengi olarak da bunlardan var."
Gözlerim mavilere takıldı. Bunlar cam mavisiydi. Benim gözüm ise siyahtı. Yapay olduğu çok belli olurdu. Bu yüzden yeşillere yöneldim. Yeşiller, maviye göre daha iyiydi. En koyu olanını gösterdim.
Bu sefer bal rengi olanlara baktım. Gözüme güzel gözüken hareli bir lensi gösterdim.
"Şunu alırsam çok memnun olurum."
"Gözüm siyah ve sizdeki maviler cam mavisi. Yapay olduğu çok belli olur."
Deyip tahtayı kaldırdı. Bende ayağa kalkıp ödeme yapılacak yere doğru ilerledim. Adam da elinde iki kutuyla gelmişti.
"Bunlar lensleriniz. Fiyatı ise 1.755 TL."
Kartımı çıkartıp adama uzattım.
Adam birkaç dakika sonra fişle beraber lensleri uzattı.
Uzattığı lensleri alıp aynanın olduğu tarafa geçtim ve bir kutuyu açtım. Yeşil çıkmıştı. Hemen gözüme damlayı damlatıp lensi taktım. Aynı şeyi diğer gözüme de yaptıktan sonra ayna da kendime baktım.
Kasadaki adamın böyle demesi ile gülümsedim. Keşke bunları almak zorunda kalmasaydım.
Gerçekten doğal durmuştu. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan oradan da çıktım.
Kuaföre doğru ilerledim. İçeri girdiğimde hemen bir kadın bana yöneldi.
"Merhabalar, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Merhabalar, sizde peruk var mı?"
"Tabi. Hemen getireyim. Kafanızda belli bir renk var mı?"
Deyip gitti. Bende beklemeye başladım. Zaten hemen gelmişti.
Baktığımda hiç gerçekçi olmadığını gördüm. Peruk olduğu çok belliydi. Bana gerçekçi bir şey lazımdı.
"Kusura bakmayın ama bunların peruk olduğu çok belli. Ben biraz daha gerçekçi bir şey istiyorum."
"Maalesef elimizdekiler bunlar."
Ofladım. N'apacaktım ben şimdi? Mecbur boyatacaktım.
"Pekala. Saçımı kızıla boyayabilir misiniz?"
"Emin misiniz? Saçınız yanabilir?."
Biliyordum ama yapabileceğim başka bir şey de yoktu. Saçımı asla boyatmamıştım ve boyatmaya da niyetli değildim. Koyu kumral saçlarım ve ben birlikte gayet mutluyduk.
Ben böyle düşünürken kadının beni süzdüğünü fark ettim. Daha sonra suratıma baktı.
"İsterseniz, bizim bu peruklarımızı aldığımız yer buraya çok yakın. Size özel getirtebilirim, bunları sattığı mağazasında daha güzelleri var."
Böyle demesi ile gözlerimden kalpler çıkmıştı resmen.
"Biraz ücreti maliyetli olur ama?"
"Olur olur, para benim için hiç sıkıntı değil."
"Pekala. O zaman ben hemen arayıp geliyorum. Sizde şöyle oturun, ben size içecek bir şeyler getireyim."
"Olur mu öyle şey? Siz ne istediğinizi bana söyleyin ben getireyim. Öyle boş boş beklemeyin."
"Peki. Ben bir sade Türk kahvesi rica edeceğim o zaman."
Deyip gitti. Bende bana gösterdiği koltuğa oturdum. Ulan hep para hep para. Her kapıyı açıyor resmen. Eğer benim üstüm böyle düzgün olmasa hayatta böyle bir şey yapmazdı. O maliyetli sorusunu ise beni test etmek için sormuştu. Yer mi lan İstanbul Hanımefendisi?
Birkaç dakika sonra elinde kahve ile birisi geldi.
Deyip kahveyi aldım. O değilde, kahve çok güzeldi. Söylediğime zerre pişman değildim. Eğer Berfin'i bulursam bir ara onu da buraya getiririm. O sırada aynadan az önceki kadının bana doğru gelmesi ile ona doğru döndüm.
"Ben konuştum. Sırf size özel getirmeyi kabul etti."
"Gerçekten çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz."
"Ne demek efendim. Bu arada adınızı öğrenebilir miyim?"
"Bende çok memnun oldum Gül Hanım."
Kadın bana gülümseyip başka bir müşteriye doğru ilerledi. Bende önüme dönüp kahvemi içmeye başladım. Buraya sırf kahve için bile gelebilirim.
Yarım saattir burada bekliyordum. Kahvem bitmişti. Tam peruğun ne zaman geleceğini soracağım sırada yaşlı bir adam içeri girdi. Eliyle perukların olduğu bir arabayı ittiriyordu.
"Şeyda Hanım, peruklarınız geldi."
Gül Hanım'ın böyle demesi ile ayağa kalkıp adama doğru yöneldim.
"Mesut Bey, peruklarınızı Şeyda Hanım istedi."
Böyle demesi üzerine adam gülümsedi.
"Memnun oldum Şeyda Hanım. Gül Hanım sizin bu konuda çok ısrarcı olduğunuzu söyleyince sizi kırmak istemedim ve mağazamdaki en güzel perukları sizin için getirdim."
"Çok teşekkür ederim Mesut Bey."
Deyip peruklara bakmaya başladım. İşte bu! Tam aradığım peruklar bunlardı. Gözüme takılan bir perukla elimle gösterdim.
"Şunu alabilir miyim sakıncası yoksa?"
"Tabi tabi, çekinmeyin istediğinizi alın."
Böyle demesi ile peruğu aldım. Peruğun uzunluğu belime kadar geliyordu. Ayrıca kakülü aşırı hoşuma gitmişti. Memnun bir gülümseme ile konuştum.
"Bu gerçekten çok güzelmiş. Bunu alıyorum."
"Çok güzel bir seçim yaptınız."
Mesut Bey'in dediği şeyle gülümsedim.
"Bende çok beğendim. İsterseniz Mesut Bey takmanıza yardımcı olsun?"
"Siz şöyle geçin, ben geliyorum."
Hemen sandalyeye geçtim. Mesut Bey gelip saçlarımı topladı ve kafama bir şey geçirdi. Daha sonrada peruğu kafama yapıştırdı.
Aynada kendime baktığımda yüzümde bir gülümseme olmuştu. Tam istediğim gibiydi.
"Tam istediğim gibi. Çok teşekkür ederim."
"Ne demek efendim. Çok yakıştı."
"Peruğu yıkayacağınız ya da şekil vereceğiniz zaman Gül Hanım'a getirin. O size yardımcı olur."
Kadın birkaç dakika sonra kartı tekrar bana geri verdi.
"Buyurun. İyi günlerde kullanın!"
Deyip oradan da çıktım. İşte şimdi tam anlamıyla bir değişim geçirmiştim. Fakat işim daha burada bitmemişti.
𓆝 𓆟 𓆞
Okur Yorumları | Yorum Ekle |