@son_anka
|
"Umarım sözünü tutarsın Barlas." Dedikten sonra hırsla çantamı aldım. "Önden buyurun." Deyip kapıyı açmasıyla hızlıca kapıdan çıkıp asansöre ilerledim. Asansörün tuşuna basıp beklemeye başladım. "Son 4 dakika." Kafamı çevirip baktığımda sırıtarak saate baktığını gördüm. Bu adam niye bu kadar rahattı? Batan şirket kendisinindi. Asansöre baktığımda daha 5. kattaydı. "Bu yazılımcıların olduğu oda kaçıncı katta?" "-1. kat. Hayırdır, niye sordun?" Sorusunu görmezden gelerek düşünmeye başladım. Biz şuan 12. kattaydık. Bir katı maksimum 6 saniye de insem... Bence yetişirim. "Ben merdivenle iniyorum." Deyip bir şey demesine fırsat vermeden merdivenlere hızlı bir şekilde ilerleyip inmeye başladım. Son 4 basamağa geldiğimde atlıyordum. "Son 8 kat." Bir yerden sonra üçer üçer inmeye başlamıştım. "Son 5 kat." Saatime baktığımda bir buçuk dakika geçmişti. Kaldı geriye iki buçuk dakika. Eğer zamanında yetişemezsem kimliğimi deşifre edecekti. Artık merdivenleri inmiyor resmen uçuyordum. Lobiye geldiğimde herkes bana değişik değişik bakıyordu. Bense hiç hızımı kesmeden geriye kalan son bir katı da indim. Etrafa baktığımda herkes koşuşturuyordu ve birbirine bağırıyorlardı. "Son bir buçuk dakikan kaldı Eda!" Sesin geldiği tarafa döndüğümde bir grup insan bir yere toplanmıştı. "Kahretsin! Durmuyor!" Koşarak insanların toplandığı yere gittim. "Çekilin!" Bağırmamla çoğu kişi bana dönmüştü. Hızla onları neredeyse yararak kızın yanına geçtim. "Hop, sen de kimsin?" Arkamdan gelen sesi umursamadan kızın sandalyesini tutup geriye çektim. Tekerlekli olduğu için az kalsın düşüyordu. "Ne oluyor be!?" "Ne yaptığını sanıyorsun!?" Sinirle bağırdım. "Hepiniz sesinizi kesin! Eğer kim olduğumu öğrenmek istiyorsanız o şerefsiz patronunuza sorabilirsiniz!" Deyip hızlıca bilgisayara döndüm. Yaklaşık 45 saniyem kalmıştı. Virüs ise son hızla devam ediyordu. Gittiği yere baktığımda sistemin ana merkezine ilerlediğini gördüm. Hızlıca gideceği yere imha virüsleri yerleştirdim. Gidebileceği her yerde imha virüsleri vardı. Bu imha virüsleri de benim tasarımım idi. Bir nevi mayın döşemiştim. Bu imha virüslerine her çarptığında aptallayacak ve aldığı dosyaların bir kısmını bırakacaktı. "Son 30 saniye." Saatimden gelen sesle paniklemeye başladım. Virüse baktığımda üç dört tane imha virüsüne çarpmıştı. "Ne yaptığını biliyorsun dimi!?" "Evet!" Böyle olmayacaktı. Virüsün daha hızlı hareket etmesi gerekiyordu. Hızlıca virüs üzerinde saçma sapan kodlar yazmaya başladım. Her yanlış kodda daha hızlı ilerliyordu. Bu yüzden daha fazla imha virüsüne çarpıp daha fazla dosya bırakıyordu. Bense ne olur ne olmaz diye yoluna imha virüsü salıp duruyordum. "Son 10 saniye." Tekrar saatimden gelen sesle derin bir nefes aldım. Hadi hadi! "5" Kahretsin! "4" Hadi ne olur, lütfen! "3" Lütfen, dur artık! "2" Refleks olarak gözlerimi sıkıca kapattım. Bir süre ses gelmemişti. Yavaşça gözümü açtığımda virüs durmuştu. "Virüs imha edildi." Saatimden gelen sesle gülerek bağırdım. "İşte bu!" Virüs bütün dosyaları teker teker geri yüklüyordu. Mutlulukla bilgisayarın önünden çekildim. İçim içime sığmıyordu şuan. Ben böyle düşünürken bir anda alkış sesleri gelmeye başladı. Etrafıma baktığımda herkes gülerek beni alkışlıyordu. "Nasıl yaptın?" "Adın ne?" "Bu şirkette işe mi başladın?" Üzerime bir sürü soru yöneltilirken bir an ne yapacağımı şaşırmıştım. "Sorularınızı patronunuza sorun çünkü çok fazla vaktim yok." Deyip hızlıca kalabalığın içinden geçerek asansöre ilerledim. Düğmeye basıp beklemeye başladım. O sırada yanımda bir hareketlilik hissetmemle kafamı çevirdim. "Ee Janset Demir, nasılsın?" Kendi ismimle hitap etmemişti. Bu da demek ki ya gerçekten sözünde duracaktı ya da sözünde duracakmış gibi gösterecekti kendini. "İyi Barlas Doğan." "Ne kadar ayıp. Benim nasıl olduğumu sormayacak mısın?" "Hayır." Ben bunu dedikten sonra asansörün gelmesiyle hızlıca içeri girdim. O da girince 12. katın düğmesine bastı. Kendimi aynanın önündeki demire yasladım. O da asansörün önünde beklemeye başladı. Ulan Barlas Doğan, bir sözünü tutma bak ben sana n'apıyorum! Birkaç dakika sonra asansörün durmasıyla inip odasına doğru ilerledik. İçeri girdiğimizde Kaan ve Tuna vardı. Barlas masasına doğru ilerlediğinde bende masanın karşısına geçip beklemeye başladım. "Elden mi istersiniz yoksa iban mı?" "İban." Dedikten sonra iban numaramı istedi. Bir süre sonra telefonuma mesaj geldi. "Hesabınıza 717.750 lira yatırıldı." Bu yaklaşık 45.000 Euro yapıyordu. İyi bari anlaştığımız miktarda para vermişler. "Paramı aldığıma göre bir daha görüşmemek üzere hoşça kalın." Deyip bir şey demelerine izin vermeden odadan çıkıp asansöre yöneldim. Düğmeye basıp kapının açılmasını beklemeye başladım. Açılınca içeri girip lobinin katına bastım. O sırada gözüm aynaya ilişti. "Saç, saç olalı böyle saç görmedi." Saçım berbattı. Elimi tarak yapıp düzeltmeye çalıştım. Şuan daha iyiydi. Birkaç dakika sonra asansör durunca hızlıca çıkıp çıkışa doğru ilerledim. "Off!" Gereksiz bir huzursuzluk vardı içimde. Sanki kötü bir şey olacaktı. Ve genelde bu tür şeylerde yanılmazdım. Gözümü kapatıp açtım. Belki de sadece strese girmiştim. Çok da önemli bir şey değildi. Çok kafaya takmadan arabama doğru ilerleyip anahtarı çantamdan çıkardım. Arabaya geçtiğimde telefonu elime aldım. Kuşum kişisinden 28 cevapsız çağrı. Berfin kesin beni gebertecek. Acaba şimdi arasam mı? "İki saat çemkirir şimdi. Eve gidince açıklarım." Telefonu kapatıp arabayı çalıştırdım. Müziği de açıp tam gaz eve sürdüm. Bir an önce Roxy'i görmek istiyordum. Umarım Berfin çok çemkirmezdi. Eğer çok çemkirirse ve susmak bilmezse Roxy'i üzerine salabilirim.
𓆝 𓆟 𓆞 |
0% |