Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki tehlikeli bir terör hücresini etkisiz hale getirmektir. Ancak operasyon sırasında Tuğra, gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Tim, Tuğra’sız dönmenin acısını ve şaşkınlığını yaşarken, Tuğra ise kendini beklenmedik bir zamanın içinde bulur. Tam 300 sene önceye, İskoçya’ya gitmiştir. Tuğra, hem kendi gerçekliğine dönmeye çalışırken hem de İskoçya’nın gizemli topraklarında hayatta kalmaya çalışır. Bu süreçte zamanın ve mekanın sınırlarını zorlayan aşk, dostluk, gizem, aile ve sadakat hikayesi de gelişir. Hayatının yeni savaşı başlar, bu sefer kılıçlarla...

Kumsal, başarılı bir kardiyolog olarak büyük şehirdeki hayatını sürdürürken, annesinin gizemli kayboluşu ve babasının alkol bağımlılığı nedeniyle geçmişin gölgeleriyle boğuşur. Babasından aldığı bir mektup, kayıp annesine ait bir günlük sayfasını içerir ve Kumsal’ı çocukluğunun geçtiği kasabaya geri çağırır. Miras olarak kalan eski evde, mektuptan çıkan günlük parçasının devamını bulma umuduyla yola çıkan Kumsal, derin bir sırra doğru ilerler. Evdeki her köşe, annesinin karanlık geçmişine dair yeni ipuçları sunar. Ancak, eski çocukluk aşkı Deniz ile karşılaşması, geçmişin yüklerini daha da ağırlaştırır. Deniz, Kumsal’ın dönüşüyle sarsılmıştır; eski kırgınlıklar ve unutulmuş duygular yeniden gün yüzüne çıkar. “Sevgili Geçmiş,” geçmişin gizemleri ve kaybolmuş aşklar arasında yeniden bağ kurmanın derin bir yolculuğunu sunar. Kumsal, annesinin ve kendi geçmişinin sırlarını ortaya çıkarırken, sevgi, pişmanlık ve affın öyküsünü keşfedecektir.

Zümrüt yeşili dolunay, tüm göğü kapladığı gece. Ejder görünecek yeryüzünde, lanetiyle birlikte. Yeşilin laneti kana bulandığı zaman göğe geri dönecek ejder. Zümrüt gördüğünde. Herşye bu sözlerle başlayıp bitti....

Geçmişe giden başarılı bir doktor Allah`tan başka hiçbir şeyden korkmayan bir bey oğlu

Geçmiş, gelecek ve şimdi. insanı var eden üç yapı taşı. Geçmiş bir hamur gibidir. Onu nasıl yoğurup şekil vereceğin sana bağlıdır ve bu akabinde geleceğe yön verir. Gelecek ise sonsuzluğa hapsolmuş olaylar silsilesinden ibarettir. Var olabilirsin, yok olabilirsin ya da aslında hiç yoksun. Bir varsın, bir yoksun. Belki de hiç var olmamalısın.