Yeni Üyelik
12.
Bölüm
@son_anka

"Tamam. O zaman yarın sabah yapacağımız ilk iş LaBaTa Holding'e gitmek olacak."

"Yehu!"

Berfin'in sevinç nidasıyla güldüm.

"O zaman hadi yatalım."

"Olmaz."

Berfin bana kaşlarını çatarak baktı.

"Neden?"

"Çünkü teklifimi kabul etmeyebilir. O yüzden n'olur n'olmaz araştırmaya devam etmeliyim."

Gözlerini devirdi. Bu aralar gözlerini fazla deviriyordu. Şaşı kalırsa görürdüm ben onu.

"Off Havin, onu kabul etmezse düşünürsün! Hem belki edecek?"

"Ya etmezse?"

"Sabır! Canım arkadaşım, balım, kuşum diyorum ya zaten kabul etmezse araştırırsın diye. Eğer ederse kendini boşuna yormuş olursun. Ayrıca dinç olman lazım."

"Tamam ama her türlü hazırlıklı olmam lazım. Hem dediğin gibi eğer kabul ederse elim boş olmamalı."

"N'aparsan yap Havin!"

Deyip hızlı bir şekilde salondan çıktı. Oflayıp bilgisayara döndüm.

"Sadece küçük bir ipucu, küçük."

İşiyle ya da ne ile uğraştığı hakkında bir fikir bile edinebilsem işime yarardı. Gerçi illa iş olacak diye bir şart yoktu. Sadece işime yarayacak küçük bir detaya ihtiyacım vardı.

"Ne kadar iyi saklanırsan saklan, ne kadar iyi gizlenirsen gizlen seni bulacağım Maske."

 

<><><>

 

"Havin!"

Birisi bana sesleniyordu.

"Havin hadi kalk!"

Cevap vermedim. Şuan aşırı rahattım. Konuşacak gücümde yoktu.

"Sen bilirsin."

Bu sözden sonra yüzüme gelen şeyle bağırarak sıçradım.

"N'oluyor lan!?"

Kaşlarımı çatıp kafamı kaldırdığımda Berfin'in gülen suratıyla karşılaştım.

"Korkma korkma, sadece su."

"Berfin manyak mısın!?"

Gülerek cevap verdi.

"Kalk dediğimde kalksaydın."

Elimle yüzümü sıvazlayıp yerimden kalktım.

"Saat kaç?"

"13.45"

"Ne!?"

Bağırmamla Berfin kaşlarını çattı.

"N'oldu?"

"Lan hani ben LaBaTa Holding'e gidecektim!?"

"E git."

Derin bir nefes aldım.

"Sabah erkenden gidecektim ben!"

"Kalksaydın o zaman Havin yani n'apayım? Ya da bana haber verseydin."

"Off!"

"Ay aman Havin abartma! Sanki saat gecenin bir yarısı gibi davranıyorsun. Yemek ye gidersin."

"Olmaz."

Kaşlarını çattı. İki saat anne lafı dinleyecektim şimdi.

"Ne demek olmaz ya? Kızım sen ölmek mi istiyorsun!?"

Evet, desem sonum ne olur?

"Bana bak, otur yap şu kahvaltını beni deli etme!"

"Tamam."

Daha fazla uzatmadım. Laf yarıştırmaya üşeniyordum şuan.


"Kahvaltı hazır zaten. Ben yedim. Duşa gireceğim şimdi, sen yersin. Eğer yemeden evden çıkarsan seni döverim!"

Deyip salondan çıktı. Benim de elim boynuma gitti. Boynum tutuldu ya!

Sinirle mutfağa doğru yürüyüp ağrı kesici aldım. Normalde aç karnına içilmemesi gerekiyordu ama umurumda değildi. Şu ana kadar zararını görmemiştim. Bünyem alıştı galiba.

Ağrı kesiciyi içtikten sonra sofraya oturup bir şeyler atıştırmaya başladım. Aslında masada çok fazla şey vardı ama benim yiyebileceğim çok az şey vardı.

Bir şeyler yedikten sonra kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. Aklım da yerine geliyordu.

"Yedin mi?"

Berfin'in sesiyle ona döndüm.

"Evet."

"Tamam, şimdi gidebilirsin."

Göz devirdim. Sofradan kalkıp odama geçtim. Dolabımdan siyah sweet ve siyah pantolonu alıp hızlıca üstümü değiştirdim. Saçımı tarayıp at kuyruğu yaptıktan sonra çantamı ve telefonumu da alıp odadan çıktım.

"Ben çıkıyorum!"

"Tamam!"

Kapıya geçip ayakkabılarımı giydikten sonra Berfin geldi.

"Adamla düzgün konuş ki sana yardım etsin."

"O benle düzgün konuşsun."

"Havin gerçekten bıktım."

Takmadan merdivenlerden aşağı indim. Başım ağrıyordu, belim ağrıyordu, boynum ağrıyordu, uykum vardı. Yeter, diye bağırasım var!

Arabamın önüne geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim. Arabayı çalıştırdıktan sonra aklıma gelen şeyle yüzümü sıvazladım.

"Ne suçum vardı acaba?"

Telefondan Berfin'in numarasını tuşladım. Birkaç saniye sonra açınca hızlıca konuştum.

"Berfin Roxy'e yemeğini ve suyunu vermeyi unutma. Benim yerime de seversin artık."

"Tamam o iş bende."

Telefonu başka bir şey demesine izin vermeden kapattım. Konuşacak gücüm yoktu. Nedenini bilmediğim bir sinir vardı üstümde. Arabayı parçalamak istiyordum.

Hızlıca arabayı çalıştırıp aynı hızla sürmeye başladım. Zorlu bir trafik yolculuğu geçirdikten sonra LaBaTa Holding'in önüne gelmiştim.

"Kendimi gerçekten berbat hissediyorum!"

Resmen şirketini batırmaya çalıştığım adamın kucağına gelmiştim bana yardım etmesi için. Ve bunu yapan da ben, Havin Akar.

"Sabahleyin benim aklım neredeydi? Ne düşünüyordum?"

Ben Berfin'e tamam derken ne düşünüyordum ki!? He abi, onlarda "Ya Havin gelse de bize böyle böyle bir teklifte bulunsa da biz de kabul etsek." diyordu!

Hızlıca Berfin'i aradım.

"Efendim?"

"Berfin ben gitmeyeceğim."

"Anlamadım?"

"LaBaTa Holding'e gitmeyeceğim."

"Havin saçmalamayı kes!"

"Berfin asıl sen saçmalama! Ne diyeceğim ben adama!? 'Ya ben tehdit ediliyorum, senden de yardım istiyorum.' mu!?"

"Evet?"

"Aynen, o da beni elinde davul zurna ile bekliyor!"

"Şu aptal gururunu bir kenara bırak artık!"

"Sadece gurur değil Berfin! Yaptığımız şey çok saçma! Bak biz kendi başımızın çaresine bakarız."

"Sana gerçekten inanamıyorum Havin! Senden tek bir şey istedim ve onu bile yapmıyorsun!"

"Ne alakası var şuan ki durumla!?"

"Çok alakası var! Bana bak Havin, sabrım taştı. Ya şimdi o holdinge girer Barlas ile konuşursun ya da beni sonsuza kadar kaybedersin!"

Deyip telefonu suratıma kapattı.

"Kahretsin!"

Sinirle direksiyona vurdum.

"Yeter!"

Sinirle arabadan inip kapıya doğru yürümeye başladım. Güvenliği geçip resepsiyonistin yanına geldim. Yine o kadın... delireceğim! Başka insan mı yok lan bu holdingte!?

Kadın beni görür görmez tanımıştı. Bir şey demesine izin vermeden konuştum.

"Barlas Doğan ile görüşeceğim ve hayır, randevum yok."

Kadın bocalasa da sonradan kendini düzeltip ağzını açtı.

"Randevunuz yoksa içeri alamam."

Hay senin randevunu da seni buraya oturtanı da!

"Önemli."

"Üzg..."

"Bana bak, geçen sefer beni içeri almadığına başına neler geldiğini hatırlamıyorsun galiba? Hatırlatmamı ister misin?"

Sinirle dediğim şeyle kadın yutkunmuştu.

"Üzgünüm ama Barlas Bey şuan toplantıda."

"Odasında beklerim."

"Üzgünüm ama..."

"Sana sormadım! Eğer beni durduracak olursan seni buna pişman ederim!"

Zaten üstümde bir gerginlik vardı. Bir de bu kadınla uğraşıyordum. Hızlıca asansöre ilerleyip düğmeye bastım. Birkaç dakika sonra asansör gelmişti.

"Kaçıncı kattaydı bunun odası?"

Tuna denen herifin odası 8. kattaydı. Onun ortağı olduğunu ve şirketinin sahibinin Barlas Doğan olduğunun düşünürsek odası 8. kattan daha yukarıdaydı.

"12 de geç."

12. kata basıp beklemeye başladım. O sırada da kafamı geriye yaslayıp gözümü kapatmıştım. Deli gibi uykum vardı. Bir kere yatıp bir daha hiç kalkmayasım var. Öleyim de kurtulayım.

Asansörün kapısının açılmasıyla sinirle ilerledim. Ne ara 12. kata çıkmıştı ki? İstesem bu kadar hızlı çıkmaz!

Odalara göz gezdirmeye başladım. Zaten çok fazla oda yoktu. Sondaki kapıya gelince kapının üstündeki yazıya baktım. Büyük harflerle "Barlas Doğan" yazıyordu.

Toplantıda olduğunu bildiğimden kapıyı çalmadan içeri girdim. Kimse yoktu. Hızlıca kapıyı kapatıp koltuğa ilerledim.

"Bunu yaptığıma hala inanamıyorum."

Resmen gururum acıyordu. Gururumun çatır çatır kırıldığını hissediyordum. Umarım teklifimi kabul ederdi. Umarım buraya boş yere gelmemiş olurdum. Yoksa Berfin'de ne kulak ne de kafa bırakırdım.

Birkaç dakika sonra sıkılmaya başlamıştım. Uyku her geçen saniye daha fazla bastırıyordu. Ne kadar dirensem de dayanamayacak bir hal almaya başlamıştı.

"O gelene kadar uyanırım zaten."

Kolumu masaya koyup kafamı yasladım. Zaten gözlerimi kapattığım gibi bilincim kapanmıştı.

𓆝 𓆟 𓆞

Loading...
0%