Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Yalan

@son_anka

Gözlerim açılmamak için direnirken onları açmaya zorladım. En son beni zorla arabaya bindiriyorlardı.

Eterin etkisi hala üzerimdeydi. Bilincim yarı kapalıydı ve kendimi sarhoş gibi gevşek hissediyordum.

"Uyanıyor abi."

Gelen sesle yarı açık gözlerimi tamamen açtım. Baktığımda karşımda biri önde biri arkada iki adam vardı. Öndeki sırıtarak bana bakıyordu. Sırıtışı aşırı sinirimi bozmuştu. Kaşlarımı çatarak konuştum.

"Hayırdır birader, ne sırıtıyorsun?"

Böyle demem üzerine kahkaha attı.

"Londra'da okuyan birine göre fazla mı maçosun?"

"Londra'da okuyunca n'oluyor?"

Omuz silkti. Daha sonra kafasını hafif çevirerek yanındaki adama işaret yaptı. Bunun üzerine adam kafasını sallayıp odadan çıktı.

Kendime baktığımda sandalyede, ellerimin ve ayaklarımın bağlandığını fark ettim.

"İnci Yıldırım... Barlas Doğan'ın üniversiteden arkadaşı..."

Dediklerini kaşlarımı çatarak dinliyordum.

"Merak ediyorum da, hiç aklına gelir miydi Barlas'ın bir gün mafya olacağı?"

"Bu seni ilgilendirmez!"

"Ah, emin ol ilgilendirir."

Etrafımda dolanarak konuşmaya başladı.

"Barlas hakkında neler biliyorsun İnci?"

Sesi çok sakin ve yatıştırıcı idi. Doğruyu söylemek gerekirse dışarıda görsem çok sakin bir adam sanardım. Fakat maalesef her gördüğüne aldanmamak gerekir.

"Sana ne?"

Daha sonra hemen ekledim.

"Hem sen kimsin de Barlas hakkında bilgi öğrenmek istiyorsun ki?"

Önümde durup sırıtarak elini uzattı.

"Savaş Aktaş."

Gözleri üzerime takıldı.

"Ah be! Sandalyede bağlı olduğunu unuttum."

Elini geri indirdi. Tekrar etrafımda dolanmaya başladı. Tam konuşacak iken ona fırsat vermeyip ağzımı açtım.

"Adın ve soy adın beni ilgilendirmez! Beni neden kaçırdın ve benden ne istiyorsun!?"

"Sakin ol prenses."

"O 'prenses'i sana yediririm!"

Cıklayarak konuştu.

"Senin gibi güzel bir hanımefendiye hiç yakışmıyor böyle laflar."

Kendimi tutamayıp dişlerimin arasından konuştum.

"Bana bak Maske, seni doğduğuna pişman ederim! Benimle oyun oynamayı kes!"

Bunu demem üzerine kaşlarını çattı. Yüzündeki sakin ve alaylı ifade gitmiş, onun yerine ciddi bir ifade yerleşmişti.

"Sen Maske'yi nereden tanıyorsun?"

Anlamadığımı belli eden bakışlarımla konuştum.

"Sen Maske değil misin?"

"Hayır."

Kahretsin! Çok büyük pot kırmıştım. Öyle böyle değildi! Eter yüzünden hala kafam yerine oturmamıştı anlaşılan.

"Sen Maske'yi nereden tanıyorsun?"

"Böyle dediğine göre sen de tanıyorsun?"

Çapraz sorularla konuyu değiştirmeye çalışacaktım. Tabi ne kadar becerebilirsem!

"Evet Maske'yi tanıyorum. Ama önemli olan, sen onu nereden tanıyorsun?"

Derin bir nefes aldım. Ne diyecektim şimdi? Hemen şuan, acilen bir yalan uydurmalıyım.

"Pardon, karıştırdım."

Yüzüne tekrar o alaylı ifade oturdu.

"Neyi karıştırdın?"

Anlamıştı işte! Söylediğim şeye beş yaşındaki çocuk bile inanmazdı!

"Farkında olmadan Maske'nin aradığı birini kaçırdım galiba ha?"

Derin bir nefes aldım. Nereden dönsem kârdı.

"Kimsin? Maske'yi nereden tanıyorsun? Beni nereden tanıyorsun? Beni neden kaçırdın ve benden ne istiyorsun?"

Gülerek bana baktı.

"Fazla mı konuşuyorsun sen?"

Bu adam beni kanser ederdi!

"Bana bak sorularıma düzgün cevap ver!"

Bilmiş bilmiş kafasını salladı.

"Cesursun."

Tekrar etrafımda dönmeye başladı.

"Şu durumda bile dik başlısın. Asla kendinden taviz vermiyorsun."

Eğilip yüzüme baktı.

"Korkunu da iyi gizliyorsun."

Ne saçmalıyordu bu!?

"Biliyor musun, sevdim seni!"

Elini birbirine çarparak tekrar önümde durdu.

"İstediğin soruyu cevaplayacağım."

Bu adam nasıl bir ruh halindeydi? Gayet rahattı. Aynı zamanda umursamaz. Gerçi bu benim işime gelirdi.

"Beni neden kaçırdın?"

"Güzel soru."

Etrafımda dönmeye başladı. Anasını satayım, ne var bu kadar dönecek!?

"Aslında bunun nedeni zincirleme olan bir hikayeden oluşuyor."

Daha sonra bir süre durdu. Fakat tekrar devam etti.

"10 büyük mafya... yani 10 büyük lider. Bütün ülkenin mafyaları bu 10 büyük liderin denetiminde. O liderlerin arasında olmak zordur. Maske'yi nereden tanıdığımı sormuştun ya, heh işte o 10 büyük liderlerden biri de Maske."

Dikkatli bir şekilde adamın dediklerini dinliyordum. Demek Maske mafya idi. Gerçi bekliyordum zaten.

"Hatta Barlas da o 10 büyük liderler arasında."

"Maske'yi tanıyor musun?"

Kaşlarını çattı. Suratıma garip garip bakıyordu. Söylediğim şey çok mu abzürt anlamadım ki!

Aklıma gelen anıyla kaşlarım çatıldı. Daha sonra ise verdiği cevap aklıma geldi.

"Hayır."

Daha sonra başka bir tanesi gözümün önüne geldi.

"Bildiğin bir düşmanın var mı? Şu şu benim kesinlikle düşmanım, dediğin biri."

"Hayır."

"Ne demek hayır?"

"Belli bir düşmanım yok. Hepsi soyut."

Yalandı. Yalan söylemişti. Ah aptal kafam! Belliydi zaten bir şeyler demek isteyip de diyemediği!

"Dün Barlas'ın evine baskın yapıldı, hatırlıyor musun?"

Kafamı salladım.

"Heh, işte o baskını ben yaptım."

Daha sonra hemen ekledi.

"Seni de o zaman öğrendim. Gözcülerim Barlas'ın hem seni tutmaya hemde çatışmaya çalıştığını söyledi. Bende anladım ki Barlas için önemlisin."

"Peki sen o 10 büyük liderlerden biri misin?"

"Hayır. Ama birisinin ölmesine bakar. İşte amacım da bu zaten."

"Nasıl yani?"

"O 10 büyük liderlerden birini öldürürsem onun yerine geçebilirim. Bu yüzden sırayla herkesi deniyorum. Sıra Barlas'a geldi."

"Peki bu konuyla benim ne alakam var?"

Derin bir nefes aldı.

"Şöyle bir alakan var. Barlas için önemlisin. Barlas seni sevdiyse ve sana değer verdiyse mutlaka seni kurtarmaya çalışacaktır. Bende onu gafil avlayacağım."

"Kurtarmazsa?"

Sırıttı.

"Emin ol kurtaracak."

"Peki Maske hakkında ne biliyorsun?"

Gülerek eğilip parmağıyla burnuma dokundu.

"Merak etme seni ona vermeyeceğim Yavru Ceylan."

Ulan birisi güzellik der birisi yavru ceylan der!

"Beni daha ne kadar burada tutacaksın?"

"Barlas bana ulaşana kadar. Zaten çok süreceğini sanmıyorum."

"Bana zarar verecek misin?"

Kaşlarını çattı.

"Tabiki de hayır! Benim seninle bir derdim yok Yavru Ceylan."

"O zaman Maske'ye de benden bahsetmeyeceksin?"

"Evet, bahsetmeyeceğim. Seni onun eline vermem bana bir şey kazandırmaz."

Daha sonra yüzünü buruşturdu.

"O heriften nefret ediyorum zaten!"

"Neden?"

Güldü.

"Daha fazla konuşamam Yavru Ceylan."

Bunu dedikten sonra kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp bana döndü.

"Sen biraz yalnız kal Yavru Ceylan. Bu dediklerimi bir düşün."

Tam kapıyı kapatacak iken bağırdım.

"Kaç yaşındasın!?"

Bana doğru döndü.

"20 Yavru Ceylan."

Daha sonra kapıyı kapattı. Bense kafamda bir sürü soru ile başbaşa kalmıştım. Oflayarak kafamı öne eğdim. O sırada gördüğüm kızıl saç ile peruğun hala kafamda olduğunu fark ettim. Ne dayanıklı perukmuş arkadaş! Demek ki gözlerim de hala yeşildi. İyi bari.

Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Aslında fena değildi. Küçük bir pencere, bir dolap ve bir yatak vardı. Pencereden hava geldiği için oda kötü kokmuyordu. Eşyalar da çok eski değildi.

"Hatta Barlas da o 10 büyük liderler arasında."

Savaş'ın dediği şeyin aklıma gelmesi ile düşünmeye başladım.

Barlas bir mafya idi ve 10 büyük liderlerden bir tanesiydi. Ayrıca Maske'yi de tanıyordu. Tanımasına rağmen bana yalan söylemişti. Ben seninle uğraşamam, diyordu bir de utanmadan!

"Kahretsin ya!"

Nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben!? O Barlas denen herifi bir bulayım, eceli benim elimden olacak! Şerefsizin yalanları yüzünden düştüğüm duruma bak!

"Hepinizin hayatını kaydırmazsam bende Havin değilim!"

 

𓆝 𓆟 𓆞

 

⚝ Sizce Savaş niye böyle davranıyor? Gerçekten iyi biri mi?

⚝ Az da olsa Savaş'ı sevdiniz mi?

⚝ Sizce Barlas neden yalan söyledi?

 

Yeni bölümde görüşmek üzere!

Loading...
0%