@son_anka
|
"Film güzelmiş." "Bence de." Asla izlememiştim. Sürekli bir şeyler düşünüp durmuştum. Sürekli bir şeyler aklımı meşgul ediyordu. Elimi ağzıma götürüp esnedim. Savaş gülerek konuştu. "Yavru Ceylan'ın uykusu gelmiş." Gülerek kafamı salladım. "Sen yat." "Yardım etseydim?" "Ben hallederim." Deyip mısır kasesini alarak ayağa kalktı. "Sen bilirsin. İyi geceler!" "Sana da Yavru Ceylan!" Ben de oturduğum yerden kalkıp merdivenlere doğru ilerledim. Merdivenleri hızlı hızlı çıkarken tek düşündüğüm o odaydı. Heyecanla kapımın önüne geldiğimde içeri girip kapıyı kapattım. Tam o kapı koluna doğru ilerleyeceğim sırada kapı bir anda açıldı. Korkuyla arkamı döndüğümde Savaş'ın bana baktığını gördüm. "Dişini fırçalamadan yatarsan dişlerin çürür Yavru Ceylan." Zorla gülmeye çalıştım. Ödüm bokuma karıştı geri zekalı! "Evet ama diş fırçam yok." "Ben sana aldım." "Ciddi misin?" "Evet, banyoda." Gülerek Savaş'ın boynuna atlayarak sarıldım. İlk başta şaşırsa da o da ellerini belimde doladı. Daha sonra ayrılırken de yanağından uzun uzun öptüm. "Teşekkür ederim iyi ki varsın!" Kusmak istiyorum! Unutmayayım da buradan kurtulduğum zaman derimi yüzeceğim! "Ne demek Yavru Ceylan." Gülerek tamamen ondan ayrıldım. Daha sonra ilerlemeye başlamasıyla onu takip ettim. Gene odayı göremedim ya! Kafayı yersin! "Diş fırçan pembeli olan tamam mı?" "Tamam." Deyip banyo olduğunu düşündüğüm yerin kapısını açtım. "Ben kapıyı kapatsam olur mu? Tuvalete de gireceğim." "Sıkıntı yok, rahat ol." Gülümseyip kapıyı kapattım. Kapıyı kapatmamla yüzümdeki gülümsemeyi silmiştim. Bu kadar gülmeye alışık değildim. Resmen çenem ağrımıştı! Aynanın önüne gelip pembe diş fırçasını aldım. Yanında duran diş macununu aldıktan sonra da biraz sıkıp dişimi fırçalamaya başladım. Hızlıca dişimi fırçaladıktan sonra tuvalete doğru yönelirken gözüme giren acıyla elim gözüme gitti. Gözüme iğne sokup çıkartıyorlardı sanki. Aşırı yanıyordu. Aklıma gelen şeyle sinirle fısıldadım. "Kahretsin!" Lens kim bilir kaç saattir gözümdeydi. Aynaya doğru ilerleyip gözümü açmaya çalıştım. Fakat her açmaya çalıştığımda daha fazla canım acıyordu. "Kör olacağım bu gidişle!" Elimi gözüme götürüp zorla açmaya çalıştım. "Yeter ya!" Sinirle gözümü açıp parmağımı gözüme soktum. Lensi çıkarmaya çalışırken bir andan da bu acının tarifinin olmadığını düşünmeye başlamıştım. Birkaç acılı dakika sonrasında lensi çıkarmıştım. "Vay bitches!" Aynada gözüme baktığımda kızarmıştı. Hemen diğer gözümdeki lensi de çıkardım. Diğeri kadar kötü değildi fakat çok iyi de değildi. "Peruğu da çıkarsam mı ki?" Peruk olduğu elbet bir gün anlaşılacaktı. Şimdiden çıkartıp Savaş'a sana güveniyorum imajı verebilirdim. Ama peruk olduğu anlaşılmadan kaçadabilirdim. Boş yere risk alıp gerçek yüzümü göstermiş olurdum. Biraz daha düşündükten sonra peruğu çıkarmama kararı aldım. Hızlıca tuvalete de girip banyodan çıktım. Seri adımlarla odaya doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim. "Ne zaman gelsem kapı nasıl oluyorsa sürekli kapalı oluyor ya." Kapıyı da kapattıktan sonra yatağa doğru ilerledim. Yatağa uzanıp rahat bir pozisyon aldım. Büyük ihtimalle birazdan Savaş gelirdi. Malum, dibimden ayrılamıyor kendileri! Birkaç dakika sonra tahmin ettiğim gibi kapıyı açarak içeri girmişti. "Birileri rahatını bulmuş." Gülerek cevap verdim. "Evet. Bir an önce uyumak istiyorum." "Rahatsın dimi?" "Evet evet." "Güzel. İyi geceler o zaman sana Yavru Ceylan!" "Sana da!" Kapıyı kapatmasıyla rahat bir nefes verdim. "Bir insan hiç mi yalnız kalamaz ya!?" Tam ayağa kalkıp o odaya bakmaya gideceğim sırada bu fikirden vazgeçip tekrar uzandım. Tekrar gelebilme ihtimali vardı. Kontrol amaçlı falan. O yüzden herkesin uyuduğu saati bekleyecektim. "Az kestirsem bir şey olmaz bence." Uykum vardı. Ama bir andan da uyanamayıp sabah olmasından korkuyordum. "Off!" Kalkmama ihtimalim kalkma ihtimalimden fazlaydı. Fakat kalkmasam bile en azından dinç olurdum. "Uyu Havin uyu!" Kendime söylenerek gözlerimi kapattım. Zaten çok uzun süre geçmeden bilincim kapanmıştı.
°°°
"Bana yalan söyledin!" "Hayır sana yalan söylemedim!" "Ne demek yalan söylemedim ya!? Bu yaptıkların, bana dediğin şeyler ne o zaman!?" "Havin bak dinle." "Dinliyorum zaten!" Neredeydim bilmiyordum. Karşımda iki kişi vardı. Bir kız bir erkek. Kız olan bendim fakat erkeğin yüzünü göremiyordum. "Hiçbir şey bilmiyorsun! Sana bunları söylemek zorundaydım!" "Hiçbir gerekçe bana bunları söylemeni gerektirmiyor! Hiçbir gerekçe bana yalan söylemeni gerektirmiyor! Ama artık bitti! Benden uzak dur!" O bağırdığım kişi kimdi? Bana ne yapmıştı da ben ona böyle bağırıyordum ki? "Duramam!" "Yok ya! Niyeymiş!?" "Çünkü..." Yerimden sıçrayarak kalktım. Gözlerimi kırpıştırırken gördüğüm rüya aklıma geldi. "Bana yalan söyledin!" "Zorundaydım!" Neden zorundaydı? "Niyeymiş!?" "Çünkü..." Devamı yoktu. Sadece bu kadarını hatırlıyordum. O kişi kimdi? Ben neden ona bağırıyordum? Neden yalan söylemek zorundaydı? Ellerimle yüzümüzü avuçladım. "Saçma sapan bir rüya işte!" Parmaklarımla yüzüme masaj yaparken aklıma gelen şeyle bakışlarım oraya yöneldi. Oda. Hızlıca ayağa kalktım. Odanın küçük penceresinden baktığımda hala gece olduğunu gördüm. Heyecanla kapı kolunun olduğu yere adımladım. Bulduğumda ise hemen kolu kavrayıp çevirdim. Açılmamıştı. Tekrar iki elle deneyip açmaya çalıştım. Ve bu sefer açılmıştı. Kalbim güm güm atarken hızlıca kapıyı açtım. Fakat gördüğüm şey üzerine donakaldım. Gördüğüm şeye inanamıyordum.
𓆝 𓆟 𓆞
⚝ Sizce Havin oda da ne gördü? ⚝ Rüyasında gördüğü, bağırdığı adam kim? ⚝ Savaş neden sürekli Havin'in dibinde?
Seviliyorsunuz! |
0% |