Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Kıyafet

@son_anka

"Odada kamera ya da ses kayıt cihazı yok. Kamera ve ses kayıt cihazı kıyafetlerimizde."

Bunu demesiyle her şey daha mantıklı gelmeye başladı. Fakat daha sonra aklıma gelen şey ile konuştum.

"Bunu bilemeyiz. Evet, kıyafetlerimizde kamera olabilir ama odada da olabilir. Aynı şekilde telefonlarımızda da. Yani bizi birkaç kamera ile izliyor olabilir."

Bunu demem üzerine Barlas kafasını salladı.

"Olabilir. Fakat şundan eminiz ki bizi her saat takip edip izleyecek ve dinleyecek potansiyele sahip."

"Peki o zaman şimdi n'apacağız?"

"Şuan söyleyemem."

İlk başta anlamasam da bulunduğumuz durum aklıma gelince kafamı salladım.

"Pekala. Ama sürekli böyle hareket edemeyiz, biliyorsun dimi?"

"Evet. Şimdi asistanımı arayıp yeni kıyafetler getirmesini söyleyeceğim. Sen de telefonunu imha et. SIM kartı falan kır ve bana ver."

Kaşlarımı çattım. Tamam, telefonu anlamıştım ama kıyafet neden?

"Yeni kıyafetler derken?"

"Üstümüzü değiştirmemiz gerekiyor ya Havin!"

"Burada mı?"

Bunu demem üzerine göz devirdi.

"Ekstradan özel giyinme odası yaptırtmadığım için özür dilerim Havin Hanım."

Bunu demesi üzerine bu sefer ben göz devirdim.

"Bedenimi nereden bileceksin? Ayrıca sadece kıyafet değil iç çamaşırı da lazım!"

Omuz silkti.

"Tahmin etmek çok zor değil."

"Sütyen numaramı da tahmin etsene ya! Lütfen!"

Bunu demem üzerine gözlerinin göğüs bölgemde gezdirdi. Rahatsız olmadım diyemem.

"95."

Demesi ile gözlerim pörtledi. Doğru bilmişti. Şuan aşırı rahatsız hissediyordum. Ve nedendir bilmem aşırı utanmıştım.

O ise şuan sırıtıyordu.

"Doğru bildim galiba?"

"Kes sesini!"

Gülerek telefonunu çıkardı. Birkaç saniye sonra telefonu kulağına götürdü.

"Melek, çabuk Kadın Kıyafetleri bölümünden small beden olanları getir. İç çamaşırı da dahil."

Daha sonra gözleri bana takıldı ve beni baştan aşağı süzdü.

"Hatta medium olanları da getir."

Bu adam small giydiğimi nereden biliyor lan!? Korkmadım değil. Telefonu kapatıp bana döndü.

"Şurada küçük bir çıkıntı var. Orada giyinirsin. Kıyafetler de birazdan gelir."

Kafamı salladım.

"Sen üstünü değiştirecek misin?"

"Hayırdır, çok mu merak ediyorsun?"

"Evet?"

Sırıtarak suratıma bakmaya başladı. Ne dedim ki ben şimdi? Bence merak etmem en doğal hakkım. Onun da üstünde kamera olabilir.

"Niye öyle sırıtıyorsun ya? Merak etmem en doğal hakkım. Sadece benim üstümde kamera ya da ses kayıt cihazı yok ki."

Bu dediğime bir şey dememişti. Ben de uzatmamıştım. Zaten birkaç dakika sonra kıyafetler gelmişti.

"Barlas Bey bütün kıyafetleri getirdim."

"Teşekkürler Melek. Sen gidebilirsin."

Kadın kafasını sallayıp asansöre doğru ilerledi. Bense kıyafetlere bakıyordum. Burası bir tasarım şirketi değildi. Bu kadar kıyafetin burada ne işi vardı ki? Ayrıca hepsinin işçiliği gözle görülür bir şekilde profesyoneldi.

"Burası bir turizm şirketi değil mi? Bu kadar kıyafet ne geziyor burada?"

"Bazı müşterilerin ağzını kapamak için yapılan şeylerden bir tanesi."

Daha sonra hemen ekledi.

"Sınırsız vaktimiz yok. Şu kıyafetlerden birini seç ve giy."

Kafamı sallayıp kıyafetlerin olduğu yere geldim. Şu kıyafetleri koymak için yapılan araçta getirmişlerdi.

Hepsini teker teker incelemiştim. Ulan bir tane bile mi sweetshirt ya da kazak olmaz?

"Neye bakıyorsun iki saattir? Alt tarafı kıyafet seçeceksin."

Bunu demesi üzerine sinirle konuştum.

"Ulan bir tane normal pantolon, kazak yok! Hep gösteriş için tasarlanan kıyafetler var!"

Oflayarak yanıma geldi. Bu sefer o kıyafetlere bakmaya başladı. Heh, benim bulamadığımı sen bulacaksın dimi!?

"Şunu al."

Deyip elime bir pantolon tutuşturdu. Fakat pantolon hem yırtık hemde düşük beldi. Yırtık dediğime bakmayın, baya baya köpek parçalamış gibi! Yazın sorun değildi ama biz şuan kışı yaşıyorduk.

"Ben üşürüm bunla yalnız."

"Bir şey olmaz."

"Nasıl bir şey olmaz ya? İyi misin sen!?"

O ise beni takmadan elime bu sefer bir kazak tutuşturdu. Kazak da kazak olsa keşke. Uzun kollu, boyunlu, baya baya yün ama göbeği açık olan kazak vermişti.

"Oha oha!"

"Ne?"

"Lan donarım ben bunlarla!"

"Hiçbir şeyi beğendiremiyoruz arkadaş!"

Bu sefer de elime ceket tutuşturdu.

"Git giyin artık."

"İç çamaşırı?"

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ne var lan? Yanlış bir şey mi söyledik?

"Al şunları ve artık git!"

"İyi be!"

Deyip elindeki iç çamaşırları da alıp o küçük bölmeye ilerledim. Hemen üstümü çıkartıp giysileri giymeye çalıştım. Aşırı zorlanıyordum. Pantolon aşırı dardı.

"Yürüdükçe kıçımdan düşmez umarım!"

Aşırı rahatsızdım şuan. Kazağı da giyince daha da berbat bir hale bürünmüştüm. Ulan kıyafet dediğin rahat olacak!

Sinirle o küçük bölmeden çıktım.

"O Maske'yi sırf bana bunları giydirtmek zorunda bıraktığı için bile öldürebilirim!"

Sinirli sesimle Barlas bana dönmüştü. Beni baştan aşağı süzerken konuştu.

"Fena olmamış."

"Aşırı rahatsızım, ne yapacaksak çabuk yapalım. Bir an önce şu kıyafetlerden kurtulmak istiyorum!"

"Yapacağımız bir şey yok şuanlık."

Demesi ile kaşlarımı çattım.

"Ne demek yapacak bir şey yok? Ben niye giydim ya bunları!?"

"AVM'ye giderken seni izleyemesin diye."

"Ne AVM'si?"

Bana ciddi misin der gibi baktı.

"Evdeki kıyafetlerini giymeyi düşünmüyorsun herhalde? Bırak o kıyafetleri giymeyi, o evde kalmaman lazım senin. Biz iki saattir neyi konuşuyoruz?"

Oflayarak konuştum.

"Yeter! Lan bir günüm normal geçsin ya, bir günüm!"

"Telefonunu kırdın mı?"

"Bekle."

Telefonu çıkarıp içinden SIM Kartını aldım. Elimle kırdıktan sonra ne olur ne olmaz diye yere atıp ayağımla ezdim. Daha sonra telefonu alıp duvarın bir köşesine tüm gücümle fırlattım. Telefon parçalara ayrılmıştı. Terapi gibi ya. Seviyorum telefon kırmayı.

"Eğer yapacak başka bir şey yoksa ben artık eve gideyim. Bir şey olursa haberleşelim."

Bunu demem üzerine kafasını salladı. İkimizde asansöre doğru ilerledik. Asansör gelince hızlıca içine binip lobinin olduğu kata bastım. Daha sonra da sırtımı aynaya yasladım. Barlas da asansörün önünde dikiliyordu.

Asansör açılınca inip Barlas'a döndüm.

"Ben yeni telefonumu alınca sana yazarım."

"Tamam."

Bunu demesi üzerine arkamı dönüp çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Şuan herkes bana bakıyordu. Gerçi kış ayazında, üstünde böyle bir kıyafet olan birine bakmamak mümkün değildi. Ben olsam ben de bu deli kim diye bakardım.

Hızlıca şirketten çıkınca içime işleyen rüzgarla yüzüm buruştu. Resmen koşarak arabaya doğru ilerleyip kendimi içeri attım. Dondum lan dondum!

Klimayı açıp arabayı çalıştırdım. Eve doğru sürmeye başladığımda aklıma gelen şeyle kaşlarım çatıldı. Berfin beni hiç aramamıştı. Normale zırt pırt arayıp beni rahatsız etmesi gerekiyordu. Hiç değilse mesaj atması gerekiyordu.

"Kahretsin!"

Arabayı daha hızlı sürmeye başladım. Kesin bir şey olmuştu! Umarım Berfin, Roxy ile evdedir. Yoksa fena arıza çıkarırdım.

 

𓆝 𓆟 𓆞

Loading...
0%