@son_anka
|
"Kendini çok mu akıllı zannediyorsun..." Cümlesini tamamlaması için tek kaşımı kaldırdım. O da çok beklemeden devam etmişti. "Havin Akar." Gerçek adımı söylemesiyle kaskatı kesilmiş bir şekilde karşımdaki adama bakmaya başladım. Hass*ktir, bunu nereden biliyordu!? Hiçbir zaman gerçek kimliğim ile ilgili açık vermemiştim. Refleks olarak sinirle ayağa kalktım. "Sen bunu nereden biliyorsun!?" O ise sırıtarak rahat bir şekilde arkasına yaslanmıştı. Amacı delirmemi istemek ise bunu başarıyordu. Kafasını hafif sağa ayıp gülümseyerek konuştu. "Bazı gizli bağlantılarım var." "Başlatma gizli bağlantılarına!" Beni taklit etmesi sinirlerimi bozuyordu. Yüzündeki gülümsemeyi silip ciddi bir şekilde suratıma bakmaya başladı. "Bu tür konular hakkında, arka planda ünlü olduğunu biliyorum." Sırıttı. "Ve sadece bildiklerim bunlar değil." Sinirden düşüp bayılacaktım şimdi. Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrıyordu. Ama eğer böyle yapmazsam da adamın üstüne atlayacaktım. "Eğer dediklerimi yapmazsan seni deşifre ederim." Kafayı yiyecektim. Şaka mı bu!? Kimliğimi deşifre ederse büyük bir tehlikeye girerdim. Yaptığım iş yasa dışıydı. Eğer kimliğimi ortaya koyarsa sadece polisler değil sistemlerini hacklediğim bütün iş adamları, mafyalar peşime düşerdi. "Bunu yapamazsın!" "Deneyelim mi?" Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Sağlıklı düşünemiyordum. O da bunu istiyordu zaten. Sağlıklı düşünemeyip yanlış kararlar vermemi istiyordu. Ama bu tongoya düşmezdim. Gözlerimi açıp onun gibi sırıttım ve ellerimi masaya koyarak eğildim. "Sen de çok temiz değilsin Barlas Doğan." Yüzündeki gülümseme silinip tek kaşı kalktığında sırıtışımı genişlettim. "Hakkında kimse doğru düzgün bir bilgiye sahip değil. Sadece adın, işin ve yaşın biliniyor. Bunun nedenini de bence paparaziler çok merak eder." Daha sonra düşünüyormuş gibi yapıp dudağımı büzdüm. "Ayrıca bu tür bilgiler çok iyi reyting alır. Düşünsene, senin gerçek yüzünü paparazilere versem sence medyayı ne kadar sallandırmış olurum?" Hızlı bir şekilde ayağa kalktı. O da ellerini masaya koyup yüzünü, yüzümün hizasına getirdi. "Paranın açamayacağı kapı yoktur. Eğer öyle bir şey yaparsan, ki yapamazsın, paparazileri paramla sustururum." Demesiyle kafamı geriye atarak kahkaha attım. "Sen beni yanlış anladın galiba. Paparazi sadece bir örnek. İstersem bu bilgiyi bir siteye sızdırabilirim. Eh, site de benim sitem olunca istediğin kadar para ver yine de o haberi silmem." Yüzüme dik dik bakmaya başladı. Yüzünde hiçbir mimik yoktu. Fakat daha sonra yüzünde çok hafif bir sırıtma oluştu. "Benim gerçek kimliğimi ortaya çıkarman beni kötü etkilemez. Hakkımda yalan haberler yapıyorlar, desem sence kime inanırlar? Birkaç da bununla ilgili kendimi haklı çıkaracak deliller ve metinler oluşturursam bu iş biter, kimse de bir daha bu konu hakkında konuşmaz. " Daha sonra derin bir nefes alıp gözlerini kısarak konuşmasında devam etti. "Ama eğer seni deşifre edersem belki de bütün ülke senin peşine düşer. Bunu göze alabilecek misin?" Adam sandığımdan daha akıllıydı. Kahretsin ki bütün dediklerinde de haklıydı. Tekrar ağzını açtığında ne diyeceğini dinleye başladım. "Hatta belki o çok sevdiğin arkadaşının da peşine." Demesiyle kan beynime sıçramıştı. Berfin'i kastediyordu. İşte şuan damarıma bastın Barlas Doğan. "Eğer ona bir zarar gelirse bu şirketi senin başına yıkarım Barlas!" Resmen dişlerimin arasından konuşmuştum. Bunu istem dışı yapıyordum. Çok fazla sinirlendiğimde ister istemez böyle konuşuyordum. "Arkadaşına zarar gelmemesi senin elinde Havin." Delirecektim. Duvara yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. Beni resmen açık açık tehdit ediyordu. O ise tek kaşı kalkmış bir şekilde bana bakıyordu. "N'oldu? Bir sustun sanki arkadaşın deyince." "Haddini aşıyorsun Barlas Doğan." "Aynı şey senin içinde geçerli Havin Akar." Sinirle suratına bakarken kapının bir anda açılmasıyla kafamı kapıya çevirdim. Kapıda resepsiyondaki kadın vardı. Bize şaşkın bir şekilde bakıyordu. "Kapıyı çalmanı gerektirmeyecek kadar önemli şey nedir Bahar Hanım?" Kadın kendine gelip Barlas Doğan'a döndü. "Ş-şey kusura bakmayın Barlas Bey. Ben şey demek için gelmiştim, yazılımcılarımız uğraşıyor ama virüs çok ilerlemiş eğer 8 dakika içinde imha edilmezse... " Deyip sonunu getirmedi. Yani anlayacağınız üzere gereksiz duyar kasıyordu. "Tamam çıkabilirsin." Bana kısa bir bakış atıp çıktığında kafamı Barlas Doğan'a çevirdim. O da bana bakıyordu. "İki seçeneğin var Havin. Ya bu sisteme saldığın virüsü temizlersin ya da hem arkadaşının hem de senin başın belaya girer." "Sen hayatımda gördüğüm en şerefsiz insansın!" Sırıtarak suratıma baktı. "Aa ne kadar ayıp. Hayatın benim ellerimdeyken bence düzgün konuşmalısın" Derin bir nefes aldım. Haklıydı, hayatım onun ellerindeydi. Bana bir şey olsa sorun olmazdı ama Berfin'e olursa işte o zaman bir sorun olurdu. "İşi yaptıktan sonra kimliğimi deşifre etmeyeceğini nereden bileceğim?" "Ben verdiğim sözü tutarım. Eğer bu işi halledersen hem seni rahat bırakırım hem de paranı veririm." "Sana neden güveneyim?" "Hep bu kadar unutkan mısındır Havin?" Daha sonra hemen ekledi. "Ya da sana bir şey olmasını mı umursamıyorsun? Bence umursasan iyi olur çünkü eğer sana bir şey olursa arkadaşının uzun süre dayanacağını sanmıyorum." "Onu bu işe karıştırma!" Derin bir nefes vererek geri çekildi ve kolundaki saate baktı. "Tüh, iki dakika geçmiş bile. Zaman ne kadar hızla ilerliyor dimi? Tik tak tik tak." Resmen benimle dalga geçiyordu. Sağlıklı düşünemiyordum. Bana psikolojik baskı yapıyordu. Sağlıklı düşünsen ne olur? Adam sandığından daha fazla bilgi sahibi, daha fazla kolu uzun. Dediğini yapmaktan başka çaren yok. İç sesimin böyle konuşması beni daha da geriyordu. "Neden bu kadar düşünüyorsun Havin? Hayatına karşılık sadece küçük bir iş yapacaksın. Karar vermen bu kadar zor olmamalı." Derin bir nefes aldım. İç sesim haklıydı ama yine de emin olamıyordum. Barlas'ın suratına baktığımda gayet ciddiydi. Aklıma gelen şeyle ellerimi masadan çekip dikeldim. Ben zaten buraya virüsü yok etmeye gelmiştim. Adamın kimliğimi öğrenmesi dikkatimi dağıtmıştı. "Umarım sözünü tutarsın Barlas."
𓆝 𓆟 𓆞 |
0% |