İnsan durur mu hiç? İnsanın sevdiklerini elinden almadan. Eğer aklınla hareket edersen doğru insansın. Ama etmezsen o zaman gerçekten insansın.
Kılıç darbesiyle yere yığılan bedene baktı kral. Yağan yağmurla birlikte akan kan etrafa yayılıyordu. Kral hiç olmadığı kadar düşünceliydi. Her şey tek tek gözünün önünden geçti. Kraliçe ettiği teklifi kabul etmemişti, o ise anlık öfkeyle ona hiç beklemediği anda indirmişti darbeyi. Ağlama sesiyle daldığı düşüncelerden sıyrıldığında yüzleştiği gerçekle bir kez daha parçalandı kalbi. Annesinin başında yere çökmüş uyandırmaya çalışıyordu. "Anne uyan." Bir yandan eliyle göz yaşlarını silmeye çalışıyordu küçük çocuk. Yağan yağmur onun göz yaşlarınıda alıp toprağa karıştırıyordu. Kral kandan temizlenmek üzere olan kılıcına bakıp yere attı. Pişman olsa da artık her şey için çok geç olduğunun farkındaydı. Ağlayan çocuğun yanına eğilip elini onun omuzuna koydu. Çocuk bu ani dokunuşla hızla ayağa kalktı ve annesinin katiliyle karşı karşıya geldi. "Annemi sen öldürdün!" Öfkeli bakışları adamın kırılan kalbini daha da parçaladığında sesini çıkarmadı. "Sen biliyor musun?" Krala daha çok yaklaştı. "Çocukların her laneti gerçekleşirmiş." Hıçkırıklarının arasından devam etti. "Lanet olsun ki tüm soyundan gelen benim gibi annesiz kalsın." Kral çocuğun kollarından tutup onu sarstı. "Sen ne diyorsun çocuk?" Kralın sorusunu yanıtlamadan hızla onu itip annesinin başına oturdu. Fakat çocuğun bilmediği bir şey daha vardı. Eğer bir çocuk lanet ederse o lanet ona da bulaşırdı. Çağlayan yağmur devam etti. Kral durdu, küçük kız çocuğu ise annesinin başında çaresizce ağlamaya devam etti...