YÂRE-İ DİL
Belirsizlik ne kadar da zordu. Bunu normal birine derseniz anlamayacaktır. Çünkü insan bunu ancak belirsizlik çukuruna düşünce anlıyordu. Birde eğer yaşadığınız belirsizlik sevgi üstüneyse eğer ona hiçbir söz söylenmezdi işte...
***
Ben Mir Ulaş Koçhan; iki yıl önceye kadar herkesten uzak, kendi başına sadece derslerine odaklanan Mir Ulaş. Şimdilerde ise belirsizlik çukuruna düşmüş, gözü sevdiğinden başkasını görmeyen Mir Ulaş...
***
Her şey 2 yıl önce bu liseye geldiğimde başladı. İnsan hani bazen bir şeyleri hisseder ya ben bu liseye geldiğim adım attığım gün anlamıştım buranın bana iyi geleceğini ama bende bilemezdim hayatımın anlamını burda bulacağımı...
***
“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık umut yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum...”
~Nazım Hikmet
|
Ruh Kapanı
Tutsaklık neydi?
Dört duvar arasına sıkışmak mıydı yoksa birinin esaretine hapsolmak mı?
Ben ruhumun esiri olmuştum. Kendimi ne zaman kaybettim bilmiyordum.
Peki ya O, beni ne kadar tanımıştı? Kendimi ruhumda kaybetmiş olmama rağmen ne kadar bulmuştu beni?
Yağmurun altında durmuş önümdeki hiçliğe bakıyordum. Karşımdaki uçurum muydu derin olan yoksa ruhumdaki yaraların izleri mi?..
Burası kendimi aradığım yerlerden biriydi ve şimdi arkamdan gelen yabancı sesin sözlerine şahit oluyordu. "Kimi insanın ruhundaki kesiklerdi asıl uçurum. Oysa sen o kesikleri kapatacak kadar güçlüsün."
NOT!!! kitap daha önce wattpadde yayınlanıyordu buraya geçiş yaptığım için ilk bir kaç bölümdeki görsel açıklarını düzenledim.
|
Çınarın gölgesinde
Çınarın altında buluşalım...
|
0% |