Zamanda Kaybolan Çocuk
Osmanlıdan yanlışlıkla günümüze gelen bir kızın hikayesi...
1800`lü yıllarda yaşayan mucit bir adam ve ailesi varmış. Bu mucit adam, bir çok icatlar yapmış ama en büyük icadı bir zaman makinesiymiş...
|
AYIN DİĞER YARISI
Duyduğum sesle korkuyla irkildim. Yatak odasından çıkıp merdivenlerin ortasında durdum. Evin girişinde tam 6 tane silahlı adam vardı. Gözlerim adamlardan birinde takılı kaldı. Bir yerden tanıdık geliyordu. Dur bir dakika... Bu... Magazin programı... Bertan Egemen! Bu adam mafya mıydı?! Burada ne işi var?! Benimle ne alakası var?! Benim kafamda binlerce senaryo dolanırken o konuşmaya başladı.
"Evin her yerini arayın. Artık bu gece o kızı bulmadan kimse karşıma gelmesin!"
NE! Ne saçmalıyor bu?! Beni mi arıyorlardı? Ama neden? Yoksa annemin "Peşimde bir mafya var." diye bahsettiği o muydu? Eğer öyleyse Allah kahretsin ne diyeyim. Ben neyin içine düşmüştüm böyle yaa off. Sakin olmalıydım. Sonra dertlenirdim buna. Polise haber vermeliydim. Dur bir dakika. Kimi kandırıyordum ben. Bunlara polis işlemezdi ki. Hatta tüm emniyet teşkilatının bunlara çalıştığına bile yemin edebilirdim. Yok yok bu işi kendim halledecektim.
Sessizce merdivenlerden indim. Bertan olduğu yerde durmuş, sağa sola bakıyordu. Boyum neredeyse yakındı ona. Sadece benden 4-5 santim kadar uzundu. Bunun avantajıyla ve zamanında gittiğim karate kursundan öğrendiklerimle onu arkadan yaptığım bir hamleyle tutup saniyesinde duvara yapıştırdım. Silah tutan kolunu tutmuş, diğer kolunu da duvarda tutmuştum. Bertan bana şaşkınlıkla bakıyordu. Bense öfkeli bir şekilde ona bakıyordum. Adamların hepsi başımıza toplanmış, bana silahlarını doğrultmuşlardı. Bertan alayla, "Kayıp kız bulundu sonunda." dedi ben hâlâ aynı ifadeyle bakarken. "Kayıp avukatı gökte ararken bir anda bir evin salonunda dibimde bitti." diye devam etti.
|
0% |